9786257702386
516425
https://www.turkishbooks.com/books/paradigmatik-kirilmalarla-selcuklu-medeniyeti-tarihi-p516425.html
Paradigmatik Kırılmalarla Selçuklu Medeniyeti Tarihi
9.828
Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Devleti döneminde devletin gidişatını kökten etkileyen birçok
paradigmatik kırılmalar yaşanmıştır. Bu kırılmalar bazen hükümdarlar tarafından oluşturulduğu
gibi bazen de önemli yöneticiler veya güçler tarafından meydana getirilmiştir. Paradigma
kırılmalarına onları yönelten genel veya özel düşünceleri, idealleri ve hayalleri olmuştur.
Örneğin, hanedana ismini veren Selçuk Bey, Cend şehrine geldiği zaman en yakın bölgeler olan
Maveraünnehir ve Horasan'da İslamiyet hâkim din durumuna yükselmişti. Bundan dolayı
Selçukluların varlığını devam ettirmesi için Müslüman olması elzem hale gelmişti. Bu durumu
Selçuk Bey'in şu sözleri gayet net biçimde göstermektedir: "Biz göç edip yerleştiğimiz bu ülkede
hâkim din haline gelen İslamiyeti kabul etmek zorundayız, aksi halde bir devlet halinde gelişip
büyüyemeyiz, önemsiz küçük bir kitle olarak yaşamaya mahkûm oluruz."
Anadolu Selçuklularının kurucusu Süleymanşah için de buna benzer bir paradigma değişikliği
elzem hale gelmiştir. Süleymanşah, çağının çok ilerisinde bir ferasetle Selçuklular için geleceğin
batıda olduğunu kuzenlerinden daha erken görmüştür. Çağrı Bey kendisinden yaklaşık 60 sene
önce Anadolu'ya gelmesine ve kardeşi Tuğrul Bey'e bu toprakların kendileri için yerleşime çok
uygun olduğunu söylemesine rağmen, değişik nedenlerle yeniden doğuya yönelmiştir. Babasını
ve dedesini doğudaki iktidar mücadeleleri sırasında kaybeden Süleymanşah, hanedanı için
geleceğin batıda olduğunu küçük yaşlarında anlamıştır. Bundan dolayı başkentini 1075 yılında
Anadolu'nun en batısındaki stratejik şehir İznik olarak seçmiş ve Anadolu'nun vatanlaşmasının
yolunu açmıştır. Kısacası Selçuklu ailesini paradigmatik değişime zorlayan çeşitli nedenler Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Devleti döneminde devletin gidişatını kökten etkileyen birçok
paradigmatik kırılmalar yaşanmıştır. Bu kırılmalar bazen hükümdarlar tarafından oluşturulduğu
gibi bazen de önemli yöneticiler veya güçler tarafından meydana getirilmiştir. Paradigma
kırılmalarına onları yönelten genel veya özel düşünceleri, idealleri ve hayalleri olmuştur.
Örneğin, hanedana ismini veren Selçuk Bey, Cend şehrine geldiği zaman en yakın bölgeler olan
Maveraünnehir ve Horasan'da İslamiyet hâkim din durumuna yükselmişti. Bundan dolayı
Selçukluların varlığını devam ettirmesi için Müslüman olması elzem hale gelmişti. Bu durumu
Selçuk Bey'in şu sözleri gayet net biçimde göstermektedir: "Biz göç edip yerleştiğimiz bu ülkede
hâkim din haline gelen İslamiyeti kabul etmek zorundayız, aksi halde bir devlet halinde gelişip
büyüyemeyiz, önemsiz küçük bir kitle olarak yaşamaya mahkûm oluruz."
Anadolu Selçuklularının kurucusu Süleymanşah için de buna benzer bir paradigma değişikliği
elzem hale gelmiştir. Süleymanşah, çağının çok ilerisinde bir ferasetle Selçuklular için geleceğin
batıda olduğunu kuzenlerinden daha erken görmüştür. Çağrı Bey kendisinden yaklaşık 60 sene
önce Anadolu'ya gelmesine ve kardeşi Tuğrul Bey'e bu toprakların kendileri için yerleşime çok
uygun olduğunu söylemesine rağmen, değişik nedenlerle yeniden doğuya yönelmiştir. Babasını
ve dedesini doğudaki iktidar mücadeleleri sırasında kaybeden Süleymanşah, hanedanı için
geleceğin batıda olduğunu küçük yaşlarında anlamıştır. Bundan dolayı başkentini 1075 yılında
Anadolu'nun en batısındaki stratejik şehir İznik olarak seçmiş ve Anadolu'nun vatanlaşmasının
yolunu açmıştır. Kısacası Selçuklu ailesini paradigmatik değişime zorlayan çeşitli nedenler olmuştur. Elbette bu paradigmatik değişimler her zaman devletin lehinde olmamıştır. Ama
gerçekleştikleri dönemin ana ruhunu göstermesi açısından önemlidirler.
paradigmatik kırılmalar yaşanmıştır. Bu kırılmalar bazen hükümdarlar tarafından oluşturulduğu
gibi bazen de önemli yöneticiler veya güçler tarafından meydana getirilmiştir. Paradigma
kırılmalarına onları yönelten genel veya özel düşünceleri, idealleri ve hayalleri olmuştur.
Örneğin, hanedana ismini veren Selçuk Bey, Cend şehrine geldiği zaman en yakın bölgeler olan
Maveraünnehir ve Horasan'da İslamiyet hâkim din durumuna yükselmişti. Bundan dolayı
Selçukluların varlığını devam ettirmesi için Müslüman olması elzem hale gelmişti. Bu durumu
Selçuk Bey'in şu sözleri gayet net biçimde göstermektedir: "Biz göç edip yerleştiğimiz bu ülkede
hâkim din haline gelen İslamiyeti kabul etmek zorundayız, aksi halde bir devlet halinde gelişip
büyüyemeyiz, önemsiz küçük bir kitle olarak yaşamaya mahkûm oluruz."
Anadolu Selçuklularının kurucusu Süleymanşah için de buna benzer bir paradigma değişikliği
elzem hale gelmiştir. Süleymanşah, çağının çok ilerisinde bir ferasetle Selçuklular için geleceğin
batıda olduğunu kuzenlerinden daha erken görmüştür. Çağrı Bey kendisinden yaklaşık 60 sene
önce Anadolu'ya gelmesine ve kardeşi Tuğrul Bey'e bu toprakların kendileri için yerleşime çok
uygun olduğunu söylemesine rağmen, değişik nedenlerle yeniden doğuya yönelmiştir. Babasını
ve dedesini doğudaki iktidar mücadeleleri sırasında kaybeden Süleymanşah, hanedanı için
geleceğin batıda olduğunu küçük yaşlarında anlamıştır. Bundan dolayı başkentini 1075 yılında
Anadolu'nun en batısındaki stratejik şehir İznik olarak seçmiş ve Anadolu'nun vatanlaşmasının
yolunu açmıştır. Kısacası Selçuklu ailesini paradigmatik değişime zorlayan çeşitli nedenler Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Devleti döneminde devletin gidişatını kökten etkileyen birçok
paradigmatik kırılmalar yaşanmıştır. Bu kırılmalar bazen hükümdarlar tarafından oluşturulduğu
gibi bazen de önemli yöneticiler veya güçler tarafından meydana getirilmiştir. Paradigma
kırılmalarına onları yönelten genel veya özel düşünceleri, idealleri ve hayalleri olmuştur.
Örneğin, hanedana ismini veren Selçuk Bey, Cend şehrine geldiği zaman en yakın bölgeler olan
Maveraünnehir ve Horasan'da İslamiyet hâkim din durumuna yükselmişti. Bundan dolayı
Selçukluların varlığını devam ettirmesi için Müslüman olması elzem hale gelmişti. Bu durumu
Selçuk Bey'in şu sözleri gayet net biçimde göstermektedir: "Biz göç edip yerleştiğimiz bu ülkede
hâkim din haline gelen İslamiyeti kabul etmek zorundayız, aksi halde bir devlet halinde gelişip
büyüyemeyiz, önemsiz küçük bir kitle olarak yaşamaya mahkûm oluruz."
Anadolu Selçuklularının kurucusu Süleymanşah için de buna benzer bir paradigma değişikliği
elzem hale gelmiştir. Süleymanşah, çağının çok ilerisinde bir ferasetle Selçuklular için geleceğin
batıda olduğunu kuzenlerinden daha erken görmüştür. Çağrı Bey kendisinden yaklaşık 60 sene
önce Anadolu'ya gelmesine ve kardeşi Tuğrul Bey'e bu toprakların kendileri için yerleşime çok
uygun olduğunu söylemesine rağmen, değişik nedenlerle yeniden doğuya yönelmiştir. Babasını
ve dedesini doğudaki iktidar mücadeleleri sırasında kaybeden Süleymanşah, hanedanı için
geleceğin batıda olduğunu küçük yaşlarında anlamıştır. Bundan dolayı başkentini 1075 yılında
Anadolu'nun en batısındaki stratejik şehir İznik olarak seçmiş ve Anadolu'nun vatanlaşmasının
yolunu açmıştır. Kısacası Selçuklu ailesini paradigmatik değişime zorlayan çeşitli nedenler olmuştur. Elbette bu paradigmatik değişimler her zaman devletin lehinde olmamıştır. Ama
gerçekleştikleri dönemin ana ruhunu göstermesi açısından önemlidirler.
Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Devleti döneminde devletin gidişatını kökten etkileyen birçok
paradigmatik kırılmalar yaşanmıştır. Bu kırılmalar bazen hükümdarlar tarafından oluşturulduğu
gibi bazen de önemli yöneticiler veya güçler tarafından meydana getirilmiştir. Paradigma
kırılmalarına onları yönelten genel veya özel düşünceleri, idealleri ve hayalleri olmuştur.
Örneğin, hanedana ismini veren Selçuk Bey, Cend şehrine geldiği zaman en yakın bölgeler olan
Maveraünnehir ve Horasan'da İslamiyet hâkim din durumuna yükselmişti. Bundan dolayı
Selçukluların varlığını devam ettirmesi için Müslüman olması elzem hale gelmişti. Bu durumu
Selçuk Bey'in şu sözleri gayet net biçimde göstermektedir: "Biz göç edip yerleştiğimiz bu ülkede
hâkim din haline gelen İslamiyeti kabul etmek zorundayız, aksi halde bir devlet halinde gelişip
büyüyemeyiz, önemsiz küçük bir kitle olarak yaşamaya mahkûm oluruz."
Anadolu Selçuklularının kurucusu Süleymanşah için de buna benzer bir paradigma değişikliği
elzem hale gelmiştir. Süleymanşah, çağının çok ilerisinde bir ferasetle Selçuklular için geleceğin
batıda olduğunu kuzenlerinden daha erken görmüştür. Çağrı Bey kendisinden yaklaşık 60 sene
önce Anadolu'ya gelmesine ve kardeşi Tuğrul Bey'e bu toprakların kendileri için yerleşime çok
uygun olduğunu söylemesine rağmen, değişik nedenlerle yeniden doğuya yönelmiştir. Babasını
ve dedesini doğudaki iktidar mücadeleleri sırasında kaybeden Süleymanşah, hanedanı için
geleceğin batıda olduğunu küçük yaşlarında anlamıştır. Bundan dolayı başkentini 1075 yılında
Anadolu'nun en batısındaki stratejik şehir İznik olarak seçmiş ve Anadolu'nun vatanlaşmasının
yolunu açmıştır. Kısacası Selçuklu ailesini paradigmatik değişime zorlayan çeşitli nedenler Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Devleti döneminde devletin gidişatını kökten etkileyen birçok
paradigmatik kırılmalar yaşanmıştır. Bu kırılmalar bazen hükümdarlar tarafından oluşturulduğu
gibi bazen de önemli yöneticiler veya güçler tarafından meydana getirilmiştir. Paradigma
kırılmalarına onları yönelten genel veya özel düşünceleri, idealleri ve hayalleri olmuştur.
Örneğin, hanedana ismini veren Selçuk Bey, Cend şehrine geldiği zaman en yakın bölgeler olan
Maveraünnehir ve Horasan'da İslamiyet hâkim din durumuna yükselmişti. Bundan dolayı
Selçukluların varlığını devam ettirmesi için Müslüman olması elzem hale gelmişti. Bu durumu
Selçuk Bey'in şu sözleri gayet net biçimde göstermektedir: "Biz göç edip yerleştiğimiz bu ülkede
hâkim din haline gelen İslamiyeti kabul etmek zorundayız, aksi halde bir devlet halinde gelişip
büyüyemeyiz, önemsiz küçük bir kitle olarak yaşamaya mahkûm oluruz."
Anadolu Selçuklularının kurucusu Süleymanşah için de buna benzer bir paradigma değişikliği
elzem hale gelmiştir. Süleymanşah, çağının çok ilerisinde bir ferasetle Selçuklular için geleceğin
batıda olduğunu kuzenlerinden daha erken görmüştür. Çağrı Bey kendisinden yaklaşık 60 sene
önce Anadolu'ya gelmesine ve kardeşi Tuğrul Bey'e bu toprakların kendileri için yerleşime çok
uygun olduğunu söylemesine rağmen, değişik nedenlerle yeniden doğuya yönelmiştir. Babasını
ve dedesini doğudaki iktidar mücadeleleri sırasında kaybeden Süleymanşah, hanedanı için
geleceğin batıda olduğunu küçük yaşlarında anlamıştır. Bundan dolayı başkentini 1075 yılında
Anadolu'nun en batısındaki stratejik şehir İznik olarak seçmiş ve Anadolu'nun vatanlaşmasının
yolunu açmıştır. Kısacası Selçuklu ailesini paradigmatik değişime zorlayan çeşitli nedenler olmuştur. Elbette bu paradigmatik değişimler her zaman devletin lehinde olmamıştır. Ama
gerçekleştikleri dönemin ana ruhunu göstermesi açısından önemlidirler.
paradigmatik kırılmalar yaşanmıştır. Bu kırılmalar bazen hükümdarlar tarafından oluşturulduğu
gibi bazen de önemli yöneticiler veya güçler tarafından meydana getirilmiştir. Paradigma
kırılmalarına onları yönelten genel veya özel düşünceleri, idealleri ve hayalleri olmuştur.
