9789750802546
12394
https://www.turkishbooks.com/books/yuzyilin-turk-siiri-3-cilt-takim-p12394.html
Yüzyılın Türk Şiiri (3 Cilt Takım) (1900-2000)
13.335
Yüzyılın Türk Şiiri (1900-2000)'in 1. cildinde, 60 şair ve 421 şiir yer alıyor. Servet-i Fünun, Fecr-i Ati, Hece Şiiri, Serbest Şiir, 1940 Kuşağı, Garip Şiiri gibi akımların temsilcileri, bu akımların dışında kendi başlarına adacıklar oluşturmuş isimlerle bir arada.
Tevfik Fikret, Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Muhip Dıranas, Cahit Sıtkı Tarancı, Nazım Hikmet, Orhan Veli, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday, Asaf Halet Çelebi, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Celal Sılay, Behçet Necatigil, İlhan Berk... Türk şiirinin en parlak renkleri...
Yüzyılın Türk Şiiri (1900-2000) antolojisinin 2. cildinde ağırlıklı olarak 1940 Kuşağı'nın toplumcu kesimi ve ikinci yeni'nin temsilcilerinden oluşan 59 şair ve 361 şiir bulunuyor.
Attila İlhan, Can Yücel, Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreya, Ece Ayhan, Gülten Akın, İsmet Özel... Türk şiirinin öncü şövalyeleri...
Yüzyılın Türk Şiiri (1900-2000) antolojisinin 3. cildi, 70'li yıllardan başlayarak şiirdeki kırılma ve dalgalanmaları arayışlarıyla bir dönüşüme çevirip sonraki kuşakların şiir zeminlerini kurmasına önayak olan açıcı adlarla birlikte 81 şair ve 303 şiirden oluşuyor.
(Arka Kapak)
Tadımlık
ÖNSÖZ
Yüzyilin Türk Siiri (1900-2000) adini tasiyan bu antoloji, hemen adindan da anlasilacagi gibi, Türk Siirinin yüz yilini kucaklamak, kapsamak amacini tasiyor. Denebilirse, Cumhuriyet dönemi içinde yapilan seçkiler arasinda bir ilk. Orhan Burian'in Kurtulustan Sonrakiler (1946), Kenan Akyüz'ün Bati Tesirinde Türk Siiri Antolojisi (1953), Hüseyin Karakan'in Siirimizin Cumhuriyeti (1958), Asim Bezirci'nin Dünden Bugüne Türk Siiri (1968), Rauf Mutluay'in Tanzimattan Günümüze Kadar Türk Siiri (1973), Memet Fuat'in Çagdas Türk Siiri Antolojisi (1983), Ataol Behramoglu'nun Son Yüzyil Büyük Türk Siiri Antolojisi (1987), Ahmet Necdet'in Modern Türk Siiri (1993) adli siir seçkileri hazirlandiklari yillar yönünden yirminci yüzyilin bir bölümünü kapsamakta, 2000 yilina gelememekte. Memet Fuat'in Çagdas Türk Siiri Antolojisi ise eklemeleri, çikarmalariyla son baskisi 1999 yili sonunda yapildigi halde "1920-1970" gibi bir alt belirlemeyi tasiyor; antolojideki en genç sair 1944 dogumlu. Arada, bilerek birakilmis otuz yillik bir bosluk var günümüz siiriyle. Memet Fuat "1970'lerden sonra ünlenenler"in "basina buyruk bir antoloji olarak biçimlendigini" söylüyor. Elinizdeki antoloji ise, en yaslisi 1862 dogumlu, 1900'den sonra kitap yayimlayan sairlerden, en genci 1978 dogumlu, ilk kitabini yayimlamis ya da henüz kitabi olmayan ama 1990'larin sonunda siir yayimlayan, siirde belli bir düzeyi tutturmus sairlere kadar geliyor. Yani tam bir yüz yillik siire açiyor sayfalarini. 'Ünlenenler' sözcügünün altini çizisim bosuna degil. Antolojinin sonunda göreceginiz en genç sairlerin henüz gerçek anlamiyla ünlendiklerini bile söyleyemem, yalnizca siki siir izleyicisi bir çevre tarafindan biliniyor onlar. Siiri televizyonlardan, kasetlerden ya da internetten degil de siir dergilerinden, kitaplardan izleyenlerde uyandirdiklari umudu gerçeklestirme olasiliklari var henüz. Onlara, Orhan Burian'in ünlü antolojisindeki ünlü 'nebula'ya benzer bir 'bulutsu' bölümünde de olsa bu olanagi vermemek haksizlik göründü bana. Seçkinin oylumunu asiri büyütmüs olmak korkusuyla, umut vaat eden bu sairlerden daha fazlasini alamadigima üzgünüm aslinda. Antolojinin en fazla tartismaya neden olacak bölümünün burasi olacagini da daha simdiden bildigim halde. Bir de, bu umudu gerçeklestirme firsatini bulamadan, çok genç yasta, 20'lerinde ölmüs -Halit Asim, Arkadas Z. Özger-, ya da kendi canlarina kiymis olanlarla -Nilgün Marmara, Kaan Ince gibi-; 30'larinda, 40'larinda geriye çok az siir birakarak aramizdan ayrilmis olanlar var - Mustafa Irgat gibi, Hasim Çatis gibi. Bunlari da seçki disi birakmak içimden gelmedi. Yüz yillik siir birikimimizin onlara birkaç siir, birkaç imge de olsa borçlu oldugunu düsündüm. Bir seyi adlandirmak, bir bakima onun içerigini de belirlemek demek. Ama arada yine de eksik kalan bir sey oluyor. Ister antoloji, ister güldeste, isterse seçki diyelim -özellikle de güldeste denince- akla hemen siir bahçesinden toplanmis bir demet çiçek geliyor. Elbette çiçeklerin en güzelleri. Bu ise, antolojilerin basta gelen amacini akla getiriyor ilk anda: genç kusaklara siiri sevdirmek, onlari siir tarihimizdeki en güzel örneklerle siir egitimine hazirlamak. Ama seçkinin öteki amaci olan, edebiyat tarihine gereç olusturma görevinin salt güzel siirler seçmekle yerine getirilemeyecegi de ortada. O zaman seçkinin, seçilen tarih dilimi içinde gerek akimlarla gerekse sairlerin kendi siir serüvenleriyle ilgili bir belge de olmasi zorunlulugu çikiyor ortaya. Bir akim nasil basladi, nasil sürdü, siiri nereden aldi nereye getirdi' Bir sair hangi dönemlerden geçti, bu dönemlerde siiri nasil bir degisime ugradi' Bu sorulara yanitlar vermeye kalkistiginizda, seçkinin ya da antolojinin bir nitelik degisikligine ugramasi kaçinilmaz oluyor. Elinizdeki seçkiyi hazirlarken bu iki zorunlulugu duydum hep. Bir antolojinin ayni zamanda hem bir güzel siirler seçkisi, hem de edebiyat tarihine bir belge, bir gereç olmasi gerektigini; bu ikisi arasinda tutturulacak dengenin antolojiye daha bir geçerlilik saglayacagini düsündüm. Yani hazirlanacak antoloji ne ölü siirlerle dolu bir mezarlik ne de çabucak solacak çiçeklerden olusan bir deste çiçek olmaliydi. Fransiz sair, yazar ve yayincilarindan Pierre Seghers, Le Livre d'Or de la Poésie française adli Baslangicindan 1940'a Fransiz Siiri antolojisinin önsözünde söyle yaziyor: "Bir antoloji ne bir kurutulmus çiçekler koleksiyonu ne de bir mezarliktir. Yasamak simdiki zamana iliskindir. Konusanlar, sarki söyleyenler ve insanlari sarkilariyla büyüleyenler, siirin o büyük yolunda kosmus ve halen de kosmakta olanlar, sonsuza kadar canli kalirlar. Bir tür yanki ortaminda onlarla bulusursunuz, onlar sizin en gizli, en içten dostlarinizdir." Antolojinin iskeletini kurarken, seçmeleri yaparken ilk belirleyici sey, yüz yillik siirimizde 1900'den bu yana geçilen dönemler, bu dönemler içinde ortaya çikan akimlar, siirimize kesin yön degistirten kirilmalar, dönüsümler oldu: Servet-i Fünun, Fecr-i Âti, Hece
Yüzyılın Türk Şiiri (1900-2000)'in 1. cildinde, 60 şair ve 421 şiir yer alıyor. Servet-i Fünun, Fecr-i Ati, Hece Şiiri, Serbest Şiir, 1940 Kuşağı, Garip Şiiri gibi akımların temsilcileri, bu akımların dışında kendi başlarına adacıklar oluşturmuş isimlerle bir arada.
