9786054937479
168852
https://www.turkishbooks.com/books/sis-daginin-cocuklari-p168852.html
Sis Dağının Çocukları
6
Harun Özdemir, bir çocuğun gözünden bir bölgenin anatomisini sinema dili kadar yalın bir ifadeyle anlatmış. Okurken hiç yorulmuyor, zorlanmıyorsunuz. Anlatılanların gözünüzün önünden bir şerit gibi akıp gitmesi için hiçbir çaba sarf etmeniz gerekmiyor.
Kitabın hikâyesi 1960'ların sonuyla 1970'lerin başında Trabzon'un Şalpazarı ilçesine bağlı Fidanbaşı köyünde geçiyor ama benzer hikâyelerin belki binlercesinin Karadeniz'in benzer özelliklere sahip bütün köylerinde yaşanmış olduğunu tahmin etmek zor değil. Yazar yer yer şiirsel, yer yer belgesel kıvamda kaleme aldığı eserde küçük Harun vasıtasıyla dönemin problemlerini, çocukların oyun ve oyuncaklarını, büyüklerin çilesini, bölgenin otantik yaşantısını kesitler halinde gözlerimizin önüne seriyor. Arada tarihi ve sosyolojik sorgulamaları da ihmal etmiyor. Okurken yerine göre eğlendim, öğrendim, heyecanlandım, hüzünlendim.
Bu alanda yazılmış kitaplar yok değil, ancak yeterli de değil. Özdemir'in kitabının yeterliliğe doğru atılmış değerli bir adım olduğunu düşünüyoruz. Kendisi kitapta doğal olarak otantik kelimeler de kullanmış, son bölümde bir mini sözlükle de anlamlarını açıklamış. Ben de kendisine rahmetli babaannemin duasını tekrarlayayım: Harun başkan, elin golun ağrımasın...
Kitabın hikâyesi 1960'ların sonuyla 1970'lerin başında Trabzon'un Şalpazarı ilçesine bağlı Fidanbaşı köyünde geçiyor ama benzer hikâyelerin belki binlercesinin Karadeniz'in benzer özelliklere sahip bütün köylerinde yaşanmış olduğunu tahmin etmek zor değil. Yazar yer yer şiirsel, yer yer belgesel kıvamda kaleme aldığı eserde küçük Harun vasıtasıyla dönemin problemlerini, çocukların oyun ve oyuncaklarını, büyüklerin çilesini, bölgenin otantik yaşantısını kesitler halinde gözlerimizin önüne seriyor. Arada tarihi ve sosyolojik sorgulamaları da ihmal etmiyor. Okurken yerine göre eğlendim, öğrendim, heyecanlandım, hüzünlendim.
Bu alanda yazılmış kitaplar yok değil, ancak yeterli de değil. Özdemir'in kitabının yeterliliğe doğru atılmış değerli bir adım olduğunu düşünüyoruz. Kendisi kitapta doğal olarak otantik kelimeler de kullanmış, son bölümde bir mini sözlükle de anlamlarını açıklamış. Ben de kendisine rahmetli babaannemin duasını tekrarlayayım: Harun başkan, elin golun ağrımasın...
Harun Özdemir, bir çocuğun gözünden bir bölgenin anatomisini sinema dili kadar yalın bir ifadeyle anlatmış. Okurken hiç yorulmuyor, zorlanmıyorsunuz. Anlatılanların gözünüzün önünden bir şerit gibi akıp gitmesi için hiçbir çaba sarf etmeniz gerekmiyor.
Kitabın hikâyesi 1960'ların sonuyla 1970'lerin başında Trabzon'un Şalpazarı ilçesine bağlı Fidanbaşı köyünde geçiyor ama benzer hikâyelerin belki binlercesinin Karadeniz'in benzer özelliklere sahip bütün köylerinde yaşanmış olduğunu tahmin etmek zor değil. Yazar yer yer şiirsel, yer yer belgesel kıvamda kaleme aldığı eserde küçük Harun vasıtasıyla dönemin problemlerini, çocukların oyun ve oyuncaklarını, büyüklerin çilesini, bölgenin otantik yaşantısını kesitler halinde gözlerimizin önüne seriyor. Arada tarihi ve sosyolojik sorgulamaları da ihmal etmiyor. Okurken yerine göre eğlendim, öğrendim, heyecanlandım, hüzünlendim.
Bu alanda yazılmış kitaplar yok değil, ancak yeterli de değil. Özdemir'in kitabının yeterliliğe doğru atılmış değerli bir adım olduğunu düşünüyoruz. Kendisi kitapta doğal olarak otantik kelimeler de kullanmış, son bölümde bir mini sözlükle de anlamlarını açıklamış. Ben de kendisine rahmetli babaannemin duasını tekrarlayayım: Harun başkan, elin golun ağrımasın...
Kitabın hikâyesi 1960'ların sonuyla 1970'lerin başında Trabzon'un Şalpazarı ilçesine bağlı Fidanbaşı köyünde geçiyor ama benzer hikâyelerin belki binlercesinin Karadeniz'in benzer özelliklere sahip bütün köylerinde yaşanmış olduğunu tahmin etmek zor değil. Yazar yer yer şiirsel, yer yer belgesel kıvamda kaleme aldığı eserde küçük Harun vasıtasıyla dönemin problemlerini, çocukların oyun ve oyuncaklarını, büyüklerin çilesini, bölgenin otantik yaşantısını kesitler halinde gözlerimizin önüne seriyor. Arada tarihi ve sosyolojik sorgulamaları da ihmal etmiyor. Okurken yerine göre eğlendim, öğrendim, heyecanlandım, hüzünlendim.
Bu alanda yazılmış kitaplar yok değil, ancak yeterli de değil. Özdemir'in kitabının yeterliliğe doğru atılmış değerli bir adım olduğunu düşünüyoruz. Kendisi kitapta doğal olarak otantik kelimeler de kullanmış, son bölümde bir mini sözlükle de anlamlarını açıklamış. Ben de kendisine rahmetli babaannemin duasını tekrarlayayım: Harun başkan, elin golun ağrımasın...
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.