Tele Takılan Uçurtma

Stok Kodu:
9786057749253
Boyut:
135-210
Sayfa Sayısı:
248
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-10
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
10.71
8.57
9786057749253
480684
Tele Takılan Uçurtma
Tele Takılan Uçurtma
8.568
"Anılar, kimsenin bizden alamayacağı tek mülkümüzdür." Adorno'nun Jean Paul Richter'den
alıntıladığı bu sözü doğrulamayacak bir yaşam henüz yeryüzünde yaşanmamıştır ve dilerim ki
yaşanmasın. Elinizde tuttuğunuz üçüncü kitabında Ergün Küzenk, bizlere kendi mülkünü
gezdiriyor. Okudukça hayli zengin biriyle karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz, meğer Ankara
karış karış onunmuş. Bugün, çıktığı sokakların hiç tat vermediği Ankara'yı "bir de ben
gezdireyim, muhayyilenizi yoklayın" dercesine sayfalara dökmüş. Önceki iki kitabından
öyküleştirme gücünü bildiğimiz Küzenk'in anlatıcısı şimdi şehri bir flaneur tavrıyla
adımlamaktadır.
Çevremizdeki yapılara ve insanlara kimi zaman bir çocuğun, kimi zaman da çocuklar büyütmüş
bir adamın gözüyle bakarız. Kent belleğinin bir yansıması olan Hükümet Caddesi, Kızılay
Meydanı, Bankalar Caddesi, Gençlik Parkı, Şehir Çarşısı ve Sümerbank ile Anadolu'nun
bozkırına inşa edilmiş bir başkente kurumlarıyla tanıklık ederiz...
Bir de bu imarın dışında adını işlevinden almış yerlerde dolanırız. Bin yıllık yokuşun sonundaki
Samanpazarı, Atpazarı, Koyunpazarı ya da rivayete göre Ankara'ya her gelenin ilk durağı olan
Hergele Meydanı'nda...
Ergün Küzenk'in Ankara ile kurduğu ilişkinin gücü, geçmişe -belki buna tarih de diyebiliriz-
yaşantının ışığında bakabilmesinden gelmektedir. Yeni ile eskinin birbirinin içine yerleştiği,
birbiriyle çatıştığı, duygulandırırken gülümsettiği bir bakış...
"Anılar, kimsenin bizden alamayacağı tek mülkümüzdür." Adorno'nun Jean Paul Richter'den
alıntıladığı bu sözü doğrulamayacak bir yaşam henüz yeryüzünde yaşanmamıştır ve dilerim ki
yaşanmasın. Elinizde tuttuğunuz üçüncü kitabında Ergün Küzenk, bizlere kendi mülkünü
gezdiriyor. Okudukça hayli zengin biriyle karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz, meğer Ankara
karış karış onunmuş. Bugün, çıktığı sokakların hiç tat vermediği Ankara'yı "bir de ben
gezdireyim, muhayyilenizi yoklayın" dercesine sayfalara dökmüş. Önceki iki kitabından
öyküleştirme gücünü bildiğimiz Küzenk'in anlatıcısı şimdi şehri bir flaneur tavrıyla
adımlamaktadır.
Çevremizdeki yapılara ve insanlara kimi zaman bir çocuğun, kimi zaman da çocuklar büyütmüş
bir adamın gözüyle bakarız. Kent belleğinin bir yansıması olan Hükümet Caddesi, Kızılay
Meydanı, Bankalar Caddesi, Gençlik Parkı, Şehir Çarşısı ve Sümerbank ile Anadolu'nun
bozkırına inşa edilmiş bir başkente kurumlarıyla tanıklık ederiz...
Bir de bu imarın dışında adını işlevinden almış yerlerde dolanırız. Bin yıllık yokuşun sonundaki
Samanpazarı, Atpazarı, Koyunpazarı ya da rivayete göre Ankara'ya her gelenin ilk durağı olan
Hergele Meydanı'nda...
Ergün Küzenk'in Ankara ile kurduğu ilişkinin gücü, geçmişe -belki buna tarih de diyebiliriz-
yaşantının ışığında bakabilmesinden gelmektedir. Yeni ile eskinin birbirinin içine yerleştiği,
birbiriyle çatıştığı, duygulandırırken gülümsettiği bir bakış...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat