9789751039156
450088
https://www.turkishbooks.com/books/mutlu-ask-da-var-p450088.html
Mutlu Aşk da Var
4.8
İki kişi bir araya geldiğinde, laf eninde sonunda dolaşıp ille de şu gönül meselelerine varıyor, değil mi? Öyle ki, bir başkasının deneyimini dinlerken olayı içselleştiriyor, sanki biz de bir türlü iyi bir insanla karşılaşamayacakmışız gibi düşünüyoruz... İşte mesele tam da bu! Denemeden bilemeyiz. Umut etmezsek deneyemeyiz!..
Engebeli yollardan geçip, büyük cephelerde savaşıp kocaman yaralar edinseniz de, bir gün her şeyin harika olacağına dair inancınızdan asla vazgeçmeyin. Kafamızda aşkı bitiren şey yaşadığımız kötü deneyimler değil, bunlar sebebiyle iyi günlerin geleceğine dair inancımızdan vazgeçmektir... Aşkı, inanmamak uzaklaştırır bizden aslında...
O yüzden aşksızlıktan yakınırken dönüp sorun kendinize, "Aşkın varlığına inanıyor muyum gerçekten?" diye...
Şimdiye kadar çok üzülmüş olmanız, bundan sonrasının da böyle devam edeceği anlamına gelmiyor. Hayatta hiçbir şey tek bir çizgide ilerlemezken neden sizin kaderiniz hep aynı biçimde gitsin ki? Başkalarının inançsızlığı ve mutsuzluğu ile doldurmayın kalbinizi... Orayı her daim yemyeşil ve bakımlı bir bahçe gibi saklayın ki, içinde güzel ve canlı çiçekler açsın...
O özel insana rastlama şansına sahip olmak istiyorsanız, önce sınırları kaldırın! Kendinizi ve beklentilerinizi esnetin. "Mutluluk her neredeyse, orada olmayı diliyorum..." İşte benim en sevdiğim bakış açısı budur. Bu, bütün kalıpları birer birer ortadan kaldırırken sizi özgürleştirir, sakinleştirir... Sakin bir yürekte çok daha kolay gelişip büyür aşk...
Aşkın cömertliğine ve ödül mekanizmasına güvenin. Ona karşı ümidini kaybetmeyen insanlara gün gelip harika sürprizler yapmakla ünlüdür aşk...
Hep öyle olmadı mı? "Bu son!" dediğinizde, "Bundan öte sevemem" diye haykırdığınızda, kendinize kurduğunuz dünya yerle bir olduğunda, çok daha şiddetli bir duyguyla sizin karşınıza çıkmadı mı aşk?
Hiçbir aşk son değildir! Siz istemedikçe... Hayat devam ettikçe, nefes aldıkça...
Ve biliyor musunuz? MUTLU AŞK DA VAR!.. Farkında değilsiniz ama belki de yanı başınızda...
Bir göz mesafesinde ya da hiç ummadığınız bir kapının ardında... Hadi gidip onu bulalım...
Özgür Aras
Engebeli yollardan geçip, büyük cephelerde savaşıp kocaman yaralar edinseniz de, bir gün her şeyin harika olacağına dair inancınızdan asla vazgeçmeyin. Kafamızda aşkı bitiren şey yaşadığımız kötü deneyimler değil, bunlar sebebiyle iyi günlerin geleceğine dair inancımızdan vazgeçmektir... Aşkı, inanmamak uzaklaştırır bizden aslında...
O yüzden aşksızlıktan yakınırken dönüp sorun kendinize, "Aşkın varlığına inanıyor muyum gerçekten?" diye...
Şimdiye kadar çok üzülmüş olmanız, bundan sonrasının da böyle devam edeceği anlamına gelmiyor. Hayatta hiçbir şey tek bir çizgide ilerlemezken neden sizin kaderiniz hep aynı biçimde gitsin ki? Başkalarının inançsızlığı ve mutsuzluğu ile doldurmayın kalbinizi... Orayı her daim yemyeşil ve bakımlı bir bahçe gibi saklayın ki, içinde güzel ve canlı çiçekler açsın...
O özel insana rastlama şansına sahip olmak istiyorsanız, önce sınırları kaldırın! Kendinizi ve beklentilerinizi esnetin. "Mutluluk her neredeyse, orada olmayı diliyorum..." İşte benim en sevdiğim bakış açısı budur. Bu, bütün kalıpları birer birer ortadan kaldırırken sizi özgürleştirir, sakinleştirir... Sakin bir yürekte çok daha kolay gelişip büyür aşk...
Aşkın cömertliğine ve ödül mekanizmasına güvenin. Ona karşı ümidini kaybetmeyen insanlara gün gelip harika sürprizler yapmakla ünlüdür aşk...
Hep öyle olmadı mı? "Bu son!" dediğinizde, "Bundan öte sevemem" diye haykırdığınızda, kendinize kurduğunuz dünya yerle bir olduğunda, çok daha şiddetli bir duyguyla sizin karşınıza çıkmadı mı aşk?
Hiçbir aşk son değildir! Siz istemedikçe... Hayat devam ettikçe, nefes aldıkça...
Ve biliyor musunuz? MUTLU AŞK DA VAR!.. Farkında değilsiniz ama belki de yanı başınızda...
Bir göz mesafesinde ya da hiç ummadığınız bir kapının ardında... Hadi gidip onu bulalım...
Özgür Aras
İki kişi bir araya geldiğinde, laf eninde sonunda dolaşıp ille de şu gönül meselelerine varıyor, değil mi? Öyle ki, bir başkasının deneyimini dinlerken olayı içselleştiriyor, sanki biz de bir türlü iyi bir insanla karşılaşamayacakmışız gibi düşünüyoruz... İşte mesele tam da bu! Denemeden bilemeyiz. Umut etmezsek deneyemeyiz!..
Engebeli yollardan geçip, büyük cephelerde savaşıp kocaman yaralar edinseniz de, bir gün her şeyin harika olacağına dair inancınızdan asla vazgeçmeyin. Kafamızda aşkı bitiren şey yaşadığımız kötü deneyimler değil, bunlar sebebiyle iyi günlerin geleceğine dair inancımızdan vazgeçmektir... Aşkı, inanmamak uzaklaştırır bizden aslında...
O yüzden aşksızlıktan yakınırken dönüp sorun kendinize, "Aşkın varlığına inanıyor muyum gerçekten?" diye...
Şimdiye kadar çok üzülmüş olmanız, bundan sonrasının da böyle devam edeceği anlamına gelmiyor. Hayatta hiçbir şey tek bir çizgide ilerlemezken neden sizin kaderiniz hep aynı biçimde gitsin ki? Başkalarının inançsızlığı ve mutsuzluğu ile doldurmayın kalbinizi... Orayı her daim yemyeşil ve bakımlı bir bahçe gibi saklayın ki, içinde güzel ve canlı çiçekler açsın...
O özel insana rastlama şansına sahip olmak istiyorsanız, önce sınırları kaldırın! Kendinizi ve beklentilerinizi esnetin. "Mutluluk her neredeyse, orada olmayı diliyorum..." İşte benim en sevdiğim bakış açısı budur. Bu, bütün kalıpları birer birer ortadan kaldırırken sizi özgürleştirir, sakinleştirir... Sakin bir yürekte çok daha kolay gelişip büyür aşk...
Aşkın cömertliğine ve ödül mekanizmasına güvenin. Ona karşı ümidini kaybetmeyen insanlara gün gelip harika sürprizler yapmakla ünlüdür aşk...
Hep öyle olmadı mı? "Bu son!" dediğinizde, "Bundan öte sevemem" diye haykırdığınızda, kendinize kurduğunuz dünya yerle bir olduğunda, çok daha şiddetli bir duyguyla sizin karşınıza çıkmadı mı aşk?
Hiçbir aşk son değildir! Siz istemedikçe... Hayat devam ettikçe, nefes aldıkça...
Ve biliyor musunuz? MUTLU AŞK DA VAR!.. Farkında değilsiniz ama belki de yanı başınızda...
Bir göz mesafesinde ya da hiç ummadığınız bir kapının ardında... Hadi gidip onu bulalım...
Özgür Aras
Engebeli yollardan geçip, büyük cephelerde savaşıp kocaman yaralar edinseniz de, bir gün her şeyin harika olacağına dair inancınızdan asla vazgeçmeyin. Kafamızda aşkı bitiren şey yaşadığımız kötü deneyimler değil, bunlar sebebiyle iyi günlerin geleceğine dair inancımızdan vazgeçmektir... Aşkı, inanmamak uzaklaştırır bizden aslında...
O yüzden aşksızlıktan yakınırken dönüp sorun kendinize, "Aşkın varlığına inanıyor muyum gerçekten?" diye...
Şimdiye kadar çok üzülmüş olmanız, bundan sonrasının da böyle devam edeceği anlamına gelmiyor. Hayatta hiçbir şey tek bir çizgide ilerlemezken neden sizin kaderiniz hep aynı biçimde gitsin ki? Başkalarının inançsızlığı ve mutsuzluğu ile doldurmayın kalbinizi... Orayı her daim yemyeşil ve bakımlı bir bahçe gibi saklayın ki, içinde güzel ve canlı çiçekler açsın...
O özel insana rastlama şansına sahip olmak istiyorsanız, önce sınırları kaldırın! Kendinizi ve beklentilerinizi esnetin. "Mutluluk her neredeyse, orada olmayı diliyorum..." İşte benim en sevdiğim bakış açısı budur. Bu, bütün kalıpları birer birer ortadan kaldırırken sizi özgürleştirir, sakinleştirir... Sakin bir yürekte çok daha kolay gelişip büyür aşk...
Aşkın cömertliğine ve ödül mekanizmasına güvenin. Ona karşı ümidini kaybetmeyen insanlara gün gelip harika sürprizler yapmakla ünlüdür aşk...
Hep öyle olmadı mı? "Bu son!" dediğinizde, "Bundan öte sevemem" diye haykırdığınızda, kendinize kurduğunuz dünya yerle bir olduğunda, çok daha şiddetli bir duyguyla sizin karşınıza çıkmadı mı aşk?
Hiçbir aşk son değildir! Siz istemedikçe... Hayat devam ettikçe, nefes aldıkça...
Ve biliyor musunuz? MUTLU AŞK DA VAR!.. Farkında değilsiniz ama belki de yanı başınızda...
Bir göz mesafesinde ya da hiç ummadığınız bir kapının ardında... Hadi gidip onu bulalım...
Özgür Aras
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.