9786058006973
493955
https://www.turkishbooks.com/books/sabahattin-ali-3lu-roman-seti-p493955.html
Sabahattin Ali 3lü Roman Seti
11.52
İçimizdeki Şeytan (272 Sayfa)
Macide, Ömer'in koluna asılmış gidiyordu. Kafasında hiçbir şey yoktu. Daha doğrusu, bir şey düşünmüyor,
sadece muhayyilesinde birbirini kovalayan levhaları seyrediyordu. Maddi hayatla bir tek alakası vardı: Şu
anda Ömer'in kolunda olduğunu ve bu kolu sımsıkı tuttuğunu biliyordu. Gözleri yarı kapalıydı. İçinde hâlâ
deminki ağlamanın verdiği hafiflik ve onu takip eden bir saadet hissi devam ediyordu. Böyle konuşmadan
yürümenin de uzun sözler kadar birbirlerine ruhlarını açmaya yardımı olduğu muhakkaktı.
Kuyucaklı Yusuf (232 Sayfa)
Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu
vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu
yalnızlığının gururu içinde, memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi ilk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir
şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkânsızlıkla beraber gelmişti? Niçin hayatının bu en büyük
arzusunu, şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri
parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz, öldürmeye mecbur kalıyordu? Niçin? Kimin için?
Kürk Mantolu Madonna (176 Sayfa)
Yalnız bir şeye dayanmak artık benim için mümkün değil: Her şeyi kafamda yalnız başıma
saklayamayacağım. Söylemek, bir şeyler, birçok şeyler anlatmak istiyorum... Kime? Şu koskocaman
dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba? Kime, ne anlatabilirim? On
seneden beri hiç kimseye bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Boşuna yere herkesten kaçmış, boş yere
bütün insanları kendimden uzaklaştırmışım; ama bundan sonra başka türlü yapabilir miyim? Artık hiçbir
şeyin değişmesine imkân yok... Lüzum da yok. Demek böyle olması icap ediyormuş. Yalnız
söyleyebilsem... Bir kişiye olsun içimdekileri dökebilsem... Bunu sahiden istesem bile artık böyle bir insan bulmama imkân yok... Bende arayacak hal kalmadı... Kalsa da aramam... Zaten bu defteri neden aldım?
Küçük bir ümidim olsa, dünyada en sevmediğim bu yazmak işine kalkışır mıydım? İnsanın muhakkak
kendini boşaltması lazım... Dünkü hadise olmasaydı... Ah, dün her şeyi öğrenmiş olmasaydım... Şimdi eski
ve belki de rahat hayatım devam edecekti...
Macide, Ömer'in koluna asılmış gidiyordu. Kafasında hiçbir şey yoktu. Daha doğrusu, bir şey düşünmüyor,
sadece muhayyilesinde birbirini kovalayan levhaları seyrediyordu. Maddi hayatla bir tek alakası vardı: Şu
anda Ömer'in kolunda olduğunu ve bu kolu sımsıkı tuttuğunu biliyordu. Gözleri yarı kapalıydı. İçinde hâlâ
deminki ağlamanın verdiği hafiflik ve onu takip eden bir saadet hissi devam ediyordu. Böyle konuşmadan
yürümenin de uzun sözler kadar birbirlerine ruhlarını açmaya yardımı olduğu muhakkaktı.
Kuyucaklı Yusuf (232 Sayfa)
Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu
vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu
yalnızlığının gururu içinde, memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi ilk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir
şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkânsızlıkla beraber gelmişti? Niçin hayatının bu en büyük
arzusunu, şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri
parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz, öldürmeye mecbur kalıyordu? Niçin? Kimin için?
Kürk Mantolu Madonna (176 Sayfa)
Yalnız bir şeye dayanmak artık benim için mümkün değil: Her şeyi kafamda yalnız başıma
saklayamayacağım. Söylemek, bir şeyler, birçok şeyler anlatmak istiyorum... Kime? Şu koskocaman
dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba? Kime, ne anlatabilirim? On
seneden beri hiç kimseye bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Boşuna yere herkesten kaçmış, boş yere
bütün insanları kendimden uzaklaştırmışım; ama bundan sonra başka türlü yapabilir miyim? Artık hiçbir
şeyin değişmesine imkân yok... Lüzum da yok. Demek böyle olması icap ediyormuş. Yalnız
söyleyebilsem... Bir kişiye olsun içimdekileri dökebilsem... Bunu sahiden istesem bile artık böyle bir insan bulmama imkân yok... Bende arayacak hal kalmadı... Kalsa da aramam... Zaten bu defteri neden aldım?
Küçük bir ümidim olsa, dünyada en sevmediğim bu yazmak işine kalkışır mıydım? İnsanın muhakkak
kendini boşaltması lazım... Dünkü hadise olmasaydı... Ah, dün her şeyi öğrenmiş olmasaydım... Şimdi eski
ve belki de rahat hayatım devam edecekti...
İçimizdeki Şeytan (272 Sayfa)
Macide, Ömer'in koluna asılmış gidiyordu. Kafasında hiçbir şey yoktu. Daha doğrusu, bir şey düşünmüyor,
sadece muhayyilesinde birbirini kovalayan levhaları seyrediyordu. Maddi hayatla bir tek alakası vardı: Şu
anda Ömer'in kolunda olduğunu ve bu kolu sımsıkı tuttuğunu biliyordu. Gözleri yarı kapalıydı. İçinde hâlâ
deminki ağlamanın verdiği hafiflik ve onu takip eden bir saadet hissi devam ediyordu. Böyle konuşmadan
yürümenin de uzun sözler kadar birbirlerine ruhlarını açmaya yardımı olduğu muhakkaktı.
Kuyucaklı Yusuf (232 Sayfa)
Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu
vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu
yalnızlığının gururu içinde, memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi ilk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir
şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkânsızlıkla beraber gelmişti? Niçin hayatının bu en büyük
arzusunu, şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri
parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz, öldürmeye mecbur kalıyordu? Niçin? Kimin için?
Kürk Mantolu Madonna (176 Sayfa)
Yalnız bir şeye dayanmak artık benim için mümkün değil: Her şeyi kafamda yalnız başıma
saklayamayacağım. Söylemek, bir şeyler, birçok şeyler anlatmak istiyorum... Kime? Şu koskocaman
dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba? Kime, ne anlatabilirim? On
seneden beri hiç kimseye bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Boşuna yere herkesten kaçmış, boş yere
bütün insanları kendimden uzaklaştırmışım; ama bundan sonra başka türlü yapabilir miyim? Artık hiçbir
şeyin değişmesine imkân yok... Lüzum da yok. Demek böyle olması icap ediyormuş. Yalnız
söyleyebilsem... Bir kişiye olsun içimdekileri dökebilsem... Bunu sahiden istesem bile artık böyle bir insan bulmama imkân yok... Bende arayacak hal kalmadı... Kalsa da aramam... Zaten bu defteri neden aldım?
Küçük bir ümidim olsa, dünyada en sevmediğim bu yazmak işine kalkışır mıydım? İnsanın muhakkak
kendini boşaltması lazım... Dünkü hadise olmasaydı... Ah, dün her şeyi öğrenmiş olmasaydım... Şimdi eski
ve belki de rahat hayatım devam edecekti...
Macide, Ömer'in koluna asılmış gidiyordu. Kafasında hiçbir şey yoktu. Daha doğrusu, bir şey düşünmüyor,
sadece muhayyilesinde birbirini kovalayan levhaları seyrediyordu. Maddi hayatla bir tek alakası vardı: Şu
anda Ömer'in kolunda olduğunu ve bu kolu sımsıkı tuttuğunu biliyordu. Gözleri yarı kapalıydı. İçinde hâlâ
deminki ağlamanın verdiği hafiflik ve onu takip eden bir saadet hissi devam ediyordu. Böyle konuşmadan
yürümenin de uzun sözler kadar birbirlerine ruhlarını açmaya yardımı olduğu muhakkaktı.
Kuyucaklı Yusuf (232 Sayfa)
Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu
vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış, bu
yalnızlığının gururu içinde, memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi ilk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir
şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkânsızlıkla beraber gelmişti? Niçin hayatının bu en büyük
arzusunu, şimdiye kadar belki yine içinde, fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu, hapsedildiği yeri
parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz, öldürmeye mecbur kalıyordu? Niçin? Kimin için?
Kürk Mantolu Madonna (176 Sayfa)
Yalnız bir şeye dayanmak artık benim için mümkün değil: Her şeyi kafamda yalnız başıma
saklayamayacağım. Söylemek, bir şeyler, birçok şeyler anlatmak istiyorum... Kime? Şu koskocaman
dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba? Kime, ne anlatabilirim? On
seneden beri hiç kimseye bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Boşuna yere herkesten kaçmış, boş yere
bütün insanları kendimden uzaklaştırmışım; ama bundan sonra başka türlü yapabilir miyim? Artık hiçbir
şeyin değişmesine imkân yok... Lüzum da yok. Demek böyle olması icap ediyormuş. Yalnız
söyleyebilsem... Bir kişiye olsun içimdekileri dökebilsem... Bunu sahiden istesem bile artık böyle bir insan bulmama imkân yok... Bende arayacak hal kalmadı... Kalsa da aramam... Zaten bu defteri neden aldım?
Küçük bir ümidim olsa, dünyada en sevmediğim bu yazmak işine kalkışır mıydım? İnsanın muhakkak
kendini boşaltması lazım... Dünkü hadise olmasaydı... Ah, dün her şeyi öğrenmiş olmasaydım... Şimdi eski
ve belki de rahat hayatım devam edecekti...
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.