9786054878093
164696
https://www.turkishbooks.com/books/sarki-turkiyede-arkeolojik-geziler-p164696.html
Şarki Türkiye'de Arkeolojik Geziler
22.221
Uzun yıllardır Türkçeye çevrilmesi beklenen ama gerçekleşemeyen Diyarbakır ve bölge coğrafyası hakkındaki önemli kaynak eser Gabriel'in gezi kitabı geçte olsa okurla buluşuyor.
Albert Gabriel'in Şarki Türkiye'de Arkeolojik Geziler olarak Türkçeye çevirisi yapılıp basılan elinizdeki kitap, Gabriel'e gecikmiş bir vefa ve özür borcu olarak da değerlendirilmelidir.
Yaşam öyküsü ve çabaları incelendiğinde görülecektir ki; kitabın yazarı; Profesör Albert Gabriel sadece araştırmacı, yazar ve arkeolog olarak değil, aynı zamanda kadim Diyarbekir surlarını yıkımdan, hatta yok olmaktan kurtaran şahsiyettir.
Albert Gabriel'in Şarki Türkiye'de Arkeolojik Geziler olarak Türkçeye çevirisi yapılıp basılan elinizdeki kitap, Gabriel'e gecikmiş bir vefa ve özür borcu olarak da değerlendirilmelidir.
"Benim amacım, bizzat Anadolu'da giriştiğim ve kısmen tamamladığım araştırmayı Fırat'ın ötesine de taşımaktı. Ne var ki Anadolu söz konusu olduğunda elimde ta en başından beri Türk âlimlerin hazırladığı özlü anlatımlar, monografi eskizleri, yazıtlarla ilgili yayınlar ve makaleler vardı.
Yeni kalkıştığım işinse bunun eşiğine yaklaşır bir hali yoktu: Yukarı Mezapotamya'nın abideleri ekseriyetle seyyahların kısacık tariflerinden tanınmaktaydı sadece ve önceden yayınlanmış olan çalışmalar yapıların birinci elden incelenmesine dayanmıyordu. Diyarbekir'deki yazıtlar ve bölgenin çok sayıdaki yazıt metinleri büyük ölçüde yayımlanmamıştı.
İlki Nisan-Mayıs 1932'de, ikincisi aynı yılın Ekim-Kasım'ında olmak üzere iki seyahat gerçekleştirdik. Bu Seyahatimiz sırasında, Mardin, Dunaysır (Kızıltepe), Hisn-Kayfâ (Hasankeyf), Mardin, Dunaysır (Kızıltepe), Dara, Nisibin (Nusaybin), Harran, Urfa, Bitlis, Ahlat, Batman, Harput, Pertek, Malatya şehirlerini ziyaret ettim.
Albert Gabriel'in Şarki Türkiye'de Arkeolojik Geziler olarak Türkçeye çevirisi yapılıp basılan elinizdeki kitap, Gabriel'e gecikmiş bir vefa ve özür borcu olarak da değerlendirilmelidir.
Yaşam öyküsü ve çabaları incelendiğinde görülecektir ki; kitabın yazarı; Profesör Albert Gabriel sadece araştırmacı, yazar ve arkeolog olarak değil, aynı zamanda kadim Diyarbekir surlarını yıkımdan, hatta yok olmaktan kurtaran şahsiyettir.
Albert Gabriel'in Şarki Türkiye'de Arkeolojik Geziler olarak Türkçeye çevirisi yapılıp basılan elinizdeki kitap, Gabriel'e gecikmiş bir vefa ve özür borcu olarak da değerlendirilmelidir.
"Benim amacım, bizzat Anadolu'da giriştiğim ve kısmen tamamladığım araştırmayı Fırat'ın ötesine de taşımaktı. Ne var ki Anadolu söz konusu olduğunda elimde ta en başından beri Türk âlimlerin hazırladığı özlü anlatımlar, monografi eskizleri, yazıtlarla ilgili yayınlar ve makaleler vardı.
Yeni kalkıştığım işinse bunun eşiğine yaklaşır bir hali yoktu: Yukarı Mezapotamya'nın abideleri ekseriyetle seyyahların kısacık tariflerinden tanınmaktaydı sadece ve önceden yayınlanmış olan çalışmalar yapıların birinci elden incelenmesine dayanmıyordu. Diyarbekir'deki yazıtlar ve bölgenin çok sayıdaki yazıt metinleri büyük ölçüde yayımlanmamıştı.
İlki Nisan-Mayıs 1932'de, ikincisi aynı yılın Ekim-Kasım'ında olmak üzere iki seyahat gerçekleştirdik. Bu Seyahatimiz sırasında, Mardin, Dunaysır (Kızıltepe), Hisn-Kayfâ (Hasankeyf), Mardin, Dunaysır (Kızıltepe), Dara, Nisibin (Nusaybin), Harran, Urfa, Bitlis, Ahlat, Batman, Harput, Pertek, Malatya şehirlerini ziyaret ettim.
