Yerel Yönetimlerin Güncel Sorunları

Stok Kodu:
9786053771142
Boyut:
162-235
Sayfa Sayısı:
316
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2009
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
4.44
3.56
9786053771142
104707
Yerel Yönetimlerin Güncel Sorunları
Yerel Yönetimlerin Güncel Sorunları
3.555
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna doğru yaşanan süreçte devlet kavramı merkezli tartışmalar ve gelişmeler, yönetim anlayışlarını, yapılanmalarını, bu alanda oluşmuş ilkeleri ve kurumlaşmaları, yönetim yapısını oluşturan örgütlerin konumunu ve ilişkilerini önemli ölçüde ve köktenci bir şekilde etkilemektedir. Bu etkilerin en hızlı ve etkili biçimde görüldüğü alanlardan biri de, hem demokratikleşme eğilimleri bağlamında hem de kamu yönetiminin işleyişi ile ilgili olarak, yerel yönetimlerdir. Bu anlamda ortaya çıkan evrensel nitelikteki anlayışlar ve ilkeler, demokratik yönetimin vazgeçilmez öğeleri ve hizmet sunumunda önemli bir yeri olan yerel yönetimlerin kamu yönetimindeki konumu ve ilişkilerini de doğrudan etkilemekte, yönetim anlayışında ve hizmet sunma yöntemlerinde önemli değişmelere neden olmaktadır. Küreselleşme ve beraberinde gelen bölgeselleşme, yerelleşme eğilimlerinin yönlendirdiği süreçler içinde diğer faktörlerle birlikte yönetim anlayışları ve yapılanmaları da önemli dönüşümleri yaşamaktadır. Yöneten-yönetilen arasındaki değişen ilişkilerin yeniden tanımlanmasını gerekli kılan bu süreçte, bir taraftan sorumluluk, katılım, saydamlık gibi ilkeler yönetim ve kamu yönetimi yaklaşımlarında öne çıkarken, diğer taraftan ise, etkin ve verimli hizmet sunan birimler ve demokratik yönetim birimi olma gibi iki boyutu bulunan yerel yönetimler hızla önem kazanmaktadır. Merkezi yönetim- yerel yönetim ilişkileri, kamu yönetimi sisteminin karakteristiğini belirleyen önemli bir faktördür. Kamu yönetiminin birer alt sistemi konumundaki bu iki yönetsel düzey arasındaki etkileşim, yönetim hukukunun ve yönetim biliminin ana konseptlerinden biri ve yönetimler arası ilişkilerin ana ekseni durumundadır. Merkez- yerel yönetsel ilişkileri, tarihi bir süreç içinde, toplumsal siyasal, ve ekonomik yapıların karmaşık etkileşimleri sonucu biçimlenmektedir. Aynı zamanda, yönetsel, siyasal ve ekonomik yapıların oluşumunda doğrudan ve dolaylı olarak rol oynayan merkezi yönetim- yerel yönetim ilişkileri, iki yönlü ve sürekli bir etkileşim mantığı çerçevesinde toplumsal alt sistemlerden etkilenirken bir bağımlı değişken olarak ortaya çıkmakta, bu sistemleri etkilediği ölçüde de bağımsız bir değişken konumunda bulunmaktadır. Zaman zaman bağımlı çoğu kez de bağımsız bir değişken olarak merkezi yönetim- yerel yönetim ilişkileri, bütün dünyada olduğu gibi Türkiyede de kendine özgü nitelikleri ve sorun alanları ile gündem oluşturmakta ve kamu yönetiminin yapısal ve işlevsel yönüne ilişkin tartışmalarda, yeniden yapılandırmaya ilişkin girişimlerde odak noktasını oluşturmaktadır. Bu anlamda Türkiyede yerel yönetimlerin yeniden yapılanması ile ilgili gelişmeler genel olarak kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasını gerektiren nedenlerin bir parçasını oluşturmaktadır. Merkeziyetçilik ve bürokratik hantallaşmadan dışa kapalılığa, kuralcılık ve sorumluluktan kaçmaktan siyasal yozlaşma ve çürümeye kadar pek çok sorunun yanında, kentlerin büyümesi ve kentleşmenin artması, halkın beklentilerinin değişmesi ve demokrasi talepleri, kent yönetiminde çok başı yapı ve yetki karmaşası, kentleşme ve hemşehrilik bilinci gibi pek çok neden, yönetimin bir bütün olarak ele alınıp, yeniden yapılandırılmasını gerekli kılmaktadır. Bütün dünyada tartışılan yeni yönetim anlayışı ve küreselleşme-yerelleşme dinamiklerinin, Türkiyenin toplumsal, kültürel, siyasal ve yönetimsel iç dinamikleriyle eş zamanlı etkileşiminin yansıdığı temel alanlardan birisi de kamu yönetimidir. Hem merkezi-yönetim-yerel yönetim ilişkileri hem de etkin verimli hizmet sunan ve demokratik yönetim birimleri olarak yerel yönetimleri yakından ilgilendiren bu değişim süreci, Türkiye özelinde ağırlıklı olarak reform ve yeniden yapılanma kavramlarıyla ifade edilmektedir. Tanzimattan Cumhuriyete intikal eden temel nitelikler, yapılanmalar ve sorunlar ile, tek parti döneminden 1980li yıllara kadar olan dönemde yaşanan gelişmelerin ardından Türk kamu yönetimi ve onun bir boyutunu oluşturan yerel yönetimler, özellikle de merkezi yönetim- yerel yönetim ilişkileri bağlamında bugün yeni tartışmaların odağında yer almaktadır. 1990lı yılların başında ortaya çıkan ve 2000li yıllarda somutlaşan iç ve dış dinamiklerin kesiştiği noktada, kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması, merkezi yönetim- yerel yönetim ilişkileri ve özellikle de etkin- verimli hizmet sunan ve de demokratik yönetim birimi olarak yerel yönetimlerin durumu ile ilgili olarak bu dönemde, kümülatif sorunlar ve çözüm arayışlarının paralel olarak bir takım iç ve dış faktörlerin belirleyiciliği giderek artma eğilimindedir. Türk kamu yönetiminde yeniden yapılanmanın uzun bir tarihi geçmişi bulunmaktadır ve literatürde zaman zaman Bitmeyen Senfoni olarak da değerlendirilen yeniden yapılanma çabaları, son dönemde ortaya konan 1998 ve 2001 tarihli tasarılarla daha da somutlaşmış ve son olarak 2003 tarihli kamu yönetiminde bütüncül bir değişimi öngören reform paketi çerçevesinde belirli bir düzeye ulaşmıştır. AB uyum süreci ve küresel, bölgesel gelişmelerle de yakından ilgili olan 2003 sonrası bu kamu yönetiminde yeniden yapılanma çalışmalarının arka planında 1998 ve 2001 reform tasarılarının da önemli bir yeri vardır. Çünkü, 1980lerde uygulamaya konan liberal politikalar, kentleşme sürecinin temel aktör olarak yer aldığı toplumsal değişim-dönüşüm ve yerel yönetimlerin önem kazanması gibi iç dinamikler, küreselleşme- bölgeselleşme ve yerelleşme dinamikleri ve yeni kamu yönetimi anlayışı gibi dış faktörlerle, 1990ların sonunda Türk kamu yönetimi özelinde çakışmış ve yüz elli yıllık yönetimde yeniden yapılanma çabaları önceki dönemdekilerden çok farklı bir döneme girmiştir. Bu anlamda, 2003 sonrasında tek parti iktidarı olma avantajının ortaya koyduğu yeniden yapılanma yasalarını anlamak için 1990 sonrası dönemin iç ve dış faktörlerini birlikte okumak ve değerlendirmek gerekmektedir. Bu bağlamda 1998 ve 2001 tarihli yerel yönetim reformu tasarıları ile 2003 tarihli bütüncül düzenlemeler arasındaki süreklilik niteliğini göz ardı etmemek, en azından köklü bir kamu yönetimi reformunu yolundaki işaretler olarak görmekte yarar vardır. Yüz elli yıllık, merkez- yerel ilişkileri eksenli kamu yönetiminde yeniden yapılanma çalışmalarının serencamesi, Türk yönetim tarihinin yakın geçmişi içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Bütün bu yaklaşımlar çerçevesinde, sözü edilen dinamiklerin doğrudan etkilediği bir gerçeklik olarak devletin ve de kamu yönetiminin önemli bir yanını yerel yönetimler oluşturmaktadır. Bu realite durumun, hem etkin-verimli hizmet sunma birimleri hem de demokratik katılım birimi olma yönüyle öne çıkan yerel yönetimleri hangi yönde etkilediği ve bu bağlamda ne gibi sorunlara neden olduğu konusu bu çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Yerel yönetimlerle ilgili hem teorik tartışmalar hem de uygulamaya yansıyan durumlar bu sorunlar çerçevesinde analiz edilecektir. Konu, genel olarak yerel yönetimlerle ilgili dünyada yaşanan tartışmaların yanında, Türkiye özelinde somutlaşan gelişmeler ve sorunlar bağlamında irdelenecektir. Yerel yönetimlerle ilgili küresel, bölgesel ve yerel perspektifler özellikle yeni yaklaşımlar, uygulamalar ve sorunlar çerçevesinde ele alınacaktır.
