9786050834543
510706
https://www.turkishbooks.com/books/poetik-ve-politik-bir-kulturel-calismalar-ansiklopedisi-p510706.html
Poetik ve Politik & Bir Kültürel Çalışmalar Ansiklopedisi
10.8
Besim F. Dellaloğlu, yeni kitabı Poetik ve Politik'te okuru 'uzun bir devrim'e davet
edip zihinsel bir yolculuğa çıkarıyor. Ünlü sosyolog, İstanbul-Sakarya-Lizbon-
Strasbourg hattında şekillenen 'kültürel çalışmalar ansiklopedisi'nde, kavramlar
üzerine arkeolojik kazılar yapıyor ve bu kazılardan günümüz Türkiye'sine dair önemli
sonuçlar çıkarıyor.
"Avrupa tecrübesinde Müfredat, Maarif'ten önce oluşmuştur. Bu aynı zamanda şu
anlama gelir: Batı'da Müfredat, ulus-devletten öncedir. [...] Rönesans'tan beri gelişen
kültürel kamusal alan Müfredat'ın oluştuğu yerdir. Dolayısıyla Avrupa ulus-devletleri
yurttaş prototiplerini işte bu kamusal alandan devşirmiş ve zorunlu eğitimle
toplumsallaştırmışlardır. Ancak örneğin Türkiye gibi modernleşme toplumlarında ise
Maarif gündeme geldiğinde kamusallaşmış bir Müfredat hâlihazırda mevcut değildir.
Kamusallaşmış bir Müfredat'ın eksikliği ise Maarif ile Antropolojik Kültür arasındaki
sürekliliğin yeterince sağlanamamasına neden olmuştur. Evet, Türkiye'de Maarif ile
Antropolojik Kültür arasındaki mesafe çok fazladır. Hatta o kadar fazladır ki, bugün
Türkiye'de yaşanan Kültür Savaşları'nın gerilim ekseni tam da buraya
konumlanmaktadır. Yani Türkiye'deki Kültür Savaşları'nın önemli bir boyutu
Antropolojik Kültür ile Maarif arasındadır. İslamcılar, yerliciler, muhafazakârlar
ısrarla Antropolojik Kültür'ü savunurken, laikler, sekülerler, solcular Maarif'i
edip zihinsel bir yolculuğa çıkarıyor. Ünlü sosyolog, İstanbul-Sakarya-Lizbon-
Strasbourg hattında şekillenen 'kültürel çalışmalar ansiklopedisi'nde, kavramlar
üzerine arkeolojik kazılar yapıyor ve bu kazılardan günümüz Türkiye'sine dair önemli
sonuçlar çıkarıyor.
"Avrupa tecrübesinde Müfredat, Maarif'ten önce oluşmuştur. Bu aynı zamanda şu
anlama gelir: Batı'da Müfredat, ulus-devletten öncedir. [...] Rönesans'tan beri gelişen
kültürel kamusal alan Müfredat'ın oluştuğu yerdir. Dolayısıyla Avrupa ulus-devletleri
yurttaş prototiplerini işte bu kamusal alandan devşirmiş ve zorunlu eğitimle
toplumsallaştırmışlardır. Ancak örneğin Türkiye gibi modernleşme toplumlarında ise
Maarif gündeme geldiğinde kamusallaşmış bir Müfredat hâlihazırda mevcut değildir.
Kamusallaşmış bir Müfredat'ın eksikliği ise Maarif ile Antropolojik Kültür arasındaki
sürekliliğin yeterince sağlanamamasına neden olmuştur. Evet, Türkiye'de Maarif ile
Antropolojik Kültür arasındaki mesafe çok fazladır. Hatta o kadar fazladır ki, bugün
Türkiye'de yaşanan Kültür Savaşları'nın gerilim ekseni tam da buraya
konumlanmaktadır. Yani Türkiye'deki Kültür Savaşları'nın önemli bir boyutu
Antropolojik Kültür ile Maarif arasındadır. İslamcılar, yerliciler, muhafazakârlar
ısrarla Antropolojik Kültür'ü savunurken, laikler, sekülerler, solcular Maarif'i
Besim F. Dellaloğlu, yeni kitabı Poetik ve Politik'te okuru 'uzun bir devrim'e davet
edip zihinsel bir yolculuğa çıkarıyor. Ünlü sosyolog, İstanbul-Sakarya-Lizbon-
Strasbourg hattında şekillenen 'kültürel çalışmalar ansiklopedisi'nde, kavramlar
üzerine arkeolojik kazılar yapıyor ve bu kazılardan günümüz Türkiye'sine dair önemli
sonuçlar çıkarıyor.
"Avrupa tecrübesinde Müfredat, Maarif'ten önce oluşmuştur. Bu aynı zamanda şu
anlama gelir: Batı'da Müfredat, ulus-devletten öncedir. [...] Rönesans'tan beri gelişen
kültürel kamusal alan Müfredat'ın oluştuğu yerdir. Dolayısıyla Avrupa ulus-devletleri
yurttaş prototiplerini işte bu kamusal alandan devşirmiş ve zorunlu eğitimle
toplumsallaştırmışlardır. Ancak örneğin Türkiye gibi modernleşme toplumlarında ise
Maarif gündeme geldiğinde kamusallaşmış bir Müfredat hâlihazırda mevcut değildir.
Kamusallaşmış bir Müfredat'ın eksikliği ise Maarif ile Antropolojik Kültür arasındaki
sürekliliğin yeterince sağlanamamasına neden olmuştur. Evet, Türkiye'de Maarif ile
Antropolojik Kültür arasındaki mesafe çok fazladır. Hatta o kadar fazladır ki, bugün
Türkiye'de yaşanan Kültür Savaşları'nın gerilim ekseni tam da buraya
konumlanmaktadır. Yani Türkiye'deki Kültür Savaşları'nın önemli bir boyutu
Antropolojik Kültür ile Maarif arasındadır. İslamcılar, yerliciler, muhafazakârlar
ısrarla Antropolojik Kültür'ü savunurken, laikler, sekülerler, solcular Maarif'i
edip zihinsel bir yolculuğa çıkarıyor. Ünlü sosyolog, İstanbul-Sakarya-Lizbon-
Strasbourg hattında şekillenen 'kültürel çalışmalar ansiklopedisi'nde, kavramlar
üzerine arkeolojik kazılar yapıyor ve bu kazılardan günümüz Türkiye'sine dair önemli
sonuçlar çıkarıyor.
"Avrupa tecrübesinde Müfredat, Maarif'ten önce oluşmuştur. Bu aynı zamanda şu
anlama gelir: Batı'da Müfredat, ulus-devletten öncedir. [...] Rönesans'tan beri gelişen
kültürel kamusal alan Müfredat'ın oluştuğu yerdir. Dolayısıyla Avrupa ulus-devletleri
yurttaş prototiplerini işte bu kamusal alandan devşirmiş ve zorunlu eğitimle
toplumsallaştırmışlardır. Ancak örneğin Türkiye gibi modernleşme toplumlarında ise
Maarif gündeme geldiğinde kamusallaşmış bir Müfredat hâlihazırda mevcut değildir.
Kamusallaşmış bir Müfredat'ın eksikliği ise Maarif ile Antropolojik Kültür arasındaki
sürekliliğin yeterince sağlanamamasına neden olmuştur. Evet, Türkiye'de Maarif ile
Antropolojik Kültür arasındaki mesafe çok fazladır. Hatta o kadar fazladır ki, bugün
Türkiye'de yaşanan Kültür Savaşları'nın gerilim ekseni tam da buraya
konumlanmaktadır. Yani Türkiye'deki Kültür Savaşları'nın önemli bir boyutu
Antropolojik Kültür ile Maarif arasındadır. İslamcılar, yerliciler, muhafazakârlar
ısrarla Antropolojik Kültür'ü savunurken, laikler, sekülerler, solcular Maarif'i
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.