9786055279530
375433
https://www.turkishbooks.com/books/yuz-gun-p375433.html
Yüz Gün İran'daki Hayatım ve Tutsaklığım
7.92
"Yüz Gün, masum bir genç kadının güncel siyasi olaylara istemeyerek de olsa bulaşmasının ve hikayeleri çarpıcı biçimde İran'daki insan hakları ihlallerini anlatan kişilerle tanışmasının fevkalade bir anlatısıdır."
-Shirin Ebadi, Nobel Barış Ödülü sahibi -
31 Ocak 2009'un sabahında İran'da çalışan İranlı Amerikalı bir gazeteci olan Roxana Saberi, dört erkek tarafından evinden zorla çıkarılır ve gizlice İran'ın en kötü hapishanesi olan Evin Hapishanesi'nde gözaltına alınır. Saberi'yi tutuklayan ajanlar onu casuslukla suçlamaktadır. Saberi günlerce hücre cezasında kalır, acımasızca sorguya çekilir ve dış dünya ile bağlantısı koparılır. Haftalarca ne ailesi ne de arkadaşları nerede olduğunu öğrenemez.
Tüm dünyada haber yapılan düzmece bir duruşmadan sonra otuz bir yaşındaki gazeteci sekiz yıllık cezaya çarptırılır. Ancak ailesinin, arkadaşlarının, meslektaşlarının, çeşitli hükümetlerin ve Saberi'nin hiç tanımadığı kişilerin uluslararası çaptaki baskısından sonra 11 Mayıs 2009'da temyiz duruşmasında serbest bırakılır. Şimdi ise Saberi, İranlı muhafazakârların ülkedeki insanları korkutmak ve onları kontrol etmek için kullandığı yöntemleri capcanlı ayrıntılarıyla tanımlayarak başından geçenleri anlatmaktadır.
Bu sürükleyici ve gerçek hikayede Saberi tutuklanmasını, duruşmasını, serbest bırakılışını ve bu olay boyunca kendisine yardım eden inancı etkileyici biçimde anlatmaktadır. Saberi'nin anıları İran toplumuna, İslami rejime, ABD-İran ilişkilerine dair görüşleri ve çoğu konuşma özgürlüğü, dernek özgürlüğü ve din özgürlüğü de dahil olmak üzere insan haklarını aradıkları için hapse atılmış hücre arkadaşlarının hikayeleri ile birlikte verilmiştir. Saberi, kendisini meşakkatli açlık grevi sırasında destekleyen ve en temel haklarından mahrum edilseler bile ona hâlâ insanlığın var olduğunu gösteren hücre arkadaşlarından gücü ve bilgeliği öğrenir.
Yüz Gün ayrıca, bu çalkantılı ülkenin ve Evin Hapishanesi ile İran caddelerinde devam eden özgürlük mücadelesinin de oldukça net bir hikayesidir. Saberi kalpten gelen görüşüyle çarpıcı ve tarihi bir dönüşüm yaşayan İran'ın zengin, etkileyici ve aydınlatıcı bir portresini sunmaktadır.
"Roxana Saberi bu kitapta çoğu dini ya da siyasi inançları yüzünden tutuklanmış hücre arkadaşlarının, insan hakları savunucularının ve diğerlerinin hikayelerini anlatıyor. Saberi İran'ın geleceğine inanıyor, halk ve muhafazakar radikaller arasında bir ayrım yapıyor. Saberi, kendi davasına gösterilen uluslararası ilgi sayesinde kurtulmuştur ve bu tür davalara olan uluslararası dikkatin arttırılması çağrısında bulunmaktadır. Hapishanede geçirdiği zamanlar için
"İnsan doğasının hem iyi hem de kötü taraflarını gördüm, kendim de dahil" diye yazmaktadır. Saberi'nin anlattıkları umarım birçok insanın benzer ya da çok daha zorlu deneyimlerden geçtiği ama çok azının bunları bahsedecek kadar özgür olduğu İran'da meydana gelenleri anlamak için yardımcı olur."
-Salter Reynolds, Los Angeles Times-
"En çarpıcı paragraflar bir nevi dini deneyim şeklindedir. Bu genç İranlı-Amerikalı kadının kendini özgür bırakması beklenen yanlış "itiraflarını" geri çekip kendisine ölümün bile korkutucu gelmediği güçlü bir iç özgürlük veren zorlu bir doğruyu anlatma çabası Babası "Roxana, unutma ruhuna asla zarar veremezler" demektedir. Başka bir deyişle gerçek, yenilmezdir."
-Roger Cohen, The New York Times-
"Saberi bize ne sadece narin bir güzellik kraliçesi ne de korkusuz bir gazeteci olmadığını göstermektedir. Bu yüzden onun hikayesi bu kadar kuvvetli. Saberi, kusurludur. Saberi'nin anlattıkları kendini bir nedene adamış büyük bir şehidin hikayesi değil. Onun anlattığı kendisini olağandışı bir durumla karşı karşıya bulmuş ve doğru tercihleri yapmaya çalışan sıradan bir kadının hikayesidir. Kendisinin bu karmaşık portresi ile Saberi, dünyanın daha büyük bir kısmının İran'daki insan hakları felaketine bir son vermek isteyeceğini umuyor."
-Eileen Flynn, The Austin American Statesman-
"İran'da neler olup bittiğini bilin ya da bilmeyin Yüz Gün kitabını almanızı (ya da ödünç almanızı) kesinlikle tavsiye ederim. Eylemciler bu kitapta yaptıklarının nedenini yakından görecekler, sıradan okurlar İran'daki vatandaşların günlük olarak karşılaştıkları şeylere bir göz atmış olacaklar ve hatta her sabah kalkıp güncellemeleri ve yürek parçalayıcı olayları takip edelerimiz bile bu kitapta kendilerini zorlayan bir soru bulacaklar. Bu soru daha fazla ne yapılabilir sorusu değil. Kendilerine doğru şekilde cevap vermeleri gereken "Ben ne yapmalıyım?" sorusudur. Belki de en önemlisi, "Bundan sonra ne yapacağım?" sorusudur."
-Shirin Ebadi, Nobel Barış Ödülü sahibi -
31 Ocak 2009'un sabahında İran'da çalışan İranlı Amerikalı bir gazeteci olan Roxana Saberi, dört erkek tarafından evinden zorla çıkarılır ve gizlice İran'ın en kötü hapishanesi olan Evin Hapishanesi'nde gözaltına alınır. Saberi'yi tutuklayan ajanlar onu casuslukla suçlamaktadır. Saberi günlerce hücre cezasında kalır, acımasızca sorguya çekilir ve dış dünya ile bağlantısı koparılır. Haftalarca ne ailesi ne de arkadaşları nerede olduğunu öğrenemez.
Tüm dünyada haber yapılan düzmece bir duruşmadan sonra otuz bir yaşındaki gazeteci sekiz yıllık cezaya çarptırılır. Ancak ailesinin, arkadaşlarının, meslektaşlarının, çeşitli hükümetlerin ve Saberi'nin hiç tanımadığı kişilerin uluslararası çaptaki baskısından sonra 11 Mayıs 2009'da temyiz duruşmasında serbest bırakılır. Şimdi ise Saberi, İranlı muhafazakârların ülkedeki insanları korkutmak ve onları kontrol etmek için kullandığı yöntemleri capcanlı ayrıntılarıyla tanımlayarak başından geçenleri anlatmaktadır.
Bu sürükleyici ve gerçek hikayede Saberi tutuklanmasını, duruşmasını, serbest bırakılışını ve bu olay boyunca kendisine yardım eden inancı etkileyici biçimde anlatmaktadır. Saberi'nin anıları İran toplumuna, İslami rejime, ABD-İran ilişkilerine dair görüşleri ve çoğu konuşma özgürlüğü, dernek özgürlüğü ve din özgürlüğü de dahil olmak üzere insan haklarını aradıkları için hapse atılmış hücre arkadaşlarının hikayeleri ile birlikte verilmiştir. Saberi, kendisini meşakkatli açlık grevi sırasında destekleyen ve en temel haklarından mahrum edilseler bile ona hâlâ insanlığın var olduğunu gösteren hücre arkadaşlarından gücü ve bilgeliği öğrenir.
Yüz Gün ayrıca, bu çalkantılı ülkenin ve Evin Hapishanesi ile İran caddelerinde devam eden özgürlük mücadelesinin de oldukça net bir hikayesidir. Saberi kalpten gelen görüşüyle çarpıcı ve tarihi bir dönüşüm yaşayan İran'ın zengin, etkileyici ve aydınlatıcı bir portresini sunmaktadır.
"Roxana Saberi bu kitapta çoğu dini ya da siyasi inançları yüzünden tutuklanmış hücre arkadaşlarının, insan hakları savunucularının ve diğerlerinin hikayelerini anlatıyor. Saberi İran'ın geleceğine inanıyor, halk ve muhafazakar radikaller arasında bir ayrım yapıyor. Saberi, kendi davasına gösterilen uluslararası ilgi sayesinde kurtulmuştur ve bu tür davalara olan uluslararası dikkatin arttırılması çağrısında bulunmaktadır. Hapishanede geçirdiği zamanlar için
"İnsan doğasının hem iyi hem de kötü taraflarını gördüm, kendim de dahil" diye yazmaktadır. Saberi'nin anlattıkları umarım birçok insanın benzer ya da çok daha zorlu deneyimlerden geçtiği ama çok azının bunları bahsedecek kadar özgür olduğu İran'da meydana gelenleri anlamak için yardımcı olur."
-Salter Reynolds, Los Angeles Times-
"En çarpıcı paragraflar bir nevi dini deneyim şeklindedir. Bu genç İranlı-Amerikalı kadının kendini özgür bırakması beklenen yanlış "itiraflarını" geri çekip kendisine ölümün bile korkutucu gelmediği güçlü bir iç özgürlük veren zorlu bir doğruyu anlatma çabası Babası "Roxana, unutma ruhuna asla zarar veremezler" demektedir. Başka bir deyişle gerçek, yenilmezdir."
-Roger Cohen, The New York Times-
"Saberi bize ne sadece narin bir güzellik kraliçesi ne de korkusuz bir gazeteci olmadığını göstermektedir. Bu yüzden onun hikayesi bu kadar kuvvetli. Saberi, kusurludur. Saberi'nin anlattıkları kendini bir nedene adamış büyük bir şehidin hikayesi değil. Onun anlattığı kendisini olağandışı bir durumla karşı karşıya bulmuş ve doğru tercihleri yapmaya çalışan sıradan bir kadının hikayesidir. Kendisinin bu karmaşık portresi ile Saberi, dünyanın daha büyük bir kısmının İran'daki insan hakları felaketine bir son vermek isteyeceğini umuyor."
-Eileen Flynn, The Austin American Statesman-
"İran'da neler olup bittiğini bilin ya da bilmeyin Yüz Gün kitabını almanızı (ya da ödünç almanızı) kesinlikle tavsiye ederim. Eylemciler bu kitapta yaptıklarının nedenini yakından görecekler, sıradan okurlar İran'daki vatandaşların günlük olarak karşılaştıkları şeylere bir göz atmış olacaklar ve hatta her sabah kalkıp güncellemeleri ve yürek parçalayıcı olayları takip edelerimiz bile bu kitapta kendilerini zorlayan bir soru bulacaklar. Bu soru daha fazla ne yapılabilir sorusu değil. Kendilerine doğru şekilde cevap vermeleri gereken "Ben ne yapmalıyım?" sorusudur. Belki de en önemlisi, "Bundan sonra ne yapacağım?" sorusudur."
"Yüz Gün, masum bir genç kadının güncel siyasi olaylara istemeyerek de olsa bulaşmasının ve hikayeleri çarpıcı biçimde İran'daki insan hakları ihlallerini anlatan kişilerle tanışmasının fevkalade bir anlatısıdır."
-Shirin Ebadi, Nobel Barış Ödülü sahibi -
31 Ocak 2009'un sabahında İran'da çalışan İranlı Amerikalı bir gazeteci olan Roxana Saberi, dört erkek tarafından evinden zorla çıkarılır ve gizlice İran'ın en kötü hapishanesi olan Evin Hapishanesi'nde gözaltına alınır. Saberi'yi tutuklayan ajanlar onu casuslukla suçlamaktadır. Saberi günlerce hücre cezasında kalır, acımasızca sorguya çekilir ve dış dünya ile bağlantısı koparılır. Haftalarca ne ailesi ne de arkadaşları nerede olduğunu öğrenemez.
Tüm dünyada haber yapılan düzmece bir duruşmadan sonra otuz bir yaşındaki gazeteci sekiz yıllık cezaya çarptırılır. Ancak ailesinin, arkadaşlarının, meslektaşlarının, çeşitli hükümetlerin ve Saberi'nin hiç tanımadığı kişilerin uluslararası çaptaki baskısından sonra 11 Mayıs 2009'da temyiz duruşmasında serbest bırakılır. Şimdi ise Saberi, İranlı muhafazakârların ülkedeki insanları korkutmak ve onları kontrol etmek için kullandığı yöntemleri capcanlı ayrıntılarıyla tanımlayarak başından geçenleri anlatmaktadır.
Bu sürükleyici ve gerçek hikayede Saberi tutuklanmasını, duruşmasını, serbest bırakılışını ve bu olay boyunca kendisine yardım eden inancı etkileyici biçimde anlatmaktadır. Saberi'nin anıları İran toplumuna, İslami rejime, ABD-İran ilişkilerine dair görüşleri ve çoğu konuşma özgürlüğü, dernek özgürlüğü ve din özgürlüğü de dahil olmak üzere insan haklarını aradıkları için hapse atılmış hücre arkadaşlarının hikayeleri ile birlikte verilmiştir. Saberi, kendisini meşakkatli açlık grevi sırasında destekleyen ve en temel haklarından mahrum edilseler bile ona hâlâ insanlığın var olduğunu gösteren hücre arkadaşlarından gücü ve bilgeliği öğrenir.
Yüz Gün ayrıca, bu çalkantılı ülkenin ve Evin Hapishanesi ile İran caddelerinde devam eden özgürlük mücadelesinin de oldukça net bir hikayesidir. Saberi kalpten gelen görüşüyle çarpıcı ve tarihi bir dönüşüm yaşayan İran'ın zengin, etkileyici ve aydınlatıcı bir portresini sunmaktadır.
"Roxana Saberi bu kitapta çoğu dini ya da siyasi inançları yüzünden tutuklanmış hücre arkadaşlarının, insan hakları savunucularının ve diğerlerinin hikayelerini anlatıyor. Saberi İran'ın geleceğine inanıyor, halk ve muhafazakar radikaller arasında bir ayrım yapıyor. Saberi, kendi davasına gösterilen uluslararası ilgi sayesinde kurtulmuştur ve bu tür davalara olan uluslararası dikkatin arttırılması çağrısında bulunmaktadır. Hapishanede geçirdiği zamanlar için
"İnsan doğasının hem iyi hem de kötü taraflarını gördüm, kendim de dahil" diye yazmaktadır. Saberi'nin anlattıkları umarım birçok insanın benzer ya da çok daha zorlu deneyimlerden geçtiği ama çok azının bunları bahsedecek kadar özgür olduğu İran'da meydana gelenleri anlamak için yardımcı olur."
-Salter Reynolds, Los Angeles Times-
"En çarpıcı paragraflar bir nevi dini deneyim şeklindedir. Bu genç İranlı-Amerikalı kadının kendini özgür bırakması beklenen yanlış "itiraflarını" geri çekip kendisine ölümün bile korkutucu gelmediği güçlü bir iç özgürlük veren zorlu bir doğruyu anlatma çabası Babası "Roxana, unutma ruhuna asla zarar veremezler" demektedir. Başka bir deyişle gerçek, yenilmezdir."
-Roger Cohen, The New York Times-
"Saberi bize ne sadece narin bir güzellik kraliçesi ne de korkusuz bir gazeteci olmadığını göstermektedir. Bu yüzden onun hikayesi bu kadar kuvvetli. Saberi, kusurludur. Saberi'nin anlattıkları kendini bir nedene adamış büyük bir şehidin hikayesi değil. Onun anlattığı kendisini olağandışı bir durumla karşı karşıya bulmuş ve doğru tercihleri yapmaya çalışan sıradan bir kadının hikayesidir. Kendisinin bu karmaşık portresi ile Saberi, dünyanın daha büyük bir kısmının İran'daki insan hakları felaketine bir son vermek isteyeceğini umuyor."
-Eileen Flynn, The Austin American Statesman-
"İran'da neler olup bittiğini bilin ya da bilmeyin Yüz Gün kitabını almanızı (ya da ödünç almanızı) kesinlikle tavsiye ederim. Eylemciler bu kitapta yaptıklarının nedenini yakından görecekler, sıradan okurlar İran'daki vatandaşların günlük olarak karşılaştıkları şeylere bir göz atmış olacaklar ve hatta her sabah kalkıp güncellemeleri ve yürek parçalayıcı olayları takip edelerimiz bile bu kitapta kendilerini zorlayan bir soru bulacaklar. Bu soru daha fazla ne yapılabilir sorusu değil. Kendilerine doğru şekilde cevap vermeleri gereken "Ben ne yapmalıyım?" sorusudur. Belki de en önemlisi, "Bundan sonra ne yapacağım?" sorusudur."
-Shirin Ebadi, Nobel Barış Ödülü sahibi -
31 Ocak 2009'un sabahında İran'da çalışan İranlı Amerikalı bir gazeteci olan Roxana Saberi, dört erkek tarafından evinden zorla çıkarılır ve gizlice İran'ın en kötü hapishanesi olan Evin Hapishanesi'nde gözaltına alınır. Saberi'yi tutuklayan ajanlar onu casuslukla suçlamaktadır. Saberi günlerce hücre cezasında kalır, acımasızca sorguya çekilir ve dış dünya ile bağlantısı koparılır. Haftalarca ne ailesi ne de arkadaşları nerede olduğunu öğrenemez.
Tüm dünyada haber yapılan düzmece bir duruşmadan sonra otuz bir yaşındaki gazeteci sekiz yıllık cezaya çarptırılır. Ancak ailesinin, arkadaşlarının, meslektaşlarının, çeşitli hükümetlerin ve Saberi'nin hiç tanımadığı kişilerin uluslararası çaptaki baskısından sonra 11 Mayıs 2009'da temyiz duruşmasında serbest bırakılır. Şimdi ise Saberi, İranlı muhafazakârların ülkedeki insanları korkutmak ve onları kontrol etmek için kullandığı yöntemleri capcanlı ayrıntılarıyla tanımlayarak başından geçenleri anlatmaktadır.
Bu sürükleyici ve gerçek hikayede Saberi tutuklanmasını, duruşmasını, serbest bırakılışını ve bu olay boyunca kendisine yardım eden inancı etkileyici biçimde anlatmaktadır. Saberi'nin anıları İran toplumuna, İslami rejime, ABD-İran ilişkilerine dair görüşleri ve çoğu konuşma özgürlüğü, dernek özgürlüğü ve din özgürlüğü de dahil olmak üzere insan haklarını aradıkları için hapse atılmış hücre arkadaşlarının hikayeleri ile birlikte verilmiştir. Saberi, kendisini meşakkatli açlık grevi sırasında destekleyen ve en temel haklarından mahrum edilseler bile ona hâlâ insanlığın var olduğunu gösteren hücre arkadaşlarından gücü ve bilgeliği öğrenir.
Yüz Gün ayrıca, bu çalkantılı ülkenin ve Evin Hapishanesi ile İran caddelerinde devam eden özgürlük mücadelesinin de oldukça net bir hikayesidir. Saberi kalpten gelen görüşüyle çarpıcı ve tarihi bir dönüşüm yaşayan İran'ın zengin, etkileyici ve aydınlatıcı bir portresini sunmaktadır.
"Roxana Saberi bu kitapta çoğu dini ya da siyasi inançları yüzünden tutuklanmış hücre arkadaşlarının, insan hakları savunucularının ve diğerlerinin hikayelerini anlatıyor. Saberi İran'ın geleceğine inanıyor, halk ve muhafazakar radikaller arasında bir ayrım yapıyor. Saberi, kendi davasına gösterilen uluslararası ilgi sayesinde kurtulmuştur ve bu tür davalara olan uluslararası dikkatin arttırılması çağrısında bulunmaktadır. Hapishanede geçirdiği zamanlar için
"İnsan doğasının hem iyi hem de kötü taraflarını gördüm, kendim de dahil" diye yazmaktadır. Saberi'nin anlattıkları umarım birçok insanın benzer ya da çok daha zorlu deneyimlerden geçtiği ama çok azının bunları bahsedecek kadar özgür olduğu İran'da meydana gelenleri anlamak için yardımcı olur."
-Salter Reynolds, Los Angeles Times-
"En çarpıcı paragraflar bir nevi dini deneyim şeklindedir. Bu genç İranlı-Amerikalı kadının kendini özgür bırakması beklenen yanlış "itiraflarını" geri çekip kendisine ölümün bile korkutucu gelmediği güçlü bir iç özgürlük veren zorlu bir doğruyu anlatma çabası Babası "Roxana, unutma ruhuna asla zarar veremezler" demektedir. Başka bir deyişle gerçek, yenilmezdir."
-Roger Cohen, The New York Times-
"Saberi bize ne sadece narin bir güzellik kraliçesi ne de korkusuz bir gazeteci olmadığını göstermektedir. Bu yüzden onun hikayesi bu kadar kuvvetli. Saberi, kusurludur. Saberi'nin anlattıkları kendini bir nedene adamış büyük bir şehidin hikayesi değil. Onun anlattığı kendisini olağandışı bir durumla karşı karşıya bulmuş ve doğru tercihleri yapmaya çalışan sıradan bir kadının hikayesidir. Kendisinin bu karmaşık portresi ile Saberi, dünyanın daha büyük bir kısmının İran'daki insan hakları felaketine bir son vermek isteyeceğini umuyor."
-Eileen Flynn, The Austin American Statesman-
"İran'da neler olup bittiğini bilin ya da bilmeyin Yüz Gün kitabını almanızı (ya da ödünç almanızı) kesinlikle tavsiye ederim. Eylemciler bu kitapta yaptıklarının nedenini yakından görecekler, sıradan okurlar İran'daki vatandaşların günlük olarak karşılaştıkları şeylere bir göz atmış olacaklar ve hatta her sabah kalkıp güncellemeleri ve yürek parçalayıcı olayları takip edelerimiz bile bu kitapta kendilerini zorlayan bir soru bulacaklar. Bu soru daha fazla ne yapılabilir sorusu değil. Kendilerine doğru şekilde cevap vermeleri gereken "Ben ne yapmalıyım?" sorusudur. Belki de en önemlisi, "Bundan sonra ne yapacağım?" sorusudur."
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.