9786056294457
155900
https://www.turkishbooks.com/books/sinema-edebiyat-iliskilerinde-turk-modernlesmesi-p155900.html
Sinema- Edebiyat İlişkilerinde Türk Modernleşmesi Halit Refiğ- Kemal Tahir İlişkisi
2.667
Her toplum, her kültür, tarih boyunca kendisinin diğer toplum ve kültürlerden üstün olduğunu savunagelmiştir. On dokuzuncu yüzyıldan itibaren teknik, ekonomik alanlarda, Doğuya oranla çok önde olan Batı da, kendi kültürünün, yaşamakta olduğu modernitenin, en üstün olduğu tezini öne sürmüştür. Batıya göre her toplum, kendi tarihi ile geleneklerinden bağımsız olarak, sosyo-ekonomik gelişmeyle birlikte modern toplum düzeyine ulaşabilir. Dolayısıyla modernleşme kuramı, üstün kültürün, ancak Batı anlayışıyla gerçekleşeceği iddiasını taşımaktadır.
Modernleşme, kapitalist üretim kültürüyle birlikte ortaya çıkan bir süreçtir. Sanayinin gelişmeye başlamasıyla birlikte, işgücü giderek önemini yitirmiş; makineler, emeğin yerine geçmiştir. Böylelikle sermaye, işgücünü geriye atarak giderek kâr oranlarını yukarılara taşımıştır. Gelirlerin artması ve yeni teknolojiler, Batı dünyasına, yeni yaşam standartlarını, yeni bir yaşama biçimini de getirmiştir.
Batı-dışı modernleşme kavramı ise, bir melezliğe işaret etmektedir. Buna göre, Batının haricinde bulunan toplumların yaşadığı modernleşme süreçleri hem ekonomik, hem de kültürel bakımdan Batıda yaşanandan farklı gerçekleşecektir. Bu çalışmada, Türk modernleşmesinin Batı-dışı modernleşme projelerine bir örnek olarak irdelenebileceği tezi savunulmaktadır. Cumhuriyeti kuran aydınlar tabakası, geleneğin ve özellikle dinî oluşumların karşısında çeşitli yasaklamalar getirerek ve bazı kanunlar çıkararak yeni rejimi oluşturmuşlardır. Bu yaklaşım, daha sonra ele alınacağı şekilde modernite kavramının temel yaklaşımlarından biridir. Modernleşme sürecinin bir aşaması olan bu olgu, geleneğin görünür halde olmasını engellemiş fakat yaşamasını ortadan kaldıramamıştır. Böylelikle ortaya çıkan yeni Türk toplumu, tam anlamıyla Batılaşamamış, melez bir toplum haline gelmiş; böylelikle Batı-dışı modernleşme süreçlerine örnek oluşturmuştur.
Cumhuriyetten sonraki bazı aydın ve sanatçılar, modernleşme yönündeki çalışmaların bu şekilde uygulanmasına karşı çıkmıştır. Söz konusu karşı duruş, modernitenin kendisine yönelik değildir. Modernleşmenin şekline karşı duranlara göre rejimin yürütücüleri, modernleşmeyi halkın isteği doğrultusunda değil, olması gerektiğini düşündükleri biçimde gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Aslında moderniteye karşı olmayan ama Türkiyedeki oluşumu da benimsemeyen bu kuşağın içinde, yönetmen Halit Refiğ ve yazar Kemal Tahir de yer almaktadır.
Her toplum, her kültür, tarih boyunca kendisinin diğer toplum ve kültürlerden üstün olduğunu savunagelmiştir. On dokuzuncu yüzyıldan itibaren teknik, ekonomik alanlarda, Doğuya oranla çok önde olan Batı da, kendi kültürünün, yaşamakta olduğu modernitenin, en üstün olduğu tezini öne sürmüştür. Batıya göre her toplum, kendi tarihi ile geleneklerinden bağımsız olarak, sosyo-ekonomik gelişmeyle birlikte modern toplum düzeyine ulaşabilir. Dolayısıyla modernleşme kuramı, üstün kültürün, ancak Batı anlayışıyla gerçekleşeceği iddiasını taşımaktadır.
Modernleşme, kapitalist üretim kültürüyle birlikte ortaya çıkan bir süreçtir. Sanayinin gelişmeye başlamasıyla birlikte, işgücü giderek önemini yitirmiş; makineler, emeğin yerine geçmiştir. Böylelikle sermaye, işgücünü geriye atarak giderek kâr oranlarını yukarılara taşımıştır. Gelirlerin artması ve yeni teknolojiler, Batı dünyasına, yeni yaşam standartlarını, yeni bir yaşama biçimini de getirmiştir.
Batı-dışı modernleşme kavramı ise, bir melezliğe işaret etmektedir. Buna göre, Batının haricinde bulunan toplumların yaşadığı modernleşme süreçleri hem ekonomik, hem de kültürel bakımdan Batıda yaşanandan farklı gerçekleşecektir. Bu çalışmada, Türk modernleşmesinin Batı-dışı modernleşme projelerine bir örnek olarak irdelenebileceği tezi savunulmaktadır. Cumhuriyeti kuran aydınlar tabakası, geleneğin ve özellikle dinî oluşumların karşısında çeşitli yasaklamalar getirerek ve bazı kanunlar çıkararak yeni rejimi oluşturmuşlardır. Bu yaklaşım, daha sonra ele alınacağı şekilde modernite kavramının temel yaklaşımlarından biridir. Modernleşme sürecinin bir aşaması olan bu olgu, geleneğin görünür halde olmasını engellemiş fakat yaşamasını ortadan kaldıramamıştır. Böylelikle ortaya çıkan yeni Türk toplumu, tam anlamıyla Batılaşamamış, melez bir toplum haline gelmiş; böylelikle Batı-dışı modernleşme süreçlerine örnek oluşturmuştur.
Cumhuriyetten sonraki bazı aydın ve sanatçılar, modernleşme yönündeki çalışmaların bu şekilde uygulanmasına karşı çıkmıştır. Söz konusu karşı duruş, modernitenin kendisine yönelik değildir. Modernleşmenin şekline karşı duranlara göre rejimin yürütücüleri, modernleşmeyi halkın isteği doğrultusunda değil, olması gerektiğini düşündükleri biçimde gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Aslında moderniteye karşı olmayan ama Türkiyedeki oluşumu da benimsemeyen bu kuşağın içinde, yönetmen Halit Refiğ ve yazar Kemal Tahir de yer almaktadır.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.