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna doğru yaşanan süreçte devlet kavramı merkezli tartışmalar ve gelişmeler, yönetim anlayışlarını, yapılanmalarını, bu alanda oluşmuş ilkeleri ve kurumlaşmaları, yönetim yapısını oluşturan örgütlerin konumunu ve ilişkilerini önemli ölçüde ve köktenci bir şekilde etkilemektedir. Bu etkilerin en hızlı ve etkili biçimde görüldüğü alanlardan biri de, hem demokratikleşme eğilimleri bağlamında hem de kamu yönetiminin işleyişi ile ilgili olarak, yerel yönetimlerdir. Bu anlamda ortaya çıkan evrensel nitelikteki anlayışlar ve ilkeler, demokratik yönetimin vazgeçilmez öğeleri ve hizmet sunumunda önemli bir yeri olan yerel yönetimlerin kamu yönetimindeki konumu ve ilişkilerini de doğrudan etkilemekte, yönetim anlayışında ve hizmet sunma yöntemlerinde önemli değişmelere neden olmaktadır. Küreselleşme ve beraberinde gelen bölgeselleşme, yerelleşme eğilimlerinin yönlendirdiği süreçler içinde diğer faktörlerle birlikte yönetim anlayışları ve yapılanmaları da önemli dönüşümleri yaşamaktadır. Yöneten-yönetilen arasındaki değişen ilişkilerin yeniden tanımlanmasını gerekli kılan bu süreçte, bir taraftan sorumluluk, katılım, saydamlık gibi ilkeler yönetim ve kamu yönetimi yaklaşımlarında öne çıkarken, diğer taraftan ise, etkin ve verimli hizmet sunan birimler ve demokratik yönetim birimi olma gibi iki boyutu bulunan yerel yönetimler hızla önem kazanmaktadır. Merkezi yönetim- yerel yönetim ilişkileri, kamu yönetimi sisteminin karakteristiğini belirleyen önemli bir faktördür. Kamu yönetiminin birer alt sistemi konumundaki bu iki yönetsel düzey arasındaki etkileşim, yönetim hukukunun ve yönetim biliminin ana konseptlerinden biri ve yönetimler arası ilişkilerin ana ekseni durumundadır. Merkez- yerel yönetsel ilişkileri, tarihi bir süreç içinde, toplumsal siyasal, ve ekonomik yapıların karmaşık etkileşimleri sonucu biçimlenmektedir. Aynı zamanda, yönetsel, siyasal ve ekonomik yapıların oluşumunda doğrudan ve dolaylı olarak rol oynayan merkezi yönetim- yerel yönetim ilişkileri, iki yönlü ve sürekli bir etkileşim mantığı çerçevesinde toplumsal alt sistemlerden etkilenirken bir bağımlı değişken olarak ortaya çıkmakta, bu sistemleri etkilediği ölçüde de bağımsız bir değişken konumunda bulunmaktadır. Zaman zaman bağımlı çoğu kez de bağımsız bir değişken olarak merkezi yönetim- yerel yönetim ilişkileri, bütün dünyada olduğu gibi Türkiyede de kendine özgü nitelikleri ve sorun alanları ile gündem oluşturmakta ve kamu yönetiminin yapısal ve işlevsel yönüne ilişkin tartışmalarda, yeniden yapılandırmaya ilişkin girişimlerde odak noktasını oluşturmaktadır. Bu anlamda Türkiyede yerel yönetimlerin yeniden yapılanması ile ilgili gelişmeler genel olarak kamu yönetiminin yeniden yapılandırılmasını gerektiren nedenlerin bir parçasını oluşturmaktadır. Merkeziyetçilik ve bürokratik hantallaşmadan dışa kapalılığa, kuralcılık ve sorumluluktan kaçmaktan siyasal yozlaşma ve çürümeye kadar pek çok sorunun yanında, kentlerin büyümesi ve kentleşmenin artması, halkın beklentilerinin değişmesi ve demokrasi talepleri, kent yönetiminde çok başı yapı ve yetki karmaşası, kentleşme ve hemşehrilik bilinci gibi pek çok neden, yönetimin bir bütün olarak ele alınıp, yeniden yapılandırılmasını gerekli kılmaktadır. Bütün dünyada tartışılan yeni yönetim anlayışı ve küreselleşme-yerelleşme dinamiklerinin, Türkiyenin toplumsal, kültürel, siyasal ve yönetimsel iç dinamikleriyle eş zamanlı etkileşiminin yansıdığı temel alanlardan birisi de kamu yönetimidir. Hem merkezi-yönetim-yerel yönetim ilişkileri hem de etkin verimli hizmet sunan ve demokratik yönetim birimleri olarak yerel yönetimleri yakından ilgilendiren bu değişim süreci, Türkiye özelinde ağırlıklı olarak reform ve yeniden yapılanma kavramlarıyla ifade edilmektedir. Tanzimattan Cumhuriyete intikal eden temel nitelikler, yapılanmalar ve sorunlar ile, tek parti döneminden 1980li yıllara kadar olan dönemde yaşanan gelişmelerin ardından Türk kamu yönetimi ve onun bir boyutunu oluşturan yerel yönetimler, özellikle de merkezi yönetim- yerel yönetim ilişkileri bağlamında bugün yeni tartışmaların odağında yer almaktadır. 