9786051910789
589212
https://www.turkishbooks.com/books/turkiyede-vatandaslik-anlayisi-p589212.html
Türkiye'de Vatandaşlık Anlayışı
7.2
Vatandaşlık kavramı, modern demokratik toplumun oluşum sürecinde üzerinde en çok durulan ve kendi içerisinde de sürekli değişim geçiren önemli kavramlardan birisidir. Bu kavram bireyin devlet ile kurduğu ilişkinin kurallar zeminine taşınarak hukukileşmesinden itibaren ortaya çıkmış ve devlet ile birey arasındaki hukuki ilişkiyi ifade etmek için kullanılmıştır. Bu bağlamda vatandaşlık, bireyin bir devlete olan mensubiyetini ortaya koyan ve o devlet karşısındaki hukuki statüsünü belirleyen siyasi bir kimliğin göstergesidir.
Söz konusu siyasi kimliğin anlam ve içeriği ise tarihsel süreç içerisinde yaşanan siyasal ve sosyal gelişmelere bağlı olarak değişmiştir. Vatandaşlık anlayışının ortaya çıkışı ve geçirdiği değişimi Türkiye özelinde incelediğimizde ise; vatandaşlık anlayışının Türkiye'de de modern toplumlardaki kadar hızlı olmasa da önemli bir değişim geçirdiğini söylemek mümkündür. Türkiye'de vatandaşlık anlayışı daha çok devlet merkezli bir yaklaşım ile devlet aygıtının etkin, bireyin edilgen olduğu bir yapıda gelişmiştir. Bireyin haklarından ziyade devlete karşı sorumluluklarının ön planda olduğu görev esaslı bir vatandaşlık anlayışı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu günden itibaren etkili olmaya başlamıştır.
Devletin başat rolü, uzun bir zaman vatandaşlık politikalarında temel belirleyici unsur olmuş ve bu durum; vatandaşlık konusunda gerçekleştirilen uygulamalarla desteklenmiştir. Sonuçta vatandaşlık anlayışının bireylerin devlet ile hukuki zeminde sağlıklı ilişki kurabilmesine katkı sağlaması beklenirken Türkiye'de vatandaşlık anlayışına yönelik uygulamalarla bireylerin özel alanlarına müdahale edilmiş, devlet açısından ideal bir vatandaşlık tipi oluşturulmaya çalışılmıştır. Devletin seçkinleri karşısında güçsüz, pasif bir konumda yer alan söz konusu ideal vatandaş tipi; Türkiye'nin zaman içerisinde siyasal, sosyal ve ekonomik yapısında ortaya çıkan değişim ve gelişimlerin etkisi ile tartışılır hale gelmiştir.
Elinizdeki bu çalışma, vatandaşlık kavramının ne olduğunu açıkladıktan sonra vatandaşlık anlayışının geçirdiği değişimi inceleyerek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu andan itibaren nasıl bir vatandaşlık anlayışının tercih edildiğini ve bu vatandaşlık anlayışının zaman içerisinde nasıl ve ne yönde bir değişim geçirdiğini ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Özellikle bir dönemin vatandaşlık anlayışı ve bu anlayıştaki değişim tespit edilirken; o dönem yürürlükte olan hukuksal metinlere hakim olan anlayış ile yine aynı dönemde yaşanan siyasal ve sosyal olaylarda ortaya çıkan anlayış karşılaştırılarak bir sonuca varılmaya çalışılmıştır. Bu açıdan çalışmanın, konuya ilgi duyan kişilere farklı bir bakış açısı kazandırma yolunda katkı sunacağı düşünülmektedir.
Özellikler
Söz konusu siyasi kimliğin anlam ve içeriği ise tarihsel süreç içerisinde yaşanan siyasal ve sosyal gelişmelere bağlı olarak değişmiştir. Vatandaşlık anlayışının ortaya çıkışı ve geçirdiği değişimi Türkiye özelinde incelediğimizde ise; vatandaşlık anlayışının Türkiye'de de modern toplumlardaki kadar hızlı olmasa da önemli bir değişim geçirdiğini söylemek mümkündür. Türkiye'de vatandaşlık anlayışı daha çok devlet merkezli bir yaklaşım ile devlet aygıtının etkin, bireyin edilgen olduğu bir yapıda gelişmiştir. Bireyin haklarından ziyade devlete karşı sorumluluklarının ön planda olduğu görev esaslı bir vatandaşlık anlayışı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu günden itibaren etkili olmaya başlamıştır.
Devletin başat rolü, uzun bir zaman vatandaşlık politikalarında temel belirleyici unsur olmuş ve bu durum; vatandaşlık konusunda gerçekleştirilen uygulamalarla desteklenmiştir. Sonuçta vatandaşlık anlayışının bireylerin devlet ile hukuki zeminde sağlıklı ilişki kurabilmesine katkı sağlaması beklenirken Türkiye'de vatandaşlık anlayışına yönelik uygulamalarla bireylerin özel alanlarına müdahale edilmiş, devlet açısından ideal bir vatandaşlık tipi oluşturulmaya çalışılmıştır. Devletin seçkinleri karşısında güçsüz, pasif bir konumda yer alan söz konusu ideal vatandaş tipi; Türkiye'nin zaman içerisinde siyasal, sosyal ve ekonomik yapısında ortaya çıkan değişim ve gelişimlerin etkisi ile tartışılır hale gelmiştir.
Elinizdeki bu çalışma, vatandaşlık kavramının ne olduğunu açıkladıktan sonra vatandaşlık anlayışının geçirdiği değişimi inceleyerek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu andan itibaren nasıl bir vatandaşlık anlayışının tercih edildiğini ve bu vatandaşlık anlayışının zaman içerisinde nasıl ve ne yönde bir değişim geçirdiğini ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Özellikle bir dönemin vatandaşlık anlayışı ve bu anlayıştaki değişim tespit edilirken; o dönem yürürlükte olan hukuksal metinlere hakim olan anlayış ile yine aynı dönemde yaşanan siyasal ve sosyal olaylarda ortaya çıkan anlayış karşılaştırılarak bir sonuca varılmaya çalışılmıştır. Bu açıdan çalışmanın, konuya ilgi duyan kişilere farklı bir bakış açısı kazandırma yolunda katkı sunacağı düşünülmektedir.
Özellikler
Vatandaşlık kavramı, modern demokratik toplumun oluşum sürecinde üzerinde en çok durulan ve kendi içerisinde de sürekli değişim geçiren önemli kavramlardan birisidir. Bu kavram bireyin devlet ile kurduğu ilişkinin kurallar zeminine taşınarak hukukileşmesinden itibaren ortaya çıkmış ve devlet ile birey arasındaki hukuki ilişkiyi ifade etmek için kullanılmıştır. Bu bağlamda vatandaşlık, bireyin bir devlete olan mensubiyetini ortaya koyan ve o devlet karşısındaki hukuki statüsünü belirleyen siyasi bir kimliğin göstergesidir.
Söz konusu siyasi kimliğin anlam ve içeriği ise tarihsel süreç içerisinde yaşanan siyasal ve sosyal gelişmelere bağlı olarak değişmiştir. Vatandaşlık anlayışının ortaya çıkışı ve geçirdiği değişimi Türkiye özelinde incelediğimizde ise; vatandaşlık anlayışının Türkiye'de de modern toplumlardaki kadar hızlı olmasa da önemli bir değişim geçirdiğini söylemek mümkündür. Türkiye'de vatandaşlık anlayışı daha çok devlet merkezli bir yaklaşım ile devlet aygıtının etkin, bireyin edilgen olduğu bir yapıda gelişmiştir. Bireyin haklarından ziyade devlete karşı sorumluluklarının ön planda olduğu görev esaslı bir vatandaşlık anlayışı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu günden itibaren etkili olmaya başlamıştır.
