9789758759880
114591
https://www.turkishbooks.com/books/sefiller-p114591.html
Sefiller (Cep Boy)
6
Jan Valjan'ın tüyler ürperten öyküsü. Yoksulluk sonucu içine düşülen yanlış davranışlar sonunda kürek cezasına mahkûm ediliş. Bu mahkûmiyetin Jan Valjan üzerindeki olumsuz etkileri, cezaevinden çıktıktan sonra Jan Valjan'ın Piskopos Miryel ile tanışması ve aralarındaki ilişkiler. Jan Valjan'ın isim değiştirerek yeni bir hayata atılma çabası karşısında önüne çıkan engeller. Victor Hugo usta kalemiyle bizi insan olmaya, insanca davranmaya ve insana değer vermeye çağırıyor. Sefiller romanıyla kapısını aralamış bizi bekliyor. On dokuz senedir, ilk defa ağlıyordu!.. Gözyaşları, kalbindeki kini ve hiddeti alıp götürüyordu. Yıllarca, karanlık bir tersane hayatı yaşamış ve gözleri karanlığa alışmış olan bu zavallı adam, Piskopos'un birdenbire gösterdiği ışıktan rahatsız olmuş; gözleri kamaşmıştı... Şimdi bir yol ayrımında bulunuyordu: Ya insanların en iyisi ya da en fenası olacaktı. Bunun ortasını düşünemiyordu. Ya Piskopos'un üzerinde bir veli ya da kürek mahkûmunun altında bir canavar olacaktı... Bunları kendi iradesi ile düşünüyor değildi. Sanki biri kulağına fısıldıyordu. Kaç saat ağladı, ağladıktan sonra ne yaptı, nereye gitti, kimse bilmiyordu. Bilinen bir şey varsa, o da aynı gece saat üç sıralarında, posta arabasının sürücüsü, Piskopos'un evinin önünden geçerken, yabancı bir adamın kapının önüne diz çöktüğünü ve dua eder gibi kendinden geçtiğini görmüştü...
Jan Valjan'ın tüyler ürperten öyküsü. Yoksulluk sonucu içine düşülen yanlış davranışlar sonunda kürek cezasına mahkûm ediliş. Bu mahkûmiyetin Jan Valjan üzerindeki olumsuz etkileri, cezaevinden çıktıktan sonra Jan Valjan'ın Piskopos Miryel ile tanışması ve aralarındaki ilişkiler. Jan Valjan'ın isim değiştirerek yeni bir hayata atılma çabası karşısında önüne çıkan engeller. Victor Hugo usta kalemiyle bizi insan olmaya, insanca davranmaya ve insana değer vermeye çağırıyor. Sefiller romanıyla kapısını aralamış bizi bekliyor. On dokuz senedir, ilk defa ağlıyordu!.. Gözyaşları, kalbindeki kini ve hiddeti alıp götürüyordu. Yıllarca, karanlık bir tersane hayatı yaşamış ve gözleri karanlığa alışmış olan bu zavallı adam, Piskopos'un birdenbire gösterdiği ışıktan rahatsız olmuş; gözleri kamaşmıştı... Şimdi bir yol ayrımında bulunuyordu: Ya insanların en iyisi ya da en fenası olacaktı. Bunun ortasını düşünemiyordu. Ya Piskopos'un üzerinde bir veli ya da kürek mahkûmunun altında bir canavar olacaktı... Bunları kendi iradesi ile düşünüyor değildi. Sanki biri kulağına fısıldıyordu. Kaç saat ağladı, ağladıktan sonra ne yaptı, nereye gitti, kimse bilmiyordu. Bilinen bir şey varsa, o da aynı gece saat üç sıralarında, posta arabasının sürücüsü, Piskopos'un evinin önünden geçerken, yabancı bir adamın kapının önüne diz çöktüğünü ve dua eder gibi kendinden geçtiğini görmüştü...
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.