9799756618461
33416
https://www.turkishbooks.com/books/paylasilamayan-belde-konstantiniyye-p33416.html
Paylaşılamayan Belde Konstantiniyye
12
Niçin İstanbul değil de "Konstantiniyye" serlevhası nâçiz eserimizin adı oldu!.. Çünkü, böylesi yakışırdı. Çünkü hiçbir zaman "İstanbul" feth edilemez. Bu mukaddesat, Feth-i Mübin'den sonra müzkür Beldeye layık görülmüş bir değerli isimdir. Çoğu makale ve tefrikalarda "İstanbul'un Fethi" gibi pek yanlış tanıtım başlıkları kullananlar olmaktadır ki bu fevkalâde yanlış ve tam mânâda bir hatadır ki, telafisi gayr-ı kabidir!..
Zira, Hz.Peygamberimiz, Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimizin mukaddes Hadis-i Şerifleri, "Konstantiniyye"i işaret buyurmuştur. İstanbul'u değil. Dolayısıyle, nâçiz eserimize yukarıda kayda geçtiğimiz adı koymamız, en münasip ve en doğru seçim olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz.
İslâm ahlâk ve faziletini, Türk'lük şuur ve gururunu en asil şekilde meydana koyan eşsiz Fatih Sultan II. Mehmed Hân, Adalet ve müsamahakâr oluşuyla da Cihan Hükümdarları arasında en başta gelenlerdendir ki, sırf bu meziyeti dahi bizim tam bir titizlikle çalışıp bu mütevazi eseri meydana getirmemize yetmiştir.
"Doğu" Roma Fatihi ve Büyük Türk Hâkanı II.Mehmed Hân, Bizans'ın en mukaddes varlığı Asya Sofya Katedrali'nin önüne geldiğinde, Bizanslılar, başlarında yüksek dereceli Ruhaniler ile birlikte, eşsiz Cihangir'in karşısında ağlıyarak secdeye kapandıklarında Genç Türk Hükümdarı, Sultan Fatih, bir el işaretiyle hemen hepsini susturarak, Bizans Fatrik'ine hitaben şu tarihi konuşmayı yapmıştı.
(-Ayağa kalk! Ben Sultan Mehmed, sana ve Rahip yoldaşlarına ve bütün Bizans halkına söylüyorum ki; Bugünden itibaren artık ne hayatınız, ne de hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkmayınız!
Hepiniz Dininizde, mezhebinizde, işinizde, ticaretinizde hürsünüz. İsterseniz Şehirden çıkıp gider, isterseniz kalır, diğer tebam gibi mes'ut ve müreffeh yaşarsınız. Elinde silâlı olmayan hiç bir Bizanslı'nın burnu dahi kanamayacaktır.)
Niçin İstanbul değil de "Konstantiniyye" serlevhası nâçiz eserimizin adı oldu!.. Çünkü, böylesi yakışırdı. Çünkü hiçbir zaman "İstanbul" feth edilemez. Bu mukaddesat, Feth-i Mübin'den sonra müzkür Beldeye layık görülmüş bir değerli isimdir. Çoğu makale ve tefrikalarda "İstanbul'un Fethi" gibi pek yanlış tanıtım başlıkları kullananlar olmaktadır ki bu fevkalâde yanlış ve tam mânâda bir hatadır ki, telafisi gayr-ı kabidir!..
Zira, Hz.Peygamberimiz, Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimizin mukaddes Hadis-i Şerifleri, "Konstantiniyye"i işaret buyurmuştur. İstanbul'u değil. Dolayısıyle, nâçiz eserimize yukarıda kayda geçtiğimiz adı koymamız, en münasip ve en doğru seçim olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz.
İslâm ahlâk ve faziletini, Türk'lük şuur ve gururunu en asil şekilde meydana koyan eşsiz Fatih Sultan II. Mehmed Hân, Adalet ve müsamahakâr oluşuyla da Cihan Hükümdarları arasında en başta gelenlerdendir ki, sırf bu meziyeti dahi bizim tam bir titizlikle çalışıp bu mütevazi eseri meydana getirmemize yetmiştir.
"Doğu" Roma Fatihi ve Büyük Türk Hâkanı II.Mehmed Hân, Bizans'ın en mukaddes varlığı Asya Sofya Katedrali'nin önüne geldiğinde, Bizanslılar, başlarında yüksek dereceli Ruhaniler ile birlikte, eşsiz Cihangir'in karşısında ağlıyarak secdeye kapandıklarında Genç Türk Hükümdarı, Sultan Fatih, bir el işaretiyle hemen hepsini susturarak, Bizans Fatrik'ine hitaben şu tarihi konuşmayı yapmıştı.
(-Ayağa kalk! Ben Sultan Mehmed, sana ve Rahip yoldaşlarına ve bütün Bizans halkına söylüyorum ki; Bugünden itibaren artık ne hayatınız, ne de hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkmayınız!
Hepiniz Dininizde, mezhebinizde, işinizde, ticaretinizde hürsünüz. İsterseniz Şehirden çıkıp gider, isterseniz kalır, diğer tebam gibi mes'ut ve müreffeh yaşarsınız. Elinde silâlı olmayan hiç bir Bizanslı'nın burnu dahi kanamayacaktır.)
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.