Devletin başat rolü, uzun bir zaman vatandaşlık politikalarında temel belirleyici unsur olmuş ve bu durum; vatandaşlık konusunda gerçekleştirilen uygulamalarla desteklenmiştir. Sonuçta vatandaşlık anlayışının bireylerin devlet ile hukuki zeminde sağlıklı ilişki kurabilmesine katkı sağlaması beklenirken Türkiye'de vatandaşlık anlayışına yönelik uygulamalarla bireylerin özel alanlarına müdahale edilmiş, devlet açısından ideal bir vatandaşlık tipi oluşturulmaya çalışılmıştır. Devletin seçkinleri karşısında güçsüz, pasif bir konumda yer alan söz konusu ideal vatandaş tipi; Türkiye'nin zaman içerisinde siyasal, sosyal ve ekonomik yapısında ortaya çıkan değişim ve gelişimlerin etkisi ile tartışılır hale gelmiştir.
Elinizdeki bu çalışma, vatandaşlık kavramının ne olduğunu açıkladıktan sonra vatandaşlık anlayışının geçirdiği değişimi inceleyerek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu andan itibaren nasıl bir vatandaşlık anlayışının tercih edildiğini ve bu vatandaşlık anlayışının zaman içerisinde nasıl ve ne yönde bir değişim geçirdiğini ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Özellikle bir dönemin vatandaşlık anlayışı ve bu anlayıştaki değişim tespit edilirken; o dönem yürürlükte olan hukuksal metinlere hakim olan anlayış ile yine aynı dönemde yaşanan siyasal ve sosyal olaylarda ortaya çıkan anlayış karşılaştırılarak bir sonuca varılmaya çalışılmıştır. Bu açıdan çalışmanın, konuya ilgi duyan kişilere farklı bir bakış açısı kazandırma yolunda katkı sunacağı düşünülmektedir.
Özellikler
Söz konusu siyasi kimliğin anlam ve içeriği ise tarihsel süreç içerisinde yaşanan siyasal ve sosyal gelişmelere bağlı olarak değişmiştir. Vatandaşlık anlayışının ortaya çıkışı ve geçirdiği değişimi Türkiye özelinde incelediğimizde ise; vatandaşlık anlayışının Türkiye'de de modern toplumlardaki kadar hızlı olmasa da önemli bir değişim geçirdiğini söylemek mümkündür. Türkiye'de vatandaşlık anlayışı daha çok devlet merkezli bir yaklaşım ile devlet aygıtının etkin, bireyin edilgen olduğu bir yapıda gelişmiştir. Bireyin haklarından ziyade devlete karşı sorumluluklarının ön planda olduğu görev esaslı bir vatandaşlık anlayışı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu günden itibaren etkili olmaya başlamıştır.
Devletin başat rolü, uzun bir zaman vatandaşlık politikalarında temel belirleyici unsur olmuş ve bu durum; vatandaşlık konusunda gerçekleştirilen uygulamalarla desteklenmiştir. Sonuçta vatandaşlık anlayışının bireylerin devlet ile hukuki zeminde sağlıklı ilişki kurabilmesine katkı sağlaması beklenirken Türkiye'de vatandaşlık anlayışına yönelik uygulamalarla bireylerin özel alanlarına müdahale edilmiş, devlet açısından ideal bir vatandaşlık tipi oluşturulmaya çalışılmıştır. Devletin seçkinleri karşısında güçsüz, pasif bir konumda yer alan söz konusu ideal vatandaş tipi; Türkiye'nin zaman içerisinde siyasal, sosyal ve ekonomik yapısında ortaya çıkan değişim ve gelişimlerin etkisi ile tartışılır hale gelmiştir.
Elinizdeki bu çalışma, vatandaşlık kavramının ne olduğunu açıkladıktan sonra vatandaşlık anlayışının geçirdiği değişimi inceleyerek, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu andan itibaren nasıl bir vatandaşlık anlayışının tercih edildiğini ve bu vatandaşlık anlayışının zaman içerisinde nasıl ve ne yönde bir değişim geçirdiğini ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Özellikle bir dönemin vatandaşlık anlayışı ve bu anlayıştaki değişim tespit edilirken; o dönem yürürlükte olan hukuksal metinlere hakim olan anlayış ile yine aynı dönemde yaşanan siyasal ve sosyal olaylarda ortaya çıkan anlayış karşılaştırılarak bir sonuca varılmaya çalışılmıştır. Bu açıdan çalışmanın, konuya ilgi duyan kişilere farklı bir bakış açısı kazandırma yolunda katkı sunacağı düşünülmektedir.
Özellikler
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.