9789944466295
391965
https://www.turkishbooks.com/books/sadik-dost-hz-ebu-bekir-ra-ile-hasbihal-p391965.html
Sadık Dost Hz. Ebu Bekir (ra) ile Hasbihal
3.6
Yer Mekke... Yer Medine... Haneleri, hanedanları güle boyanan beldeler. Hissediyorsun değil mi kalemim bu eşsiz kokuyu? Hayatımız boyunca görmüş müydük böylesine mütebessim, böylesine pak simaları?
Ömrünü Nebiler Nebisi (sav)'ne adayan Hz. Ebû Bekir (r.a.) değil miydi? Bedeni, kuvveti, canı, malı ve dostluğuyla Nebiler Nebisi (sav)'ne siper olan, dünya malı adına neyi varsa bir an bile düşünmeden Sevgili uğruna infak eden Hz. Ebû Bekir (r.a.)! İslam'ın davet yılında eza ve cefalarla karşılaşmış, Utbe bin Rebia'nın çivili ayakkabılarının darbesiyle, mübarek yüzü tanınmayacak hâle gelmişti. Kendine gelir gelmez ilk sözü; ?Allah'ın Peygamberi nasıl?" olmuştu ve yemin etmişti Nebiler Nebisi (sav)'nin durumunu öğrenmeden yemek yemeyip, su içmeyeceğine. O, yaşadığı müddetçe her zaman Nebiler Nebisi (sav)'nin dostu ve yoldaşı olmuştu. Hicret esnasında Nebiler Nebisi (sav) parçalanan, kanayan ayaklarını gözyaşlarıyla temizlemiş, Sevr Mağarası'nın boşluklarını kapattığı ayaklarını ihtimal Nebiler Nebisi (sav)'ni bir kez görebilmek uğruna ısıran yılanın acısına, Nebiler Nebisi (sav) uyanmasın diye tebessümle sabretmişti. O (sav)'nu öyle seviyordu ki, Nebiler Nebisi (sav)'nin amcası Ebû Talib'in imanını, kendi öz babası Ebû Kuhafe'nin imanından daha çok arzu ediyordu. Ebû Bekir demek, Nebiler Nebisi (sav)'ni sevmek kendine tercih etmek demekmiş kalemim!
Kutlu olsun sana ey büyük Sahabe, Allah (c.c.) Size selam yolladı. Hz. Ebû Bekir (r.a.) gözyaşlarına boğulmuş ağlıyordu. Ağlamak içini dökmektir. Hz. Ebû Bekir (r.a.) içinden esen coşku ile Yüce Allah (c.c.)'a ağlıyordu. Kim olsa Hz. Ebû Bekir (r.a.)'in yerinde ağlar o mutlu müjdeye. Ey Sadık Dost ne talihli bir kulsunuz. Gözyaşların sel, gönlün gül ve dilin gülistan olmuş bir şekilde "Ben Rabbime nasıl darılırım? Ben Rabbimden hoşnutum, Ben Rabbimden hoşnutum."
Bir gün kapısı çalınıyor Hz. Ebû Bekir (r.a.)'in, "Haydi" diyor Allah (c.c.)'ın Resûlü... Nereye bile demiyor, "Birlikte mi ya Resûlullah?" diyebiliyor sadece, gözleri sevinçten coşup taşıyor. Bu yolculukta Kur'an-ı Kerîm ondan ikinin ikincisi olarak bahsediyor, adı anılmaya layık bir insan olarak Nebiler Nebisi (sav)'nin zamanı başlatan yolculuğunda yanı başında yer alıyor. Birlikte çıkıyorlar Medine yoluna. Aslında Mekke'de de birlikte yola çıkmışlardı.
"Eğer siz ona (Peygamber'e) yardım etmezseniz, (biliyorsunuz ki) inkâr edenler onu iki kişiden biri olarak (Mekke'den) çıkardıkları zaman, ona bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına, "Üzülme, çünkü Allah bizimle beraber" diyordu. Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz birtakım ordularla onu desteklemiş, böylece inkâr edenlerin sözünü alçaltmıştı. Allah'ın sözü ise en yücedir. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."(Tevbe Sûresi, 40)
Ömrünü Nebiler Nebisi (sav)'ne adayan Hz. Ebû Bekir (r.a.) değil miydi? Bedeni, kuvveti, canı, malı ve dostluğuyla Nebiler Nebisi (sav)'ne siper olan, dünya malı adına neyi varsa bir an bile düşünmeden Sevgili uğruna infak eden Hz. Ebû Bekir (r.a.)! İslam'ın davet yılında eza ve cefalarla karşılaşmış, Utbe bin Rebia'nın çivili ayakkabılarının darbesiyle, mübarek yüzü tanınmayacak hâle gelmişti. Kendine gelir gelmez ilk sözü; ?Allah'ın Peygamberi nasıl?" olmuştu ve yemin etmişti Nebiler Nebisi (sav)'nin durumunu öğrenmeden yemek yemeyip, su içmeyeceğine. O, yaşadığı müddetçe her zaman Nebiler Nebisi (sav)'nin dostu ve yoldaşı olmuştu. Hicret esnasında Nebiler Nebisi (sav) parçalanan, kanayan ayaklarını gözyaşlarıyla temizlemiş, Sevr Mağarası'nın boşluklarını kapattığı ayaklarını ihtimal Nebiler Nebisi (sav)'ni bir kez görebilmek uğruna ısıran yılanın acısına, Nebiler Nebisi (sav) uyanmasın diye tebessümle sabretmişti. O (sav)'nu öyle seviyordu ki, Nebiler Nebisi (sav)'nin amcası Ebû Talib'in imanını, kendi öz babası Ebû Kuhafe'nin imanından daha çok arzu ediyordu. Ebû Bekir demek, Nebiler Nebisi (sav)'ni sevmek kendine tercih etmek demekmiş kalemim!
Kutlu olsun sana ey büyük Sahabe, Allah (c.c.) Size selam yolladı. Hz. Ebû Bekir (r.a.) gözyaşlarına boğulmuş ağlıyordu. Ağlamak içini dökmektir. Hz. Ebû Bekir (r.a.) içinden esen coşku ile Yüce Allah (c.c.)'a ağlıyordu. Kim olsa Hz. Ebû Bekir (r.a.)'in yerinde ağlar o mutlu müjdeye. Ey Sadık Dost ne talihli bir kulsunuz. Gözyaşların sel, gönlün gül ve dilin gülistan olmuş bir şekilde "Ben Rabbime nasıl darılırım? Ben Rabbimden hoşnutum, Ben Rabbimden hoşnutum."
Bir gün kapısı çalınıyor Hz. Ebû Bekir (r.a.)'in, "Haydi" diyor Allah (c.c.)'ın Resûlü... Nereye bile demiyor, "Birlikte mi ya Resûlullah?" diyebiliyor sadece, gözleri sevinçten coşup taşıyor. Bu yolculukta Kur'an-ı Kerîm ondan ikinin ikincisi olarak bahsediyor, adı anılmaya layık bir insan olarak Nebiler Nebisi (sav)'nin zamanı başlatan yolculuğunda yanı başında yer alıyor. Birlikte çıkıyorlar Medine yoluna. Aslında Mekke'de de birlikte yola çıkmışlardı.
"Eğer siz ona (Peygamber'e) yardım etmezseniz, (biliyorsunuz ki) inkâr edenler onu iki kişiden biri olarak (Mekke'den) çıkardıkları zaman, ona bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına, "Üzülme, çünkü Allah bizimle beraber" diyordu. Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz birtakım ordularla onu desteklemiş, böylece inkâr edenlerin sözünü alçaltmıştı. Allah'ın sözü ise en yücedir. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."(Tevbe Sûresi, 40)
Yer Mekke... Yer Medine... Haneleri, hanedanları güle boyanan beldeler. Hissediyorsun değil mi kalemim bu eşsiz kokuyu? Hayatımız boyunca görmüş müydük böylesine mütebessim, böylesine pak simaları?
Ömrünü Nebiler Nebisi (sav)'ne adayan Hz. Ebû Bekir (r.a.) değil miydi? Bedeni, kuvveti, canı, malı ve dostluğuyla Nebiler Nebisi (sav)'ne siper olan, dünya malı adına neyi varsa bir an bile düşünmeden Sevgili uğruna infak eden Hz. Ebû Bekir (r.a.)! İslam'ın davet yılında eza ve cefalarla karşılaşmış, Utbe bin Rebia'nın çivili ayakkabılarının darbesiyle, mübarek yüzü tanınmayacak hâle gelmişti. Kendine gelir gelmez ilk sözü; ?Allah'ın Peygamberi nasıl?" olmuştu ve yemin etmişti Nebiler Nebisi (sav)'nin durumunu öğrenmeden yemek yemeyip, su içmeyeceğine. O, yaşadığı müddetçe her zaman Nebiler Nebisi (sav)'nin dostu ve yoldaşı olmuştu. Hicret esnasında Nebiler Nebisi (sav) parçalanan, kanayan ayaklarını gözyaşlarıyla temizlemiş, Sevr Mağarası'nın boşluklarını kapattığı ayaklarını ihtimal Nebiler Nebisi (sav)'ni bir kez görebilmek uğruna ısıran yılanın acısına, Nebiler Nebisi (sav) uyanmasın diye tebessümle sabretmişti. O (sav)'nu öyle seviyordu ki, Nebiler Nebisi (sav)'nin amcası Ebû Talib'in imanını, kendi öz babası Ebû Kuhafe'nin imanından daha çok arzu ediyordu. Ebû Bekir demek, Nebiler Nebisi (sav)'ni sevmek kendine tercih etmek demekmiş kalemim!
Kutlu olsun sana ey büyük Sahabe, Allah (c.c.) Size selam yolladı. Hz. Ebû Bekir (r.a.) gözyaşlarına boğulmuş ağlıyordu. Ağlamak içini dökmektir. Hz. Ebû Bekir (r.a.) içinden esen coşku ile Yüce Allah (c.c.)'a ağlıyordu. Kim olsa Hz. Ebû Bekir (r.a.)'in yerinde ağlar o mutlu müjdeye. Ey Sadık Dost ne talihli bir kulsunuz. Gözyaşların sel, gönlün gül ve dilin gülistan olmuş bir şekilde "Ben Rabbime nasıl darılırım? Ben Rabbimden hoşnutum, Ben Rabbimden hoşnutum."
