9786257004435
491507
https://www.turkishbooks.com/books/yagma-kentinde-p491507.html
Yağma Kentinde
4.08
"Sorgulamak sadece aklın gerçeği midir, yoksa göğüs kafesinde; çarparken kan akışının sessizliğinde, aklın almadığını yürek de sorgular mı?
Şiirler...
Satırlarda hareketsizce durduğunu sandığımız mısralardaki kelimelerin o çılgın dansı gibi...
Ah, şiirler...
Zamansız mekânların, okunabilen izleri...
Aşk kokan, hasret duyulan, özlemle anılan; anlatılan belki başka bir yürek, belki dünyaya bir isyan, belki kâinatı anlama - anlatma yolları, belki de etnik ve milli değerlerin vicdanda yankılanan sesleridir.
Hasretini vuslata yoğururken, yeni mayalanmış bir hamur gibi kabaran sevdasını zamana savuruyor, umutsuz kelimelerin arasından sızan umutları gözlüyor...
Kaybettiklerini özler insan.
Soyut ya da somut olması bir şair için çok farklı değildir.
Soyut bir kavram olan aşkın somut karşılığı her zaman gözyaşları olmuştur. Mutluluktan sakin bir nehir gibi akarken, mutsuzluktan çağlayanlara dönüşmesi hiç de hayalperestlik sayılmaz ki, hayali olmayan bir aşkın hatırlanamayan rüyalardan pek bir farkı kalmayacaktır.
Genç Şair Adil Gökşin, adı gibi "adil" olsun istedi âlem-i beşeriyetin. Susmadı, yazdı.
Kırgınlığını yazdı. Umutlarını yazdı.
Hasretini yazdı. Vuslatına yazdı. Zamanının berisini, güncesini ve ötesini yazdı. Hayallerini yazdı.
Biliyordu ki; hayat, kaderimizin altında imzalarımızın olduğu romanlardı."
Şiirler...
Satırlarda hareketsizce durduğunu sandığımız mısralardaki kelimelerin o çılgın dansı gibi...
Ah, şiirler...
Zamansız mekânların, okunabilen izleri...
Aşk kokan, hasret duyulan, özlemle anılan; anlatılan belki başka bir yürek, belki dünyaya bir isyan, belki kâinatı anlama - anlatma yolları, belki de etnik ve milli değerlerin vicdanda yankılanan sesleridir.
Hasretini vuslata yoğururken, yeni mayalanmış bir hamur gibi kabaran sevdasını zamana savuruyor, umutsuz kelimelerin arasından sızan umutları gözlüyor...
Kaybettiklerini özler insan.
Soyut ya da somut olması bir şair için çok farklı değildir.
Soyut bir kavram olan aşkın somut karşılığı her zaman gözyaşları olmuştur. Mutluluktan sakin bir nehir gibi akarken, mutsuzluktan çağlayanlara dönüşmesi hiç de hayalperestlik sayılmaz ki, hayali olmayan bir aşkın hatırlanamayan rüyalardan pek bir farkı kalmayacaktır.
Genç Şair Adil Gökşin, adı gibi "adil" olsun istedi âlem-i beşeriyetin. Susmadı, yazdı.
Kırgınlığını yazdı. Umutlarını yazdı.
Hasretini yazdı. Vuslatına yazdı. Zamanının berisini, güncesini ve ötesini yazdı. Hayallerini yazdı.
Biliyordu ki; hayat, kaderimizin altında imzalarımızın olduğu romanlardı."
"Sorgulamak sadece aklın gerçeği midir, yoksa göğüs kafesinde; çarparken kan akışının sessizliğinde, aklın almadığını yürek de sorgular mı?
Şiirler...
Satırlarda hareketsizce durduğunu sandığımız mısralardaki kelimelerin o çılgın dansı gibi...
Ah, şiirler...
Zamansız mekânların, okunabilen izleri...
Aşk kokan, hasret duyulan, özlemle anılan; anlatılan belki başka bir yürek, belki dünyaya bir isyan, belki kâinatı anlama - anlatma yolları, belki de etnik ve milli değerlerin vicdanda yankılanan sesleridir.
Hasretini vuslata yoğururken, yeni mayalanmış bir hamur gibi kabaran sevdasını zamana savuruyor, umutsuz kelimelerin arasından sızan umutları gözlüyor...
Kaybettiklerini özler insan.
Soyut ya da somut olması bir şair için çok farklı değildir.
Soyut bir kavram olan aşkın somut karşılığı her zaman gözyaşları olmuştur. Mutluluktan sakin bir nehir gibi akarken, mutsuzluktan çağlayanlara dönüşmesi hiç de hayalperestlik sayılmaz ki, hayali olmayan bir aşkın hatırlanamayan rüyalardan pek bir farkı kalmayacaktır.
Genç Şair Adil Gökşin, adı gibi "adil" olsun istedi âlem-i beşeriyetin. Susmadı, yazdı.
Kırgınlığını yazdı. Umutlarını yazdı.
Hasretini yazdı. Vuslatına yazdı. Zamanının berisini, güncesini ve ötesini yazdı. Hayallerini yazdı.
Biliyordu ki; hayat, kaderimizin altında imzalarımızın olduğu romanlardı."
Şiirler...
Satırlarda hareketsizce durduğunu sandığımız mısralardaki kelimelerin o çılgın dansı gibi...
Ah, şiirler...
Zamansız mekânların, okunabilen izleri...
Aşk kokan, hasret duyulan, özlemle anılan; anlatılan belki başka bir yürek, belki dünyaya bir isyan, belki kâinatı anlama - anlatma yolları, belki de etnik ve milli değerlerin vicdanda yankılanan sesleridir.
Hasretini vuslata yoğururken, yeni mayalanmış bir hamur gibi kabaran sevdasını zamana savuruyor, umutsuz kelimelerin arasından sızan umutları gözlüyor...
Kaybettiklerini özler insan.
Soyut ya da somut olması bir şair için çok farklı değildir.
Soyut bir kavram olan aşkın somut karşılığı her zaman gözyaşları olmuştur. Mutluluktan sakin bir nehir gibi akarken, mutsuzluktan çağlayanlara dönüşmesi hiç de hayalperestlik sayılmaz ki, hayali olmayan bir aşkın hatırlanamayan rüyalardan pek bir farkı kalmayacaktır.
Genç Şair Adil Gökşin, adı gibi "adil" olsun istedi âlem-i beşeriyetin. Susmadı, yazdı.
Kırgınlığını yazdı. Umutlarını yazdı.
Hasretini yazdı. Vuslatına yazdı. Zamanının berisini, güncesini ve ötesini yazdı. Hayallerini yazdı.
Biliyordu ki; hayat, kaderimizin altında imzalarımızın olduğu romanlardı."
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.