Uzun yıllardır Türkçeye çevrilmesi beklenen ama gerçekleşemeyen Diyarbakır ve bölge coğrafyası hakkındaki önemli kaynak eser Gabriel'in gezi kitabı geçte olsa okurla buluşuyor.
Albert Gabriel'in Şarki Türkiye'de Arkeolojik Geziler olarak Türkçeye çevirisi yapılıp basılan elinizdeki kitap, Gabriel'e gecikmiş bir vefa ve özür borcu olarak da değerlendirilmelidir.
Yaşam öyküsü ve çabaları incelendiğinde görülecektir ki; kitabın yazarı; Profesör Albert Gabriel sadece araştırmacı, yazar ve arkeolog olarak değil, aynı zamanda kadim Diyarbekir surlarını yıkımdan, hatta yok olmaktan kurtaran şahsiyettir.
Albert Gabriel'in Şarki Türkiye'de Arkeolojik Geziler olarak Türkçeye çevirisi yapılıp basılan elinizdeki kitap, Gabriel'e gecikmiş bir vefa ve özür borcu olarak da değerlendirilmelidir.
"Benim amacım, bizzat Anadolu'da giriştiğim ve kısmen tamamladığım araştırmayı Fırat'ın ötesine de taşımaktı. Ne var ki Anadolu söz konusu olduğunda elimde ta en başından beri Türk âlimlerin hazırladığı özlü anlatımlar, monografi eskizleri, yazıtlarla ilgili yayınlar ve makaleler vardı.
Yeni kalkıştığım işinse bunun eşiğine yaklaşır bir hali yoktu: Yukarı Mezapotamya'nın abideleri ekseriyetle seyyahların kısacık tariflerinden tanınmaktaydı sadece ve önceden yayınlanmış olan çalışmalar yapıların birinci elden incelenmesine dayanmıyordu. Diyarbekir'deki yazıtlar ve bölgenin çok sayıdaki yazıt metinleri büyük ölçüde yayımlanmamıştı.
İlki Nisan-Mayıs 1932'de, ikincisi aynı yılın Ekim-Kasım'ında olmak üzere iki seyahat gerçekleştirdik. Bu Seyahatimiz sırasında, Mardin, Dunaysır (Kızıltepe), Hisn-Kayfâ (Hasankeyf), Mardin, Dunaysır (Kızıltepe), Dara, Nisibin (Nusaybin), Harran, Urfa, Bitlis, Ahlat, Batman, Harput, Pertek, Malatya şehirlerini ziyaret ettim.
Albert Gabriel'in Şarki Türkiye'de Arkeolojik Geziler olarak Türkçeye çevirisi yapılıp basılan elinizdeki kitap, Gabriel'e gecikmiş bir vefa ve özür borcu olarak da değerlendirilmelidir.
Yaşam öyküsü ve çabaları incelendiğinde görülecektir ki; kitabın yazarı; Profesör Albert Gabriel sadece araştırmacı, yazar ve arkeolog olarak değil, aynı zamanda kadim Diyarbekir surlarını yıkımdan, hatta yok olmaktan kurtaran şahsiyettir.
Albert Gabriel'in Şarki Türkiye'de Arkeolojik Geziler olarak Türkçeye çevirisi yapılıp basılan elinizdeki kitap, Gabriel'e gecikmiş bir vefa ve özür borcu olarak da değerlendirilmelidir.
"Benim amacım, bizzat Anadolu'da giriştiğim ve kısmen tamamladığım araştırmayı Fırat'ın ötesine de taşımaktı. Ne var ki Anadolu söz konusu olduğunda elimde ta en başından beri Türk âlimlerin hazırladığı özlü anlatımlar, monografi eskizleri, yazıtlarla ilgili yayınlar ve makaleler vardı.
Yeni kalkıştığım işinse bunun eşiğine yaklaşır bir hali yoktu: Yukarı Mezapotamya'nın abideleri ekseriyetle seyyahların kısacık tariflerinden tanınmaktaydı sadece ve önceden yayınlanmış olan çalışmalar yapıların birinci elden incelenmesine dayanmıyordu. Diyarbekir'deki yazıtlar ve bölgenin çok sayıdaki yazıt metinleri büyük ölçüde yayımlanmamıştı.
İlki Nisan-Mayıs 1932'de, ikincisi aynı yılın Ekim-Kasım'ında olmak üzere iki seyahat gerçekleştirdik. Bu Seyahatimiz sırasında, Mardin, Dunaysır (Kızıltepe), Hisn-Kayfâ (Hasankeyf), Mardin, Dunaysır (Kızıltepe), Dara, Nisibin (Nusaybin), Harran, Urfa, Bitlis, Ahlat, Batman, Harput, Pertek, Malatya şehirlerini ziyaret ettim.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.