9786054635900
503382
https://www.turkishbooks.com/books/postmodern-dusuncede-temsil-krizi-p503382.html
Postmodern Düşüncede Temsil Krizi
10.56
Modern düşünce gerçekliğin rasyonel olana
müracaatla kavranabileceği noktasında klasik
düşünce ile ortak bir konumu paylaşmakta fakat
bununla beraber varlık, bilgi ve hakikat üzerine olan
söylemlerini özne zemininde temellendirerek klasik
dönemin anlayışından farklılık arz etmektedir. Klasik
dönemle olan bağlarını bu hümanist ve subjektivist
anlayış lehine koparan modern dönem, temsilci
düşünme mantığı ile sadece bilgi anlayışına değil
ontolojik, etik-politik ve estetik düşüncelerine de yön
vermiş ve rasyonelleşmiş bir düşünceyi
benimsemiştir.
Bu epistemolojik serüven, başlangıcından bu yana
ihtiva ettiği birtakım sorunlar sebebiyle postmodern
düşünce tarafından eleştiriye açılmaktadır. Bu
noktada modern düşünceye bir tepki olarak kendisini
onun karşısında konumlandıran postmodern anlayış,
gerçekliğin temsil edilebilirliği konusunda modern
düşünceden ayrılmaktadır. Temsil fikrinin gerek
teorik olarak imkansızlığı gerekse pratik olarak
sorunlu yönleri sebebiyle postmodern düşünce
böylesi bir temsil anlayışına itiraz etmektedir. Bu
nedenle postmodern düşünce, temsil fikrinin,
epistemik iddialarının yanı sıra etik ve politik imaları
da barındıran baskıcı bir yapıya sahip olduğuna
dikkat çekerek uzun süre özdeşlik lehine bastırılan
farklılığı olumlayan bir söyleme açılmaktadır
Temsilin imkanı/imkansızlığı konusunda iki zıt
pozisyonda konumlanan modern ve postmodern
düşüncenin söz konusu düşünce tarzına yönelik
iddiaları çalışmanın ana konusudur. Çalışmamız bu
perspektiften hareketle temsil fikrinin serüvenini ele
almak suretiyle bu düşünce tarzının sebeplerini ve
tezahürlerini, sorunlarını ve sınırlarını analiz
etmektedir.
müracaatla kavranabileceği noktasında klasik
düşünce ile ortak bir konumu paylaşmakta fakat
bununla beraber varlık, bilgi ve hakikat üzerine olan
söylemlerini özne zemininde temellendirerek klasik
dönemin anlayışından farklılık arz etmektedir. Klasik
dönemle olan bağlarını bu hümanist ve subjektivist
anlayış lehine koparan modern dönem, temsilci
düşünme mantığı ile sadece bilgi anlayışına değil
ontolojik, etik-politik ve estetik düşüncelerine de yön
vermiş ve rasyonelleşmiş bir düşünceyi
benimsemiştir.
Bu epistemolojik serüven, başlangıcından bu yana
ihtiva ettiği birtakım sorunlar sebebiyle postmodern
düşünce tarafından eleştiriye açılmaktadır. Bu
noktada modern düşünceye bir tepki olarak kendisini
onun karşısında konumlandıran postmodern anlayış,
gerçekliğin temsil edilebilirliği konusunda modern
düşünceden ayrılmaktadır. Temsil fikrinin gerek
teorik olarak imkansızlığı gerekse pratik olarak
sorunlu yönleri sebebiyle postmodern düşünce
böylesi bir temsil anlayışına itiraz etmektedir. Bu
nedenle postmodern düşünce, temsil fikrinin,
epistemik iddialarının yanı sıra etik ve politik imaları
da barındıran baskıcı bir yapıya sahip olduğuna
dikkat çekerek uzun süre özdeşlik lehine bastırılan
farklılığı olumlayan bir söyleme açılmaktadır
Temsilin imkanı/imkansızlığı konusunda iki zıt
pozisyonda konumlanan modern ve postmodern
düşüncenin söz konusu düşünce tarzına yönelik
iddiaları çalışmanın ana konusudur. Çalışmamız bu
perspektiften hareketle temsil fikrinin serüvenini ele
almak suretiyle bu düşünce tarzının sebeplerini ve
tezahürlerini, sorunlarını ve sınırlarını analiz
etmektedir.
Modern düşünce gerçekliğin rasyonel olana
müracaatla kavranabileceği noktasında klasik
düşünce ile ortak bir konumu paylaşmakta fakat
bununla beraber varlık, bilgi ve hakikat üzerine olan
söylemlerini özne zemininde temellendirerek klasik
dönemin anlayışından farklılık arz etmektedir. Klasik
dönemle olan bağlarını bu hümanist ve subjektivist
anlayış lehine koparan modern dönem, temsilci
düşünme mantığı ile sadece bilgi anlayışına değil
ontolojik, etik-politik ve estetik düşüncelerine de yön
vermiş ve rasyonelleşmiş bir düşünceyi
benimsemiştir.
Bu epistemolojik serüven, başlangıcından bu yana
ihtiva ettiği birtakım sorunlar sebebiyle postmodern
düşünce tarafından eleştiriye açılmaktadır. Bu
noktada modern düşünceye bir tepki olarak kendisini
onun karşısında konumlandıran postmodern anlayış,
gerçekliğin temsil edilebilirliği konusunda modern
düşünceden ayrılmaktadır. Temsil fikrinin gerek
teorik olarak imkansızlığı gerekse pratik olarak
sorunlu yönleri sebebiyle postmodern düşünce
böylesi bir temsil anlayışına itiraz etmektedir. Bu
nedenle postmodern düşünce, temsil fikrinin,
epistemik iddialarının yanı sıra etik ve politik imaları
da barındıran baskıcı bir yapıya sahip olduğuna
dikkat çekerek uzun süre özdeşlik lehine bastırılan
farklılığı olumlayan bir söyleme açılmaktadır
Temsilin imkanı/imkansızlığı konusunda iki zıt
pozisyonda konumlanan modern ve postmodern
düşüncenin söz konusu düşünce tarzına yönelik
iddiaları çalışmanın ana konusudur. Çalışmamız bu
perspektiften hareketle temsil fikrinin serüvenini ele
almak suretiyle bu düşünce tarzının sebeplerini ve
tezahürlerini, sorunlarını ve sınırlarını analiz
etmektedir.
müracaatla kavranabileceği noktasında klasik
düşünce ile ortak bir konumu paylaşmakta fakat
bununla beraber varlık, bilgi ve hakikat üzerine olan
söylemlerini özne zemininde temellendirerek klasik
dönemin anlayışından farklılık arz etmektedir. Klasik
dönemle olan bağlarını bu hümanist ve subjektivist
anlayış lehine koparan modern dönem, temsilci
düşünme mantığı ile sadece bilgi anlayışına değil
ontolojik, etik-politik ve estetik düşüncelerine de yön
vermiş ve rasyonelleşmiş bir düşünceyi
benimsemiştir.
Bu epistemolojik serüven, başlangıcından bu yana
ihtiva ettiği birtakım sorunlar sebebiyle postmodern
düşünce tarafından eleştiriye açılmaktadır. Bu
noktada modern düşünceye bir tepki olarak kendisini
onun karşısında konumlandıran postmodern anlayış,
gerçekliğin temsil edilebilirliği konusunda modern
düşünceden ayrılmaktadır. Temsil fikrinin gerek
teorik olarak imkansızlığı gerekse pratik olarak
sorunlu yönleri sebebiyle postmodern düşünce
böylesi bir temsil anlayışına itiraz etmektedir. Bu
nedenle postmodern düşünce, temsil fikrinin,
epistemik iddialarının yanı sıra etik ve politik imaları
da barındıran baskıcı bir yapıya sahip olduğuna
dikkat çekerek uzun süre özdeşlik lehine bastırılan
farklılığı olumlayan bir söyleme açılmaktadır
Temsilin imkanı/imkansızlığı konusunda iki zıt
pozisyonda konumlanan modern ve postmodern
düşüncenin söz konusu düşünce tarzına yönelik
iddiaları çalışmanın ana konusudur. Çalışmamız bu
perspektiften hareketle temsil fikrinin serüvenini ele
almak suretiyle bu düşünce tarzının sebeplerini ve
tezahürlerini, sorunlarını ve sınırlarını analiz
etmektedir.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.