Bir gün kapısı çalınıyor Hz. Ebû Bekir (r.a.)'in, "Haydi" diyor Allah (c.c.)'ın Resûlü... Nereye bile demiyor, "Birlikte mi ya Resûlullah?" diyebiliyor sadece, gözleri sevinçten coşup taşıyor. Bu yolculukta Kur'an-ı Kerîm ondan ikinin ikincisi olarak bahsediyor, adı anılmaya layık bir insan olarak Nebiler Nebisi (sav)'nin zamanı başlatan yolculuğunda yanı başında yer alıyor. Birlikte çıkıyorlar Medine yoluna. Aslında Mekke'de de birlikte yola çıkmışlardı.
"Eğer siz ona (Peygamber'e) yardım etmezseniz, (biliyorsunuz ki) inkâr edenler onu iki kişiden biri olarak (Mekke'den) çıkardıkları zaman, ona bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına, "Üzülme, çünkü Allah bizimle beraber" diyordu. Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz birtakım ordularla onu desteklemiş, böylece inkâr edenlerin sözünü alçaltmıştı. Allah'ın sözü ise en yücedir. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."(Tevbe Sûresi, 40)
Ömrünü Nebiler Nebisi (sav)'ne adayan Hz. Ebû Bekir (r.a.) değil miydi? Bedeni, kuvveti, canı, malı ve dostluğuyla Nebiler Nebisi (sav)'ne siper olan, dünya malı adına neyi varsa bir an bile düşünmeden Sevgili uğruna infak eden Hz. Ebû Bekir (r.a.)! İslam'ın davet yılında eza ve cefalarla karşılaşmış, Utbe bin Rebia'nın çivili ayakkabılarının darbesiyle, mübarek yüzü tanınmayacak hâle gelmişti. Kendine gelir gelmez ilk sözü; ?Allah'ın Peygamberi nasıl?" olmuştu ve yemin etmişti Nebiler Nebisi (sav)'nin durumunu öğrenmeden yemek yemeyip, su içmeyeceğine. O, yaşadığı müddetçe her zaman Nebiler Nebisi (sav)'nin dostu ve yoldaşı olmuştu. Hicret esnasında Nebiler Nebisi (sav) parçalanan, kanayan ayaklarını gözyaşlarıyla temizlemiş, Sevr Mağarası'nın boşluklarını kapattığı ayaklarını ihtimal Nebiler Nebisi (sav)'ni bir kez görebilmek uğruna ısıran yılanın acısına, Nebiler Nebisi (sav) uyanmasın diye tebessümle sabretmişti. O (sav)'nu öyle seviyordu ki, Nebiler Nebisi (sav)'nin amcası Ebû Talib'in imanını, kendi öz babası Ebû Kuhafe'nin imanından daha çok arzu ediyordu. Ebû Bekir demek, Nebiler Nebisi (sav)'ni sevmek kendine tercih etmek demekmiş kalemim!
Kutlu olsun sana ey büyük Sahabe, Allah (c.c.) Size selam yolladı. Hz. Ebû Bekir (r.a.) gözyaşlarına boğulmuş ağlıyordu. Ağlamak içini dökmektir. Hz. Ebû Bekir (r.a.) içinden esen coşku ile Yüce Allah (c.c.)'a ağlıyordu. Kim olsa Hz. Ebû Bekir (r.a.)'in yerinde ağlar o mutlu müjdeye. Ey Sadık Dost ne talihli bir kulsunuz. Gözyaşların sel, gönlün gül ve dilin gülistan olmuş bir şekilde "Ben Rabbime nasıl darılırım? Ben Rabbimden hoşnutum, Ben Rabbimden hoşnutum."
Bir gün kapısı çalınıyor Hz. Ebû Bekir (r.a.)'in, "Haydi" diyor Allah (c.c.)'ın Resûlü... Nereye bile demiyor, "Birlikte mi ya Resûlullah?" diyebiliyor sadece, gözleri sevinçten coşup taşıyor. Bu yolculukta Kur'an-ı Kerîm ondan ikinin ikincisi olarak bahsediyor, adı anılmaya layık bir insan olarak Nebiler Nebisi (sav)'nin zamanı başlatan yolculuğunda yanı başında yer alıyor. Birlikte çıkıyorlar Medine yoluna. Aslında Mekke'de de birlikte yola çıkmışlardı.
"Eğer siz ona (Peygamber'e) yardım etmezseniz, (biliyorsunuz ki) inkâr edenler onu iki kişiden biri olarak (Mekke'den) çıkardıkları zaman, ona bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına, "Üzülme, çünkü Allah bizimle beraber" diyordu. Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz birtakım ordularla onu desteklemiş, böylece inkâr edenlerin sözünü alçaltmıştı. Allah'ın sözü ise en yücedir. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."(Tevbe Sûresi, 40)
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.