Tarih Boyunca İnanç Tıp İlişkisi

Stok Kodu:
9786058806818
Boyut:
135-215
Sayfa Sayısı:
302
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2011-02
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%20 indirimli
5.56
4.45
9786058806818
133172
Tarih Boyunca İnanç Tıp İlişkisi
Tarih Boyunca İnanç Tıp İlişkisi
4.446
Tarih Boyunca İnanç Tıp İlişkisi adını taşıyan bu çalışma, araştırmacının genel olarak İslâm Tıbbına ve onun bir alt başlığını oluşturan Tıbb-ı Nebevî üzerine yapmayı düşündüğü bir seri araştırma öncesindeki tarihsel sürece ilişkin okumalar sonucu zihninde oluşan soru ve kuşkuların bir ürünüdür. Temel olarak bu soru ve kuşkular, konuya ilgi duyan ve araştıran herkesin aklına gelebilecek durumlardır. Deontoloji ve Tıp Tarihçilerinin ortaya koyduğu bilgi ve belgelerde, tıbbi uygulamaların, yöntemlerin, ilaç unsurlarının (drogların) ne zamandan beri kullanıldığı, hangi unsurların şifalı olduğu, bu ilaçları veren ve sağaltım yöntemleri uygulayanların kimler olduğu konusunda hatırı sayılır sonuçlar yer almaktadır. Tedavide, maddi ilaçlar dışında, okuma, sihir ve büyü gibi çeşitli mânevî uygulamaların yer alıp almadığı, şifa bilgisinin, yani tıp bilgisinin kaynağı, hastalıkların nedenleri hakkında önemli saptamalara yer verilmektedir. Geçmiş topluluk ve uygarlıklardaki tıbbi yöntemleri, hastalıklardan korunmak ya da kurtuluş uygulamalarını, din ve inanç kuralları olarak inceleyen Dinler Tarihi, Antropoloji, Folklor veya Halk Bilimi uzmanları ise, konuya inanç boyutuyla yaklaşmaktadır. Birinde tıp bilgisi, değeri kazanan bir uygulama diğerinde ibadet veya dini kural olarak sunulmaktadır. Birisinde tedavi edici (sağaltıcı) hekim, diğer bir branşta din adamı bir diğerinde ise sihirci, büyücü olarak tanıtılmaktadır. Bu durumda farklı bilimsel disiplinlerin aynı uygarlık, aynı coğrafya, aynı geleneklere farklı anlamlar ve değerler yüklemesi, konuyu bütünlük içinde kavramamıza yetmemektedir. Birkaç bilim dalı açısından konuya bakmanın güçlüğü ortadadır. Buna karşın araştırmacı, okuyucularıyla paylaşmak istediği ortak soru işaretleri ve şüphelerden yola çıkarak, eski uygarlıkların inanç ve tıp mirasının ortak serüvenini ana hatlarıyla gözler önüne sermek istemiştir. Bir yerde din dediğimiz gelenekler bütünüyle tanrısal emir ve yasaklar, öbür tarafta sağlık kuralı olarak nasıl adlandırılabiliyor' Eski tıp bilgisi Tanrıdan mı geliyordu' O halde hastalık ve şifa bilgisi de ona ait olmalı. Yoksa insana çok düşkün olan Tanrı, insanın hastalanmaması için ya da hastalandıysa ondan kurtulması için emir ve yasaklar mı gönderdi' Diğer taraftan insanın aklı ve deneyimleriyle geliştirdiği tıp bilgisini ve uygulamaların yaptırım gücünü artırmak için, -Tanrının haberi olmadığı halde- bunları Tanrıya mı dayandırdı' Buna dair daha pek çok soru yöneltmek söz konusudur. Bu puslu havayı biraz aralamak için, tek bilim dalının penceresinden bakmaktansa, bağımsız bir tutumla belki de birkaç bilim dalının ortak bakış açısıyla konu irdelenmiştir. Bu çalışma, eski uygarlıkların geleneğine aklın bağımsız tavrıyla göz atmak; çeşitli bilim dalları arasında kalmış kör noktalara ışık tutmak için ve tanrısal buyruklarla tıbbi kuralların fizikötesi birlikteliğine dokunmak için kaleme alınmıştır. Eski uygarlıklarda bir bakıma dini emir olarak tatbik edilen sağlık kurallarının, yalnızca tıbbi bakış açısıyla ele alınmasının ne denli eksik veya yanlış yorumlanacağı tehlikesi söz konusuysa, aynı biçimde tıbbi değerine açıklık getirmeden yalnızca dini kural olarak görülüp yorumlanması da konun yüzeysellikten kurtulmasını sağlamayacaktır. Konuyla ilgilenen bilim ve sanat dalları arasında belirsiz kalan alanları aydınlatmak üzere yapılan bu çalışma, ilâhiyatçılar dışında konuya ilgi duyan araştırmacıların göz ardı ettikleri dini boyutu ortaya koyarken, ilahiyatçıların da çoğu kez atladıkları tıbbi ve folklorik yönünü birleştirmeyi amaçlamıştır. Bir benzetme ile söylemek gerekirse bu çalışma, çeşitli bilim ve sanat dallarının dikiz aynaları arasında siluet olarak kalmış kör noktaları aydınlatmayı hedef edinmiştir. Tıp birikiminin geçmişindeki dini boyutlar ile sihir, büyü uygulamaları, din adamı ve hekimlerin büyük oranda aynı kişiler oluşu, tıbbi bilginin insanın bilgi ve deneyimine mi yoksa insanüstü varlıklara mı dayandığı ikilemi öteden beri kafaları karıştırmaktadır. Araştırmacı bu çalışmasıyla, tıp ve inanç birlikteliğinden hareketle Semâvi dinlerin tıpla olan ilişkisine kapı aralamaktadır. Bu eser, insanlığın hastalık ve günah sarmalındaki davranış biçimlerinin, sağlık için aldığı önlemler ve ibadet anlayışının diğer yüzüne ayna tutmak isteyenlerle araştırmacının geçmişe doğru birlikte bilimsel bir yolculuğudur denilebilir.
Tarih Boyunca İnanç Tıp İlişkisi adını taşıyan bu çalışma, araştırmacının genel olarak İslâm Tıbbına ve onun bir alt başlığını oluşturan Tıbb-ı Nebevî üzerine yapmayı düşündüğü bir seri araştırma öncesindeki tarihsel sürece ilişkin okumalar sonucu zihninde oluşan soru ve kuşkuların bir ürünüdür. Temel olarak bu soru ve kuşkular, konuya ilgi duyan ve araştıran herkesin aklına gelebilecek durumlardır. Deontoloji ve Tıp Tarihçilerinin ortaya koyduğu bilgi ve belgelerde, tıbbi uygulamaların, yöntemlerin, ilaç unsurlarının (drogların) ne zamandan beri kullanıldığı, hangi unsurların şifalı olduğu, bu ilaçları veren ve sağaltım yöntemleri uygulayanların kimler olduğu konusunda hatırı sayılır sonuçlar yer almaktadır. Tedavide, maddi ilaçlar dışında, okuma, sihir ve büyü gibi çeşitli mânevî uygulamaların yer alıp almadığı, şifa bilgisinin, yani tıp bilgisinin kaynağı, hastalıkların nedenleri hakkında önemli saptamalara yer verilmektedir. Geçmiş topluluk ve uygarlıklardaki tıbbi yöntemleri, hastalıklardan korunmak ya da kurtuluş uygulamalarını, din ve inanç kuralları olarak inceleyen Dinler Tarihi, Antropoloji, Folklor veya Halk Bilimi uzmanları ise, konuya inanç boyutuyla yaklaşmaktadır. Birinde tıp bilgisi, değeri kazanan bir uygulama diğerinde ibadet veya dini kural olarak sunulmaktadır. Birisinde tedavi edici (sağaltıcı) hekim, diğer bir branşta din adamı bir diğerinde ise sihirci, büyücü olarak tanıtılmaktadır. Bu durumda farklı bilimsel disiplinlerin aynı uygarlık, aynı coğrafya, aynı geleneklere farklı anlamlar ve değerler yüklemesi, konuyu bütünlük içinde kavramamıza yetmemektedir. Birkaç bilim dalı açısından konuya bakmanın güçlüğü ortadadır. Buna karşın araştırmacı, okuyucularıyla paylaşmak istediği ortak soru işaretleri ve şüphelerden yola çıkarak, eski uygarlıkların inanç ve tıp mirasının ortak serüvenini ana hatlarıyla gözler önüne sermek istemiştir. Bir yerde din dediğimiz gelenekler bütünüyle tanrısal emir ve yasaklar, öbür tarafta sağlık kuralı olarak nasıl adlandırılabiliyor' Eski tıp bilgisi Tanrıdan mı geliyordu' O halde hastalık ve şifa bilgisi de ona ait olmalı. Yoksa insana çok düşkün olan Tanrı, insanın hastalanmaması için ya da hastalandıysa ondan kurtulması için emir ve yasaklar mı gönderdi' Diğer taraftan insanın aklı ve deneyimleriyle geliştirdiği tıp bilgisini ve uygulamaların yaptırım gücünü artırmak için, -Tanrının haberi olmadığı halde- bunları Tanrıya mı dayandırdı' Buna dair daha pek çok soru yöneltmek söz konusudur. Bu puslu havayı biraz aralamak için, tek bilim dalının penceresinden bakmaktansa, bağımsız bir tutumla belki de birkaç bilim dalının ortak bakış açısıyla konu irdelenmiştir. Bu çalışma, eski uygarlıkların geleneğine aklın bağımsız tavrıyla göz atmak; çeşitli bilim dalları arasında kalmış kör noktalara ışık tutmak için ve tanrısal buyruklarla tıbbi kuralların fizikötesi birlikteliğine dokunmak için kaleme alınmıştır. Eski uygarlıklarda bir bakıma dini emir olarak tatbik edilen sağlık kurallarının, yalnızca tıbbi bakış açısıyla ele alınmasının ne denli eksik veya yanlış yorumlanacağı tehlikesi söz konusuysa, aynı biçimde tıbbi değerine açıklık getirmeden yalnızca dini kural olarak görülüp yorumlanması da konun yüzeysellikten kurtulmasını sağlamayacaktır. Konuyla ilgilenen bilim ve sanat dalları arasında belirsiz kalan alanları aydınlatmak üzere yapılan bu çalışma, ilâhiyatçılar dışında konuya ilgi duyan araştırmacıların göz ardı ettikleri dini boyutu ortaya koyarken, ilahiyatçıların da çoğu kez atladıkları tıbbi ve folklorik yönünü birleştirmeyi amaçlamıştır. Bir benzetme ile söylemek gerekirse bu çalışma, çeşitli bilim ve sanat dallarının dikiz aynaları arasında siluet olarak kalmış kör noktaları aydınlatmayı hedef edinmiştir. Tıp birikiminin geçmişindeki dini boyutlar ile sihir, büyü uygulamaları, din adamı ve hekimlerin büyük oranda aynı kişiler oluşu, tıbbi bilginin insanın bilgi ve deneyimine mi yoksa insanüstü varlıklara mı dayandığı ikilemi öteden beri kafaları karıştırmaktadır. Araştırmacı bu çalışmasıyla, tıp ve inanç birlikteliğinden hareketle Semâvi dinlerin tıpla olan ilişkisine kapı aralamaktadır. Bu eser, insanlığın hastalık ve günah sarmalındaki davranış biçimlerinin, sağlık için aldığı önlemler ve ibadet anlayışının diğer yüzüne ayna tutmak isteyenlerle araştırmacının geçmişe doğru birlikte bilimsel bir yolculuğudur denilebilir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat