9786059425681
553005
https://www.turkishbooks.com/books/tarihimizde-etnik-temizlik-ve-zoraki-gocler-p553005.html
Tarihimizde Etnik Temizlik ve Zoraki Göçler
6.666
Türk tarihi, âdeta bir göçler tarihidir. Yaşanan çok sayıda savaşın önemli sebeplerinden veya sonuçlarından biri de bu göç sürekli yer değiştiren, farklı dil, din ve kültürlerin coğrafyasına giren Türkler, ister istemez, gittikleri coğrafyadaki insanlarla bir hâkimiyet mücadelesine girişmiş; savaşmışlardır. Türkler, asıl büyük kıyım ve kırımları göçler sırasında yaşamışlardır. Her göç, Türkler için bir trajedi olmuştur. Tarih boyunca yaşanan bütün göçleri ve bu göçlerde karşılaşılan kıyım ve kırımları anlatmak bu kitabın hacmine sığmaz. Tarih şuuru, bir milletin hafızası olup, geçmişte yaşanan olayları günümüze bağlayarak, bunlardan ders çıkarmak suretiyle geleceğin daha iyi kurulmasını sağlar.
Tarihi, geçmişte yaşananlar olarak mı görüyoruz? Yoksa tarihi; insanları ve örgütlü insan topluluklarını, bunların yaşam biçimlerini, insanların ve (devletler gibi) örgütlerin kendi aralarındaki ilişkilerini, bu topluluklarının kültürlerini ve uygarlıklarını inceleyen bir bilim dalı olarak mı değerlendiriyoruz? Her nasıl tanımlarsak tanımlayalım, geçmişe ilişkin birileri bizleri çoğu kez yanıltmış. Gerçekleri saklamışlar, olayları gizlemişler, doğruları saptırmışlar, çok şeyin üstünü örtmüşler ve kendi istedikleri tarihi yazmışlar. Peki, tarihteki gerçeklere ulaşmanın bir yolu var mıdır?
Tarihin ne olup olmadığı konusuyla bataklığa saplanmadan, "geçmişteki önemli gerçeklerin öğrenilmesi için yapılan çalışmalara" tarih deyip geçelim. Yine de bir sorunla karşı karşıyayız. Gerçekler olarak neleri ön plana çıkaracağız? Bazıları için önemli olan bir olay, birçokları için hiç de önemli sayılmayabilir.
Tarihi, geçmişte yaşananlar olarak mı görüyoruz? Yoksa tarihi; insanları ve örgütlü insan topluluklarını, bunların yaşam biçimlerini, insanların ve (devletler gibi) örgütlerin kendi aralarındaki ilişkilerini, bu topluluklarının kültürlerini ve uygarlıklarını inceleyen bir bilim dalı olarak mı değerlendiriyoruz? Her nasıl tanımlarsak tanımlayalım, geçmişe ilişkin birileri bizleri çoğu kez yanıltmış. Gerçekleri saklamışlar, olayları gizlemişler, doğruları saptırmışlar, çok şeyin üstünü örtmüşler ve kendi istedikleri tarihi yazmışlar. Peki, tarihteki gerçeklere ulaşmanın bir yolu var mıdır?
Tarihin ne olup olmadığı konusuyla bataklığa saplanmadan, "geçmişteki önemli gerçeklerin öğrenilmesi için yapılan çalışmalara" tarih deyip geçelim. Yine de bir sorunla karşı karşıyayız. Gerçekler olarak neleri ön plana çıkaracağız? Bazıları için önemli olan bir olay, birçokları için hiç de önemli sayılmayabilir.
Türk tarihi, âdeta bir göçler tarihidir. Yaşanan çok sayıda savaşın önemli sebeplerinden veya sonuçlarından biri de bu göç sürekli yer değiştiren, farklı dil, din ve kültürlerin coğrafyasına giren Türkler, ister istemez, gittikleri coğrafyadaki insanlarla bir hâkimiyet mücadelesine girişmiş; savaşmışlardır. Türkler, asıl büyük kıyım ve kırımları göçler sırasında yaşamışlardır. Her göç, Türkler için bir trajedi olmuştur. Tarih boyunca yaşanan bütün göçleri ve bu göçlerde karşılaşılan kıyım ve kırımları anlatmak bu kitabın hacmine sığmaz. Tarih şuuru, bir milletin hafızası olup, geçmişte yaşanan olayları günümüze bağlayarak, bunlardan ders çıkarmak suretiyle geleceğin daha iyi kurulmasını sağlar.
Tarihi, geçmişte yaşananlar olarak mı görüyoruz? Yoksa tarihi; insanları ve örgütlü insan topluluklarını, bunların yaşam biçimlerini, insanların ve (devletler gibi) örgütlerin kendi aralarındaki ilişkilerini, bu topluluklarının kültürlerini ve uygarlıklarını inceleyen bir bilim dalı olarak mı değerlendiriyoruz? Her nasıl tanımlarsak tanımlayalım, geçmişe ilişkin birileri bizleri çoğu kez yanıltmış. Gerçekleri saklamışlar, olayları gizlemişler, doğruları saptırmışlar, çok şeyin üstünü örtmüşler ve kendi istedikleri tarihi yazmışlar. Peki, tarihteki gerçeklere ulaşmanın bir yolu var mıdır?
Tarihin ne olup olmadığı konusuyla bataklığa saplanmadan, "geçmişteki önemli gerçeklerin öğrenilmesi için yapılan çalışmalara" tarih deyip geçelim. Yine de bir sorunla karşı karşıyayız. Gerçekler olarak neleri ön plana çıkaracağız? Bazıları için önemli olan bir olay, birçokları için hiç de önemli sayılmayabilir.
Tarihi, geçmişte yaşananlar olarak mı görüyoruz? Yoksa tarihi; insanları ve örgütlü insan topluluklarını, bunların yaşam biçimlerini, insanların ve (devletler gibi) örgütlerin kendi aralarındaki ilişkilerini, bu topluluklarının kültürlerini ve uygarlıklarını inceleyen bir bilim dalı olarak mı değerlendiriyoruz? Her nasıl tanımlarsak tanımlayalım, geçmişe ilişkin birileri bizleri çoğu kez yanıltmış. Gerçekleri saklamışlar, olayları gizlemişler, doğruları saptırmışlar, çok şeyin üstünü örtmüşler ve kendi istedikleri tarihi yazmışlar. Peki, tarihteki gerçeklere ulaşmanın bir yolu var mıdır?
Tarihin ne olup olmadığı konusuyla bataklığa saplanmadan, "geçmişteki önemli gerçeklerin öğrenilmesi için yapılan çalışmalara" tarih deyip geçelim. Yine de bir sorunla karşı karşıyayız. Gerçekler olarak neleri ön plana çıkaracağız? Bazıları için önemli olan bir olay, birçokları için hiç de önemli sayılmayabilir.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.