Sokak

Biyi Bandele, okurları, gözleri çapak bağladığı için bir daha yeşil yanmayan trafik lambasının önünden alıp, katiller dışında hiç kimsenin mahkum edilmediği; ölümün köşe bucak kovalandığı düşler diyarını andıran bir hapishanede geçen on beş yıllık bir romanın; karanlık bir barın duman altı havasında zil zurna sarhoşken içeri giren bir kadının saçlarındaki ıtırın esintisine mahkum eden bir aşkın; oğlunun geçmişini görkemli bir cenaze töreniyle gömen annenin; sevgilisinin ölümünün ardında insana parmak ısırtacak bir kariyeri bırakıp sokaklarda Sokratesçilik yaparak azar azar intihar eden bir oğulun hayatına; ortasında önce kendimize düşün mü yoksa gerçeğin mi güzel olduğunu sorduğumuz bir hayata götürüyor.