Mevlânâ Geçmiş ve Şimdi, Doğu ve Batı

Stok Kodu:
9789759971632
Boyut:
160-240
Sayfa Sayısı:
789
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010-02
Çeviren:
Gül Çağalı Güven, Hamide Koyukan
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
22.50
18.00
9789759971632
111645
Mevlânâ
Mevlânâ Geçmiş ve Şimdi, Doğu ve Batı
18
Miladi takvime göre 30 Eylül 1207 tarihinde doğan Mevlânâyı 800 yıl sonrasında bile dünyanın en önemli ve etkili kültür simgelerinden biri haline, dünya tarihinde eşine rastlanamayan bir hoşgörü ve evrensellik anıtı haline getiren şey neydi' Kim olursan ol, hangi dilde konuşursan konuş, ama dilsizlerin dilini öğren diyen bir şairin, yedi yüzyılı aşkın bir zaman boyunca Bosnadan Hindistana kadar uzanan geniş bir coğrafyada yaşayan okurların yüreklerinde hep canlı kalmasını ne sağladı' Ey harfle ses arasında kokuşup kalan, sonra da Tanrıyı dilsiz zanneden! Ne dediysem, ne söyle­diysem kendime dedim ben! Araştırmacıların son yarım yüzyılda insan olarak Mevlanânın daha tarihsel geçeklere dayalı hikâyesini oluşturmaya çalışmalarına karşın henüz onun hakkında mevcut bilgilerin tümünün özenli bir şekilde incelenmesini üstlenen ol­ma­dı. Franklin Lewisin Mevlânâsı her geçen gün daha da büyüyüp güçlenen bu efsanenin ve adını verdiği tarikatın arkasındaki ismi tüm yönleriyle anlatmayı amaçlıyor. Bunu yaparken de üst üste katlanan söylentilerin ve sır perdelerinin içine girmeye çalışıyor. Varlığıyla Mevlânâyı coşturup, yokluğuyla bir yangını ateşleyerek bir anlamda ona ses veren Şems-i Tebrizîden, Moğol saldırısı altındaki karmaşa içindeki dönemin politik ilişkiler ağına, Sultan Veledin ardından genişleyen bir tarikatın Osmanlı devletiyle ve genç Türkiye cumhuriyetiyle olan bağına varana dek tüm etmenleri göz önüne alıyor. Nuh da sensin, ruh da sen; açan da sen, açılan da sensin. Benim için sır kapılarında genişlemiş gönül de sensin!
Miladi takvime göre 30 Eylül 1207 tarihinde doğan Mevlânâyı 800 yıl sonrasında bile dünyanın en önemli ve etkili kültür simgelerinden biri haline, dünya tarihinde eşine rastlanamayan bir hoşgörü ve evrensellik anıtı haline getiren şey neydi' Kim olursan ol, hangi dilde konuşursan konuş, ama dilsizlerin dilini öğren diyen bir şairin, yedi yüzyılı aşkın bir zaman boyunca Bosnadan Hindistana kadar uzanan geniş bir coğrafyada yaşayan okurların yüreklerinde hep canlı kalmasını ne sağladı' Ey harfle ses arasında kokuşup kalan, sonra da Tanrıyı dilsiz zanneden! Ne dediysem, ne söyle­diysem kendime dedim ben! Araştırmacıların son yarım yüzyılda insan olarak Mevlanânın daha tarihsel geçeklere dayalı hikâyesini oluşturmaya çalışmalarına karşın henüz onun hakkında mevcut bilgilerin tümünün özenli bir şekilde incelenmesini üstlenen ol­ma­dı. Franklin Lewisin Mevlânâsı her geçen gün daha da büyüyüp güçlenen bu efsanenin ve adını verdiği tarikatın arkasındaki ismi tüm yönleriyle anlatmayı amaçlıyor. Bunu yaparken de üst üste katlanan söylentilerin ve sır perdelerinin içine girmeye çalışıyor. Varlığıyla Mevlânâyı coşturup, yokluğuyla bir yangını ateşleyerek bir anlamda ona ses veren Şems-i Tebrizîden, Moğol saldırısı altındaki karmaşa içindeki dönemin politik ilişkiler ağına, Sultan Veledin ardından genişleyen bir tarikatın Osmanlı devletiyle ve genç Türkiye cumhuriyetiyle olan bağına varana dek tüm etmenleri göz önüne alıyor. Nuh da sensin, ruh da sen; açan da sen, açılan da sensin. Benim için sır kapılarında genişlemiş gönül de sensin!
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat