Zaman ve Uzam Kültürü (1880-1918)

Stok Kodu:
9789750511363
Boyut:
130-195
Sayfa Sayısı:
464
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013-01
Çeviren:
Ali Selman
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
17.70
14.16
9789750511363
367169
Zaman ve Uzam Kültürü (1880-1918)
Zaman ve Uzam Kültürü (1880-1918)
14.16
Titanic neden hatırlanıyor? Bu büyük facia, tarihte benzeri yaşanmamış biçimde, üstelik eşzamanlı olarak tüm dünyada duyulmuştu. Telsizler, telgraf operatörleri, gazeteler an be an bu dramdan haberdar olabilmişlerdi. Gemiyi batarken izleyen yüzlerce kazazede tanıklıklarını anlatacak, Titanicin hikâyesi yine eşzamanlı bir ivmeyle her yerde bilinir olacaktı. Buharlı gemiler ve enerji kullanımıyla yolculuk süreleri azalmıştı; bu faciayla birlikte sadece ulaşım değil, iletişim sürelerinin de kısaldığı anlaşıldı. Hemen herkes zaman ve uzam deneyiminde bir devrim yaşandığının farkındaydı.
Stephen Kern, 1880-1918 zaman aralığında, bu devrimi ve yarattığı etkileri irdeliyor. Fizikte Einsteinın görecelilik kuramı, felsefede Bergsonun sürelilik kavramı, psikiyatride Freudun bilinç dışı zihinsel süreçleri, sosyolojide Durkheimın zaman ve mekânın sosyal göreceliliği, resimde Picassonun kübizmi ve edebiyatta Proustun kayıp zaman arayışı ile Joyceun bilinç akışı tekniğine odaklanıyor.

Geleneksel hiyerarşilerin dağılmasını, mesafe engelini ve sınırları ortadan kaldıran iletişim teknolojilerinin yarattığı devinimleri betimliyor.
Daha 1913 yılında sinema, kamera gözü her yere girebildiği için, ayrıca ucuz giriş fiyatları ve karışık oturma düzeniyle tiyatronun entelektüel kültürünü işçi sınıfına açtığı için, demokratik sanat addedilir. Bisiklet de sosyal uzamda kurduğu köprüyle önemli bir düzleyici olur ve uzun mesafeli seyahati mümkün kılarak, seyahat ücretini ya da araba giderini karşılayamayan orta ve alt sınıflara bu imkânı sağlar. Arabanın demokratikleştirici etkisi, daha kitleler için yeterince ucuz değilken bile, hemen anlaşılır. Aristokrasinin kırsal yerleşim statüsünün yerini burjuvazinin yeni kentsel yerleşim statüsü almaya başlayınca, toplumsal saygınlığın korunmasında mesafenin değeri azalır.
Titanic neden hatırlanıyor? Bu büyük facia, tarihte benzeri yaşanmamış biçimde, üstelik eşzamanlı olarak tüm dünyada duyulmuştu. Telsizler, telgraf operatörleri, gazeteler an be an bu dramdan haberdar olabilmişlerdi. Gemiyi batarken izleyen yüzlerce kazazede tanıklıklarını anlatacak, Titanicin hikâyesi yine eşzamanlı bir ivmeyle her yerde bilinir olacaktı. Buharlı gemiler ve enerji kullanımıyla yolculuk süreleri azalmıştı; bu faciayla birlikte sadece ulaşım değil, iletişim sürelerinin de kısaldığı anlaşıldı. Hemen herkes zaman ve uzam deneyiminde bir devrim yaşandığının farkındaydı.
Stephen Kern, 1880-1918 zaman aralığında, bu devrimi ve yarattığı etkileri irdeliyor. Fizikte Einsteinın görecelilik kuramı, felsefede Bergsonun sürelilik kavramı, psikiyatride Freudun bilinç dışı zihinsel süreçleri, sosyolojide Durkheimın zaman ve mekânın sosyal göreceliliği, resimde Picassonun kübizmi ve edebiyatta Proustun kayıp zaman arayışı ile Joyceun bilinç akışı tekniğine odaklanıyor.

Geleneksel hiyerarşilerin dağılmasını, mesafe engelini ve sınırları ortadan kaldıran iletişim teknolojilerinin yarattığı devinimleri betimliyor.
Daha 1913 yılında sinema, kamera gözü her yere girebildiği için, ayrıca ucuz giriş fiyatları ve karışık oturma düzeniyle tiyatronun entelektüel kültürünü işçi sınıfına açtığı için, demokratik sanat addedilir. Bisiklet de sosyal uzamda kurduğu köprüyle önemli bir düzleyici olur ve uzun mesafeli seyahati mümkün kılarak, seyahat ücretini ya da araba giderini karşılayamayan orta ve alt sınıflara bu imkânı sağlar. Arabanın demokratikleştirici etkisi, daha kitleler için yeterince ucuz değilken bile, hemen anlaşılır. Aristokrasinin kırsal yerleşim statüsünün yerini burjuvazinin yeni kentsel yerleşim statüsü almaya başlayınca, toplumsal saygınlığın korunmasında mesafenin değeri azalır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat