9786059408349
424097
https://www.turkishbooks.com/books/turk-dunyasi-edebiyatlari-siir-cozumlemeleri-p424097.html
Türk Dünyası Edebiyatları Şiir Çözümlemeleri
6.96
Şiir nedir? Cevabı en zor sorulardan biridir. Pek çok tanımı yapılır, yapılabilir. Belki de en kısa ve şair Gürkan Doğan'ın tanımıyla şiir
"imbikten süzülmüş felsefedir." Rahmetli Mehmet Kaplan da şiirin de dâhil olduğu sanat eserini tanımlarken "... o bir 'yapıt'tır..."
öyleyse "kendi içlerinde bir yapı olarak incelenmelidir" diyor. Hilmi Yavuz ise Edip Cansever'in "Kaybola" adlı şiirinde geçen
"yapılan bir şeydir şiir" dizesinden hareketle Batı dillerinde "şiir" karşılığı olarak kullanılan "poiema"nın "yapılan şey" anlamında
Grekçeden geldiğini söyleyerek onu destekliyor.
Diğer taraftan şiirin de diğer sanat dalları gibi bir amacının olup olmadığı tartışılıyor. Sanat, sanat için midir yoksa sanat, toplum için
midir? Mehmet Kaplan önsözü bitirirken "Nazım dâhil Marksist şairler için sanat bir gaye değil, vasıtadır" diyor. "... Edebiyatın
misyonlarından birisi de genetik hafızayı korumaktır" diyen Elçin de "şiir hakkında" "... şiire değer biçmek için yalnız dil bilmek
(hem de mükemmel bilmek!) yeterli değildir. Yalnız kelimeleri anlamakla şiire değer biçmek mümkün değildir. Şiiri duymak, onun
mısralarıyla beraber yaşamak gerekir. Bunun için o dille iç içe olmak gerekir. Şiirle insan arasında genetik bir bağın olması gerekir"
diyor.
Türk dünyası edebiyatından özenle seçtiğimiz şiirlerde gerek şiirin kendisiyle gerekse kelimelerin ardına gizlenmiş manaları ile
"genetik bir bağ" kurmaya çalıştık. Ortaya elinizdeki kitap çıktı. Elbette "okuma çeşitleri" mevcut, farklı bakış açıları ve değişik algı
biçimleri bulunabilir. Bunların hepsi de buraya aldığımız şiirlere farklı yaklaşımları getirebilir. Biz ise sadece gördüklerimizi, bağ
kurabildiklerimizi yazdık. Okuyucuyu şiirlerden fazla uzaklaştırmadan çözümlemeler yaptık. Abdurrahim Ötkür İz romanının
mukaddemesinde "Ayak izi, birilerinin geçtiğini gösterir" diyor. Biz de hiç olmazsa "ayak izimiz" kalır diyerek bu kitabı hazırladık.
Elçin'in dediği gibi "şiiri duymayı, onun mısralarıyla beraber yaşamayı" denedik.
"imbikten süzülmüş felsefedir." Rahmetli Mehmet Kaplan da şiirin de dâhil olduğu sanat eserini tanımlarken "... o bir 'yapıt'tır..."
öyleyse "kendi içlerinde bir yapı olarak incelenmelidir" diyor. Hilmi Yavuz ise Edip Cansever'in "Kaybola" adlı şiirinde geçen
"yapılan bir şeydir şiir" dizesinden hareketle Batı dillerinde "şiir" karşılığı olarak kullanılan "poiema"nın "yapılan şey" anlamında
Grekçeden geldiğini söyleyerek onu destekliyor.
Diğer taraftan şiirin de diğer sanat dalları gibi bir amacının olup olmadığı tartışılıyor. Sanat, sanat için midir yoksa sanat, toplum için
midir? Mehmet Kaplan önsözü bitirirken "Nazım dâhil Marksist şairler için sanat bir gaye değil, vasıtadır" diyor. "... Edebiyatın
misyonlarından birisi de genetik hafızayı korumaktır" diyen Elçin de "şiir hakkında" "... şiire değer biçmek için yalnız dil bilmek
(hem de mükemmel bilmek!) yeterli değildir. Yalnız kelimeleri anlamakla şiire değer biçmek mümkün değildir. Şiiri duymak, onun
mısralarıyla beraber yaşamak gerekir. Bunun için o dille iç içe olmak gerekir. Şiirle insan arasında genetik bir bağın olması gerekir"
diyor.
Türk dünyası edebiyatından özenle seçtiğimiz şiirlerde gerek şiirin kendisiyle gerekse kelimelerin ardına gizlenmiş manaları ile
"genetik bir bağ" kurmaya çalıştık. Ortaya elinizdeki kitap çıktı. Elbette "okuma çeşitleri" mevcut, farklı bakış açıları ve değişik algı
biçimleri bulunabilir. Bunların hepsi de buraya aldığımız şiirlere farklı yaklaşımları getirebilir. Biz ise sadece gördüklerimizi, bağ
kurabildiklerimizi yazdık. Okuyucuyu şiirlerden fazla uzaklaştırmadan çözümlemeler yaptık. Abdurrahim Ötkür İz romanının
mukaddemesinde "Ayak izi, birilerinin geçtiğini gösterir" diyor. Biz de hiç olmazsa "ayak izimiz" kalır diyerek bu kitabı hazırladık.
Elçin'in dediği gibi "şiiri duymayı, onun mısralarıyla beraber yaşamayı" denedik.
Şiir nedir? Cevabı en zor sorulardan biridir. Pek çok tanımı yapılır, yapılabilir. Belki de en kısa ve şair Gürkan Doğan'ın tanımıyla şiir
"imbikten süzülmüş felsefedir." Rahmetli Mehmet Kaplan da şiirin de dâhil olduğu sanat eserini tanımlarken "... o bir 'yapıt'tır..."
öyleyse "kendi içlerinde bir yapı olarak incelenmelidir" diyor. Hilmi Yavuz ise Edip Cansever'in "Kaybola" adlı şiirinde geçen
"yapılan bir şeydir şiir" dizesinden hareketle Batı dillerinde "şiir" karşılığı olarak kullanılan "poiema"nın "yapılan şey" anlamında
Grekçeden geldiğini söyleyerek onu destekliyor.
Diğer taraftan şiirin de diğer sanat dalları gibi bir amacının olup olmadığı tartışılıyor. Sanat, sanat için midir yoksa sanat, toplum için
midir? Mehmet Kaplan önsözü bitirirken "Nazım dâhil Marksist şairler için sanat bir gaye değil, vasıtadır" diyor. "... Edebiyatın
misyonlarından birisi de genetik hafızayı korumaktır" diyen Elçin de "şiir hakkında" "... şiire değer biçmek için yalnız dil bilmek
(hem de mükemmel bilmek!) yeterli değildir. Yalnız kelimeleri anlamakla şiire değer biçmek mümkün değildir. Şiiri duymak, onun
mısralarıyla beraber yaşamak gerekir. Bunun için o dille iç içe olmak gerekir. Şiirle insan arasında genetik bir bağın olması gerekir"
diyor.
Türk dünyası edebiyatından özenle seçtiğimiz şiirlerde gerek şiirin kendisiyle gerekse kelimelerin ardına gizlenmiş manaları ile
"genetik bir bağ" kurmaya çalıştık. Ortaya elinizdeki kitap çıktı. Elbette "okuma çeşitleri" mevcut, farklı bakış açıları ve değişik algı
biçimleri bulunabilir. Bunların hepsi de buraya aldığımız şiirlere farklı yaklaşımları getirebilir. Biz ise sadece gördüklerimizi, bağ
kurabildiklerimizi yazdık. Okuyucuyu şiirlerden fazla uzaklaştırmadan çözümlemeler yaptık. Abdurrahim Ötkür İz romanının
mukaddemesinde "Ayak izi, birilerinin geçtiğini gösterir" diyor. Biz de hiç olmazsa "ayak izimiz" kalır diyerek bu kitabı hazırladık.
Elçin'in dediği gibi "şiiri duymayı, onun mısralarıyla beraber yaşamayı" denedik.
"imbikten süzülmüş felsefedir." Rahmetli Mehmet Kaplan da şiirin de dâhil olduğu sanat eserini tanımlarken "... o bir 'yapıt'tır..."
öyleyse "kendi içlerinde bir yapı olarak incelenmelidir" diyor. Hilmi Yavuz ise Edip Cansever'in "Kaybola" adlı şiirinde geçen
"yapılan bir şeydir şiir" dizesinden hareketle Batı dillerinde "şiir" karşılığı olarak kullanılan "poiema"nın "yapılan şey" anlamında
Grekçeden geldiğini söyleyerek onu destekliyor.
Diğer taraftan şiirin de diğer sanat dalları gibi bir amacının olup olmadığı tartışılıyor. Sanat, sanat için midir yoksa sanat, toplum için
midir? Mehmet Kaplan önsözü bitirirken "Nazım dâhil Marksist şairler için sanat bir gaye değil, vasıtadır" diyor. "... Edebiyatın
misyonlarından birisi de genetik hafızayı korumaktır" diyen Elçin de "şiir hakkında" "... şiire değer biçmek için yalnız dil bilmek
(hem de mükemmel bilmek!) yeterli değildir. Yalnız kelimeleri anlamakla şiire değer biçmek mümkün değildir. Şiiri duymak, onun
mısralarıyla beraber yaşamak gerekir. Bunun için o dille iç içe olmak gerekir. Şiirle insan arasında genetik bir bağın olması gerekir"
diyor.
Türk dünyası edebiyatından özenle seçtiğimiz şiirlerde gerek şiirin kendisiyle gerekse kelimelerin ardına gizlenmiş manaları ile
"genetik bir bağ" kurmaya çalıştık. Ortaya elinizdeki kitap çıktı. Elbette "okuma çeşitleri" mevcut, farklı bakış açıları ve değişik algı
biçimleri bulunabilir. Bunların hepsi de buraya aldığımız şiirlere farklı yaklaşımları getirebilir. Biz ise sadece gördüklerimizi, bağ
kurabildiklerimizi yazdık. Okuyucuyu şiirlerden fazla uzaklaştırmadan çözümlemeler yaptık. Abdurrahim Ötkür İz romanının
mukaddemesinde "Ayak izi, birilerinin geçtiğini gösterir" diyor. Biz de hiç olmazsa "ayak izimiz" kalır diyerek bu kitabı hazırladık.
Elçin'in dediği gibi "şiiri duymayı, onun mısralarıyla beraber yaşamayı" denedik.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.