Tevfik Fikret, Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ahmet Muhip Dıranas, Cahit Sıtkı Tarancı, Nazım Hikmet, Orhan Veli, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday, Asaf Halet Çelebi, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Celal Sılay, Behçet Necatigil, İlhan Berk... Türk şiirinin en parlak renkleri...
Yüzyılın Türk Şiiri (1900-2000) antolojisinin 2. cildinde ağırlıklı olarak 1940 Kuşağı'nın toplumcu kesimi ve ikinci yeni'nin temsilcilerinden oluşan 59 şair ve 361 şiir bulunuyor.
Attila İlhan, Can Yücel, Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreya, Ece Ayhan, Gülten Akın, İsmet Özel... Türk şiirinin öncü şövalyeleri...
Yüzyılın Türk Şiiri (1900-2000) antolojisinin 3. cildi, 70'li yıllardan başlayarak şiirdeki kırılma ve dalgalanmaları arayışlarıyla bir dönüşüme çevirip sonraki kuşakların şiir zeminlerini kurmasına önayak olan açıcı adlarla birlikte 81 şair ve 303 şiirden oluşuyor.
(Arka Kapak)
Tadımlık
ÖNSÖZ
Yüzyilin Türk Siiri (1900-2000) adini tasiyan bu antoloji, hemen adindan da anlasilacagi gibi, Türk Siirinin yüz yilini kucaklamak, kapsamak amacini tasiyor. Denebilirse, Cumhuriyet dönemi içinde yapilan seçkiler arasinda bir ilk. Orhan Burian'in Kurtulustan Sonrakiler (1946), Kenan Akyüz'ün Bati Tesirinde Türk Siiri Antolojisi (1953), Hüseyin Karakan'in Siirimizin Cumhuriyeti (1958), Asim Bezirci'nin Dünden Bugüne Türk Siiri (1968), Rauf Mutluay'in Tanzimattan Günümüze Kadar Türk Siiri (1973), Memet Fuat'in Çagdas Türk Siiri Antolojisi (1983), Ataol Behramoglu'nun Son Yüzyil Büyük Türk Siiri Antolojisi (1987), Ahmet Necdet'in Modern Türk Siiri (1993) adli siir seçkileri hazirlandiklari yillar yönünden yirminci yüzyilin bir bölümünü kapsamakta, 2000 yilina gelememekte. Memet Fuat'in Çagdas Türk Siiri Antolojisi ise eklemeleri, çikarmalariyla son baskisi 1999 yili sonunda yapildigi halde "1920-1970" gibi bir alt belirlemeyi tasiyor; antolojideki en genç sair 1944 dogumlu. Arada, bilerek birakilmis otuz yillik bir bosluk var günümüz siiriyle. Memet Fuat "1970'lerden sonra ünlenenler"in "basina buyruk bir antoloji olarak biçimlendigini" söylüyor. Elinizdeki antoloji ise, en yaslisi 1862 dogumlu, 1900'den sonra kitap yayimlayan sairlerden, en genci 1978 dogumlu, ilk kitabini yayimlamis ya da henüz kitabi olmayan ama 1990'larin sonunda siir yayimlayan, siirde belli bir düzeyi tutturmus sairlere kadar geliyor. Yani tam bir yüz yillik siire açiyor sayfalarini. 'Ünlenenler' sözcügünün altini çizisim bosuna degil. Antolojinin sonunda göreceginiz en genç sairlerin henüz gerçek anlamiyla ünlendiklerini bile söyleyemem, yalnizca siki siir izleyicisi bir çevre tarafindan biliniyor onlar. Siiri televizyonlardan, kasetlerden ya da internetten degil de siir dergilerinden, kitaplardan izleyenlerde uyandirdiklari umudu gerçeklestirme olasiliklari var henüz. Onlara, Orhan Burian'in ünlü antolojisindeki ünlü 'nebula'ya benzer bir 'bulutsu' bölümünde de olsa bu olanagi vermemek haksizlik göründü bana. Seçkinin oylumunu asiri büyütmüs olmak korkusuyla, umut vaat eden bu sairlerden daha fazlasini alamadigima üzgünüm aslinda. Antolojinin en fazla tartismaya neden olacak bölümünün burasi olacagini da daha simdiden bildigim halde. Bir de, bu umudu gerçeklestirme firsatini bulamadan, çok genç yasta, 20'lerinde ölmüs -Halit Asim, Arkadas Z. Özger-, ya da kendi canlarina kiymis olanlarla -Nilgün Marmara, Kaan Ince gibi-; 30'larinda, 40'larinda geriye çok az siir birakarak aramizdan ayrilmis olanlar var - Mustafa Irgat gibi, Hasim Çatis gibi. Bunlari da seçki disi birakmak içimden gelmedi. Yüz yillik siir birikimimizin onlara birkaç siir, birkaç imge de olsa borçlu oldugunu düsündüm. Bir seyi adlandirmak, bir bakima onun içerigini de belirlemek demek. Ama arada yine de eksik kalan bir sey oluyor. Ister antoloji, ister güldeste, isterse seçki diyelim -özellikle de güldeste denince- akla hemen siir bahçesinden toplanmis bir demet çiçek geliyor. Elbette çiçeklerin en güzelleri. Bu ise, antolojilerin basta gelen amacini akla getiriyor ilk anda: genç kusaklara siiri sevdirmek, onlari siir tarihimizdeki en güzel örneklerle siir egitimine hazirlamak. Ama seçkinin öteki amaci olan, edebiyat tarihine gereç olusturma görevinin salt güzel siirler seçmekle yerine getirilemeyecegi de ortada. O zaman seçkinin, seçilen tarih dilimi içinde gerek akimlarla gerekse sairlerin kendi siir serüvenleriyle ilgili bir belge de olmasi zorunlulugu çikiyor ortaya. Bir akim nasil basladi, nasil sürdü, siiri nereden aldi nereye getirdi' Bir sair hangi dönemlerden geçti, bu dönemlerde siiri nasil bir degisime ugradi' Bu sorulara yanitlar vermeye kalkistiginizda, seçkinin ya da antolojinin bir nitelik degisikligine ugramasi kaçinilmaz oluyor. Elinizdeki seçkiyi hazirlarken bu iki zorunlulugu duydum hep. Bir antolojinin ayni zamanda hem bir güzel siirler seçkisi, hem de edebiyat tarihine bir belge, bir gereç olmasi gerektigini; bu ikisi arasinda tutturulacak dengenin antolojiye daha bir geçerlilik saglayacagini düsündüm. Yani hazirlanacak antoloji ne ölü siirlerle dolu bir mezarlik ne de çabucak solacak çiçeklerden olusan bir deste çiçek olmaliydi. Fransiz sair, yazar ve yayincilarindan Pierre Seghers, Le Livre d'Or de la Poésie française adli Baslangicindan 1940'a Fransiz Siiri antolojisinin önsözünde söyle yaziyor: "Bir antoloji ne bir kurutulmus çiçekler koleksiyonu ne de bir mezarliktir. Yasamak simdiki zamana iliskindir. Konusanlar, sarki söyleyenler ve insanlari sarkilariyla büyüleyenler, siirin o büyük yolunda kosmus ve halen de kosmakta olanlar, sonsuza kadar canli kalirlar. Bir tür yanki ortaminda onlarla bulusursunuz, onlar sizin en gizli, en içten dostlarinizdir." Antolojinin iskeletini kurarken, seçmeleri yaparken ilk belirleyici sey, yüz yillik siirimizde 1900'den bu yana geçilen dönemler, bu dönemler içinde ortaya çikan akimlar, siirimize kesin yön degistirten kirilmalar, dönüsümler oldu: Servet-i Fünun, Fecr-i Âti, Hece
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.