9786052133811
478276
https://www.turkishbooks.com/books/seytana-satilan-ruh-ya-da-kotulugun-egemenligi-p478276.html
Şeytana Satılan Ruh Ya Da Kötülüğün Egemenliği
8.16
Yüzünü her zaman ustalıkla maskeleyebilmiş Şeytan, modern uygarlıkta gene kendine yakışan
kusursuz kıyafeti seçiyor.
Şeytanın bu sefer bizlere hazırladığı tuzak, çektiği son numara, gerçekle kurduğumuz hayalî ilişkiler
ağında aranmalıdır. Sadece bir süreliğine coşkuyla kendimizden geçiyoruz, fakat ardından
benliğimizi kötülüğün mutsuzluk sarmalına doladıkça dolayan "gerçekler" yığını, tepetaklak
edilmiş bir dünyayı gözler önüne seriyor. İnsan benliği dünya adlı dev ekrana yansıyan zavallı
görüntüsünü izlemekten mutsuz! Bu görüntüler arasında kendi ölümünün peşinde koşan modern
sanat, sinema, fotoğraf, bilgi, iletişim, internet, her türlü politik cambazlık ve sayısız ideolojik
tatmin nesnesi şeytanın kazdığı çukuru daha da derinleştiriyor. Şeytan, her şeyi verirmiş gibi yaptığı
sırada aslında her şeyi alıp götürüyor. Bu oyunda kimse özgür değildir, herkes akıldışı bir
performansla aynı anda hem köle hem de efendidir. İnsanı gönüllü bir köle olarak seyretmek şeytanı
mutlu kılıyor. Efendilik mücadelesinde bir an olsun taviz vermeyen Şeytan, en çok bu oyunu
seviyor...
Baudrillard, bu kitabında şeytanın avukatlığını üstleniyor. En azından bu tehlikeli mesleğe
soyunacak kadar cesur ve kaleyi içten fethedecek kadar sarsıcı... Baudrillard'ın son kitabını
okurken, vahşi bir kültürsüzleşme ortamında muhalif bir zekânın nasıl ayakta durduğunu görüyoruz.
Son yıllarda düşünce dünyamızın zenginliği için aşk ile çalışan Oğuz Adanır'ın katkısıyla...
kusursuz kıyafeti seçiyor.
Şeytanın bu sefer bizlere hazırladığı tuzak, çektiği son numara, gerçekle kurduğumuz hayalî ilişkiler
ağında aranmalıdır. Sadece bir süreliğine coşkuyla kendimizden geçiyoruz, fakat ardından
benliğimizi kötülüğün mutsuzluk sarmalına doladıkça dolayan "gerçekler" yığını, tepetaklak
edilmiş bir dünyayı gözler önüne seriyor. İnsan benliği dünya adlı dev ekrana yansıyan zavallı
görüntüsünü izlemekten mutsuz! Bu görüntüler arasında kendi ölümünün peşinde koşan modern
sanat, sinema, fotoğraf, bilgi, iletişim, internet, her türlü politik cambazlık ve sayısız ideolojik
tatmin nesnesi şeytanın kazdığı çukuru daha da derinleştiriyor. Şeytan, her şeyi verirmiş gibi yaptığı
sırada aslında her şeyi alıp götürüyor. Bu oyunda kimse özgür değildir, herkes akıldışı bir
performansla aynı anda hem köle hem de efendidir. İnsanı gönüllü bir köle olarak seyretmek şeytanı
mutlu kılıyor. Efendilik mücadelesinde bir an olsun taviz vermeyen Şeytan, en çok bu oyunu
seviyor...
Baudrillard, bu kitabında şeytanın avukatlığını üstleniyor. En azından bu tehlikeli mesleğe
soyunacak kadar cesur ve kaleyi içten fethedecek kadar sarsıcı... Baudrillard'ın son kitabını
okurken, vahşi bir kültürsüzleşme ortamında muhalif bir zekânın nasıl ayakta durduğunu görüyoruz.
Son yıllarda düşünce dünyamızın zenginliği için aşk ile çalışan Oğuz Adanır'ın katkısıyla...
Yüzünü her zaman ustalıkla maskeleyebilmiş Şeytan, modern uygarlıkta gene kendine yakışan
kusursuz kıyafeti seçiyor.
Şeytanın bu sefer bizlere hazırladığı tuzak, çektiği son numara, gerçekle kurduğumuz hayalî ilişkiler
ağında aranmalıdır. Sadece bir süreliğine coşkuyla kendimizden geçiyoruz, fakat ardından
benliğimizi kötülüğün mutsuzluk sarmalına doladıkça dolayan "gerçekler" yığını, tepetaklak
edilmiş bir dünyayı gözler önüne seriyor. İnsan benliği dünya adlı dev ekrana yansıyan zavallı
görüntüsünü izlemekten mutsuz! Bu görüntüler arasında kendi ölümünün peşinde koşan modern
sanat, sinema, fotoğraf, bilgi, iletişim, internet, her türlü politik cambazlık ve sayısız ideolojik
tatmin nesnesi şeytanın kazdığı çukuru daha da derinleştiriyor. Şeytan, her şeyi verirmiş gibi yaptığı
sırada aslında her şeyi alıp götürüyor. Bu oyunda kimse özgür değildir, herkes akıldışı bir
performansla aynı anda hem köle hem de efendidir. İnsanı gönüllü bir köle olarak seyretmek şeytanı
mutlu kılıyor. Efendilik mücadelesinde bir an olsun taviz vermeyen Şeytan, en çok bu oyunu
seviyor...
Baudrillard, bu kitabında şeytanın avukatlığını üstleniyor. En azından bu tehlikeli mesleğe
soyunacak kadar cesur ve kaleyi içten fethedecek kadar sarsıcı... Baudrillard'ın son kitabını
okurken, vahşi bir kültürsüzleşme ortamında muhalif bir zekânın nasıl ayakta durduğunu görüyoruz.
Son yıllarda düşünce dünyamızın zenginliği için aşk ile çalışan Oğuz Adanır'ın katkısıyla...
kusursuz kıyafeti seçiyor.
Şeytanın bu sefer bizlere hazırladığı tuzak, çektiği son numara, gerçekle kurduğumuz hayalî ilişkiler
ağında aranmalıdır. Sadece bir süreliğine coşkuyla kendimizden geçiyoruz, fakat ardından
benliğimizi kötülüğün mutsuzluk sarmalına doladıkça dolayan "gerçekler" yığını, tepetaklak
edilmiş bir dünyayı gözler önüne seriyor. İnsan benliği dünya adlı dev ekrana yansıyan zavallı
görüntüsünü izlemekten mutsuz! Bu görüntüler arasında kendi ölümünün peşinde koşan modern
sanat, sinema, fotoğraf, bilgi, iletişim, internet, her türlü politik cambazlık ve sayısız ideolojik
tatmin nesnesi şeytanın kazdığı çukuru daha da derinleştiriyor. Şeytan, her şeyi verirmiş gibi yaptığı
sırada aslında her şeyi alıp götürüyor. Bu oyunda kimse özgür değildir, herkes akıldışı bir
performansla aynı anda hem köle hem de efendidir. İnsanı gönüllü bir köle olarak seyretmek şeytanı
mutlu kılıyor. Efendilik mücadelesinde bir an olsun taviz vermeyen Şeytan, en çok bu oyunu
seviyor...
Baudrillard, bu kitabında şeytanın avukatlığını üstleniyor. En azından bu tehlikeli mesleğe
soyunacak kadar cesur ve kaleyi içten fethedecek kadar sarsıcı... Baudrillard'ın son kitabını
okurken, vahşi bir kültürsüzleşme ortamında muhalif bir zekânın nasıl ayakta durduğunu görüyoruz.
Son yıllarda düşünce dünyamızın zenginliği için aşk ile çalışan Oğuz Adanır'ın katkısıyla...
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.