9786257976954
486137
https://www.turkishbooks.com/books/sevmistik-insanlik-devrimini-p486137.html
Sevmiştik İnsanlık Devrimini
11.844
Şiiri, salt estetik bir gereç olarak görmektense, anlam öğesi vurucu bir güç olarak öne çıkan
sanatsal bir ifade tarzı olarak görmeyi yeğlerim. Bir noktaya saplanıp kalmam, birkaç ayrı çizgide
yeni söyleyişi, ses ve imge arayışları içinde bulurum kendimi. Dolayısıyla bu kitap, içimi
bulandıran (aslında hepimizin içini bulandıran) özgürlüksüzlükler, eşitsizlikler ve adaletsizliklere
karşı bir çare olabilecek edebî ve felsefi çalışmalarımdan arda kalan zamanlarda yazılmış
"düzyazı şiirleri" olarak da okunabilir. Bu demek oluyor ki şiirlerim genellikle mutlak ya da saf
bir şiir görüntüsünden uzaklaşmaktadır. Bu uzaklaşmanın anlamı şiirlerimin "şiirsel düzyazılar"
olarak nitelendirilmesiyle sonuçlanamaz. Olsa olsa onların "düzyazısal şiirler" olarak
görülmesine neden olabilir. Başka bir deyişle Charles Baudelaire'nin ya da Halit Ziya
Uşaklıgil'in düzyazı şiirlerini çağrıştırdığını söyleyebilirim.
Şiirlerimde anlatmak istediğim konunun özünden kopmamak için zaman zaman ahengin önemini
ikici plana ittiğim de olmuştur. Çünkü benim için şiire semantik (anlambilimsel) yaklaşım her
şeyden önce gelmektedir. Zira devrimci felsefeye ve hayat pratiğine sahip bir şair için sözcüklerin
ve imgeler ile bunların göndergeleri arasındaki bağlantı ve ayrıca düşünce ve anlam arasındaki
karşılıklı bağlantı, şiirin devrimci bir araç olarak öne çıkmasının koşuludur. Kısacası bu kitapta (genellikle), şiire felsefe virüsü bulaştırmanın tek yolu olarak, onu
anlambilimsel düzeyde ele almaktan geçtiğine inandığım şiirlerimi topladım.
sanatsal bir ifade tarzı olarak görmeyi yeğlerim. Bir noktaya saplanıp kalmam, birkaç ayrı çizgide
yeni söyleyişi, ses ve imge arayışları içinde bulurum kendimi. Dolayısıyla bu kitap, içimi
bulandıran (aslında hepimizin içini bulandıran) özgürlüksüzlükler, eşitsizlikler ve adaletsizliklere
karşı bir çare olabilecek edebî ve felsefi çalışmalarımdan arda kalan zamanlarda yazılmış
"düzyazı şiirleri" olarak da okunabilir. Bu demek oluyor ki şiirlerim genellikle mutlak ya da saf
bir şiir görüntüsünden uzaklaşmaktadır. Bu uzaklaşmanın anlamı şiirlerimin "şiirsel düzyazılar"
olarak nitelendirilmesiyle sonuçlanamaz. Olsa olsa onların "düzyazısal şiirler" olarak
görülmesine neden olabilir. Başka bir deyişle Charles Baudelaire'nin ya da Halit Ziya
Uşaklıgil'in düzyazı şiirlerini çağrıştırdığını söyleyebilirim.
Şiirlerimde anlatmak istediğim konunun özünden kopmamak için zaman zaman ahengin önemini
ikici plana ittiğim de olmuştur. Çünkü benim için şiire semantik (anlambilimsel) yaklaşım her
şeyden önce gelmektedir. Zira devrimci felsefeye ve hayat pratiğine sahip bir şair için sözcüklerin
ve imgeler ile bunların göndergeleri arasındaki bağlantı ve ayrıca düşünce ve anlam arasındaki
karşılıklı bağlantı, şiirin devrimci bir araç olarak öne çıkmasının koşuludur. Kısacası bu kitapta (genellikle), şiire felsefe virüsü bulaştırmanın tek yolu olarak, onu
anlambilimsel düzeyde ele almaktan geçtiğine inandığım şiirlerimi topladım.
Şiiri, salt estetik bir gereç olarak görmektense, anlam öğesi vurucu bir güç olarak öne çıkan
sanatsal bir ifade tarzı olarak görmeyi yeğlerim. Bir noktaya saplanıp kalmam, birkaç ayrı çizgide
yeni söyleyişi, ses ve imge arayışları içinde bulurum kendimi. Dolayısıyla bu kitap, içimi
bulandıran (aslında hepimizin içini bulandıran) özgürlüksüzlükler, eşitsizlikler ve adaletsizliklere
karşı bir çare olabilecek edebî ve felsefi çalışmalarımdan arda kalan zamanlarda yazılmış
"düzyazı şiirleri" olarak da okunabilir. Bu demek oluyor ki şiirlerim genellikle mutlak ya da saf
bir şiir görüntüsünden uzaklaşmaktadır. Bu uzaklaşmanın anlamı şiirlerimin "şiirsel düzyazılar"
olarak nitelendirilmesiyle sonuçlanamaz. Olsa olsa onların "düzyazısal şiirler" olarak
görülmesine neden olabilir. Başka bir deyişle Charles Baudelaire'nin ya da Halit Ziya
Uşaklıgil'in düzyazı şiirlerini çağrıştırdığını söyleyebilirim.
Şiirlerimde anlatmak istediğim konunun özünden kopmamak için zaman zaman ahengin önemini
ikici plana ittiğim de olmuştur. Çünkü benim için şiire semantik (anlambilimsel) yaklaşım her
şeyden önce gelmektedir. Zira devrimci felsefeye ve hayat pratiğine sahip bir şair için sözcüklerin
ve imgeler ile bunların göndergeleri arasındaki bağlantı ve ayrıca düşünce ve anlam arasındaki
karşılıklı bağlantı, şiirin devrimci bir araç olarak öne çıkmasının koşuludur. Kısacası bu kitapta (genellikle), şiire felsefe virüsü bulaştırmanın tek yolu olarak, onu
anlambilimsel düzeyde ele almaktan geçtiğine inandığım şiirlerimi topladım.
sanatsal bir ifade tarzı olarak görmeyi yeğlerim. Bir noktaya saplanıp kalmam, birkaç ayrı çizgide
yeni söyleyişi, ses ve imge arayışları içinde bulurum kendimi. Dolayısıyla bu kitap, içimi
bulandıran (aslında hepimizin içini bulandıran) özgürlüksüzlükler, eşitsizlikler ve adaletsizliklere
karşı bir çare olabilecek edebî ve felsefi çalışmalarımdan arda kalan zamanlarda yazılmış
"düzyazı şiirleri" olarak da okunabilir. Bu demek oluyor ki şiirlerim genellikle mutlak ya da saf
bir şiir görüntüsünden uzaklaşmaktadır. Bu uzaklaşmanın anlamı şiirlerimin "şiirsel düzyazılar"
olarak nitelendirilmesiyle sonuçlanamaz. Olsa olsa onların "düzyazısal şiirler" olarak
görülmesine neden olabilir. Başka bir deyişle Charles Baudelaire'nin ya da Halit Ziya
Uşaklıgil'in düzyazı şiirlerini çağrıştırdığını söyleyebilirim.
Şiirlerimde anlatmak istediğim konunun özünden kopmamak için zaman zaman ahengin önemini
ikici plana ittiğim de olmuştur. Çünkü benim için şiire semantik (anlambilimsel) yaklaşım her
şeyden önce gelmektedir. Zira devrimci felsefeye ve hayat pratiğine sahip bir şair için sözcüklerin
ve imgeler ile bunların göndergeleri arasındaki bağlantı ve ayrıca düşünce ve anlam arasındaki
karşılıklı bağlantı, şiirin devrimci bir araç olarak öne çıkmasının koşuludur. Kısacası bu kitapta (genellikle), şiire felsefe virüsü bulaştırmanın tek yolu olarak, onu
anlambilimsel düzeyde ele almaktan geçtiğine inandığım şiirlerimi topladım.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.