9786055252403
544518
https://www.turkishbooks.com/books/safakta-yankilanan-p544518.html
Şafakta Yankılanan
3.12
Şafakta Yankılanan, yazarın üçüncü romanı. Halen Kandıra F Tipi Hapishanesinde hükümlü bulunan yazar Sami Özbil in iki adet şiir kitabı bulunmaktadır.
İkindi üzeri Suadiyede oturdukları pastanede etrafı seyrederken, İstanbulun kış ıssızlığını tamamen üzerinden attığını ilk kez fark etmişti. Bulutları anbean yaran güneş ışığı salkım
saçak denize uzanıyordu. Sere serpe bir baharın habercisiydi, camları aşıp üstlerine vuran günışığı. Etraftaki bostanlar yeşillenmiş, çağlalar sütlenmiş, ceviz ve erik ağaçları yaprak yaprak
açmış, göknarlar yapraklı dallarını göğe doğru yakarırcasına iki
yana açmış, hanımeli kokuları fi lbahrilere karışmıştı. Kendisini
belli aralıklarla tazeleyen rüzgar, bu defa limonçiçeği kokusuyla
beraber pastaneye girmişti. İlerideki sebilhanenin etrafında toplanan
çocuklar metal taslardan kana kana su içiyorlardı. Civardaki
konaklarda çalışanların çocuklarıydılar belki de. Üst başlarına
bakınca bunu hissetti, Seyithan. Ethem Efendideki toprak
sahada maç yapıp geri dönmüşlerdi belli ki. İstanbula geldiği
sene Bahri dayısıyla Taksim stadındaki Galatasaray- Fenerbahçe
maçını izleyişlerini anımsadı birden. Belki şu ilerideki şen çocukların
canları o maçı izlemeye gittiği günkü kadar sıkkındı fakat
ter atıp bağrışa çağrışa oynadıkları oyun sayesinde bir parça rahatlamışlardı.
İkindi üzeri Suadiyede oturdukları pastanede etrafı seyrederken, İstanbulun kış ıssızlığını tamamen üzerinden attığını ilk kez fark etmişti. Bulutları anbean yaran güneş ışığı salkım
saçak denize uzanıyordu. Sere serpe bir baharın habercisiydi, camları aşıp üstlerine vuran günışığı. Etraftaki bostanlar yeşillenmiş, çağlalar sütlenmiş, ceviz ve erik ağaçları yaprak yaprak
açmış, göknarlar yapraklı dallarını göğe doğru yakarırcasına iki
yana açmış, hanımeli kokuları fi lbahrilere karışmıştı. Kendisini
belli aralıklarla tazeleyen rüzgar, bu defa limonçiçeği kokusuyla
beraber pastaneye girmişti. İlerideki sebilhanenin etrafında toplanan
çocuklar metal taslardan kana kana su içiyorlardı. Civardaki
konaklarda çalışanların çocuklarıydılar belki de. Üst başlarına
bakınca bunu hissetti, Seyithan. Ethem Efendideki toprak
sahada maç yapıp geri dönmüşlerdi belli ki. İstanbula geldiği
sene Bahri dayısıyla Taksim stadındaki Galatasaray- Fenerbahçe
maçını izleyişlerini anımsadı birden. Belki şu ilerideki şen çocukların
canları o maçı izlemeye gittiği günkü kadar sıkkındı fakat
ter atıp bağrışa çağrışa oynadıkları oyun sayesinde bir parça rahatlamışlardı.
Şafakta Yankılanan, yazarın üçüncü romanı. Halen Kandıra F Tipi Hapishanesinde hükümlü bulunan yazar Sami Özbil in iki adet şiir kitabı bulunmaktadır.
İkindi üzeri Suadiyede oturdukları pastanede etrafı seyrederken, İstanbulun kış ıssızlığını tamamen üzerinden attığını ilk kez fark etmişti. Bulutları anbean yaran güneş ışığı salkım
saçak denize uzanıyordu. Sere serpe bir baharın habercisiydi, camları aşıp üstlerine vuran günışığı. Etraftaki bostanlar yeşillenmiş, çağlalar sütlenmiş, ceviz ve erik ağaçları yaprak yaprak
açmış, göknarlar yapraklı dallarını göğe doğru yakarırcasına iki
yana açmış, hanımeli kokuları fi lbahrilere karışmıştı. Kendisini
belli aralıklarla tazeleyen rüzgar, bu defa limonçiçeği kokusuyla
beraber pastaneye girmişti. İlerideki sebilhanenin etrafında toplanan
çocuklar metal taslardan kana kana su içiyorlardı. Civardaki
konaklarda çalışanların çocuklarıydılar belki de. Üst başlarına
bakınca bunu hissetti, Seyithan. Ethem Efendideki toprak
sahada maç yapıp geri dönmüşlerdi belli ki. İstanbula geldiği
sene Bahri dayısıyla Taksim stadındaki Galatasaray- Fenerbahçe
maçını izleyişlerini anımsadı birden. Belki şu ilerideki şen çocukların
canları o maçı izlemeye gittiği günkü kadar sıkkındı fakat
ter atıp bağrışa çağrışa oynadıkları oyun sayesinde bir parça rahatlamışlardı.
İkindi üzeri Suadiyede oturdukları pastanede etrafı seyrederken, İstanbulun kış ıssızlığını tamamen üzerinden attığını ilk kez fark etmişti. Bulutları anbean yaran güneş ışığı salkım
saçak denize uzanıyordu. Sere serpe bir baharın habercisiydi, camları aşıp üstlerine vuran günışığı. Etraftaki bostanlar yeşillenmiş, çağlalar sütlenmiş, ceviz ve erik ağaçları yaprak yaprak
açmış, göknarlar yapraklı dallarını göğe doğru yakarırcasına iki
yana açmış, hanımeli kokuları fi lbahrilere karışmıştı. Kendisini
belli aralıklarla tazeleyen rüzgar, bu defa limonçiçeği kokusuyla
beraber pastaneye girmişti. İlerideki sebilhanenin etrafında toplanan
çocuklar metal taslardan kana kana su içiyorlardı. Civardaki
konaklarda çalışanların çocuklarıydılar belki de. Üst başlarına
bakınca bunu hissetti, Seyithan. Ethem Efendideki toprak
sahada maç yapıp geri dönmüşlerdi belli ki. İstanbula geldiği
sene Bahri dayısıyla Taksim stadındaki Galatasaray- Fenerbahçe
maçını izleyişlerini anımsadı birden. Belki şu ilerideki şen çocukların
canları o maçı izlemeye gittiği günkü kadar sıkkındı fakat
ter atıp bağrışa çağrışa oynadıkları oyun sayesinde bir parça rahatlamışlardı.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.