9786055524617
158062
https://www.turkishbooks.com/books/saraydaki-kayserili-sukru-bey-p158062.html
Saraydaki Kayserili Şükrü Bey Vahdettin'in Hizmetinde 40 Yıl
1.665
Osmanlı İmparatorluğunun son padişahı Vahdettinin hizmetine giren ve 40 yıl boyunca yanında bulunan, sadakatiyle onun güvenini kazanan Kayserili Şükrü Bey, Padişahın 1922 yılında İstanbuldan sürgüne gitmesi sırasında beraberinde götürdüğü bir kaç kişiden biridir.
Vahdettinin 1926da San Remoda vefatına kadar özel hizmetini sürdüren Kayserili Şükrü Bey, 1924 yılında 150likler listesine dahil edilince vatanına dönemez. Değişik ülkelerde dolaşır durur. Çoğunlukla Şamda Vahdettinin mezarının bulunduğu Sultan Selim Tekkesinde kalır.
San Remoda Vahdettinin vefatından sonra ve Şamda bulunduğu yıllarda Şükrü Beyden yeni Türkiye Cumhuriyetinin resmi makamları tarafından, hanedan üyeleri ile Vahdettine yakın diğer kişiler hakkında bilgi istenir, aynı zamanda takibe alınır.
Cenovada iken konsolosluk onayıyla eşine vekâlet verdiği halde Kayseri-Keşlik Köyündeki malı mülkü İncesu Kaymakamlığı tarafından yok pahasına satılır.
1938 yılında, yurda girişi yasaklı olan 150liklere af çıkar, ancak Şükrü Beye pasaport verilmediği için yine vatanına dönemez. Aftan iki yıl sonra Beyrut Konsolosluğundan tek girişlik bir pasaport temin eder ve 1940 yılında vatanına döner.
İstihbarat Şükrü Beyi ülke içinde de takibe alır, attığı her adım izlenir, rapor edilir.
Cumhurbaşkanı İsmet İnönüye mektup yazar, siyasetle ilgisi olmadığını belirtir, emeklilik ve diğer maddi haklarının iade edilmesini ister. Kendi ifadesiyle tek suçunun 40 yıl boyunca ekmeğini yediği kapıya sadakat göstermek olduğunu belirtir. Yazdığı acıklı ve yalvarış dolu mektup ve diğer başvurularından bir sonuç alamaz, hiçbir hakkı iade edilmez.
İstanbulda eşi vefat edince başöğretmen olan oğlu Haminin yanına, Kuşadasının Burgaz köyüne gider. 1942 yılında Şükrü Bey için son gizli resmi yazı yazılır: Kayserili Şükrü Bey Kuşadasında vefat etmiştir... Burgazda defnedilir.
Şükrü Beyin Kayseri ve İstanbulda iki aile soyu devam eder. Kayserideki oğlu Şahin soyadını alır, Yeşilhisar nüfus kütüğüne kaydolur, yaşamını Kayseri-Gesi, İncesu ve Yeşilhisarda sürdürür. İstanbuldaki ailesi ise Çengelköy nüfusuna kayıtlıdır ve Yalkut soyadını alır. Buradaki ailenin bir kısmı İstanbulda, bir kısmı Kuşadasında yaşar.
Muzaffer ŞAHİNin kaleme aldığı, PELİKAN Yayınlarından çıkan Saraydaki Kayserili ŞÜKRÜ BEY isimli eserde, Şükrü Beyin hayat hikayesi ve hatıraları anlatılmaktadır. Bu eser belgesel bir çalışmadır; Kayserili bir gencin köyünde, sarayda ve sürgündeki yaşam öyküsü anlatılır. Şükrü Bey sürgün yıllarının tanıklıklarını bizzat nakletmektedir. Kitapta Şükrü Beyin hatıralarının yanı sıra Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü arşivinde bulunan ve yayın yasağı kalkan gizli dosyasındaki dokümanlara da yer verilmiştir.
Osmanlı İmparatorluğunun son padişahı Vahdettinin hizmetine giren ve 40 yıl boyunca yanında bulunan, sadakatiyle onun güvenini kazanan Kayserili Şükrü Bey, Padişahın 1922 yılında İstanbuldan sürgüne gitmesi sırasında beraberinde götürdüğü bir kaç kişiden biridir.
Vahdettinin 1926da San Remoda vefatına kadar özel hizmetini sürdüren Kayserili Şükrü Bey, 1924 yılında 150likler listesine dahil edilince vatanına dönemez. Değişik ülkelerde dolaşır durur. Çoğunlukla Şamda Vahdettinin mezarının bulunduğu Sultan Selim Tekkesinde kalır.
San Remoda Vahdettinin vefatından sonra ve Şamda bulunduğu yıllarda Şükrü Beyden yeni Türkiye Cumhuriyetinin resmi makamları tarafından, hanedan üyeleri ile Vahdettine yakın diğer kişiler hakkında bilgi istenir, aynı zamanda takibe alınır.
Cenovada iken konsolosluk onayıyla eşine vekâlet verdiği halde Kayseri-Keşlik Köyündeki malı mülkü İncesu Kaymakamlığı tarafından yok pahasına satılır.
1938 yılında, yurda girişi yasaklı olan 150liklere af çıkar, ancak Şükrü Beye pasaport verilmediği için yine vatanına dönemez. Aftan iki yıl sonra Beyrut Konsolosluğundan tek girişlik bir pasaport temin eder ve 1940 yılında vatanına döner.
İstihbarat Şükrü Beyi ülke içinde de takibe alır, attığı her adım izlenir, rapor edilir.
Cumhurbaşkanı İsmet İnönüye mektup yazar, siyasetle ilgisi olmadığını belirtir, emeklilik ve diğer maddi haklarının iade edilmesini ister. Kendi ifadesiyle tek suçunun 40 yıl boyunca ekmeğini yediği kapıya sadakat göstermek olduğunu belirtir. Yazdığı acıklı ve yalvarış dolu mektup ve diğer başvurularından bir sonuç alamaz, hiçbir hakkı iade edilmez.
İstanbulda eşi vefat edince başöğretmen olan oğlu Haminin yanına, Kuşadasının Burgaz köyüne gider. 1942 yılında Şükrü Bey için son gizli resmi yazı yazılır: Kayserili Şükrü Bey Kuşadasında vefat etmiştir... Burgazda defnedilir.
Şükrü Beyin Kayseri ve İstanbulda iki aile soyu devam eder. Kayserideki oğlu Şahin soyadını alır, Yeşilhisar nüfus kütüğüne kaydolur, yaşamını Kayseri-Gesi, İncesu ve Yeşilhisarda sürdürür. İstanbuldaki ailesi ise Çengelköy nüfusuna kayıtlıdır ve Yalkut soyadını alır. Buradaki ailenin bir kısmı İstanbulda, bir kısmı Kuşadasında yaşar.
Muzaffer ŞAHİNin kaleme aldığı, PELİKAN Yayınlarından çıkan Saraydaki Kayserili ŞÜKRÜ BEY isimli eserde, Şükrü Beyin hayat hikayesi ve hatıraları anlatılmaktadır. Bu eser belgesel bir çalışmadır; Kayserili bir gencin köyünde, sarayda ve sürgündeki yaşam öyküsü anlatılır. Şükrü Bey sürgün yıllarının tanıklıklarını bizzat nakletmektedir. Kitapta Şükrü Beyin hatıralarının yanı sıra Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü arşivinde bulunan ve yayın yasağı kalkan gizli dosyasındaki dokümanlara da yer verilmiştir.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.