9786054455959
147228
https://www.turkishbooks.com/books/silahim-ve-namusum-uzerine-yemin-ederim-ki-p147228.html
Silahım ve Namusum Üzerine Yemin Ederim ki... Tarihten Günümüze Çeteler ve Özel Harekat Birimleri
5.556
Celali isyanlarından, ittihat terakkiye, ittihat terakkiden günümüze Osmanlı-Türk ve yabancı 500 isim ve birimi, belge ve fotoğraflarla açıklayan ilk kitap.
Bir bölümü "Güruh", "Eşkıya", "Haydut", "Zorba", "Şerir" olarak tanımlanır.
"Komitacı", "Çeteci", "Dağlı", "İsyancı" olarak da isimlendirilen ve kısaca "Başkaldıranlar" olarak telaffuz edebileceğimiz kişilerle her dönemde karşılaşırız.
Başkaldıranlar, bir anlamda baş eğmeyenlerdir.
Gerekçeleri ekonomiktir, sosyaldir. Ya da dinsel veya ulusal olabilir.
Yurtsever kimliğini öne çıkarıp canı pahasına savaşanlar, üniformalı da olabilir, halktan biri de. Ama bunlar da olmayabilir.
Soyguna, talana, yağmaya, hatta serüvene dayalı ayaklanmalarda da kendilerine göre gerekçe öne sürebilir ve kısa zamanda "Birey"den "Etraf"a dönüşerek çoğalırlar. Yönetsel ifade ile onlar, doğal olarak bir avuç çapulcu veya "ayaktakımı"dır. Otoriteyi ayağa düşüren ve "baldırı çıplak"lar olarak tanımlanan bu grubun, neye baş koydukları ve neden baş verdikleri, yığınlar tarafından benimsense de otorite tarafından pek anlaşılır bulunmaz. Bireysel veya toplu destek, genel olarak baskı ve tahakküm yolu ile sağlanır; buna, siyaseten inanç da eklenebilir. Sadece Osmanlı Devleti'nde değil, Batı'da da karşılaştığımız, "zenginden alıp fakire verme" davranış biçimi, vicdaniden çok, tedbire dayalı bir yöntemdir. Çevreyi besleme temayülü Robin Hood'lardan Köroğlu ve dağa çıkanlara ya da efelere kadar uzayıp gitmiştir. Eşkiyalık ile kahramanlık söylemleri gelişerek destansı bir anlatıma bürünür ve geriye ağıtlar, türküler veya şarkılar kalır.
Celali isyanlarından, ittihat terakkiye, ittihat terakkiden günümüze Osmanlı-Türk ve yabancı 500 isim ve birimi, belge ve fotoğraflarla açıklayan ilk kitap.
Bir bölümü "Güruh", "Eşkıya", "Haydut", "Zorba", "Şerir" olarak tanımlanır.
"Komitacı", "Çeteci", "Dağlı", "İsyancı" olarak da isimlendirilen ve kısaca "Başkaldıranlar" olarak telaffuz edebileceğimiz kişilerle her dönemde karşılaşırız.
Başkaldıranlar, bir anlamda baş eğmeyenlerdir.
Gerekçeleri ekonomiktir, sosyaldir. Ya da dinsel veya ulusal olabilir.
Yurtsever kimliğini öne çıkarıp canı pahasına savaşanlar, üniformalı da olabilir, halktan biri de. Ama bunlar da olmayabilir.
Soyguna, talana, yağmaya, hatta serüvene dayalı ayaklanmalarda da kendilerine göre gerekçe öne sürebilir ve kısa zamanda "Birey"den "Etraf"a dönüşerek çoğalırlar. Yönetsel ifade ile onlar, doğal olarak bir avuç çapulcu veya "ayaktakımı"dır. Otoriteyi ayağa düşüren ve "baldırı çıplak"lar olarak tanımlanan bu grubun, neye baş koydukları ve neden baş verdikleri, yığınlar tarafından benimsense de otorite tarafından pek anlaşılır bulunmaz. Bireysel veya toplu destek, genel olarak baskı ve tahakküm yolu ile sağlanır; buna, siyaseten inanç da eklenebilir. Sadece Osmanlı Devleti'nde değil, Batı'da da karşılaştığımız, "zenginden alıp fakire verme" davranış biçimi, vicdaniden çok, tedbire dayalı bir yöntemdir. Çevreyi besleme temayülü Robin Hood'lardan Köroğlu ve dağa çıkanlara ya da efelere kadar uzayıp gitmiştir. Eşkiyalık ile kahramanlık söylemleri gelişerek destansı bir anlatıma bürünür ve geriye ağıtlar, türküler veya şarkılar kalır.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.