9786054750443
579070
https://www.turkishbooks.com/books/uskudarin-meczublari-p579070.html
Üsküdar'ın Meczubları
4.8
Mevleviyeden İrfan; Üsküdar'ın mahallelerini dolaşır, sokağın ortasında durup: "Sakal dediğin bir tüydür insana lazım olan huydur" diyerek sema etmeye başlarmış.
19. yüzyıla kadar Avrupa kıtasında akıl hastaları,ruhları şeytan tarafından gasp edilmiş yaratıklar olarak görülür, içindeki şeytan çıksın diye türlü işkence yapılır ve öldürülürdü. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerindeyse bu insanlar, Hakk'ın cezbesine kapılmış özel şahsiyetler olarak görülür, toplum içinde onlara şefkatli ve müşfik bir şekilde davranılır, dışlanmaz, her daim yardım edilir ve ağır olanlarıysa hastahanelerde musıki başta olmak üzere birçok tedavi yöntemi ile iyileştirilmeye çalışılırdı.
Kethüdazade Arif'in "Ne vakit Üsküdar'a geçsem aklıma ahiret gelir" sözünü tasdik eden zahiri ve batıni bir hayatın hakim olduğu Üsküdar'ın bazı sakinleri, bu atmosferden daha çok etkilenmiş ve o sakinliklerinden eser kalmayarak "Meczub" sıfatını hak eden bir hayat
sürmüşlerdir. Acaba Üsküdar mı onları bu hale getirmişti, yoksa onlar mı Üsküdar'a gelmişti?
Kitabımızda bahsi geçen müstesna şahsiyetlerin ortak paydaları "Üsküdar" olup, biz de bu kadim beldemizin çok sevgili meczublarını sizlere tanıtarak, onların hikayelerinden hepimize tebessüm dolu bir pay çıkmasını arzuladık.
19. yüzyıla kadar Avrupa kıtasında akıl hastaları,ruhları şeytan tarafından gasp edilmiş yaratıklar olarak görülür, içindeki şeytan çıksın diye türlü işkence yapılır ve öldürülürdü. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerindeyse bu insanlar, Hakk'ın cezbesine kapılmış özel şahsiyetler olarak görülür, toplum içinde onlara şefkatli ve müşfik bir şekilde davranılır, dışlanmaz, her daim yardım edilir ve ağır olanlarıysa hastahanelerde musıki başta olmak üzere birçok tedavi yöntemi ile iyileştirilmeye çalışılırdı.
Kethüdazade Arif'in "Ne vakit Üsküdar'a geçsem aklıma ahiret gelir" sözünü tasdik eden zahiri ve batıni bir hayatın hakim olduğu Üsküdar'ın bazı sakinleri, bu atmosferden daha çok etkilenmiş ve o sakinliklerinden eser kalmayarak "Meczub" sıfatını hak eden bir hayat
sürmüşlerdir. Acaba Üsküdar mı onları bu hale getirmişti, yoksa onlar mı Üsküdar'a gelmişti?
Kitabımızda bahsi geçen müstesna şahsiyetlerin ortak paydaları "Üsküdar" olup, biz de bu kadim beldemizin çok sevgili meczublarını sizlere tanıtarak, onların hikayelerinden hepimize tebessüm dolu bir pay çıkmasını arzuladık.
Mevleviyeden İrfan; Üsküdar'ın mahallelerini dolaşır, sokağın ortasında durup: "Sakal dediğin bir tüydür insana lazım olan huydur" diyerek sema etmeye başlarmış.
19. yüzyıla kadar Avrupa kıtasında akıl hastaları,ruhları şeytan tarafından gasp edilmiş yaratıklar olarak görülür, içindeki şeytan çıksın diye türlü işkence yapılır ve öldürülürdü. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerindeyse bu insanlar, Hakk'ın cezbesine kapılmış özel şahsiyetler olarak görülür, toplum içinde onlara şefkatli ve müşfik bir şekilde davranılır, dışlanmaz, her daim yardım edilir ve ağır olanlarıysa hastahanelerde musıki başta olmak üzere birçok tedavi yöntemi ile iyileştirilmeye çalışılırdı.
Kethüdazade Arif'in "Ne vakit Üsküdar'a geçsem aklıma ahiret gelir" sözünü tasdik eden zahiri ve batıni bir hayatın hakim olduğu Üsküdar'ın bazı sakinleri, bu atmosferden daha çok etkilenmiş ve o sakinliklerinden eser kalmayarak "Meczub" sıfatını hak eden bir hayat
sürmüşlerdir. Acaba Üsküdar mı onları bu hale getirmişti, yoksa onlar mı Üsküdar'a gelmişti?
Kitabımızda bahsi geçen müstesna şahsiyetlerin ortak paydaları "Üsküdar" olup, biz de bu kadim beldemizin çok sevgili meczublarını sizlere tanıtarak, onların hikayelerinden hepimize tebessüm dolu bir pay çıkmasını arzuladık.
19. yüzyıla kadar Avrupa kıtasında akıl hastaları,ruhları şeytan tarafından gasp edilmiş yaratıklar olarak görülür, içindeki şeytan çıksın diye türlü işkence yapılır ve öldürülürdü. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerindeyse bu insanlar, Hakk'ın cezbesine kapılmış özel şahsiyetler olarak görülür, toplum içinde onlara şefkatli ve müşfik bir şekilde davranılır, dışlanmaz, her daim yardım edilir ve ağır olanlarıysa hastahanelerde musıki başta olmak üzere birçok tedavi yöntemi ile iyileştirilmeye çalışılırdı.
Kethüdazade Arif'in "Ne vakit Üsküdar'a geçsem aklıma ahiret gelir" sözünü tasdik eden zahiri ve batıni bir hayatın hakim olduğu Üsküdar'ın bazı sakinleri, bu atmosferden daha çok etkilenmiş ve o sakinliklerinden eser kalmayarak "Meczub" sıfatını hak eden bir hayat
sürmüşlerdir. Acaba Üsküdar mı onları bu hale getirmişti, yoksa onlar mı Üsküdar'a gelmişti?
Kitabımızda bahsi geçen müstesna şahsiyetlerin ortak paydaları "Üsküdar" olup, biz de bu kadim beldemizin çok sevgili meczublarını sizlere tanıtarak, onların hikayelerinden hepimize tebessüm dolu bir pay çıkmasını arzuladık.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.