9789054378493
367182
https://www.turkishbooks.com/books/turk-mutfak-kulturu-ve-din-p367182.html
Türk Mutfak Kültürü ve Din
9.12
İbn Haldunun ve Mary Douglasın yemek teorileri çerçevesinde ele alınan bu çalışmada, tarihi seyir içerisinde dünyanın en büyük mutfaklarından biri haline gelmiş olan Anadolu Türk mutfak kültürünün din ile ilişkisi incelenmiştir. İnsanların ne yedikleri, coğrafi ve iklim şartları ile birlikte, onların kültürü ve inancıyla şekillenmektedir. Din, mutfak kültürlerinin oluşmasında değişmeyen bir öz olarak çekirdek görevi yapmaktadır. Yaratılışı gereği yemeye mecbur olan insanı, beslenme konusunda en çok sınırlayan dini inancıdır. Dinlerin beslenmeye farklı yaklaşmasıyla da, değişik beslenme rejimleri ortaya çıkmıştır. Çin ve Fransız mutfaklarıyla birlikte dünyanın üç büyük mutfağından biri olarak görülen Türk mutfağının, dünya mutfakları içerisindeki yerini tespit edebilmek için, genel geçer diğer mutfak kültürlerine ve bu mutfak kültürlerinin
oluşmasında onların geçmişte veya şu anda sahip oldukları dinlerine de bakılmıştır.
Orta Asyanın geniş bozkırlarında çeşitli dinlerin etkisinde buyük ölçüde göçebe bir hayat sürmüş olan eski Türklerin yemek kültürleri de buna göre oluşmuştur. Etin yanında çeşitli sebze, meyve ve tahılları da mutfaklarında kullanan Türklerin, yerleşik hayata geçmeleri ve İslamın kabulü ile birlikte beslenme alışkanlıklarında önemli değişiklikler meydana gelmiştir. İslamlaşma süreci ile birlikte yeni özellikler kazanmış olan Türk mutfağı, Osmanlı döneminde bu coğrafyadaki pek çok mutfak kültürünün zenginliğini de bünyesine alarak dünyanın en büyük mutfaklarından biri haline gelmiştir. Çin, İran, Arap, Bizans, Avrupa ve Akdeniz mutfaklarından etkilenerek zenginleşen Türk mutfağının bu etkileşim sürecinde kırmızıçizgilerini belirleyen ise genellikle din olmuştur. Bu şekilde hiçbir mutfağın hâkimiyetine girmeyen Türk mutfağı, İslami anlayış çerçevesinde kendi özgünlüğünü koruyarak zenginleşmiştir. Etkilenilen pek çok iklim ve kültür olmasına rağmen, İslamın bazı besinlere getirdiği yasaklar, yemek yeme usül ve ölçüler, Türk mutfağına genel kimlik veren değişmeyen özü oluşturmuştur.
oluşmasında onların geçmişte veya şu anda sahip oldukları dinlerine de bakılmıştır.
Orta Asyanın geniş bozkırlarında çeşitli dinlerin etkisinde buyük ölçüde göçebe bir hayat sürmüş olan eski Türklerin yemek kültürleri de buna göre oluşmuştur. Etin yanında çeşitli sebze, meyve ve tahılları da mutfaklarında kullanan Türklerin, yerleşik hayata geçmeleri ve İslamın kabulü ile birlikte beslenme alışkanlıklarında önemli değişiklikler meydana gelmiştir. İslamlaşma süreci ile birlikte yeni özellikler kazanmış olan Türk mutfağı, Osmanlı döneminde bu coğrafyadaki pek çok mutfak kültürünün zenginliğini de bünyesine alarak dünyanın en büyük mutfaklarından biri haline gelmiştir. Çin, İran, Arap, Bizans, Avrupa ve Akdeniz mutfaklarından etkilenerek zenginleşen Türk mutfağının bu etkileşim sürecinde kırmızıçizgilerini belirleyen ise genellikle din olmuştur. Bu şekilde hiçbir mutfağın hâkimiyetine girmeyen Türk mutfağı, İslami anlayış çerçevesinde kendi özgünlüğünü koruyarak zenginleşmiştir. Etkilenilen pek çok iklim ve kültür olmasına rağmen, İslamın bazı besinlere getirdiği yasaklar, yemek yeme usül ve ölçüler, Türk mutfağına genel kimlik veren değişmeyen özü oluşturmuştur.
İbn Haldunun ve Mary Douglasın yemek teorileri çerçevesinde ele alınan bu çalışmada, tarihi seyir içerisinde dünyanın en büyük mutfaklarından biri haline gelmiş olan Anadolu Türk mutfak kültürünün din ile ilişkisi incelenmiştir. İnsanların ne yedikleri, coğrafi ve iklim şartları ile birlikte, onların kültürü ve inancıyla şekillenmektedir. Din, mutfak kültürlerinin oluşmasında değişmeyen bir öz olarak çekirdek görevi yapmaktadır. Yaratılışı gereği yemeye mecbur olan insanı, beslenme konusunda en çok sınırlayan dini inancıdır. Dinlerin beslenmeye farklı yaklaşmasıyla da, değişik beslenme rejimleri ortaya çıkmıştır. Çin ve Fransız mutfaklarıyla birlikte dünyanın üç büyük mutfağından biri olarak görülen Türk mutfağının, dünya mutfakları içerisindeki yerini tespit edebilmek için, genel geçer diğer mutfak kültürlerine ve bu mutfak kültürlerinin
oluşmasında onların geçmişte veya şu anda sahip oldukları dinlerine de bakılmıştır.
Orta Asyanın geniş bozkırlarında çeşitli dinlerin etkisinde buyük ölçüde göçebe bir hayat sürmüş olan eski Türklerin yemek kültürleri de buna göre oluşmuştur. Etin yanında çeşitli sebze, meyve ve tahılları da mutfaklarında kullanan Türklerin, yerleşik hayata geçmeleri ve İslamın kabulü ile birlikte beslenme alışkanlıklarında önemli değişiklikler meydana gelmiştir. İslamlaşma süreci ile birlikte yeni özellikler kazanmış olan Türk mutfağı, Osmanlı döneminde bu coğrafyadaki pek çok mutfak kültürünün zenginliğini de bünyesine alarak dünyanın en büyük mutfaklarından biri haline gelmiştir. Çin, İran, Arap, Bizans, Avrupa ve Akdeniz mutfaklarından etkilenerek zenginleşen Türk mutfağının bu etkileşim sürecinde kırmızıçizgilerini belirleyen ise genellikle din olmuştur. Bu şekilde hiçbir mutfağın hâkimiyetine girmeyen Türk mutfağı, İslami anlayış çerçevesinde kendi özgünlüğünü koruyarak zenginleşmiştir. Etkilenilen pek çok iklim ve kültür olmasına rağmen, İslamın bazı besinlere getirdiği yasaklar, yemek yeme usül ve ölçüler, Türk mutfağına genel kimlik veren değişmeyen özü oluşturmuştur.
oluşmasında onların geçmişte veya şu anda sahip oldukları dinlerine de bakılmıştır.
Orta Asyanın geniş bozkırlarında çeşitli dinlerin etkisinde buyük ölçüde göçebe bir hayat sürmüş olan eski Türklerin yemek kültürleri de buna göre oluşmuştur. Etin yanında çeşitli sebze, meyve ve tahılları da mutfaklarında kullanan Türklerin, yerleşik hayata geçmeleri ve İslamın kabulü ile birlikte beslenme alışkanlıklarında önemli değişiklikler meydana gelmiştir. İslamlaşma süreci ile birlikte yeni özellikler kazanmış olan Türk mutfağı, Osmanlı döneminde bu coğrafyadaki pek çok mutfak kültürünün zenginliğini de bünyesine alarak dünyanın en büyük mutfaklarından biri haline gelmiştir. Çin, İran, Arap, Bizans, Avrupa ve Akdeniz mutfaklarından etkilenerek zenginleşen Türk mutfağının bu etkileşim sürecinde kırmızıçizgilerini belirleyen ise genellikle din olmuştur. Bu şekilde hiçbir mutfağın hâkimiyetine girmeyen Türk mutfağı, İslami anlayış çerçevesinde kendi özgünlüğünü koruyarak zenginleşmiştir. Etkilenilen pek çok iklim ve kültür olmasına rağmen, İslamın bazı besinlere getirdiği yasaklar, yemek yeme usül ve ölçüler, Türk mutfağına genel kimlik veren değişmeyen özü oluşturmuştur.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.