Örneğin, hanedana ismini veren Selçuk Bey, Cend şehrine geldiği zaman en yakın bölgeler olan
Maveraünnehir ve Horasan'da İslamiyet hâkim din durumuna yükselmişti. Bundan dolayı
Selçukluların varlığını devam ettirmesi için Müslüman olması elzem hale gelmişti. Bu durumu
Selçuk Bey'in şu sözleri gayet net biçimde göstermektedir: "Biz göç edip yerleştiğimiz bu ülkede
hâkim din haline gelen İslamiyeti kabul etmek zorundayız, aksi halde bir devlet halinde gelişip
büyüyemeyiz, önemsiz küçük bir kitle olarak yaşamaya mahkûm oluruz."
Anadolu Selçuklularının kurucusu Süleymanşah için de buna benzer bir paradigma değişikliği
elzem hale gelmiştir. Süleymanşah, çağının çok ilerisinde bir ferasetle Selçuklular için geleceğin
batıda olduğunu kuzenlerinden daha erken görmüştür. Çağrı Bey kendisinden yaklaşık 60 sene
önce Anadolu'ya gelmesine ve kardeşi Tuğrul Bey'e bu toprakların kendileri için yerleşime çok
uygun olduğunu söylemesine rağmen, değişik nedenlerle yeniden doğuya yönelmiştir. Babasını
ve dedesini doğudaki iktidar mücadeleleri sırasında kaybeden Süleymanşah, hanedanı için
geleceğin batıda olduğunu küçük yaşlarında anlamıştır. Bundan dolayı başkentini 1075 yılında
Anadolu'nun en batısındaki stratejik şehir İznik olarak seçmiş ve Anadolu'nun vatanlaşmasının
yolunu açmıştır. Kısacası Selçuklu ailesini paradigmatik değişime zorlayan çeşitli nedenler Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Devleti döneminde devletin gidişatını kökten etkileyen birçok
paradigmatik kırılmalar yaşanmıştır. Bu kırılmalar bazen hükümdarlar tarafından oluşturulduğu
gibi bazen de önemli yöneticiler veya güçler tarafından meydana getirilmiştir. Paradigma
kırılmalarına onları yönelten genel veya özel düşünceleri, idealleri ve hayalleri olmuştur.
Örneğin, hanedana ismini veren Selçuk Bey, Cend şehrine geldiği zaman en yakın bölgeler olan
Maveraünnehir ve Horasan'da İslamiyet hâkim din durumuna yükselmişti. Bundan dolayı
Selçukluların varlığını devam ettirmesi için Müslüman olması elzem hale gelmişti. Bu durumu
Selçuk Bey'in şu sözleri gayet net biçimde göstermektedir: "Biz göç edip yerleştiğimiz bu ülkede
hâkim din haline gelen İslamiyeti kabul etmek zorundayız, aksi halde bir devlet halinde gelişip
büyüyemeyiz, önemsiz küçük bir kitle olarak yaşamaya mahkûm oluruz."
Anadolu Selçuklularının kurucusu Süleymanşah için de buna benzer bir paradigma değişikliği
elzem hale gelmiştir. Süleymanşah, çağının çok ilerisinde bir ferasetle Selçuklular için geleceğin
batıda olduğunu kuzenlerinden daha erken görmüştür. Çağrı Bey kendisinden yaklaşık 60 sene
önce Anadolu'ya gelmesine ve kardeşi Tuğrul Bey'e bu toprakların kendileri için yerleşime çok
uygun olduğunu söylemesine rağmen, değişik nedenlerle yeniden doğuya yönelmiştir. Babasını
ve dedesini doğudaki iktidar mücadeleleri sırasında kaybeden Süleymanşah, hanedanı için
geleceğin batıda olduğunu küçük yaşlarında anlamıştır. Bundan dolayı başkentini 1075 yılında
Anadolu'nun en batısındaki stratejik şehir İznik olarak seçmiş ve Anadolu'nun vatanlaşmasının
yolunu açmıştır. Kısacası Selçuklu ailesini paradigmatik değişime zorlayan çeşitli nedenler olmuştur. Elbette bu paradigmatik değişimler her zaman devletin lehinde olmamıştır. Ama
gerçekleştikleri dönemin ana ruhunu göstermesi açısından önemlidirler.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.