9786058773790
368408
https://www.turkishbooks.com/books/marxsist-ekolojik-iktisat-teorileri-p368408.html
Marxsist Ekolojik-İktisat Teorileri Sosyalist ve Ekolojik Bir Uygarlık için Tezler II
10.08
Kitap Liu Sihuanın Marksist Ekolojik-iktisat: Sosyalist ve Ekolojik Bir Uygarlık İçin Tezler başlıklı eserinin ikinci cildidir. Elinizdeki bu ikinci cilt doğrudan Marksist ekolojik-iktisat teorilerini incelemekte ve tartışmaktadır. Yayınevimizin yayınladığı birinci ciltte ise Marxın doğa ve ekolojik-iktisat üzerine düşüncelerinin iktisadi, felsefi, sosyolojik temelleri tartışılmıştır. Yazar, 1980lerin ortalarından bu yana Çinde ekolojik-iktisadın ve sürdürülebilir iktisadın bağımsız bir bilim dalı haline getirilmesi ve Çinin gelişme pratiğinde merkezi konuma gelebilmesi için çaba sarfeden bu alandaki önde gelen araştırmacılardandır. Kendisi aynı zamanda Ekolojik Uygarlık ve Sürdürülebilir Ekonomi Araştırmaları Merkezinin onursal başkanıdır.
Marxın iktisat teorisine göre insanın maddi üretim pratiği, bir yandan insan ile doğa arasındaki ekolojik ilişkiyi --maddesel alışverişi-- diğer yandan insanlar arasındaki sosyo-ekonomik ilişkileri kapsamaktadır. Sözünü ettiğimiz bu diyalektik birlik olmaksızın, ne gerçek bir üretim ne de sosyo-ekonomik süreç olabilir. İşte tam da bu nedenle Marxın, doğal-ekolojik çevrenin ve doğal-ekolojik ilişkinin maddi üretim pratiğinin içsel bir öğesi olduğu yönündeki düşüncesi ekolojik-iktisat açısından kilit önemdedir. Böylece maddesel alışveriş süreci ve ekolojinin içsel olgu haline olması Marksist ekolojik-iktisat teorisinin kalbini oluşturmaktadır. Doğal-ekolojik ilişki, toplumsal üretimin doğal-ekolojik niteliğidir ve üretim sürecinin doğal-ekolojik niteliğini yansıtmaktadır. Toplumsal ilişki ise, toplumsal üretimin sosyo-ekonomik niteliğidir ve üretim sürecinin toplumsal niteliğini yansıtmaktadır. Dolayısıyla toplumsal üretim ve yeniden-üretim süreci, sosyo-ekonomik ve doğal-ekolojik niteliklerin organik bir bütünlüğüdür ve birlikte toplumsal üretimin ekolojik-ekonomik temelini oluştururlar.
Yazar, ekolojik-iktisadın başlıca beş teorik dayanağı olduğunu savunmaktadır, bunlar Marx ve Engelsin iktisadi teorilerinden ve onların yaratmış olduğu teorik sistemin bütününden rahatlıkla türetilebilmektedir: Marksist düalite teorisi, maddesel alışveriş teorisi, bütünsel üretim teorisi, genel üretici güçler teorisi ve maddi döngüler teorisi.
Klasik iktisadın aşılması
Birincisi, ekonomideki işlevlere ve ekonomik büyüme tarzına baktığımızda ekonomik sistemdeki girdi ve çıktıların doğal-ekolojik sınırlamalar yok sayılarak ele alındığı bakış açısı aşılmalıdır.Çünkü ekonomik büyümeyi artık maddi sermaye kıtlığı değil ekolojik sermaye ve ekolojik rezervlerin yetmezliği engeller hale gelmeye başlamıştır. Maddi ve ekonomik gelişmeyi sınırsız, bedelsiz bir biçimde geliştirebileceğimiz sınırsız doğal-ekolojik kaynaklar bulunmamaktadır. Doğanın taşıma kapasitesi de sınırsız değildir, atıklarımızı gelişigüzel doğaya boca edeceğimiz bir ekonomik döngü sürdürülemez haldedir. Doğadan alınan her şey yerine konulmalı ve doğal ekolojik çevre sürekli bir biçimde telafi edilmeli ve kollanmalıdır. Dolayısıyla maddi zenginliklerin büyümesi, ekonomik büyüme, nüfus büyümesi ancak sınırlı olabilir ve bu sınırlar doğal-ekolojik çevre tarafından belirlenmektedir. Böylece ekolojik uygarlık çağının ana hatları ortaya çıkmaktadır. İkincisi, doğal-ekolojik gelişmenin ekonomik alan açısından dışsal olgu olduğu klasik iktisat yaklaşımı terk edilmelidir. Maddi sermaye, bilimsel-teknolojik yenileşme, kurumsal yenileşme teorileri sırasıyla iktisadın gözde kategorileri haline gelmiş, fakat Marxın iktisadı dışında ekolojiyi içsel etken olan bir iktisadi teori - ne yazık ki üretilememiştir. Bu anlamda ekolojik-iktisat ekolojik zenginleşmeyi içsel bir kaynak olarak öne çıkartmaktadır. Üçüncüsü, klasik iktisadi yaklaşıma göre pazar mekanizmasının mükemmelleştirilmesi, teknolojik gelişme her türlü sorunu baş edecek güçte görülmektedir ve bu iki ilke sınırsız ekonomik etkinliği hedeflemektedir, bu iki ilkenin iktisada egemen olması, ekonomi ile ekoloji arasındaki bugünkü çatışmayı daha da derinleştirmektedir. Bu anlamda ekolojik-iktisat, pazar mekanizması ve teknoloji ilkelerinin olumsuz etkilerinin ekolojinin önceliği ilkesi ile düzeltmeye ve onarıma tabi tutulmasını savunmaktadır. Bunun anlamı ekolojik gelişmenin, başta ekonomi olmak üzere tüm diğer toplumsal gelişmelerin temeli olarak kabul edilmesidir. Dördüncüsü, klasik iktisadın temel hipotezi olan ekonomik insan kategorisinin yerini ekolojik-toplumsal (olan) ekonomik insan kategorisi almalıdır.Ekonomik insanın tüm amacı azami sosyo-ekonomik öz-çıkarın öznesi olarak, doğal-ekolojik çıkarları, diğer insanların çıkarlarını, toplumun çıkarlarını ve diğer halkların çıkarlarını çiğnemek anlamına gelmektedir ve çağın talepleri ile tamamen çelişmektedir.
Marksist ekolojik-iktisadın teorileri
Yazar, Marksist ekolojik-iktisadın beş teorik dayanağı olduğunu savunmaktadır, bunlar Marx ve Engelsin iktisadi teorilerinden ve onların yaratmış olduğu teorik sistemin çağdaş koşullarda yeniden üretilmesinin ürünleridir. Marksist Düalite teorisi, insanın, emek sürecinin, üretim sürecinin, metanın, meta ilişkisinin doğal-ekolojik yanını açıklamaktadır. Maddesel Alışveriş teorisi insan ile doğa arasındaki en temel ilişkiyi, ekonomik sistem ile ekolojik sistem arasındaki en önemli bağlantıyı ve emek sürecinde gördüğümüz doğal-ekolojik ilişkiyi ifade etmektedir. Marx emeği şöyle tanımlamıştı: Emek, öncelikle insan ile doğa arasındaki bir süreçtir, insanın kendisi ile doğa arasında maddesel alışverişi, kendi eylemi aracılığı ile başlattığı, düzenlediği ve kontrol ettiği bir süreçtir. insan ile doğa arasındaki maddesel alışveriş üç biçimde belirir: Doğal maddesel alışveriş (metabolizma), toplumsal maddesel alışveriş ve bu iki döngü arasındaki maddi alışveriş. Böylece bu teori ekolojik-iktisadın en önemli çıkış noktalarından birini oluşturmaktadır. Marksist bütünsel üretim teorisi, beş tür üretim ve yeniden-üretimin organik birliğini açıklamaktadır: Maddi üretim araçlarının üretimi ve yeniden üretimi; manevi/entelektüel üretim; insanın bizzat kendisini üretmesi ve yeniden üretmesi; ekolojik-çevrenin üretimi ve yeniden üretimi; toplumsal ilişkilerin üretimi.Genel üretici güçler teorisi, doğal-e
Marxın iktisat teorisine göre insanın maddi üretim pratiği, bir yandan insan ile doğa arasındaki ekolojik ilişkiyi --maddesel alışverişi-- diğer yandan insanlar arasındaki sosyo-ekonomik ilişkileri kapsamaktadır. Sözünü ettiğimiz bu diyalektik birlik olmaksızın, ne gerçek bir üretim ne de sosyo-ekonomik süreç olabilir. İşte tam da bu nedenle Marxın, doğal-ekolojik çevrenin ve doğal-ekolojik ilişkinin maddi üretim pratiğinin içsel bir öğesi olduğu yönündeki düşüncesi ekolojik-iktisat açısından kilit önemdedir. Böylece maddesel alışveriş süreci ve ekolojinin içsel olgu haline olması Marksist ekolojik-iktisat teorisinin kalbini oluşturmaktadır. Doğal-ekolojik ilişki, toplumsal üretimin doğal-ekolojik niteliğidir ve üretim sürecinin doğal-ekolojik niteliğini yansıtmaktadır. Toplumsal ilişki ise, toplumsal üretimin sosyo-ekonomik niteliğidir ve üretim sürecinin toplumsal niteliğini yansıtmaktadır. Dolayısıyla toplumsal üretim ve yeniden-üretim süreci, sosyo-ekonomik ve doğal-ekolojik niteliklerin organik bir bütünlüğüdür ve birlikte toplumsal üretimin ekolojik-ekonomik temelini oluştururlar.
Yazar, ekolojik-iktisadın başlıca beş teorik dayanağı olduğunu savunmaktadır, bunlar Marx ve Engelsin iktisadi teorilerinden ve onların yaratmış olduğu teorik sistemin bütününden rahatlıkla türetilebilmektedir: Marksist düalite teorisi, maddesel alışveriş teorisi, bütünsel üretim teorisi, genel üretici güçler teorisi ve maddi döngüler teorisi.
Klasik iktisadın aşılması
Birincisi, ekonomideki işlevlere ve ekonomik büyüme tarzına baktığımızda ekonomik sistemdeki girdi ve çıktıların doğal-ekolojik sınırlamalar yok sayılarak ele alındığı bakış açısı aşılmalıdır.Çünkü ekonomik büyümeyi artık maddi sermaye kıtlığı değil ekolojik sermaye ve ekolojik rezervlerin yetmezliği engeller hale gelmeye başlamıştır. Maddi ve ekonomik gelişmeyi sınırsız, bedelsiz bir biçimde geliştirebileceğimiz sınırsız doğal-ekolojik kaynaklar bulunmamaktadır. Doğanın taşıma kapasitesi de sınırsız değildir, atıklarımızı gelişigüzel doğaya boca edeceğimiz bir ekonomik döngü sürdürülemez haldedir. Doğadan alınan her şey yerine konulmalı ve doğal ekolojik çevre sürekli bir biçimde telafi edilmeli ve kollanmalıdır. Dolayısıyla maddi zenginliklerin büyümesi, ekonomik büyüme, nüfus büyümesi ancak sınırlı olabilir ve bu sınırlar doğal-ekolojik çevre tarafından belirlenmektedir. Böylece ekolojik uygarlık çağının ana hatları ortaya çıkmaktadır. İkincisi, doğal-ekolojik gelişmenin ekonomik alan açısından dışsal olgu olduğu klasik iktisat yaklaşımı terk edilmelidir. Maddi sermaye, bilimsel-teknolojik yenileşme, kurumsal yenileşme teorileri sırasıyla iktisadın gözde kategorileri haline gelmiş, fakat Marxın iktisadı dışında ekolojiyi içsel etken olan bir iktisadi teori - ne yazık ki üretilememiştir. Bu anlamda ekolojik-iktisat ekolojik zenginleşmeyi içsel bir kaynak olarak öne çıkartmaktadır. Üçüncüsü, klasik iktisadi yaklaşıma göre pazar mekanizmasının mükemmelleştirilmesi, teknolojik gelişme her türlü sorunu baş edecek güçte görülmektedir ve bu iki ilke sınırsız ekonomik etkinliği hedeflemektedir, bu iki ilkenin iktisada egemen olması, ekonomi ile ekoloji arasındaki bugünkü çatışmayı daha da derinleştirmektedir. Bu anlamda ekolojik-iktisat, pazar mekanizması ve teknoloji ilkelerinin olumsuz etkilerinin ekolojinin önceliği ilkesi ile düzeltmeye ve onarıma tabi tutulmasını savunmaktadır. Bunun anlamı ekolojik gelişmenin, başta ekonomi olmak üzere tüm diğer toplumsal gelişmelerin temeli olarak kabul edilmesidir. Dördüncüsü, klasik iktisadın temel hipotezi olan ekonomik insan kategorisinin yerini ekolojik-toplumsal (olan) ekonomik insan kategorisi almalıdır.Ekonomik insanın tüm amacı azami sosyo-ekonomik öz-çıkarın öznesi olarak, doğal-ekolojik çıkarları, diğer insanların çıkarlarını, toplumun çıkarlarını ve diğer halkların çıkarlarını çiğnemek anlamına gelmektedir ve çağın talepleri ile tamamen çelişmektedir.
Marksist ekolojik-iktisadın teorileri
Yazar, Marksist ekolojik-iktisadın beş teorik dayanağı olduğunu savunmaktadır, bunlar Marx ve Engelsin iktisadi teorilerinden ve onların yaratmış olduğu teorik sistemin çağdaş koşullarda yeniden üretilmesinin ürünleridir. Marksist Düalite teorisi, insanın, emek sürecinin, üretim sürecinin, metanın, meta ilişkisinin doğal-ekolojik yanını açıklamaktadır. Maddesel Alışveriş teorisi insan ile doğa arasındaki en temel ilişkiyi, ekonomik sistem ile ekolojik sistem arasındaki en önemli bağlantıyı ve emek sürecinde gördüğümüz doğal-ekolojik ilişkiyi ifade etmektedir. Marx emeği şöyle tanımlamıştı: Emek, öncelikle insan ile doğa arasındaki bir süreçtir, insanın kendisi ile doğa arasında maddesel alışverişi, kendi eylemi aracılığı ile başlattığı, düzenlediği ve kontrol ettiği bir süreçtir. insan ile doğa arasındaki maddesel alışveriş üç biçimde belirir: Doğal maddesel alışveriş (metabolizma), toplumsal maddesel alışveriş ve bu iki döngü arasındaki maddi alışveriş. Böylece bu teori ekolojik-iktisadın en önemli çıkış noktalarından birini oluşturmaktadır. Marksist bütünsel üretim teorisi, beş tür üretim ve yeniden-üretimin organik birliğini açıklamaktadır: Maddi üretim araçlarının üretimi ve yeniden üretimi; manevi/entelektüel üretim; insanın bizzat kendisini üretmesi ve yeniden üretmesi; ekolojik-çevrenin üretimi ve yeniden üretimi; toplumsal ilişkilerin üretimi.Genel üretici güçler teorisi, doğal-e
Kitap Liu Sihuanın Marksist Ekolojik-iktisat: Sosyalist ve Ekolojik Bir Uygarlık İçin Tezler başlıklı eserinin ikinci cildidir. Elinizdeki bu ikinci cilt doğrudan Marksist ekolojik-iktisat teorilerini incelemekte ve tartışmaktadır. Yayınevimizin yayınladığı birinci ciltte ise Marxın doğa ve ekolojik-iktisat üzerine düşüncelerinin iktisadi, felsefi, sosyolojik temelleri tartışılmıştır. Yazar, 1980lerin ortalarından bu yana Çinde ekolojik-iktisadın ve sürdürülebilir iktisadın bağımsız bir bilim dalı haline getirilmesi ve Çinin gelişme pratiğinde merkezi konuma gelebilmesi için çaba sarfeden bu alandaki önde gelen araştırmacılardandır. Kendisi aynı zamanda Ekolojik Uygarlık ve Sürdürülebilir Ekonomi Araştırmaları Merkezinin onursal başkanıdır.
Marxın iktisat teorisine göre insanın maddi üretim pratiği, bir yandan insan ile doğa arasındaki ekolojik ilişkiyi --maddesel alışverişi-- diğer yandan insanlar arasındaki sosyo-ekonomik ilişkileri kapsamaktadır. Sözünü ettiğimiz bu diyalektik birlik olmaksızın, ne gerçek bir üretim ne de sosyo-ekonomik süreç olabilir. İşte tam da bu nedenle Marxın, doğal-ekolojik çevrenin ve doğal-ekolojik ilişkinin maddi üretim pratiğinin içsel bir öğesi olduğu yönündeki düşüncesi ekolojik-iktisat açısından kilit önemdedir. Böylece maddesel alışveriş süreci ve ekolojinin içsel olgu haline olması Marksist ekolojik-iktisat teorisinin kalbini oluşturmaktadır. Doğal-ekolojik ilişki, toplumsal üretimin doğal-ekolojik niteliğidir ve üretim sürecinin doğal-ekolojik niteliğini yansıtmaktadır. Toplumsal ilişki ise, toplumsal üretimin sosyo-ekonomik niteliğidir ve üretim sürecinin toplumsal niteliğini yansıtmaktadır. Dolayısıyla toplumsal üretim ve yeniden-üretim süreci, sosyo-ekonomik ve doğal-ekolojik niteliklerin organik bir bütünlüğüdür ve birlikte toplumsal üretimin ekolojik-ekonomik temelini oluştururlar.
Yazar, ekolojik-iktisadın başlıca beş teorik dayanağı olduğunu savunmaktadır, bunlar Marx ve Engelsin iktisadi teorilerinden ve onların yaratmış olduğu teorik sistemin bütününden rahatlıkla türetilebilmektedir: Marksist düalite teorisi, maddesel alışveriş teorisi, bütünsel üretim teorisi, genel üretici güçler teorisi ve maddi döngüler teorisi.
Klasik iktisadın aşılması
Birincisi, ekonomideki işlevlere ve ekonomik büyüme tarzına baktığımızda ekonomik sistemdeki girdi ve çıktıların doğal-ekolojik sınırlamalar yok sayılarak ele alındığı bakış açısı aşılmalıdır.Çünkü ekonomik büyümeyi artık maddi sermaye kıtlığı değil ekolojik sermaye ve ekolojik rezervlerin yetmezliği engeller hale gelmeye başlamıştır. Maddi ve ekonomik gelişmeyi sınırsız, bedelsiz bir biçimde geliştirebileceğimiz sınırsız doğal-ekolojik kaynaklar bulunmamaktadır. Doğanın taşıma kapasitesi de sınırsız değildir, atıklarımızı gelişigüzel doğaya boca edeceğimiz bir ekonomik döngü sürdürülemez haldedir. Doğadan alınan her şey yerine konulmalı ve doğal ekolojik çevre sürekli bir biçimde telafi edilmeli ve kollanmalıdır. Dolayısıyla maddi zenginliklerin büyümesi, ekonomik büyüme, nüfus büyümesi ancak sınırlı olabilir ve bu sınırlar doğal-ekolojik çevre tarafından belirlenmektedir. Böylece ekolojik uygarlık çağının ana hatları ortaya çıkmaktadır. İkincisi, doğal-ekolojik gelişmenin ekonomik alan açısından dışsal olgu olduğu klasik iktisat yaklaşımı terk edilmelidir. Maddi sermaye, bilimsel-teknolojik yenileşme, kurumsal yenileşme teorileri sırasıyla iktisadın gözde kategorileri haline gelmiş, fakat Marxın iktisadı dışında ekolojiyi içsel etken olan bir iktisadi teori - ne yazık ki üretilememiştir. Bu anlamda ekolojik-iktisat ekolojik zenginleşmeyi içsel bir kaynak olarak öne çıkartmaktadır. Üçüncüsü, klasik iktisadi yaklaşıma göre pazar mekanizmasının mükemmelleştirilmesi, teknolojik gelişme her türlü sorunu baş edecek güçte görülmektedir ve bu iki ilke sınırsız ekonomik etkinliği hedeflemektedir, bu iki ilkenin iktisada egemen olması, ekonomi ile ekoloji arasındaki bugünkü çatışmayı daha da derinleştirmektedir. Bu anlamda ekolojik-iktisat, pazar mekanizması ve teknoloji ilkelerinin olumsuz etkilerinin ekolojinin önceliği ilkesi ile düzeltmeye ve onarıma tabi tutulmasını savunmaktadır. Bunun anlamı ekolojik gelişmenin, başta ekonomi olmak üzere tüm diğer toplumsal gelişmelerin temeli olarak kabul edilmesidir. Dördüncüsü, klasik iktisadın temel hipotezi olan ekonomik insan kategorisinin yerini ekolojik-toplumsal (olan) ekonomik insan kategorisi almalıdır.Ekonomik insanın tüm amacı azami sosyo-ekonomik öz-çıkarın öznesi olarak, doğal-ekolojik çıkarları, diğer insanların çıkarlarını, toplumun çıkarlarını ve diğer halkların çıkarlarını çiğnemek anlamına gelmektedir ve çağın talepleri ile tamamen çelişmektedir.
Marksist ekolojik-iktisadın teorileri
Yazar, Marksist ekolojik-iktisadın beş teorik dayanağı olduğunu savunmaktadır, bunlar Marx ve Engelsin iktisadi teorilerinden ve onların yaratmış olduğu teorik sistemin çağdaş koşullarda yeniden üretilmesinin ürünleridir. Marksist Düalite teorisi, insanın, emek sürecinin, üretim sürecinin, metanın, meta ilişkisinin doğal-ekolojik yanını açıklamaktadır. Maddesel Alışveriş teorisi insan ile doğa arasındaki en temel ilişkiyi, ekonomik sistem ile ekolojik sistem arasındaki en önemli bağlantıyı ve emek sürecinde gördüğümüz doğal-ekolojik ilişkiyi ifade etmektedir. Marx emeği şöyle tanımlamıştı: Emek, öncelikle insan ile doğa arasındaki bir süreçtir, insanın kendisi ile doğa arasında maddesel alışverişi, kendi eylemi aracılığı ile başlattığı, düzenlediği ve kontrol ettiği bir süreçtir. insan ile doğa arasındaki maddesel alışveriş üç biçimde belirir: Doğal maddesel alışveriş (metabolizma), toplumsal maddesel alışveriş ve bu iki döngü arasındaki maddi alışveriş. Böylece bu teori ekolojik-iktisadın en önemli çıkış noktalarından birini oluşturmaktadır. Marksist bütünsel üretim teorisi, beş tür üretim ve yeniden-üretimin organik birliğini açıklamaktadır: Maddi üretim araçlarının üretimi ve yeniden üretimi; manevi/entelektüel üretim; insanın bizzat kendisini üretmesi ve yeniden üretmesi; ekolojik-çevrenin üretimi ve yeniden üretimi; toplumsal ilişkilerin üretimi.Genel üretici güçler teorisi, doğal-e
Marxın iktisat teorisine göre insanın maddi üretim pratiği, bir yandan insan ile doğa arasındaki ekolojik ilişkiyi --maddesel alışverişi-- diğer yandan insanlar arasındaki sosyo-ekonomik ilişkileri kapsamaktadır. Sözünü ettiğimiz bu diyalektik birlik olmaksızın, ne gerçek bir üretim ne de sosyo-ekonomik süreç olabilir. İşte tam da bu nedenle Marxın, doğal-ekolojik çevrenin ve doğal-ekolojik ilişkinin maddi üretim pratiğinin içsel bir öğesi olduğu yönündeki düşüncesi ekolojik-iktisat açısından kilit önemdedir. Böylece maddesel alışveriş süreci ve ekolojinin içsel olgu haline olması Marksist ekolojik-iktisat teorisinin kalbini oluşturmaktadır. Doğal-ekolojik ilişki, toplumsal üretimin doğal-ekolojik niteliğidir ve üretim sürecinin doğal-ekolojik niteliğini yansıtmaktadır. Toplumsal ilişki ise, toplumsal üretimin sosyo-ekonomik niteliğidir ve üretim sürecinin toplumsal niteliğini yansıtmaktadır. Dolayısıyla toplumsal üretim ve yeniden-üretim süreci, sosyo-ekonomik ve doğal-ekolojik niteliklerin organik bir bütünlüğüdür ve birlikte toplumsal üretimin ekolojik-ekonomik temelini oluştururlar.
Yazar, ekolojik-iktisadın başlıca beş teorik dayanağı olduğunu savunmaktadır, bunlar Marx ve Engelsin iktisadi teorilerinden ve onların yaratmış olduğu teorik sistemin bütününden rahatlıkla türetilebilmektedir: Marksist düalite teorisi, maddesel alışveriş teorisi, bütünsel üretim teorisi, genel üretici güçler teorisi ve maddi döngüler teorisi.
Klasik iktisadın aşılması
Birincisi, ekonomideki işlevlere ve ekonomik büyüme tarzına baktığımızda ekonomik sistemdeki girdi ve çıktıların doğal-ekolojik sınırlamalar yok sayılarak ele alındığı bakış açısı aşılmalıdır.Çünkü ekonomik büyümeyi artık maddi sermaye kıtlığı değil ekolojik sermaye ve ekolojik rezervlerin yetmezliği engeller hale gelmeye başlamıştır. Maddi ve ekonomik gelişmeyi sınırsız, bedelsiz bir biçimde geliştirebileceğimiz sınırsız doğal-ekolojik kaynaklar bulunmamaktadır. Doğanın taşıma kapasitesi de sınırsız değildir, atıklarımızı gelişigüzel doğaya boca edeceğimiz bir ekonomik döngü sürdürülemez haldedir. Doğadan alınan her şey yerine konulmalı ve doğal ekolojik çevre sürekli bir biçimde telafi edilmeli ve kollanmalıdır. Dolayısıyla maddi zenginliklerin büyümesi, ekonomik büyüme, nüfus büyümesi ancak sınırlı olabilir ve bu sınırlar doğal-ekolojik çevre tarafından belirlenmektedir. Böylece ekolojik uygarlık çağının ana hatları ortaya çıkmaktadır. İkincisi, doğal-ekolojik gelişmenin ekonomik alan açısından dışsal olgu olduğu klasik iktisat yaklaşımı terk edilmelidir. Maddi sermaye, bilimsel-teknolojik yenileşme, kurumsal yenileşme teorileri sırasıyla iktisadın gözde kategorileri haline gelmiş, fakat Marxın iktisadı dışında ekolojiyi içsel etken olan bir iktisadi teori - ne yazık ki üretilememiştir. Bu anlamda ekolojik-iktisat ekolojik zenginleşmeyi içsel bir kaynak olarak öne çıkartmaktadır. Üçüncüsü, klasik iktisadi yaklaşıma göre pazar mekanizmasının mükemmelleştirilmesi, teknolojik gelişme her türlü sorunu baş edecek güçte görülmektedir ve bu iki ilke sınırsız ekonomik etkinliği hedeflemektedir, bu iki ilkenin iktisada egemen olması, ekonomi ile ekoloji arasındaki bugünkü çatışmayı daha da derinleştirmektedir. Bu anlamda ekolojik-iktisat, pazar mekanizması ve teknoloji ilkelerinin olumsuz etkilerinin ekolojinin önceliği ilkesi ile düzeltmeye ve onarıma tabi tutulmasını savunmaktadır. Bunun anlamı ekolojik gelişmenin, başta ekonomi olmak üzere tüm diğer toplumsal gelişmelerin temeli olarak kabul edilmesidir. Dördüncüsü, klasik iktisadın temel hipotezi olan ekonomik insan kategorisinin yerini ekolojik-toplumsal (olan) ekonomik insan kategorisi almalıdır.Ekonomik insanın tüm amacı azami sosyo-ekonomik öz-çıkarın öznesi olarak, doğal-ekolojik çıkarları, diğer insanların çıkarlarını, toplumun çıkarlarını ve diğer halkların çıkarlarını çiğnemek anlamına gelmektedir ve çağın talepleri ile tamamen çelişmektedir.
Marksist ekolojik-iktisadın teorileri
Yazar, Marksist ekolojik-iktisadın beş teorik dayanağı olduğunu savunmaktadır, bunlar Marx ve Engelsin iktisadi teorilerinden ve onların yaratmış olduğu teorik sistemin çağdaş koşullarda yeniden üretilmesinin ürünleridir. Marksist Düalite teorisi, insanın, emek sürecinin, üretim sürecinin, metanın, meta ilişkisinin doğal-ekolojik yanını açıklamaktadır. Maddesel Alışveriş teorisi insan ile doğa arasındaki en temel ilişkiyi, ekonomik sistem ile ekolojik sistem arasındaki en önemli bağlantıyı ve emek sürecinde gördüğümüz doğal-ekolojik ilişkiyi ifade etmektedir. Marx emeği şöyle tanımlamıştı: Emek, öncelikle insan ile doğa arasındaki bir süreçtir, insanın kendisi ile doğa arasında maddesel alışverişi, kendi eylemi aracılığı ile başlattığı, düzenlediği ve kontrol ettiği bir süreçtir. insan ile doğa arasındaki maddesel alışveriş üç biçimde belirir: Doğal maddesel alışveriş (metabolizma), toplumsal maddesel alışveriş ve bu iki döngü arasındaki maddi alışveriş. Böylece bu teori ekolojik-iktisadın en önemli çıkış noktalarından birini oluşturmaktadır. Marksist bütünsel üretim teorisi, beş tür üretim ve yeniden-üretimin organik birliğini açıklamaktadır: Maddi üretim araçlarının üretimi ve yeniden üretimi; manevi/entelektüel üretim; insanın bizzat kendisini üretmesi ve yeniden üretmesi; ekolojik-çevrenin üretimi ve yeniden üretimi; toplumsal ilişkilerin üretimi.Genel üretici güçler teorisi, doğal-e
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.