9786254491009
508527
https://www.turkishbooks.com/books/tatli-ruyalar-p508527.html
Tatlı Rüyalar Psiko - Absürt Romantik Komedi
6.96
"Senin iraden güçlü değil hayatım, sadece tutkuların zayıf."
Gazetedeki "satılık hayat" ilanını gören Hector Berlioz, aradığı adamı bulmuştur.
Peki, her gece rüyasında başka bir adam olarak uyanıp ikinci bir hayat sürdüren
Şevket Hakan Tunçel'in sorunu nasıl çözülecektir? Görünüşe bakılırsa, rüyalar
âlemine girip, hayatını çalan bu yabancıyla yüzleşmekten başka çaresi yoktur.
Bu konudaki tek umudu, bıkkın psikoloji profesörü Olcayto Fişek'tir.
Hector Berlioz neyin peşindedir? Olcayto Fişek, rüya-gerçek bulmacasını
çözebilecek midir? Para dolu bir çantanın peşindeki gangsterlerin bütün bu
olup bitenlerle alakası nedir? Ya da mahzun bestekâr Hüseyin Bey'in?
Tüm bu soruların yanıtı, yüzyılın son güneş tutulması esnasında açığa
çıkacaktır. 2000 yılında yayımlanan Tatlı Rüyalar, 21 yüzyıl Türk romanındaki
yeniliklerin öncüsü. Absürt olduğu kadar inandırıcı, çılgınca olduğu kadar
zekice, fantastik olduğu kadar gerçekçi bir eser. Bilincin altını üstüne getiren
müstesna bir komedi.
"Bütün gece arkadaşlarla king oynamıştık. Yattığımda gözümün önünde
iskambil kâğıtları uçuşuyordu... Sonunda dalmışım. Rüyamda kendimi sinek
altılı olarak gördüm. Sinir bozucu, sarı ışıklı, sigara dumanlarıyla kaplı bir odada
uçuyordum. Yorulunca gidip avizenin kenarına tünedim. O sırada karo
papazının bana doğru yaklaştığını fark ettim. Uçarak tabii ki... Gelip yanıma
kondu. Ben gülümseyip kendisini ne de olsa büyüğümdür diye saygıyla
selamladım. Ama o acımasızca beni dövmeye başladı. Kan ter içinde
uyandığımda karo papazının sözleri kulaklarımda çınlıyordu: 'Ne biçim adamsın
lan sen? Ne koz oynarsın ne el almaz!'"
Gazetedeki "satılık hayat" ilanını gören Hector Berlioz, aradığı adamı bulmuştur.
Peki, her gece rüyasında başka bir adam olarak uyanıp ikinci bir hayat sürdüren
Şevket Hakan Tunçel'in sorunu nasıl çözülecektir? Görünüşe bakılırsa, rüyalar
âlemine girip, hayatını çalan bu yabancıyla yüzleşmekten başka çaresi yoktur.
Bu konudaki tek umudu, bıkkın psikoloji profesörü Olcayto Fişek'tir.
Hector Berlioz neyin peşindedir? Olcayto Fişek, rüya-gerçek bulmacasını
çözebilecek midir? Para dolu bir çantanın peşindeki gangsterlerin bütün bu
olup bitenlerle alakası nedir? Ya da mahzun bestekâr Hüseyin Bey'in?
Tüm bu soruların yanıtı, yüzyılın son güneş tutulması esnasında açığa
çıkacaktır. 2000 yılında yayımlanan Tatlı Rüyalar, 21 yüzyıl Türk romanındaki
yeniliklerin öncüsü. Absürt olduğu kadar inandırıcı, çılgınca olduğu kadar
zekice, fantastik olduğu kadar gerçekçi bir eser. Bilincin altını üstüne getiren
müstesna bir komedi.
"Bütün gece arkadaşlarla king oynamıştık. Yattığımda gözümün önünde
iskambil kâğıtları uçuşuyordu... Sonunda dalmışım. Rüyamda kendimi sinek
altılı olarak gördüm. Sinir bozucu, sarı ışıklı, sigara dumanlarıyla kaplı bir odada
uçuyordum. Yorulunca gidip avizenin kenarına tünedim. O sırada karo
papazının bana doğru yaklaştığını fark ettim. Uçarak tabii ki... Gelip yanıma
kondu. Ben gülümseyip kendisini ne de olsa büyüğümdür diye saygıyla
selamladım. Ama o acımasızca beni dövmeye başladı. Kan ter içinde
uyandığımda karo papazının sözleri kulaklarımda çınlıyordu: 'Ne biçim adamsın
lan sen? Ne koz oynarsın ne el almaz!'"
"Senin iraden güçlü değil hayatım, sadece tutkuların zayıf."
Gazetedeki "satılık hayat" ilanını gören Hector Berlioz, aradığı adamı bulmuştur.
Peki, her gece rüyasında başka bir adam olarak uyanıp ikinci bir hayat sürdüren
Şevket Hakan Tunçel'in sorunu nasıl çözülecektir? Görünüşe bakılırsa, rüyalar
âlemine girip, hayatını çalan bu yabancıyla yüzleşmekten başka çaresi yoktur.
Bu konudaki tek umudu, bıkkın psikoloji profesörü Olcayto Fişek'tir.
Hector Berlioz neyin peşindedir? Olcayto Fişek, rüya-gerçek bulmacasını
çözebilecek midir? Para dolu bir çantanın peşindeki gangsterlerin bütün bu
olup bitenlerle alakası nedir? Ya da mahzun bestekâr Hüseyin Bey'in?
Tüm bu soruların yanıtı, yüzyılın son güneş tutulması esnasında açığa
çıkacaktır. 2000 yılında yayımlanan Tatlı Rüyalar, 21 yüzyıl Türk romanındaki
yeniliklerin öncüsü. Absürt olduğu kadar inandırıcı, çılgınca olduğu kadar
zekice, fantastik olduğu kadar gerçekçi bir eser. Bilincin altını üstüne getiren
müstesna bir komedi.
"Bütün gece arkadaşlarla king oynamıştık. Yattığımda gözümün önünde
iskambil kâğıtları uçuşuyordu... Sonunda dalmışım. Rüyamda kendimi sinek
altılı olarak gördüm. Sinir bozucu, sarı ışıklı, sigara dumanlarıyla kaplı bir odada
uçuyordum. Yorulunca gidip avizenin kenarına tünedim. O sırada karo
papazının bana doğru yaklaştığını fark ettim. Uçarak tabii ki... Gelip yanıma
kondu. Ben gülümseyip kendisini ne de olsa büyüğümdür diye saygıyla
selamladım. Ama o acımasızca beni dövmeye başladı. Kan ter içinde
uyandığımda karo papazının sözleri kulaklarımda çınlıyordu: 'Ne biçim adamsın
lan sen? Ne koz oynarsın ne el almaz!'"
Gazetedeki "satılık hayat" ilanını gören Hector Berlioz, aradığı adamı bulmuştur.
Peki, her gece rüyasında başka bir adam olarak uyanıp ikinci bir hayat sürdüren
Şevket Hakan Tunçel'in sorunu nasıl çözülecektir? Görünüşe bakılırsa, rüyalar
âlemine girip, hayatını çalan bu yabancıyla yüzleşmekten başka çaresi yoktur.
Bu konudaki tek umudu, bıkkın psikoloji profesörü Olcayto Fişek'tir.
Hector Berlioz neyin peşindedir? Olcayto Fişek, rüya-gerçek bulmacasını
çözebilecek midir? Para dolu bir çantanın peşindeki gangsterlerin bütün bu
olup bitenlerle alakası nedir? Ya da mahzun bestekâr Hüseyin Bey'in?
Tüm bu soruların yanıtı, yüzyılın son güneş tutulması esnasında açığa
çıkacaktır. 2000 yılında yayımlanan Tatlı Rüyalar, 21 yüzyıl Türk romanındaki
yeniliklerin öncüsü. Absürt olduğu kadar inandırıcı, çılgınca olduğu kadar
zekice, fantastik olduğu kadar gerçekçi bir eser. Bilincin altını üstüne getiren
müstesna bir komedi.
"Bütün gece arkadaşlarla king oynamıştık. Yattığımda gözümün önünde
iskambil kâğıtları uçuşuyordu... Sonunda dalmışım. Rüyamda kendimi sinek
altılı olarak gördüm. Sinir bozucu, sarı ışıklı, sigara dumanlarıyla kaplı bir odada
uçuyordum. Yorulunca gidip avizenin kenarına tünedim. O sırada karo
papazının bana doğru yaklaştığını fark ettim. Uçarak tabii ki... Gelip yanıma
kondu. Ben gülümseyip kendisini ne de olsa büyüğümdür diye saygıyla
selamladım. Ama o acımasızca beni dövmeye başladı. Kan ter içinde
uyandığımda karo papazının sözleri kulaklarımda çınlıyordu: 'Ne biçim adamsın
lan sen? Ne koz oynarsın ne el almaz!'"
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.