9789753482189
581696
https://www.turkishbooks.com/books/tuncay-terzihanesi-p581696.html
Tuncay Terzihanesi
2.667
Sunay Akın, Çınar Yayınları tarafından yayımlanan yeni kitabı Tuncay Terzihanesi'ndeki yazılarıyla sizi unutamayacağınız yolculuklara çıkaracak
Kitabın kapağını süsleyen "bordo ceket" şu sıralarda İstanbul Oyuncak Müzesi'nde de sergileniyor.
"İstanbul Oyuncak müzesinde bu ceketin ne işi olabilir ki?" diye düşünmekten kendinizi alamayacaksınız. Sonra kitabın sayfalarını çevireceksiniz sabırsızlıkla Kitabın ilk yazısı olan "Şili Kimin Ceketinin Parçasıydı"nı okuduktan sonra, ceketin sırrını öğrenmiş olacak ve yüzünüzde bir gülümsemeyle gezinize devam edeceksiniz, kitabın sayfalarında
Kitaptan
(Şili Kimin Ceketinin Parçasıydı)
İlkokul birinci sınıfta okuyan çocuk, okuldan çıkar çıkmaz çırak olarak çalıştığı dükkâna gidiyor, yerleri siliyor, ustasına çay dolduruyordu
Gece geç dönüyordu evine. Avluya açılan bir kapı bir şato kapısından farksızdı. Çocuk, ayak parmaklarının ucuna kalkıp mandala uzansa da dilini aşağıya çekecek güç cılız kollarında yoktu
Yorgun çırak, kapının eşiğine oturuyor ve sokaktan kendisine yardım edecek bir gece bekçisinin ya da sarhoşun geçmesini bekliyordu
Zaman makinesı icat ve bana tarihte yalnızca bir güne gitme hakkı verilse hiç düşünmeden o çocuğun önünden geçmek isterdim.
Beni görünce sevinecek ve şunları söyleyecektir.
"Abi ben terzi çırağıyım. Ustam işten geç bıraktı Gücüm yetmiyor Şu kapının mandalını açsana!.."
Gülümserdim
Saçlarını okşardım, diyeceğim ama başında mutlaka 5 numara traş vardır!..
Açardım kapıyı
O da "Sağ ol abi" der ve yorgun bedeniyle avlunun karanlığında kaybolurdu gözden
Ben de derdim ki ardından:
"Sen sağ ol baba!.. Hayatta bana açtığın tüm kapılar için sen sağ ol!.."
(Tanıtım bülteninden)
Kitabın kapağını süsleyen "bordo ceket" şu sıralarda İstanbul Oyuncak Müzesi'nde de sergileniyor.
"İstanbul Oyuncak müzesinde bu ceketin ne işi olabilir ki?" diye düşünmekten kendinizi alamayacaksınız. Sonra kitabın sayfalarını çevireceksiniz sabırsızlıkla Kitabın ilk yazısı olan "Şili Kimin Ceketinin Parçasıydı"nı okuduktan sonra, ceketin sırrını öğrenmiş olacak ve yüzünüzde bir gülümsemeyle gezinize devam edeceksiniz, kitabın sayfalarında
Kitaptan
(Şili Kimin Ceketinin Parçasıydı)
İlkokul birinci sınıfta okuyan çocuk, okuldan çıkar çıkmaz çırak olarak çalıştığı dükkâna gidiyor, yerleri siliyor, ustasına çay dolduruyordu
Gece geç dönüyordu evine. Avluya açılan bir kapı bir şato kapısından farksızdı. Çocuk, ayak parmaklarının ucuna kalkıp mandala uzansa da dilini aşağıya çekecek güç cılız kollarında yoktu
Yorgun çırak, kapının eşiğine oturuyor ve sokaktan kendisine yardım edecek bir gece bekçisinin ya da sarhoşun geçmesini bekliyordu
Zaman makinesı icat ve bana tarihte yalnızca bir güne gitme hakkı verilse hiç düşünmeden o çocuğun önünden geçmek isterdim.
Beni görünce sevinecek ve şunları söyleyecektir.
"Abi ben terzi çırağıyım. Ustam işten geç bıraktı Gücüm yetmiyor Şu kapının mandalını açsana!.."
Gülümserdim
Saçlarını okşardım, diyeceğim ama başında mutlaka 5 numara traş vardır!..
Açardım kapıyı
O da "Sağ ol abi" der ve yorgun bedeniyle avlunun karanlığında kaybolurdu gözden
Ben de derdim ki ardından:
"Sen sağ ol baba!.. Hayatta bana açtığın tüm kapılar için sen sağ ol!.."
(Tanıtım bülteninden)
Sunay Akın, Çınar Yayınları tarafından yayımlanan yeni kitabı Tuncay Terzihanesi'ndeki yazılarıyla sizi unutamayacağınız yolculuklara çıkaracak
Kitabın kapağını süsleyen "bordo ceket" şu sıralarda İstanbul Oyuncak Müzesi'nde de sergileniyor.
"İstanbul Oyuncak müzesinde bu ceketin ne işi olabilir ki?" diye düşünmekten kendinizi alamayacaksınız. Sonra kitabın sayfalarını çevireceksiniz sabırsızlıkla Kitabın ilk yazısı olan "Şili Kimin Ceketinin Parçasıydı"nı okuduktan sonra, ceketin sırrını öğrenmiş olacak ve yüzünüzde bir gülümsemeyle gezinize devam edeceksiniz, kitabın sayfalarında
Kitaptan
(Şili Kimin Ceketinin Parçasıydı)
İlkokul birinci sınıfta okuyan çocuk, okuldan çıkar çıkmaz çırak olarak çalıştığı dükkâna gidiyor, yerleri siliyor, ustasına çay dolduruyordu
Gece geç dönüyordu evine. Avluya açılan bir kapı bir şato kapısından farksızdı. Çocuk, ayak parmaklarının ucuna kalkıp mandala uzansa da dilini aşağıya çekecek güç cılız kollarında yoktu
Yorgun çırak, kapının eşiğine oturuyor ve sokaktan kendisine yardım edecek bir gece bekçisinin ya da sarhoşun geçmesini bekliyordu
Zaman makinesı icat ve bana tarihte yalnızca bir güne gitme hakkı verilse hiç düşünmeden o çocuğun önünden geçmek isterdim.
Beni görünce sevinecek ve şunları söyleyecektir.
"Abi ben terzi çırağıyım. Ustam işten geç bıraktı Gücüm yetmiyor Şu kapının mandalını açsana!.."
Gülümserdim
Saçlarını okşardım, diyeceğim ama başında mutlaka 5 numara traş vardır!..
Açardım kapıyı
O da "Sağ ol abi" der ve yorgun bedeniyle avlunun karanlığında kaybolurdu gözden
Ben de derdim ki ardından:
"Sen sağ ol baba!.. Hayatta bana açtığın tüm kapılar için sen sağ ol!.."
(Tanıtım bülteninden)
Kitabın kapağını süsleyen "bordo ceket" şu sıralarda İstanbul Oyuncak Müzesi'nde de sergileniyor.
"İstanbul Oyuncak müzesinde bu ceketin ne işi olabilir ki?" diye düşünmekten kendinizi alamayacaksınız. Sonra kitabın sayfalarını çevireceksiniz sabırsızlıkla Kitabın ilk yazısı olan "Şili Kimin Ceketinin Parçasıydı"nı okuduktan sonra, ceketin sırrını öğrenmiş olacak ve yüzünüzde bir gülümsemeyle gezinize devam edeceksiniz, kitabın sayfalarında
Kitaptan
(Şili Kimin Ceketinin Parçasıydı)
İlkokul birinci sınıfta okuyan çocuk, okuldan çıkar çıkmaz çırak olarak çalıştığı dükkâna gidiyor, yerleri siliyor, ustasına çay dolduruyordu
Gece geç dönüyordu evine. Avluya açılan bir kapı bir şato kapısından farksızdı. Çocuk, ayak parmaklarının ucuna kalkıp mandala uzansa da dilini aşağıya çekecek güç cılız kollarında yoktu
Yorgun çırak, kapının eşiğine oturuyor ve sokaktan kendisine yardım edecek bir gece bekçisinin ya da sarhoşun geçmesini bekliyordu
Zaman makinesı icat ve bana tarihte yalnızca bir güne gitme hakkı verilse hiç düşünmeden o çocuğun önünden geçmek isterdim.
Beni görünce sevinecek ve şunları söyleyecektir.
"Abi ben terzi çırağıyım. Ustam işten geç bıraktı Gücüm yetmiyor Şu kapının mandalını açsana!.."
Gülümserdim
Saçlarını okşardım, diyeceğim ama başında mutlaka 5 numara traş vardır!..
Açardım kapıyı
O da "Sağ ol abi" der ve yorgun bedeniyle avlunun karanlığında kaybolurdu gözden
Ben de derdim ki ardından:
"Sen sağ ol baba!.. Hayatta bana açtığın tüm kapılar için sen sağ ol!.."
(Tanıtım bülteninden)
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.