9786059257060
588760
https://www.turkishbooks.com/books/ruzgara-sarilmak-p588760.html
Rüzgara Sarılmak
5.28
Yazmak - yaşamak. Doğum - ölüm. Tirelerin arasıysa yolculuk... "Ölüm Bugün Hasta"yla başlayan yolculuğu, "Gelincik Tarlası"yla sürdürdü Hande Baba. Dik duran kadınlar, diptekiler, ötekiler öne çıkan öykü karakterleriydi. Aile sorunları, evlilik, namus, çaresizlik, hastalık, yalnızlık, baskıcı dönemler, yanlış geleneklerse öykü konusu. Yeni kitabı Rüzgâra Sarılmak'a, önceki konulara ek olarak ayrılık, özlem, mucize, aşk acısı, evlat acısı, iş kazası, değişim, annelik, baba-kız-deniz sevgisi giriyor. Ucu açık, umudu körükleyen kimi gülümseten, kimi hüzünlendiren, sımsıcak, okura 'burada ben de varım' dedirten, birbirini tamamlayan, insanın içine işleyen mavi öyküler bunlar.
İşte, bitmeyen yolculukta son durak: "Rüzgara Sarılmak"...
- Mustafa Ergeldi
"Kadın duyduklarına inanamamıştı. Hemen ayağa fırlayıp raftaki kağıtları aşağıya aldı. İşte hepsi buradaydı. Porselen yemek takımının bir parçasının kırılışı, şarap şişesini kocasının başına indirmek zorunda kalan kadın, koca televizyonun merdivenlerden yuvarlanışı, dans ederek ölümü karşılarken yerlileri kıskandıran kadın, diğerleri... İşte hepsi buradaydı. "Dışarıdakileri kurtarmalı, mutlaka yanıma almalıyım" diye düşündü. Anlamamalarını çoktan kabullenmişti ama yazdıklarını bile göremeyecek hale gelmeleri... Gözyaşlarına boğuldu. Mutlaka onlar için yapabileceği bir şeyler olmalıydı. Sıkı sıkı sarıldı kalemine. Giydirilmeyi bekleyen çıplak kalmış bunca kâğıt varken vazgeçmeyecekti. Bir tek kişi olsun görene kadar..."
İşte, bitmeyen yolculukta son durak: "Rüzgara Sarılmak"...
- Mustafa Ergeldi
"Kadın duyduklarına inanamamıştı. Hemen ayağa fırlayıp raftaki kağıtları aşağıya aldı. İşte hepsi buradaydı. Porselen yemek takımının bir parçasının kırılışı, şarap şişesini kocasının başına indirmek zorunda kalan kadın, koca televizyonun merdivenlerden yuvarlanışı, dans ederek ölümü karşılarken yerlileri kıskandıran kadın, diğerleri... İşte hepsi buradaydı. "Dışarıdakileri kurtarmalı, mutlaka yanıma almalıyım" diye düşündü. Anlamamalarını çoktan kabullenmişti ama yazdıklarını bile göremeyecek hale gelmeleri... Gözyaşlarına boğuldu. Mutlaka onlar için yapabileceği bir şeyler olmalıydı. Sıkı sıkı sarıldı kalemine. Giydirilmeyi bekleyen çıplak kalmış bunca kâğıt varken vazgeçmeyecekti. Bir tek kişi olsun görene kadar..."
Yazmak - yaşamak. Doğum - ölüm. Tirelerin arasıysa yolculuk... "Ölüm Bugün Hasta"yla başlayan yolculuğu, "Gelincik Tarlası"yla sürdürdü Hande Baba. Dik duran kadınlar, diptekiler, ötekiler öne çıkan öykü karakterleriydi. Aile sorunları, evlilik, namus, çaresizlik, hastalık, yalnızlık, baskıcı dönemler, yanlış geleneklerse öykü konusu. Yeni kitabı Rüzgâra Sarılmak'a, önceki konulara ek olarak ayrılık, özlem, mucize, aşk acısı, evlat acısı, iş kazası, değişim, annelik, baba-kız-deniz sevgisi giriyor. Ucu açık, umudu körükleyen kimi gülümseten, kimi hüzünlendiren, sımsıcak, okura 'burada ben de varım' dedirten, birbirini tamamlayan, insanın içine işleyen mavi öyküler bunlar.
İşte, bitmeyen yolculukta son durak: "Rüzgara Sarılmak"...
- Mustafa Ergeldi
"Kadın duyduklarına inanamamıştı. Hemen ayağa fırlayıp raftaki kağıtları aşağıya aldı. İşte hepsi buradaydı. Porselen yemek takımının bir parçasının kırılışı, şarap şişesini kocasının başına indirmek zorunda kalan kadın, koca televizyonun merdivenlerden yuvarlanışı, dans ederek ölümü karşılarken yerlileri kıskandıran kadın, diğerleri... İşte hepsi buradaydı. "Dışarıdakileri kurtarmalı, mutlaka yanıma almalıyım" diye düşündü. Anlamamalarını çoktan kabullenmişti ama yazdıklarını bile göremeyecek hale gelmeleri... Gözyaşlarına boğuldu. Mutlaka onlar için yapabileceği bir şeyler olmalıydı. Sıkı sıkı sarıldı kalemine. Giydirilmeyi bekleyen çıplak kalmış bunca kâğıt varken vazgeçmeyecekti. Bir tek kişi olsun görene kadar..."
İşte, bitmeyen yolculukta son durak: "Rüzgara Sarılmak"...
- Mustafa Ergeldi
"Kadın duyduklarına inanamamıştı. Hemen ayağa fırlayıp raftaki kağıtları aşağıya aldı. İşte hepsi buradaydı. Porselen yemek takımının bir parçasının kırılışı, şarap şişesini kocasının başına indirmek zorunda kalan kadın, koca televizyonun merdivenlerden yuvarlanışı, dans ederek ölümü karşılarken yerlileri kıskandıran kadın, diğerleri... İşte hepsi buradaydı. "Dışarıdakileri kurtarmalı, mutlaka yanıma almalıyım" diye düşündü. Anlamamalarını çoktan kabullenmişti ama yazdıklarını bile göremeyecek hale gelmeleri... Gözyaşlarına boğuldu. Mutlaka onlar için yapabileceği bir şeyler olmalıydı. Sıkı sıkı sarıldı kalemine. Giydirilmeyi bekleyen çıplak kalmış bunca kâğıt varken vazgeçmeyecekti. Bir tek kişi olsun görene kadar..."
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.