Önceki Çağın Akşamüstü

Stok Kodu:
9789750845192
Boyut:
135-210
Sayfa Sayısı:
232
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-06
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
7.80
6.24
9789750845192
470425
Önceki Çağın Akşamüstü
Önceki Çağın Akşamüstü
6.24
Başka günlerdi onlar. Çağın amansızca yüzümüze
kapanmadığı günler. Tarihin, bize verdiği randevuya sadık
kalacağına inandığımız günler.
Zaman Lekeleri romanıyla NDS 2019 Edebiyat Ödülü'nü alan
Ömer F. Oyal'in
Önceki Çağın Akşamüstü romanı yeni baskısıyla okurlarla
buluşuyor. Yazar bu romanında hayatın, zamanın, tarihin iyi-kötü
şakaları ve sürprizleri üzerine odaklanırken bizleri gündelik hayat
içindeki politika, varoluşsal sıkıntılar, hayaller arasında gezdiriyor.
İstanbul'da yaşayan devrimci kahramanımızın zihni Şanghay'dan
Managua'ya, Münih'ten Pekin'e, Moskova'dan Berlin'e, Atina'dan
Saygon'a uzanan önceki yüzyıl hayalleriyle dolup taşarken, biz onu yeni yüzyılın dertleri içinde buluyoruz. Ne de olsa, "Efsane
size ölebilme gücünü verir belki ama yaşamanızı sağlamaz".
Herkesin kendi sılasını yarattığı bir çağda geçen, etkileyici bir
roman...
TADIMLIK
"Laf sokuşturmuştu. Aldırmadım. Sokağa daldığında arkasından bir süre
bakakaldığımı iyi hatırlıyorum. Sokağın içindeki üçüncü kapıdan içeri
girene dek onu izledim. Gerçekten de bir meyhaneye giriyordu. Kavgayla
harmanlanmış yılların rakıyla dinlenmeye çabalamasını anlıyordum.
Yorgunluk küskünlüğe götürür insanı. Halbuki yeni girdiğimiz çağ
bıkkınlık çağıydı. Bıkkınlık her yerden, binaların su oluklarından, kararmış
gökyüzünden, toplantılardaki kesik cümlelerin arasından, sloganların
bezgin tekrarlanışından, duvarda unutulmaya terk edilen afişlerin
üzerindeki kostikten, her yerden akıp duruyordu. Yenilmişlik, gerçeklikle
karşılaştırılmayacak kadar hayat doluydu. Ceyda'yı bu akşam görmem
mümkün değil. Boş bir umuda kapılarak hayal kırıklığı yaşamamak için
durmadan bunu tekrarlıyordum. Bir pavyon kadınını merak edip
durmakta bilinmedik bir dünyaya ait tamamen karanlık bir büyü vardı.
Zamanı ve hareketi unutarak şiddetlenen yağmurun altında yürüdüm
durdum. Sanki içimdeki bir tomurcuk ısrarla Ceyda'yı işaret ediyor, o
dayak yediğim gün bilgisayar başında hissettiğim taze sıcaklığı hatırlatıp
duruyordu. Öbür yandan gizliden gizliye utanıyordum. Nazlı'dan değil,
yıllardır özene bezene kurduğum kendime dair hikâyemden
utanıyordum."
Başka günlerdi onlar. Çağın amansızca yüzümüze
kapanmadığı günler. Tarihin, bize verdiği randevuya sadık
kalacağına inandığımız günler.
Zaman Lekeleri romanıyla NDS 2019 Edebiyat Ödülü'nü alan
Ömer F. Oyal'in
Önceki Çağın Akşamüstü romanı yeni baskısıyla okurlarla
buluşuyor. Yazar bu romanında hayatın, zamanın, tarihin iyi-kötü
şakaları ve sürprizleri üzerine odaklanırken bizleri gündelik hayat
içindeki politika, varoluşsal sıkıntılar, hayaller arasında gezdiriyor.
İstanbul'da yaşayan devrimci kahramanımızın zihni Şanghay'dan
Managua'ya, Münih'ten Pekin'e, Moskova'dan Berlin'e, Atina'dan
Saygon'a uzanan önceki yüzyıl hayalleriyle dolup taşarken, biz onu yeni yüzyılın dertleri içinde buluyoruz. Ne de olsa, "Efsane
size ölebilme gücünü verir belki ama yaşamanızı sağlamaz".
Herkesin kendi sılasını yarattığı bir çağda geçen, etkileyici bir
roman...
TADIMLIK
"Laf sokuşturmuştu. Aldırmadım. Sokağa daldığında arkasından bir süre
bakakaldığımı iyi hatırlıyorum. Sokağın içindeki üçüncü kapıdan içeri
girene dek onu izledim. Gerçekten de bir meyhaneye giriyordu. Kavgayla
harmanlanmış yılların rakıyla dinlenmeye çabalamasını anlıyordum.
Yorgunluk küskünlüğe götürür insanı. Halbuki yeni girdiğimiz çağ
bıkkınlık çağıydı. Bıkkınlık her yerden, binaların su oluklarından, kararmış
gökyüzünden, toplantılardaki kesik cümlelerin arasından, sloganların
bezgin tekrarlanışından, duvarda unutulmaya terk edilen afişlerin
üzerindeki kostikten, her yerden akıp duruyordu. Yenilmişlik, gerçeklikle
karşılaştırılmayacak kadar hayat doluydu. Ceyda'yı bu akşam görmem
mümkün değil. Boş bir umuda kapılarak hayal kırıklığı yaşamamak için
durmadan bunu tekrarlıyordum. Bir pavyon kadınını merak edip
durmakta bilinmedik bir dünyaya ait tamamen karanlık bir büyü vardı.
Zamanı ve hareketi unutarak şiddetlenen yağmurun altında yürüdüm
durdum. Sanki içimdeki bir tomurcuk ısrarla Ceyda'yı işaret ediyor, o
dayak yediğim gün bilgisayar başında hissettiğim taze sıcaklığı hatırlatıp
duruyordu. Öbür yandan gizliden gizliye utanıyordum. Nazlı'dan değil,
yıllardır özene bezene kurduğum kendime dair hikâyemden
utanıyordum."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat