9786057603395
469137
https://www.turkishbooks.com/books/sureyyanin-derinleri-p469137.html
Süreyya'nın Derinleri
6
Süreyya savaşın izlerinden kurtulmaya çalışan, anılarını kuytularına
gömmüş bir kadındır. Zorluklarla ve ambargolar altında yetiştirdiği kızı, üstün başarısıyla Süreyya'yı
istemeden de olsa kederlere salar. Derinlerinde saklı küflü anılar canlanır ve yaşadığı dehşet acıları
tekrar belleğinde ve benliğinde hisseder.
Bu kitapta ülkesel ve kişisel tarihin birbirine dolandığı acılar girdabında Süreyya'yı bekleyen
inanılmaz olaylara tanıklık edeceğiz. Pervin Ulual, romanında bizleri savaşın soğuk yüzüyle baş başa
bırakıyor; insanların hayatlarında hem sosyolojik hem de psikolojik olarak ne derin izler bıraktığını
ve bu izlerin hortlayışını gözler önüne seriyor.
"Sokaklarda henüz biten savaşın izleri! Geçtiği kimi yerlerde, gözlerine, kum torbalarından
oluşturulmuş mevziler, camları kırılıp dökülmüş, kurşun deliklerinden kalbura dönmüş binaların
yansıması düşüyordu. Onlara bakınca burnuna barut kokusu geldi. Ölümü hatırladı bir kez daha,
kıyısından nasıl geçtiğini. Köşeyi dönerken kahvehanede oturan yaşlı adamlar sohbet ediyordu:
"Nerelisiniz siz?" diye sordu ön dişleri dökülen ihtiyar adam. Herkes birbirini merak ediyordu."
gömmüş bir kadındır. Zorluklarla ve ambargolar altında yetiştirdiği kızı, üstün başarısıyla Süreyya'yı
istemeden de olsa kederlere salar. Derinlerinde saklı küflü anılar canlanır ve yaşadığı dehşet acıları
tekrar belleğinde ve benliğinde hisseder.
Bu kitapta ülkesel ve kişisel tarihin birbirine dolandığı acılar girdabında Süreyya'yı bekleyen
inanılmaz olaylara tanıklık edeceğiz. Pervin Ulual, romanında bizleri savaşın soğuk yüzüyle baş başa
bırakıyor; insanların hayatlarında hem sosyolojik hem de psikolojik olarak ne derin izler bıraktığını
ve bu izlerin hortlayışını gözler önüne seriyor.
"Sokaklarda henüz biten savaşın izleri! Geçtiği kimi yerlerde, gözlerine, kum torbalarından
oluşturulmuş mevziler, camları kırılıp dökülmüş, kurşun deliklerinden kalbura dönmüş binaların
yansıması düşüyordu. Onlara bakınca burnuna barut kokusu geldi. Ölümü hatırladı bir kez daha,
kıyısından nasıl geçtiğini. Köşeyi dönerken kahvehanede oturan yaşlı adamlar sohbet ediyordu:
"Nerelisiniz siz?" diye sordu ön dişleri dökülen ihtiyar adam. Herkes birbirini merak ediyordu."
Süreyya savaşın izlerinden kurtulmaya çalışan, anılarını kuytularına
gömmüş bir kadındır. Zorluklarla ve ambargolar altında yetiştirdiği kızı, üstün başarısıyla Süreyya'yı
istemeden de olsa kederlere salar. Derinlerinde saklı küflü anılar canlanır ve yaşadığı dehşet acıları
tekrar belleğinde ve benliğinde hisseder.
Bu kitapta ülkesel ve kişisel tarihin birbirine dolandığı acılar girdabında Süreyya'yı bekleyen
inanılmaz olaylara tanıklık edeceğiz. Pervin Ulual, romanında bizleri savaşın soğuk yüzüyle baş başa
bırakıyor; insanların hayatlarında hem sosyolojik hem de psikolojik olarak ne derin izler bıraktığını
ve bu izlerin hortlayışını gözler önüne seriyor.
"Sokaklarda henüz biten savaşın izleri! Geçtiği kimi yerlerde, gözlerine, kum torbalarından
oluşturulmuş mevziler, camları kırılıp dökülmüş, kurşun deliklerinden kalbura dönmüş binaların
yansıması düşüyordu. Onlara bakınca burnuna barut kokusu geldi. Ölümü hatırladı bir kez daha,
kıyısından nasıl geçtiğini. Köşeyi dönerken kahvehanede oturan yaşlı adamlar sohbet ediyordu:
"Nerelisiniz siz?" diye sordu ön dişleri dökülen ihtiyar adam. Herkes birbirini merak ediyordu."
gömmüş bir kadındır. Zorluklarla ve ambargolar altında yetiştirdiği kızı, üstün başarısıyla Süreyya'yı
istemeden de olsa kederlere salar. Derinlerinde saklı küflü anılar canlanır ve yaşadığı dehşet acıları
tekrar belleğinde ve benliğinde hisseder.
Bu kitapta ülkesel ve kişisel tarihin birbirine dolandığı acılar girdabında Süreyya'yı bekleyen
inanılmaz olaylara tanıklık edeceğiz. Pervin Ulual, romanında bizleri savaşın soğuk yüzüyle baş başa
bırakıyor; insanların hayatlarında hem sosyolojik hem de psikolojik olarak ne derin izler bıraktığını
ve bu izlerin hortlayışını gözler önüne seriyor.
"Sokaklarda henüz biten savaşın izleri! Geçtiği kimi yerlerde, gözlerine, kum torbalarından
oluşturulmuş mevziler, camları kırılıp dökülmüş, kurşun deliklerinden kalbura dönmüş binaların
yansıması düşüyordu. Onlara bakınca burnuna barut kokusu geldi. Ölümü hatırladı bir kez daha,
kıyısından nasıl geçtiğini. Köşeyi dönerken kahvehanede oturan yaşlı adamlar sohbet ediyordu:
"Nerelisiniz siz?" diye sordu ön dişleri dökülen ihtiyar adam. Herkes birbirini merak ediyordu."
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.