3000214102099
91503
https://www.turkishbooks.com/books/nur-kervani-p91503.html
Nur Kervanı 1855
3.20
Bir müddet sonra Barlaya ziyarete gittiğimde orada Üstada Bediüzzaman Hazretlerinin Barlaya gelişi hatırıma geldi. Ve sanki ilk defa o anda geliyormuş gibi hissettim.Hoş geldin Üstadım diye bir şiir yazdım. Sonra Üstad sadece Barlaya gelmediği, muhtelif zamanlarda türkiyenin farklı illerine geldiği için,Hoş geldin Üstadımşiirinin devamı geldi ve Nur Kervanında 4 ayrı bölüm olarak yer aldı bu şiir. *Şiirlerinizi incelediğimizde her bir satırın mana yüklü olduğunu görüyoruz. Ve kendinize özgü ifadeleriniz dikkatimizi çekiyor. Biraz tarzınızdan bahseder misiniz' Ben hece vezniyle yazarım, serbest vezinle yazarım. Ama mana tam olarak verilemeyecekse, o zaman vezni kaldırırım. Şiir uzayabilir, kafiye olmayabilir. Ama ben yine de yazarım. Çünkü Mevlana Hazretleri de öyle diyor; Kafiye vezin nedir ki, üzüm bağının çitten duvarı Sen duvarı atla, içindeki üzüm bağına gir! Mühim olan bu. Şiirlerim genelde ideolojik şiirlerdir. Konu olarak da Tevhid, Nübüvvet gibi temel mevzular, Risâle-i Nur, Bediüzzaman Hazretleridir. * Günümüz Türkiyesinde şiiri nasıl değerlendiriyorsunuz' Bir de sizin şiirlerinizi farklı kılan nedir' Günümüzde de ideolojik şiirler mevcut, yok değil. Fakat bizim kitabımızı ayıran bir şey var. Doğrudan doğruya Risâle-i Nur hareketiyle ilgili, bütünü onu kapsayan bir şiir kitabı daha önce yazılmamış. O yönden Nur Kervanı bir ilk oldu. Onu yazmak da bize nasip oldu. Bakıyorsunuz, Isparta kahramanları, o fedakâr kimseler, Cennet bahçesi, Çam Dağı, Mübarek çınar; bütün Nur menzilleri, Risâlelerin neşredildiği yerler, Üstad Hazretlerinin daima uğradığı yerleri anlatıyorum şiirlerde. Ve şu önemli bir nokta; mutlaka her şiirimde Risâle-i Nur hissedilmeli, o koku alınmalı. Bu niyetle yazıyorum hep. Bir de şiirde şu vardır. Şiir telif eserdir. Edebiyatta telif eserler, tercüme eserler, bir de toplama eserler vardır. Mesela bir yazı yazmak istiyorsunuz. Bir iki eserden bölümler alıyorsunuz, birkaç ayet, hadis alıyorsunuz. Bir yazı oluşuyor. Bu toplama eserdir. O da mutlaka kıymettardır ama telif eser ise öyle değildir. Bir doğuşun neticesidir. Size gelen bir şeyin ifadesidir. Aynı zamanda şiir veciz ifadelerin toplamıdır. Bir makalede ifade edilen şeyi şiirde bir mısrada anlatabilirsiniz. O cihetten ehemmiyetlidir. *Siz şiire Risâle-i Nur penceresinden bakıyorsunuz. Risâle-i Nurda şiirin yeri nedir' Risâle-i Nura baktığınızda şiire verilen önemi görürsünüz zaten. Hasan Feyzi Ağabey, Halil İbrahim Çöllüoğlu gibi kimselerin şiirlerine yer veriliyor. Hatta Üstad Hazretlerinin bir ifadesi var. Ben onun bir kısmını kitabımın ön sözünde almıştım.Bak şu kitab ı kâinatın safha i renginine... İla ahir olan, Keşke şair olsaydım, bunu tekmil etseydim. Hâlbuki şiir ve nazma istidadım yokken yine başladım. Nazım ve şiir yapamadım, nasıl hutur ettiyse öyle yazdım diyor. Üstad Hazretlerinin de şiire karşı böyle bir arzusu var. Fakat şiirde mübalağa vardır. Olduğundan fazla göstermek vardır. Yalnız hakikatlere sadık kalırsanız buna gerek kalmaz. Çünkü Tevhidin, Nübüvvetin mübalağaya ihtiyacı yoktur. Risâle-i Nurun, Üstadın da büyütülmeye ihtiyacı yoktur. Onun için mübalağaya gerek duymuyorum. Bilakis, manaların hakkını verememenin bir ezikliği vardır bizde.
Bir müddet sonra Barlaya ziyarete gittiğimde orada Üstada Bediüzzaman Hazretlerinin Barlaya gelişi hatırıma geldi. Ve sanki ilk defa o anda geliyormuş gibi hissettim.Hoş geldin Üstadım diye bir şiir yazdım. Sonra Üstad sadece Barlaya gelmediği, muhtelif zamanlarda türkiyenin farklı illerine geldiği için,Hoş geldin Üstadımşiirinin devamı geldi ve Nur Kervanında 4 ayrı bölüm olarak yer aldı bu şiir. *Şiirlerinizi incelediğimizde her bir satırın mana yüklü olduğunu görüyoruz. Ve kendinize özgü ifadeleriniz dikkatimizi çekiyor. Biraz tarzınızdan bahseder misiniz' Ben hece vezniyle yazarım, serbest vezinle yazarım. Ama mana tam olarak verilemeyecekse, o zaman vezni kaldırırım. Şiir uzayabilir, kafiye olmayabilir. Ama ben yine de yazarım. Çünkü Mevlana Hazretleri de öyle diyor; Kafiye vezin nedir ki, üzüm bağının çitten duvarı Sen duvarı atla, içindeki üzüm bağına gir! Mühim olan bu. Şiirlerim genelde ideolojik şiirlerdir. Konu olarak da Tevhid, Nübüvvet gibi temel mevzular, Risâle-i Nur, Bediüzzaman Hazretleridir. * Günümüz Türkiyesinde şiiri nasıl değerlendiriyorsunuz' Bir de sizin şiirlerinizi farklı kılan nedir' Günümüzde de ideolojik şiirler mevcut, yok değil. Fakat bizim kitabımızı ayıran bir şey var. Doğrudan doğruya Risâle-i Nur hareketiyle ilgili, bütünü onu kapsayan bir şiir kitabı daha önce yazılmamış. O yönden Nur Kervanı bir ilk oldu. Onu yazmak da bize nasip oldu. Bakıyorsunuz, Isparta kahramanları, o fedakâr kimseler, Cennet bahçesi, Çam Dağı, Mübarek çınar; bütün Nur menzilleri, Risâlelerin neşredildiği yerler, Üstad Hazretlerinin daima uğradığı yerleri anlatıyorum şiirlerde. Ve şu önemli bir nokta; mutlaka her şiirimde Risâle-i Nur hissedilmeli, o koku alınmalı. Bu niyetle yazıyorum hep. Bir de şiirde şu vardır. Şiir telif eserdir. Edebiyatta telif eserler, tercüme eserler, bir de toplama eserler vardır. Mesela bir yazı yazmak istiyorsunuz. Bir iki eserden bölümler alıyorsunuz, birkaç ayet, hadis alıyorsunuz. Bir yazı oluşuyor. Bu toplama eserdir. O da mutlaka kıymettardır ama telif eser ise öyle değildir. Bir doğuşun neticesidir. Size gelen bir şeyin ifadesidir. Aynı zamanda şiir veciz ifadelerin toplamıdır. Bir makalede ifade edilen şeyi şiirde bir mısrada anlatabilirsiniz. O cihetten ehemmiyetlidir. *Siz şiire Risâle-i Nur penceresinden bakıyorsunuz. Risâle-i Nurda şiirin yeri nedir' Risâle-i Nura baktığınızda şiire verilen önemi görürsünüz zaten. Hasan Feyzi Ağabey, Halil İbrahim Çöllüoğlu gibi kimselerin şiirlerine yer veriliyor. Hatta Üstad Hazretlerinin bir ifadesi var. Ben onun bir kısmını kitabımın ön sözünde almıştım.Bak şu kitab ı kâinatın safha i renginine... İla ahir olan, Keşke şair olsaydım, bunu tekmil etseydim. Hâlbuki şiir ve nazma istidadım yokken yine başladım. Nazım ve şiir yapamadım, nasıl hutur ettiyse öyle yazdım diyor. Üstad Hazretlerinin de şiire karşı böyle bir arzusu var. Fakat şiirde mübalağa vardır. Olduğundan fazla göstermek vardır. Yalnız hakikatlere sadık kalırsanız buna gerek kalmaz. Çünkü Tevhidin, Nübüvvetin mübalağaya ihtiyacı yoktur. Risâle-i Nurun, Üstadın da büyütülmeye ihtiyacı yoktur. Onun için mübalağaya gerek duymuyorum. Bilakis, manaların hakkını verememenin bir ezikliği vardır bizde.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.