9789750801310
12349
https://www.turkishbooks.com/books/maresal-fevzi-cakmak-ve-gunlukleri-1-2-p12349.html
Mareşal Fevzi Çakmak ve Günlükleri 1-2
34.8
Bir ulusun yıkılış ve kurtuluş günlüğü...
Modern Türkiye'nin kurucularından Mareşal Fevzi Çakmak'ın kaleminden, "imparatorluğun en uzun" on bir yılının (1911-1921) öyküsü... Mareşal Fevzi Çakmak'ın, 30 Mart 1911'den vefatından bir hafta öncesine; 2 Nisan 1950'ye kadar titizlikle ve askeri bir disiplinle tuttuğu günlükleri ilk kez gün ışığına çıkıyor. Yıllar süren titiz ve yorucu bir çalışmanın ürünü olarak gerçekleşen elimizdeki eser, bugüne kadar varlığı dahi bilinmeyen bu günlüklerin 30 Mart 1911-31 Aralık 1921 arasındaki 11 yıllık dönemi ve Mareşal'in ölümünden önceki son 3 aylık dönemi kapsıyor.
Balkan Harbi, I. Dünya Savaşı'nın muhtelif cepheleri ve en önemlisi Kurtuluş Savaşı yıllarını kapsayan günlükler, ulusumuzun yıkıştan kurtuluşa yürüdüğü, en zor 11 yılını gün gün bütün ayrıntılarıyla gözler önüne seriyor. İlk başta genç, aktif ve başarılı bir subay olarak sahnedeki yerini alan Fevzi Çakmak, bir süre sonra sahnenin en önemli aktörlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor; yirmi yıl gibi bir süreyle tarihimizin en uzun süre görevde kalan "genelkurmay başkanı" olan Fevzi Çakmak'ın bizzat kumandanlık ettiği, Arnavutluk İsyanı'ndan Çanakkale Savaşı'na, Doğu Cephesi'nden Sakarya Savaşı'na birinci ağızdan tanıklıklar, tespitler... En kötü günlerde bile soğukkanlılığını yitirmeyen, sarsılmaz bir askerin 11 yıllık cephe günlüğü; güçlükler, zorluklar ve ölümlerle dolu günlerde dahi hiç yitirilmeyen ümit ve coşku dolu satırları... Dr. Nilüfer Hatemi'nin, Princeton Üniversitesi'nde doktora tezi olarak hazırladığı günlüklere, Mareşal'in ailesi ve gençlik yıllarına dair iki bilimsel inceleme bölümü ile ilk kez yayımlanan belge ve fotoğraflar eşlik ediyor. Dr. Hatemi'nin, Mareşal Fevzi Çakmak üzerine ilk bilimsel çalışma olan eseri, hocaları Prof. Norman Itzkowitz ve Prof. Şükrü Hanioğlu'nun 'takdim'iyle...
Tadımlık
GİRİŞ
Mareşal Fevzi Çakmak'ın günlükleri ile karşı karşıya kaldığım günü hiçbir zaman unutamayacağım. Princeton Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'ndeki odalardan birindeydim ve yerdeki halının üzerine sıraladığım defterlere elimi bile sürmeye çekiniyordum. Nasıl olacak da bunlar üzerine doktora tezimi hazırlayacaktım' Günlüklerin fotokopilerini binanın dışına çıkartmadan çekebilmem için Mareşal'in torunu Prof. Ahmet Çakmak defterleri ofisinde bırakıyordu. Ben de o soğuk kış ayının bir haftasını bu işleme ayırdım. Geç saatlerde ofisini kullanıyor, her sayfadan birden fazla örnek alıyordum: karanlıkça, açık ve normal koyulukta çektiğim üçer fotokopi. Bu şekilde gayet zor okunan Fevzi Çakmak'ın Osmanlıca elyazısının silikleşmiş ve birbirine karışmış yerlerini belki daha kolay çözebilirim diye düşünüyordum.
Fevzi Çakmak'ın onbir senesinin en yakın şahitleri olan bu küçük defterler her şeyi görmüş, onunla birlikte yaşamışlardı. Kimbilir nelere tanıklık etmiş, bugüne taşımışlardı' Cepheler, kanlı çarpışmalar, kayıplar, kazanımlar, özveriler, işgaller, acı, sevinç, savaş, barış, umut... Mareşal, yazmakta olduğu günlüğünü her zaman elinin altında, daha doğrusu cebinde bulundurmuş ve az rastlanan bir düzenlilikle her gün not almıştır. Gizlice düşman hatlarına geçmesi gibi zorunlu durumlar dışında kimseye emanet edilmemiş olan bu günlükler, her yerde Fevzi Çakmak'a eşlik etmiş ve vefatından ancak elli yıl sonra ilk defa okuyucu karşısına çıkmıştır. Günlüklerin tutulmuş, yıllarca da titizlikle korunarak bugünlere ulaştırılmış olması büyük bir mutluluk, çok önemli bir tarihi kazançtır.
Fevzi Çakmak uzun yıllar Balkanlar'da görev almış, Balkan Savaşı'nda, Çanakkale, Doğu, Kafkas ve Suriye-Filistin Cephelerinde çarpışarak komutanlık yapmıştır. 1920 Nisan'ında Ankara Hükümetine katılmadan önce Erkân-ı Harbiye Reisliği ve Harbiye Nazırlığı'nda bulunmuş, daha sonra Kurtuluş Savaşı'nda Milli Müdafaa Vekilliği, Heyet-i Vekile Reisliği ve Erkân-ı Harbiye Reisliği yapmıştır. İnönü ve Sakarya savaşlarında, Büyük Taarruz'da, kısaca kurtuluşa giden yolda, askeri planların yapılması, ordunun hazırlanması, sevk ve idaresinde çok büyük emek harcamıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Genelkurmay Başkanı olan Mareşal bu görevde yirmi yıldan fazla kalmıştır. Fevzi Paşa, pek çok kaynakta Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü ile birlikte, vatanın kurtuluşu ve cumhuriyetin kuruluşunda en önemli üç isimden biri olarak anılır.
Bu çalışmanın esas amacı Mareşal Mustafa Fevzi Çakmak'ın günlüklerini, dolayısı ile kendisini, kendi kalemi aracılığı ile meydana çıkartmaktır. 1876 - 1950 yılları arasında yaşayan, Osmanlı İmparatorluğu'nun sonu, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve ilk dönemlerinin fazla görünürde olmayı sevmeyen bu değerli askeri ve devlet adamı ne yazık ki gerektiğince tanınmıyor ve tarihimizdeki önemi yeterli derecede bilinmiyor. Burada Osmanlıca tutulmuş toplam altı defter incelenmiştir: 1911 - 1921 yıllarının tamamını kapsayan dört ve 1950'de Mareşal'in ölümünden önceki üç ay boyunca tutulmuş iki küçük günlük. İçerik bakımından çok zengin olan defterlerde asıl ağırlık askeri olmakla beraber politik ve sosyal tarih konularında da geniş bir yelpazede ilginç bilgiler bulunuyor.
I. Defter adını verdiğim günlük, Fevzi Çakmak'ın elimizdeki en eski kayıtlarını, 29 Mart 1911 - 23 Temmuz 1913 tarihleri arası yazılarını kapsar. Defter iki bölüme ayrılmıştır ve önyüzünün 206 sayfası neredeyse tamamen günlük olarak tutulmuştur. Burada Kaymakam (Yarbay) Fevzi Bey'in Arnavutluk ve Balkanlar'da görevli olduğu yıllarda, Balkan Savaşı sırasında aldığı notlar bulunuyor. Defterin arka yüzünde, yani tersten başlayarak yazılan 99 sayfada ise değişik çizim, hesap ve şemalar vardır. Bunlar okumadaki güçlük ve kullanılan kısaltmaların anlaşılamaması yüzünden tercüme edilememiş ve çalışmanın dışında bırakılmıştır. Defterdeki bilgiler, bu bölgede uzun zamandır görev yapan yükselmekte olan bir askerin, dönemi ve meydana gelen olayları nasıl görüp değerlendirdiğini göstermesi bakımından önemlidir. Yaşam koşulları, askeri-siyasi gelişmeler ve sayısız çarpışmalar gayet sade ve kısa bir şekilde kaydedilmiştir.
II. Defter, toplam 172 sayfadan oluşuyor ve 26 Temmuz 1913'te başlayıp 13 Ağustos 1915'te son buluyor. Günlüğün arka yüzünde bir önceki defterdeki gibi değişik n
Bir ulusun yıkılış ve kurtuluş günlüğü...
Modern Türkiye'nin kurucularından Mareşal Fevzi Çakmak'ın kaleminden, "imparatorluğun en uzun" on bir yılının (1911-1921) öyküsü... Mareşal Fevzi Çakmak'ın, 30 Mart 1911'den vefatından bir hafta öncesine; 2 Nisan 1950'ye kadar titizlikle ve askeri bir disiplinle tuttuğu günlükleri ilk kez gün ışığına çıkıyor. Yıllar süren titiz ve yorucu bir çalışmanın ürünü olarak gerçekleşen elimizdeki eser, bugüne kadar varlığı dahi bilinmeyen bu günlüklerin 30 Mart 1911-31 Aralık 1921 arasındaki 11 yıllık dönemi ve Mareşal'in ölümünden önceki son 3 aylık dönemi kapsıyor.
Balkan Harbi, I. Dünya Savaşı'nın muhtelif cepheleri ve en önemlisi Kurtuluş Savaşı yıllarını kapsayan günlükler, ulusumuzun yıkıştan kurtuluşa yürüdüğü, en zor 11 yılını gün gün bütün ayrıntılarıyla gözler önüne seriyor. İlk başta genç, aktif ve başarılı bir subay olarak sahnedeki yerini alan Fevzi Çakmak, bir süre sonra sahnenin en önemli aktörlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor; yirmi yıl gibi bir süreyle tarihimizin en uzun süre görevde kalan "genelkurmay başkanı" olan Fevzi Çakmak'ın bizzat kumandanlık ettiği, Arnavutluk İsyanı'ndan Çanakkale Savaşı'na, Doğu Cephesi'nden Sakarya Savaşı'na birinci ağızdan tanıklıklar, tespitler... En kötü günlerde bile soğukkanlılığını yitirmeyen, sarsılmaz bir askerin 11 yıllık cephe günlüğü; güçlükler, zorluklar ve ölümlerle dolu günlerde dahi hiç yitirilmeyen ümit ve coşku dolu satırları... Dr. Nilüfer Hatemi'nin, Princeton Üniversitesi'nde doktora tezi olarak hazırladığı günlüklere, Mareşal'in ailesi ve gençlik yıllarına dair iki bilimsel inceleme bölümü ile ilk kez yayımlanan belge ve fotoğraflar eşlik ediyor. Dr. Hatemi'nin, Mareşal Fevzi Çakmak üzerine ilk bilimsel çalışma olan eseri, hocaları Prof. Norman Itzkowitz ve Prof. Şükrü Hanioğlu'nun 'takdim'iyle...
Tadımlık
GİRİŞ
Mareşal Fevzi Çakmak'ın günlükleri ile karşı karşıya kaldığım günü hiçbir zaman unutamayacağım. Princeton Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'ndeki odalardan birindeydim ve yerdeki halının üzerine sıraladığım defterlere elimi bile sürmeye çekiniyordum. Nasıl olacak da bunlar üzerine doktora tezimi hazırlayacaktım' Günlüklerin fotokopilerini binanın dışına çıkartmadan çekebilmem için Mareşal'in torunu Prof. Ahmet Çakmak defterleri ofisinde bırakıyordu. Ben de o soğuk kış ayının bir haftasını bu işleme ayırdım. Geç saatlerde ofisini kullanıyor, her sayfadan birden fazla örnek alıyordum: karanlıkça, açık ve normal koyulukta çektiğim üçer fotokopi. Bu şekilde gayet zor okunan Fevzi Çakmak'ın Osmanlıca elyazısının silikleşmiş ve birbirine karışmış yerlerini belki daha kolay çözebilirim diye düşünüyordum.
Fevzi Çakmak'ın onbir senesinin en yakın şahitleri olan bu küçük defterler her şeyi görmüş, onunla birlikte yaşamışlardı. Kimbilir nelere tanıklık etmiş, bugüne taşımışlardı' Cepheler, kanlı çarpışmalar, kayıplar, kazanımlar, özveriler, işgaller, acı, sevinç, savaş, barış, umut... Mareşal, yazmakta olduğu günlüğünü her zaman elinin altında, daha doğrusu cebinde bulundurmuş ve az rastlanan bir düzenlilikle her gün not almıştır. Gizlice düşman hatlarına geçmesi gibi zorunlu durumlar dışında kimseye emanet edilmemiş olan bu günlükler, her yerde Fevzi Çakmak'a eşlik etmiş ve vefatından ancak elli yıl sonra ilk defa okuyucu karşısına çıkmıştır. Günlüklerin tutulmuş, yıllarca da titizlikle korunarak bugünlere ulaştırılmış olması büyük bir mutluluk, çok önemli bir tarihi kazançtır.
Fevzi Çakmak uzun yıllar Balkanlar'da görev almış, Balkan Savaşı'nda, Çanakkale, Doğu, Kafkas ve Suriye-Filistin Cephelerinde çarpışarak komutanlık yapmıştır. 1920 Nisan'ında Ankara Hükümetine katılmadan önce Erkân-ı Harbiye Reisliği ve Harbiye Nazırlığı'nda bulunmuş, daha sonra Kurtuluş Savaşı'nda Milli Müdafaa Vekilliği, Heyet-i Vekile Reisliği ve Erkân-ı Harbiye Reisliği yapmıştır. İnönü ve Sakarya savaşlarında, Büyük Taarruz'da, kısaca kurtuluşa giden yolda, askeri planların yapılması, ordunun hazırlanması, sevk ve idaresinde çok büyük emek harcamıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Genelkurmay Başkanı olan Mareşal bu görevde yirmi yıldan fazla kalmıştır. Fevzi Paşa, pek çok kaynakta Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü ile birlikte, vatanın kurtuluşu ve cumhuriyetin kuruluşunda en önemli üç isimden biri olarak anılır.
Bu çalışmanın esas amacı Mareşal Mustafa Fevzi Çakmak'ın günlüklerini, dolayısı ile kendisini, kendi kalemi aracılığı ile meydana çıkartmaktır. 1876 - 1950 yılları arasında yaşayan, Osmanlı İmparatorluğu'nun sonu, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve ilk dönemlerinin fazla görünürde olmayı sevmeyen bu değerli askeri ve devlet adamı ne yazık ki gerektiğince tanınmıyor ve tarihimizdeki önemi yeterli derecede bilinmiyor. Burada Osmanlıca tutulmuş toplam altı defter incelenmiştir: 1911 - 1921 yıllarının tamamını kapsayan dört ve 1950'de Mareşal'in ölümünden önceki üç ay boyunca tutulmuş iki küçük günlük. İçerik bakımından çok zengin olan defterlerde asıl ağırlık askeri olmakla beraber politik ve sosyal tarih konularında da geniş bir yelpazede ilginç bilgiler bulunuyor.
I. Defter adını verdiğim günlük, Fevzi Çakmak'ın elimizdeki en eski kayıtlarını, 29 Mart 1911 - 23 Temmuz 1913 tarihleri arası yazılarını kapsar. Defter iki bölüme ayrılmıştır ve önyüzünün 206 sayfası neredeyse tamamen günlük olarak tutulmuştur. Burada Kaymakam (Yarbay) Fevzi Bey'in Arnavutluk ve Balkanlar'da görevli olduğu yıllarda, Balkan Savaşı sırasında aldığı notlar bulunuyor. Defterin arka yüzünde, yani tersten başlayarak yazılan 99 sayfada ise değişik çizim, hesap ve şemalar vardır. Bunlar okumadaki güçlük ve kullanılan kısaltmaların anlaşılamaması yüzünden tercüme edilememiş ve çalışmanın dışında bırakılmıştır. Defterdeki bilgiler, bu bölgede uzun zamandır görev yapan yükselmekte olan bir askerin, dönemi ve meydana gelen olayları nasıl görüp değerlendirdiğini göstermesi bakımından önemlidir. Yaşam koşulları, askeri-siyasi gelişmeler ve sayısız çarpışmalar gayet sade ve kısa bir şekilde kaydedilmiştir.
II. Defter, toplam 172 sayfadan oluşuyor ve 26 Temmuz 1913'te başlayıp 13 Ağustos 1915'te son buluyor. Günlüğün arka yüzünde bir önceki defterdeki gibi değişik n
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.