9786053644875
540022
https://www.turkishbooks.com/books/nasil-ogretebilirim-p540022.html
Nasıl Öğretebilirim? Sosyokültürel Diyalektik Yöntem
2.667
Bilginin kaynağı ve zihinde nasıl uluştuğu ile ilgili düşünceler insanlık tarihinin çok eski dönemlerine kadar ulaşmaktadır. MÖ 300'lü yıllarda Aristo, 1690'lı yıllarda John Locke, 1750'li yıllarda David Hume ve yakın dönemde Bruner (1960) ve Piaget (1970) bilginin oluşumu ile ilgili benzer düşüncelere sahip olmuşlardır. Onlara göre bilginin kaynağı dış dünyadır ve birey, bilgi edinme sürecinde çevresiyle etkileşim içerisinde olmalıdır. Bu süreçte birey çevresindeki olgu ya da objeleri gözlemler, onlar arasındaki genel geçer özellikleri görür ve bu olgu ya da objeler arasındaki sistemli ilintiyi fark eder. Bu ilinti birey için yeni bir bilgidir. Dolayısıyla geçmişten günümüze kadar öğrenme, bireysel gayret sonucunda bir bilgi edinme süreci olarak düşünülmekteydi (Sfard, 1998). Yaklaşık 1980'li yıllardan günümüze kadar bu düşünce tüm dünyada yaygın hâle gelmiş ve öğrenme kavramsal değişim olarak görülmüştür. Fakat 1998 yılında Sfard, bu paradigmanın kültürel gelişim paradigması ile yer değiştirmekte olduğunu ifade ederek yeni bir yaklaşımın varlığına dikkatleri çekti. Kültürel gelişim Paradigmasının savunucularından olan Vygotsky'e (1983) göre öğrenme bireyin yabancı bir kültüre katılarak bu kültürün normlarını, değerlerini ve dilini öğrenmeye çalışmasına benzer. Ona göre her farklı disiplin kendi kavramları ve değerleri ile farklı bir kültürdür. Örneğin; matematik kendi kavramları (üçgen, çarpma, bölme, vb.) ile farklı bir kültürü, kimya kendi kavramları (atom, kimyasal reaksiyon, entropi, vb.) ile farklı bir kültürü ve edebiyat kendi kavramları (tema, mizah, destan, vb.) ile farklı bir kültürü temsil etmektedir. Bu kitap temelde Vygotsky'e ait olan bu yaklaşımı esas alınmıştır. Fakat diğer sosyal öğrenme kuramcıları ve dil bilimcileri olan Bakhtin (1981), Rogoff, Wertsch (1991), Saussure (1983), Davydov (1990) ve Van Oers'in (2001) düşüncülerinde işaret edilen hakikatlere de bu kitapta yer verilmektedir. Bu farklı düşünceler ışığında geliştirilen Sosyokültürel Diyalektik Yöntem bağlam, bağlamsal aksiyon ve etiketleme adında üç temel bileşenden oluşmaktadır. Bu yaklaşım oyun temelli olup oynayan oyun bir bağlam, oyunu oluşturan önemli elementler arasındaki anlamlı ilişkiye öğretmen tarafından dikkat çekilmesi bir bağlamsal aksiyon ve bu hareketin sonucunda oluşan anlamın bir sembol ya da semboller bütünü ile adlandırılması ise bir etiketlemedir.
Bilginin kaynağı ve zihinde nasıl uluştuğu ile ilgili düşünceler insanlık tarihinin çok eski dönemlerine kadar ulaşmaktadır. MÖ 300'lü yıllarda Aristo, 1690'lı yıllarda John Locke, 1750'li yıllarda David Hume ve yakın dönemde Bruner (1960) ve Piaget (1970) bilginin oluşumu ile ilgili benzer düşüncelere sahip olmuşlardır. Onlara göre bilginin kaynağı dış dünyadır ve birey, bilgi edinme sürecinde çevresiyle etkileşim içerisinde olmalıdır. Bu süreçte birey çevresindeki olgu ya da objeleri gözlemler, onlar arasındaki genel geçer özellikleri görür ve bu olgu ya da objeler arasındaki sistemli ilintiyi fark eder. Bu ilinti birey için yeni bir bilgidir. Dolayısıyla geçmişten günümüze kadar öğrenme, bireysel gayret sonucunda bir bilgi edinme süreci olarak düşünülmekteydi (Sfard, 1998). Yaklaşık 1980'li yıllardan günümüze kadar bu düşünce tüm dünyada yaygın hâle gelmiş ve öğrenme kavramsal değişim olarak görülmüştür. Fakat 1998 yılında Sfard, bu paradigmanın kültürel gelişim paradigması ile yer değiştirmekte olduğunu ifade ederek yeni bir yaklaşımın varlığına dikkatleri çekti. Kültürel gelişim Paradigmasının savunucularından olan Vygotsky'e (1983) göre öğrenme bireyin yabancı bir kültüre katılarak bu kültürün normlarını, değerlerini ve dilini öğrenmeye çalışmasına benzer. Ona göre her farklı disiplin kendi kavramları ve değerleri ile farklı bir kültürdür. Örneğin; matematik kendi kavramları (üçgen, çarpma, bölme, vb.) ile farklı bir kültürü, kimya kendi kavramları (atom, kimyasal reaksiyon, entropi, vb.) ile farklı bir kültürü ve edebiyat kendi kavramları (tema, mizah, destan, vb.) ile farklı bir kültürü temsil etmektedir. Bu kitap temelde Vygotsky'e ait olan bu yaklaşımı esas alınmıştır. Fakat diğer sosyal öğrenme kuramcıları ve dil bilimcileri olan Bakhtin (1981), Rogoff, Wertsch (1991), Saussure (1983), Davydov (1990) ve Van Oers'in (2001) düşüncülerinde işaret edilen hakikatlere de bu kitapta yer verilmektedir. Bu farklı düşünceler ışığında geliştirilen Sosyokültürel Diyalektik Yöntem bağlam, bağlamsal aksiyon ve etiketleme adında üç temel bileşenden oluşmaktadır. Bu yaklaşım oyun temelli olup oynayan oyun bir bağlam, oyunu oluşturan önemli elementler arasındaki anlamlı ilişkiye öğretmen tarafından dikkat çekilmesi bir bağlamsal aksiyon ve bu hareketin sonucunda oluşan anlamın bir sembol ya da semboller bütünü ile adlandırılması ise bir etiketlemedir.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.