9789750814129
87429
https://www.turkishbooks.com/books/sehper-dehlizdeki-kus-p87429.html
Şehper, Dehlizdeki Kuş
1.11
Şehper, Dehlizdeki Kuş, Ayşegül Çelik´in renkli ve derinlikli gerçeklik algısıyla ince ince işlediği ve birbirine yasladığı hikâyelerini bir araya getiriyor. Hayatın bütün lanetini kendi isimlerinde taşıyan, sayıklamaları kehanete dönüşen, aklının en kilitli yerinden vurulan, yıldız yağmurunda dolaşan, zamanın kırıldığı yere gelip dayanan kahramanlar, sokakların sessizliğine basan kapkaranlık hayatlar... Bir dönmedolap, bir atlıkarınca bu...
Yere düşmüş bir çift soğan, gümüş gözlerini dikmişseyrediyor her şeyi...
"Yiyip içmeyi kesişim böyle oldu. Onu hapsolduğu yapışkan karanlıkta öldürecektim. Yine de beslenmenin bir yolunu buldu; kabuklanmaya bağlayan yaralarımdan bağlayıp kemirmeye koyuldu içimi. Bende yaşıyordu, beni bitiriyordu. Gitgide büyüyordu bu arada, ağırlaşıyordu... Ağırlaşıyordu, oturup kalkmak, yatmak, uyumak,
uyuyamamak, kâbuslar... Her daim ter içindeydim. Mevsim yazdı, bir yudum su içmiyordum.
Dudaklarım kuru, çatlak... Güneş öğleye varmadan ortalığı kavurmaya başlıyordu. Doğuma da az kaldı, fakat bilmeyenler anlamıyor gebeliğimi... Haklılar, çünkü yuvalandığını göstermiyor böcek, karnım küçücük. Ben, bir tek ben biliyorum içimdekini; kanatları çoktan düştü, şimdi gözleri, bakışları oluşuyor içimde; tırnakları bileniyor, ağırlaşıyor..."
Şehper, Dehlizdeki Kuş, Ayşegül Çelik´in renkli ve derinlikli gerçeklik algısıyla ince ince işlediği ve birbirine yasladığı hikâyelerini bir araya getiriyor. Hayatın bütün lanetini kendi isimlerinde taşıyan, sayıklamaları kehanete dönüşen, aklının en kilitli yerinden vurulan, yıldız yağmurunda dolaşan, zamanın kırıldığı yere gelip dayanan kahramanlar, sokakların sessizliğine basan kapkaranlık hayatlar... Bir dönmedolap, bir atlıkarınca bu...
Yere düşmüş bir çift soğan, gümüş gözlerini dikmişseyrediyor her şeyi...
"Yiyip içmeyi kesişim böyle oldu. Onu hapsolduğu yapışkan karanlıkta öldürecektim. Yine de beslenmenin bir yolunu buldu; kabuklanmaya bağlayan yaralarımdan bağlayıp kemirmeye koyuldu içimi. Bende yaşıyordu, beni bitiriyordu. Gitgide büyüyordu bu arada, ağırlaşıyordu... Ağırlaşıyordu, oturup kalkmak, yatmak, uyumak,
uyuyamamak, kâbuslar... Her daim ter içindeydim. Mevsim yazdı, bir yudum su içmiyordum.
Dudaklarım kuru, çatlak... Güneş öğleye varmadan ortalığı kavurmaya başlıyordu. Doğuma da az kaldı, fakat bilmeyenler anlamıyor gebeliğimi... Haklılar, çünkü yuvalandığını göstermiyor böcek, karnım küçücük. Ben, bir tek ben biliyorum içimdekini; kanatları çoktan düştü, şimdi gözleri, bakışları oluşuyor içimde; tırnakları bileniyor, ağırlaşıyor..."
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.