9786053921929
132500
https://www.turkishbooks.com/books/olumu-olduren-kursun-p132500.html
Ölümü Öldüren Kurşun Milli Mücadele Dönemi'nin Unutulan Gerçekleri ve Bölücü İsyanlar
3.333
Yıl 1922 aylardan Eylül, günlerden Salı ve takvim yaprağı ayın 5ini gösteriyor. Bu kutlu günde askerlerimiz Salihliye giriyor. Şimdi, o anda yaşadığı sevinci Balkan göçmeni bir nineden dinleyelim:
Ben Üsküptenim. Beş göç gördüm. Ay yıldız nereye giderse, peşinden gittim. Mutlaka onun altında ölmek istiyordum. Balkan Harbinden sonra İstanbuldan çıktım. Anadolunun Kabe toprağı olduğuna inanırdım ve oraya kafirlerin gireceğine inanmazdım. Onlar (Yunanlılar) gelince şaşırdım. Bir mucize bekledim. Zafer haberi geldiği zaman Yunanlılar hala şehirdeydiler. Benim bağlarım arasındaki küçük kulübeye gelmediler. Bana bakan küçük bir torunum vardı. Ay yıldız gelmeden ölmekten korkuyordum. Beni götürsün diye ona yalvardım. Öğlen beni bizim eşeğe bindirdi, bende ağlayarak gittim. Sonunda bizimkilere kavuştum. Onları görür görmez ben onlara sarıldım, onlar bana sarıldılar. Bana bahçelerden kavun koparıp verdiler. Ay yıldızın arkasından geldiğimi söylediğim zaman, beni omuzlarına aldılar, bayraktarın arkasında ay yıldızın altında yürüttüler.
İşte o anlarda Salihliye giren yaşlı ve zayıf erlerimiz, ağır çantalarının altında boyunları uzamış enselerindeki damarlar şişmiş halde, hiçbiri geri kalmak istemiyordu. Bu ruha sahip neferlerimiz ölümü öldüren kurşunları atmıştı. Bu nedenle, merhume ninenin parolası ay yıldızın arkasından gitmek Milli Mücadelenin de parolası idi.
Büyük Taarruz sonunda elde edilen zaferi, Hakimiyet-i Milliye Gazetesi şu şekilde tanımlıyordu; Bundan sonra tarihçiler üç büyük olayı yan yana anacaklar: Uhud Savaşı, Peygamberimizin ölümü ve Anadoluda bugünlü savaş.
Vatanlarında vatansız olmanın acısını yaşamış olan Türk Milleti, üzerlerine ölüm kurşunlarının her yönden atıldığını gözleriyle gördü. Atılan bu ölüm kurşunlarına karşı, içlerindeki vatan sevgisinden yaptıkları barutla özgürlük kurşunları attılar. Böylece, hayatta kalarak kendileri için yeni bir devlet olan Türkiye Cumhuriyetini kurdular.
Türk Milletinin hayatta kalıp, yaşamasını sağlayan bu özgürlük kurşunları ölümü öldüren kurşunlardı!...
Yıl 1922 aylardan Eylül, günlerden Salı ve takvim yaprağı ayın 5ini gösteriyor. Bu kutlu günde askerlerimiz Salihliye giriyor. Şimdi, o anda yaşadığı sevinci Balkan göçmeni bir nineden dinleyelim:
Ben Üsküptenim. Beş göç gördüm. Ay yıldız nereye giderse, peşinden gittim. Mutlaka onun altında ölmek istiyordum. Balkan Harbinden sonra İstanbuldan çıktım. Anadolunun Kabe toprağı olduğuna inanırdım ve oraya kafirlerin gireceğine inanmazdım. Onlar (Yunanlılar) gelince şaşırdım. Bir mucize bekledim. Zafer haberi geldiği zaman Yunanlılar hala şehirdeydiler. Benim bağlarım arasındaki küçük kulübeye gelmediler. Bana bakan küçük bir torunum vardı. Ay yıldız gelmeden ölmekten korkuyordum. Beni götürsün diye ona yalvardım. Öğlen beni bizim eşeğe bindirdi, bende ağlayarak gittim. Sonunda bizimkilere kavuştum. Onları görür görmez ben onlara sarıldım, onlar bana sarıldılar. Bana bahçelerden kavun koparıp verdiler. Ay yıldızın arkasından geldiğimi söylediğim zaman, beni omuzlarına aldılar, bayraktarın arkasında ay yıldızın altında yürüttüler.
İşte o anlarda Salihliye giren yaşlı ve zayıf erlerimiz, ağır çantalarının altında boyunları uzamış enselerindeki damarlar şişmiş halde, hiçbiri geri kalmak istemiyordu. Bu ruha sahip neferlerimiz ölümü öldüren kurşunları atmıştı. Bu nedenle, merhume ninenin parolası ay yıldızın arkasından gitmek Milli Mücadelenin de parolası idi.
Büyük Taarruz sonunda elde edilen zaferi, Hakimiyet-i Milliye Gazetesi şu şekilde tanımlıyordu; Bundan sonra tarihçiler üç büyük olayı yan yana anacaklar: Uhud Savaşı, Peygamberimizin ölümü ve Anadoluda bugünlü savaş.
Vatanlarında vatansız olmanın acısını yaşamış olan Türk Milleti, üzerlerine ölüm kurşunlarının her yönden atıldığını gözleriyle gördü. Atılan bu ölüm kurşunlarına karşı, içlerindeki vatan sevgisinden yaptıkları barutla özgürlük kurşunları attılar. Böylece, hayatta kalarak kendileri için yeni bir devlet olan Türkiye Cumhuriyetini kurdular.
Türk Milletinin hayatta kalıp, yaşamasını sağlayan bu özgürlük kurşunları ölümü öldüren kurşunlardı!...
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.