9789944561228
76976
https://www.turkishbooks.com/books/yeniden-yapilanan-dunya-ekonomisinde-marshall-plani-ve-turkiye-uygulamasi-p76976.html
Yeniden Yapılanan Dünya Ekonomisinde Marshall Planı ve Türkiye Uygulaması
3.36
Türkiye´nin yakın dönem toplumsal tarih araştırmalarına, konuyu sermaye birikimi çerçevesinde analiz eden bir kitap daha eklendi. Bu kitap Marshall Planinin izinden giderek Türkiye´nin kapitalist gelişiminin bir dönemini analiz ediyor. Analiz edilen dönem Türkiye´nin bugününü, -referanslarını Demokrat Partiden aldığını iddia eden AKP'yi ve "ulusalcı" CHP'yi ve Orduyu hatta gündelik yaşamdaki dönüşümü demode bir deyimle Amerikanlaşmayı- anlamak için de yeni ve eleştirel bir okuma yapmayı vaat ediyor. Birkaç Söz
Türkiye´nin kapitalist gelişmesi üzerine bugüne kadar yapılan çalışmalar bu sürece dair önemli bilgileri açığa çıkarmış, yaşanan sürecin ne anlama geldiği farklı biçimlerde anlamlandırılmış ve buradan hareketle bir dizi farklı değerlendirmenin ve dolayısıyla ileriye dönük bir dizi projeksiyonun yapılabilmesini mümkün kılmıştır. Ancak, Türkiye´de yakın dönem toplumsal tarih araştırmalarında yaygın ve önemli eksikliklerden biri, süreci sermaye birikimi aksında izleyerek analiz etmemiş olmalarıdır. Dolayısıyla söz konusu analizler, sürecin bütünsel işleyişi ve bu bütünsellik bağlamında anlam kazanan süreklilik ve kopuşları kendi tarihsellikleri içinde ele alamamaktadır.
Elbette sermaye birikimi aksında bir bakma biçimi bazı kabullere bağlı olarak şekillenecektir. Bu anlamda söz konusu bakma biçiminin ilk ve en önemli kabulü "sermaye"nin bir toplumsal ilişki olarak anlaşılması olacaktır. Sermaye´ye böyle bir anlam atfetmek yaşanan birikiminin "teknik" bir süreç olarak algılanmasının önüne geçecektir. Bu anlamda yukarıda değinildiği gibi bir diğer dikkat edilmesi gereken kabul ise, birikim sürecini kendi bütünselliği içinde değerlendirmektir. Bu bütünsel bakış açısına anlam verecek olan ise birikim sürecinin süreklilik arz eden, bu anlamda yapısal olan özellikleriyle, sürecin farklılaşan, bu anlamda konjonktürel olan özelliklerinin eş anlı değerlendirilebilmesidir. Elbette burada bir ölçek ya da bağlam meselesi de kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Diğer bir deyişle, birikimin "ulusal" ve "uluslararası" ölçek ya da bağlamlardaki seyrini izleyebilmek ve karşılıklı etkileşimi görmek bu aşamada önem kazanacaktır.
Kapitalist sermaye birikiminin dünya ölçeğinde izlediği seyir ve sahip olduğu eğilimler ile Türkiye´de yaşanan kapitalist sermaye birikiminin seyri ve sahip olduğu eğilimler arasındaki karşılıklı etkileşimi görmek, izlemek ve analize dönük olarak kullanmak, bu çerçevede yapılmış ve yapılacak olan çalışmaların isabetli tespitlere ulaşabilmeleri için bir ön gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır.
Kapitalizmin tarihsel bir sistem olarak ortaya çıktığı ve geliştiği sürecin zaman ve mekâna dönük izleri, yukarıda sermaye birikimine dair yapılan vurgular göz önüne alınarak takip edildiğinde II. Dünya Savaşı´nın bitmesini izleyen dönem, kritik bir dönüm noktasına işaret etmektedir. Söz konusu dönemi tanımlayan asli dinamikler; ABD hegemonyasının tesisi, Soğuk Savaş´ın başlangıcı, üretici sermayenin uluslararasılaşması, eski sömürgelerin ulus devletler biçiminde örgütlenmeleri olarak ifade edilebilir. Birbirleriyle tamamlayıcılık ilişkisine sahip bu dinamiklerin söz konusu konjonktürün ihtiyaçlarına cevap verebilecek bütünsel işleyişini anlayabilmek için anlama çabamızı, sermaye birikimi aksında konsolide edebilmemiz gereklidir.
Kapitalist sermaye birikiminin dünya ölçeğinde işleyişini söz konusu konjonktürde konsolide eden asli araçlardan en öne çıkanı şüphesiz bu süreçteki "yardım" formülasyonu olmuştur. Elbette, sınıflar arası ve sınıf içi çatışma, mutabakat ve gerilimlerin biçimlendirdiği ilişki alanları olarak ulusal devletlerin belirli bir hiyerarşi içinde farklı güç ve pozisyonda var olmalarının tanımladığı uluslararası sistemin işleyişinde ABD hegemonyasının tesisi ve dolaysıyla mevcut iş bölümünün yapılandırılıp işler hale gelmesi kritik bir öneme sahipti. ABD Doları´nın dünya parası olması ve bu zeminde kurgulanan sabit kur rejimi, sürecin işleyişinin önünü açan uygulamalar olmuş ve bu zeminde ABD´nin önerip uygulamaya soktuğu Marshall Planı yeniden yapılanmanın asli aracı olarak işlev görmüştür.
II.Dünya Savaşı´nı takip eden dönemde hegemonik bir devlet olarak ABD´nin yaşanan yeniden yapılanma çerçevesinde ve bu sürecin mantığına uygun bir biçimde sürece dair müdahalelerini "yardım" olarak formüle etmesi, bunu ilgili tüm çevrelere kabul ettirmesi müdahale pratiğinin meşrulaştırılması açısından gayet başarılı sonuçlar vermiştir.Bu koşullarda bir müdahale pratiği olarak uluslar arası yardımın müdahale aracı biçiminde işlevlendirilmesi ve uygulanması sermaye birikim sürecinin konjoktürel ihtiyaçları açısından önemli bir işlev yerine getirmiştir. Bu anlamda, kapitalist sermaye birikim sürecine hakim olan eğilimlerden eşitsiz ve bileşik gelişme dinamiğinin söz konusu konjonktürde hayata geçme biçiminin bir ifadesi olarak "uluslararası yardım" ilişkisinin işlevini kendi tarihselliği içinde yerine oturtulması önem kazanmaktadır.
Böyle bir bağlamda bu çalışmanın önemi ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada kapitalist sermaye birikiminin dünya ölçeğinde işleyişi ve sahip olduğu tarihsel eğilimler, Türkiye´de kapitalist birikiminin özgünlükleri ile karşılıklı etkileşim içinde analiz edilmekte ve bu anlamda yukarıda vurgulanan, sermaye birikimi aksında bütünsel ve tarihsel bir analiz yapılmaktadır. Bütünsel ve tarihsel bir analizin iç teorik örgüsünün desteklenmesi açısından gerekli olan "malzeme" bu çalışmada ziyadesiyle mevcut.
Elbette eldeki malzemenin belirli bir yöntem çerçevesinde amaca uygun bir biçimde kullanılması kritik bir öneme sahiptir ve bu çalışmada söz konusu malzeme teorik amaçla kendiliğinden bir uyum içinde hizmet edecek biçimde titizlikle kullanılmıştır. Diğer bir değişle, bu çalışmada Marshall Planı, Türkiye´de ilk kez bu çapta bir araştırmanın konusunu oluşturmuş ve bu durumun gerektirdiği sorumluluğunun altından başarıyla kalkıldığı, kullanılan teorik çerçeveyle eldeki malzemenin bu çerçeveye uydurulmaya çalışılmadan, birbirini destekler olduğunun kendiliğinden ortaya çıkması çalışmanın isabetini ortaya koymaktadır. Bu çalışmayı başından sonuna kadar izleme olanağı bulan bir sosyal bilimci olarak, Tolga Tören´in çalışmasının bu konudaki boşluğu önemli oranda dolduracak bir niteliğe sahip olduğu çalışma okunduğunda kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Mehmet Türkay
Türkiye´nin yakın dönem toplumsal tarih araştırmalarına, konuyu sermaye birikimi çerçevesinde analiz eden bir kitap daha eklendi. Bu kitap Marshall Planinin izinden giderek Türkiye´nin kapitalist gelişiminin bir dönemini analiz ediyor. Analiz edilen dönem Türkiye´nin bugününü, -referanslarını Demokrat Partiden aldığını iddia eden AKP'yi ve "ulusalcı" CHP'yi ve Orduyu hatta gündelik yaşamdaki dönüşümü demode bir deyimle Amerikanlaşmayı- anlamak için de yeni ve eleştirel bir okuma yapmayı vaat ediyor. Birkaç Söz
Türkiye´nin kapitalist gelişmesi üzerine bugüne kadar yapılan çalışmalar bu sürece dair önemli bilgileri açığa çıkarmış, yaşanan sürecin ne anlama geldiği farklı biçimlerde anlamlandırılmış ve buradan hareketle bir dizi farklı değerlendirmenin ve dolayısıyla ileriye dönük bir dizi projeksiyonun yapılabilmesini mümkün kılmıştır. Ancak, Türkiye´de yakın dönem toplumsal tarih araştırmalarında yaygın ve önemli eksikliklerden biri, süreci sermaye birikimi aksında izleyerek analiz etmemiş olmalarıdır. Dolayısıyla söz konusu analizler, sürecin bütünsel işleyişi ve bu bütünsellik bağlamında anlam kazanan süreklilik ve kopuşları kendi tarihsellikleri içinde ele alamamaktadır.
Elbette sermaye birikimi aksında bir bakma biçimi bazı kabullere bağlı olarak şekillenecektir. Bu anlamda söz konusu bakma biçiminin ilk ve en önemli kabulü "sermaye"nin bir toplumsal ilişki olarak anlaşılması olacaktır. Sermaye´ye böyle bir anlam atfetmek yaşanan birikiminin "teknik" bir süreç olarak algılanmasının önüne geçecektir. Bu anlamda yukarıda değinildiği gibi bir diğer dikkat edilmesi gereken kabul ise, birikim sürecini kendi bütünselliği içinde değerlendirmektir. Bu bütünsel bakış açısına anlam verecek olan ise birikim sürecinin süreklilik arz eden, bu anlamda yapısal olan özellikleriyle, sürecin farklılaşan, bu anlamda konjonktürel olan özelliklerinin eş anlı değerlendirilebilmesidir. Elbette burada bir ölçek ya da bağlam meselesi de kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Diğer bir deyişle, birikimin "ulusal" ve "uluslararası" ölçek ya da bağlamlardaki seyrini izleyebilmek ve karşılıklı etkileşimi görmek bu aşamada önem kazanacaktır.
Kapitalist sermaye birikiminin dünya ölçeğinde izlediği seyir ve sahip olduğu eğilimler ile Türkiye´de yaşanan kapitalist sermaye birikiminin seyri ve sahip olduğu eğilimler arasındaki karşılıklı etkileşimi görmek, izlemek ve analize dönük olarak kullanmak, bu çerçevede yapılmış ve yapılacak olan çalışmaların isabetli tespitlere ulaşabilmeleri için bir ön gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır.
Kapitalizmin tarihsel bir sistem olarak ortaya çıktığı ve geliştiği sürecin zaman ve mekâna dönük izleri, yukarıda sermaye birikimine dair yapılan vurgular göz önüne alınarak takip edildiğinde II. Dünya Savaşı´nın bitmesini izleyen dönem, kritik bir dönüm noktasına işaret etmektedir. Söz konusu dönemi tanımlayan asli dinamikler; ABD hegemonyasının tesisi, Soğuk Savaş´ın başlangıcı, üretici sermayenin uluslararasılaşması, eski sömürgelerin ulus devletler biçiminde örgütlenmeleri olarak ifade edilebilir. Birbirleriyle tamamlayıcılık ilişkisine sahip bu dinamiklerin söz konusu konjonktürün ihtiyaçlarına cevap verebilecek bütünsel işleyişini anlayabilmek için anlama çabamızı, sermaye birikimi aksında konsolide edebilmemiz gereklidir.
Kapitalist sermaye birikiminin dünya ölçeğinde işleyişini söz konusu konjonktürde konsolide eden asli araçlardan en öne çıkanı şüphesiz bu süreçteki "yardım" formülasyonu olmuştur. Elbette, sınıflar arası ve sınıf içi çatışma, mutabakat ve gerilimlerin biçimlendirdiği ilişki alanları olarak ulusal devletlerin belirli bir hiyerarşi içinde farklı güç ve pozisyonda var olmalarının tanımladığı uluslararası sistemin işleyişinde ABD hegemonyasının tesisi ve dolaysıyla mevcut iş bölümünün yapılandırılıp işler hale gelmesi kritik bir öneme sahipti. ABD Doları´nın dünya parası olması ve bu zeminde kurgulanan sabit kur rejimi, sürecin işleyişinin önünü açan uygulamalar olmuş ve bu zeminde ABD´nin önerip uygulamaya soktuğu Marshall Planı yeniden yapılanmanın asli aracı olarak işlev görmüştür.
II.Dünya Savaşı´nı takip eden dönemde hegemonik bir devlet olarak ABD´nin yaşanan yeniden yapılanma çerçevesinde ve bu sürecin mantığına uygun bir biçimde sürece dair müdahalelerini "yardım" olarak formüle etmesi, bunu ilgili tüm çevrelere kabul ettirmesi müdahale pratiğinin meşrulaştırılması açısından gayet başarılı sonuçlar vermiştir.Bu koşullarda bir müdahale pratiği olarak uluslar arası yardımın müdahale aracı biçiminde işlevlendirilmesi ve uygulanması sermaye birikim sürecinin konjoktürel ihtiyaçları açısından önemli bir işlev yerine getirmiştir. Bu anlamda, kapitalist sermaye birikim sürecine hakim olan eğilimlerden eşitsiz ve bileşik gelişme dinamiğinin söz konusu konjonktürde hayata geçme biçiminin bir ifadesi olarak "uluslararası yardım" ilişkisinin işlevini kendi tarihselliği içinde yerine oturtulması önem kazanmaktadır.
Böyle bir bağlamda bu çalışmanın önemi ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada kapitalist sermaye birikiminin dünya ölçeğinde işleyişi ve sahip olduğu tarihsel eğilimler, Türkiye´de kapitalist birikiminin özgünlükleri ile karşılıklı etkileşim içinde analiz edilmekte ve bu anlamda yukarıda vurgulanan, sermaye birikimi aksında bütünsel ve tarihsel bir analiz yapılmaktadır. Bütünsel ve tarihsel bir analizin iç teorik örgüsünün desteklenmesi açısından gerekli olan "malzeme" bu çalışmada ziyadesiyle mevcut.
Elbette eldeki malzemenin belirli bir yöntem çerçevesinde amaca uygun bir biçimde kullanılması kritik bir öneme sahiptir ve bu çalışmada söz konusu malzeme teorik amaçla kendiliğinden bir uyum içinde hizmet edecek biçimde titizlikle kullanılmıştır. Diğer bir değişle, bu çalışmada Marshall Planı, Türkiye´de ilk kez bu çapta bir araştırmanın konusunu oluşturmuş ve bu durumun gerektirdiği sorumluluğunun altından başarıyla kalkıldığı, kullanılan teorik çerçeveyle eldeki malzemenin bu çerçeveye uydurulmaya çalışılmadan, birbirini destekler olduğunun kendiliğinden ortaya çıkması çalışmanın isabetini ortaya koymaktadır. Bu çalışmayı başından sonuna kadar izleme olanağı bulan bir sosyal bilimci olarak, Tolga Tören´in çalışmasının bu konudaki boşluğu önemli oranda dolduracak bir niteliğe sahip olduğu çalışma okunduğunda kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Mehmet Türkay
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.