1990lı yılların başında ortaya çıkan ve 2000li yıllarda somutlaşan iç ve dış dinamiklerin kesiştiği noktada, kamu yönetiminin yeniden yapılandırılması, merkezi yönetim- yerel yönetim ilişkileri ve özellikle de etkin- verimli hizmet sunan ve de demokratik yönetim birimi olarak yerel yönetimlerin durumu ile ilgili olarak bu dönemde, kümülatif sorunlar ve çözüm arayışlarının paralel olarak bir takım iç ve dış faktörlerin belirleyiciliği giderek artma eğilimindedir. Türk kamu yönetiminde yeniden yapılanmanın uzun bir tarihi geçmişi bulunmaktadır ve literatürde zaman zaman Bitmeyen Senfoni olarak da değerlendirilen yeniden yapılanma çabaları, son dönemde ortaya konan 1998 ve 2001 tarihli tasarılarla daha da somutlaşmış ve son olarak 2003 tarihli kamu yönetiminde bütüncül bir değişimi öngören reform paketi çerçevesinde belirli bir düzeye ulaşmıştır. AB uyum süreci ve küresel, bölgesel gelişmelerle de yakından ilgili olan 2003 sonrası bu kamu yönetiminde yeniden yapılanma çalışmalarının arka planında 1998 ve 2001 reform tasarılarının da önemli bir yeri vardır. Çünkü, 1980lerde uygulamaya konan liberal politikalar, kentleşme sürecinin temel aktör olarak yer aldığı toplumsal değişim-dönüşüm ve yerel yönetimlerin önem kazanması gibi iç dinamikler, küreselleşme- bölgeselleşme ve yerelleşme dinamikleri ve yeni kamu yönetimi anlayışı gibi dış faktörlerle, 1990ların sonunda Türk kamu yönetimi özelinde çakışmış ve yüz elli yıllık yönetimde yeniden yapılanma çabaları önceki dönemdekilerden çok farklı bir döneme girmiştir. Bu anlamda, 2003 sonrasında tek parti iktidarı olma avantajının ortaya koyduğu yeniden yapılanma yasalarını anlamak için 1990 sonrası dönemin iç ve dış faktörlerini birlikte okumak ve değerlendirmek gerekmektedir. Bu bağlamda 1998 ve 2001 tarihli yerel yönetim reformu tasarıları ile 2003 tarihli bütüncül düzenlemeler arasındaki süreklilik niteliğini göz ardı etmemek, en azından köklü bir kamu yönetimi reformunu yolundaki işaretler olarak görmekte yarar vardır. Yüz elli yıllık, merkez- yerel ilişkileri eksenli kamu yönetiminde yeniden yapılanma çalışmalarının serencamesi, Türk yönetim tarihinin yakın geçmişi içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Bütün bu yaklaşımlar çerçevesinde, sözü edilen dinamiklerin doğrudan etkilediği bir gerçeklik olarak devletin ve de kamu yönetiminin önemli bir yanını yerel yönetimler oluşturmaktadır. Bu realite durumun, hem etkin-verimli hizmet sunma birimleri hem de demokratik katılım birimi olma yönüyle öne çıkan yerel yönetimleri hangi yönde etkilediği ve bu bağlamda ne gibi sorunlara neden olduğu konusu bu çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Yerel yönetimlerle ilgili hem teorik tartışmalar hem de uygulamaya yansıyan durumlar bu sorunlar çerçevesinde analiz edilecektir. Konu, genel olarak yerel yönetimlerle ilgili dünyada yaşanan tartışmaların yanında, Türkiye özelinde somutlaşan gelişmeler ve sorunlar bağlamında irdelenecektir. Yerel yönetimlerle ilgili küresel, bölgesel ve yerel perspektifler özellikle yeni yaklaşımlar, uygulamalar ve sorunlar çerçevesinde ele alınacaktır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat