9786059815215
397003
https://www.turkishbooks.com/books/makamat-tercumesi-ve-arapcasi-p397003.html
Makamat Tercümesi ve Arapçası
2.88
Kitabın İçeriğinde:
Makamat Kelime Anlamı
Toplu Tercümesi ve Orjinal Arapça Metni bulunmaktadır.
Osmanlı devlet-i alisi dönemi boyunca adları sayılamayacak kadar çok ilim irfan sahibi yetişmiştir. Günümüzde matbu olan ve olmayan birçok eserler vücuda getirmişler, çok gayretli çalışmalarda bulunmuşlardır.
Daha sonradan gelen nesiller bu alanda yetersiz kalmış, maalesef bu açık yeterince kapatılamamıştır.
Ömrünü ilme irfana adamış nesiller mazide kalmış, yerini maddeci ve menfaatperest halefler işgal etmiş, Ulu çınarlar yerini cılız fidanlara bırakmıştır.
Örfün ve âdetin ilmi faaliyetler olduğu dönemden; oyun, eğlence ve zevki sefa dönemine geçilmiş, kadim medeniyetimiz mezar taşlarında ya da kütüphane raflarında çürümeye mahkûm bırakılmıştır.
Zihinler ve Mefkure'ler batıya göç etmiş, şer'i ilimlerin talimi, gayri İslami metotlu batı şarkiyat literatürel bilime dönüşmüştür.
Eşsiz kazanımlar değersiz görülmüş, üstelik eleştirilmiştir. Osmanlıca ve Arapça mirasımıza sahip çıkacak nesiller yetişmez olmuş, bu değerli mirasa sahip çıkma arzusundakiler her daim hakir görülmüştür,
Batılılaşmış sözde münevverler ve reformistler ümmete, Üsve-i hasene olarak lanse edilmiştir.
İlim irfandan çeşitli sebeplerle uzak kalan avam, haliyle bunlardan etkilenmiş, artık ilm-i şuur basit ve gayri dini dış mahfillere esir olmuştur.
Ne hazin bir durumdur ki; İslami algı, asli kaynağından olağanca uzaklaşmış ve örf 'ü am adı altında selefi Salih'inin giyim, kuşam, yaşantı tarzı vb. İslami miraslar neredeyse tamamı ile zihinlerden silinmiştir.
Bir misal sadedinde; Acaba (iki yüz yıl ve daha önceki dönemde) hangi Sahabe ve Âlim sakalsızdı? Acaba hangi Âlim batılı giyim-kuşam tarzı ile seyr-i alem yapardı?
İsmet GARİBULLAH (Kuddise sirruhu) nun veciz manidar ifadesiyle:
Ya şimdi bir fesat koptu cihanda, Hevayı nefse düştü nas bu anda,
Eğer Alim, eğer Abid bu şanda, Hadis, Tefsir, Fıkıh kaldı nihanda,
Bu Nas'tan ayrılıp HAKKA gidelim Cemali ba Kemale seyredelim.
Kadim ulemayı, medar-ı iftiharımız bilerek, onların yolundan gitmeyi yaşantı tarzı haline getirmeyi ahde vefa olarak telakki ederiz.
Bu bağlamda; Necip, Arif-i billah, Fadıl şahsiyet Birgivi (rahimehullah) nin gönüllere hitap eden, ruhları neşat eden güzide miras "makamat" adlı eserini, Ulumu Şeriyye ve Maneviye gönüllülerine hizmet sadedinde hazırlamaya çalıştık.
Rabbim çalışmamızı kabule şayan eyleyip, ruhaniyetinden istifadeye muvaffak eylesin.
Makamat Kelime Anlamı
Toplu Tercümesi ve Orjinal Arapça Metni bulunmaktadır.
Osmanlı devlet-i alisi dönemi boyunca adları sayılamayacak kadar çok ilim irfan sahibi yetişmiştir. Günümüzde matbu olan ve olmayan birçok eserler vücuda getirmişler, çok gayretli çalışmalarda bulunmuşlardır.
Daha sonradan gelen nesiller bu alanda yetersiz kalmış, maalesef bu açık yeterince kapatılamamıştır.
Ömrünü ilme irfana adamış nesiller mazide kalmış, yerini maddeci ve menfaatperest halefler işgal etmiş, Ulu çınarlar yerini cılız fidanlara bırakmıştır.
Örfün ve âdetin ilmi faaliyetler olduğu dönemden; oyun, eğlence ve zevki sefa dönemine geçilmiş, kadim medeniyetimiz mezar taşlarında ya da kütüphane raflarında çürümeye mahkûm bırakılmıştır.
Zihinler ve Mefkure'ler batıya göç etmiş, şer'i ilimlerin talimi, gayri İslami metotlu batı şarkiyat literatürel bilime dönüşmüştür.
Eşsiz kazanımlar değersiz görülmüş, üstelik eleştirilmiştir. Osmanlıca ve Arapça mirasımıza sahip çıkacak nesiller yetişmez olmuş, bu değerli mirasa sahip çıkma arzusundakiler her daim hakir görülmüştür,
Batılılaşmış sözde münevverler ve reformistler ümmete, Üsve-i hasene olarak lanse edilmiştir.
İlim irfandan çeşitli sebeplerle uzak kalan avam, haliyle bunlardan etkilenmiş, artık ilm-i şuur basit ve gayri dini dış mahfillere esir olmuştur.
Ne hazin bir durumdur ki; İslami algı, asli kaynağından olağanca uzaklaşmış ve örf 'ü am adı altında selefi Salih'inin giyim, kuşam, yaşantı tarzı vb. İslami miraslar neredeyse tamamı ile zihinlerden silinmiştir.
Bir misal sadedinde; Acaba (iki yüz yıl ve daha önceki dönemde) hangi Sahabe ve Âlim sakalsızdı? Acaba hangi Âlim batılı giyim-kuşam tarzı ile seyr-i alem yapardı?
İsmet GARİBULLAH (Kuddise sirruhu) nun veciz manidar ifadesiyle:
Ya şimdi bir fesat koptu cihanda, Hevayı nefse düştü nas bu anda,
Eğer Alim, eğer Abid bu şanda, Hadis, Tefsir, Fıkıh kaldı nihanda,
Bu Nas'tan ayrılıp HAKKA gidelim Cemali ba Kemale seyredelim.
Kadim ulemayı, medar-ı iftiharımız bilerek, onların yolundan gitmeyi yaşantı tarzı haline getirmeyi ahde vefa olarak telakki ederiz.
Bu bağlamda; Necip, Arif-i billah, Fadıl şahsiyet Birgivi (rahimehullah) nin gönüllere hitap eden, ruhları neşat eden güzide miras "makamat" adlı eserini, Ulumu Şeriyye ve Maneviye gönüllülerine hizmet sadedinde hazırlamaya çalıştık.
Rabbim çalışmamızı kabule şayan eyleyip, ruhaniyetinden istifadeye muvaffak eylesin.
Kitabın İçeriğinde:
Makamat Kelime Anlamı
Toplu Tercümesi ve Orjinal Arapça Metni bulunmaktadır.
Osmanlı devlet-i alisi dönemi boyunca adları sayılamayacak kadar çok ilim irfan sahibi yetişmiştir. Günümüzde matbu olan ve olmayan birçok eserler vücuda getirmişler, çok gayretli çalışmalarda bulunmuşlardır.
Daha sonradan gelen nesiller bu alanda yetersiz kalmış, maalesef bu açık yeterince kapatılamamıştır.
Ömrünü ilme irfana adamış nesiller mazide kalmış, yerini maddeci ve menfaatperest halefler işgal etmiş, Ulu çınarlar yerini cılız fidanlara bırakmıştır.
Örfün ve âdetin ilmi faaliyetler olduğu dönemden; oyun, eğlence ve zevki sefa dönemine geçilmiş, kadim medeniyetimiz mezar taşlarında ya da kütüphane raflarında çürümeye mahkûm bırakılmıştır.
Zihinler ve Mefkure'ler batıya göç etmiş, şer'i ilimlerin talimi, gayri İslami metotlu batı şarkiyat literatürel bilime dönüşmüştür.
Eşsiz kazanımlar değersiz görülmüş, üstelik eleştirilmiştir. Osmanlıca ve Arapça mirasımıza sahip çıkacak nesiller yetişmez olmuş, bu değerli mirasa sahip çıkma arzusundakiler her daim hakir görülmüştür,
Batılılaşmış sözde münevverler ve reformistler ümmete, Üsve-i hasene olarak lanse edilmiştir.
İlim irfandan çeşitli sebeplerle uzak kalan avam, haliyle bunlardan etkilenmiş, artık ilm-i şuur basit ve gayri dini dış mahfillere esir olmuştur.
Ne hazin bir durumdur ki; İslami algı, asli kaynağından olağanca uzaklaşmış ve örf 'ü am adı altında selefi Salih'inin giyim, kuşam, yaşantı tarzı vb. İslami miraslar neredeyse tamamı ile zihinlerden silinmiştir.
Bir misal sadedinde; Acaba (iki yüz yıl ve daha önceki dönemde) hangi Sahabe ve Âlim sakalsızdı? Acaba hangi Âlim batılı giyim-kuşam tarzı ile seyr-i alem yapardı?
İsmet GARİBULLAH (Kuddise sirruhu) nun veciz manidar ifadesiyle:
Ya şimdi bir fesat koptu cihanda, Hevayı nefse düştü nas bu anda,
Eğer Alim, eğer Abid bu şanda, Hadis, Tefsir, Fıkıh kaldı nihanda,
Bu Nas'tan ayrılıp HAKKA gidelim Cemali ba Kemale seyredelim.
Kadim ulemayı, medar-ı iftiharımız bilerek, onların yolundan gitmeyi yaşantı tarzı haline getirmeyi ahde vefa olarak telakki ederiz.
Bu bağlamda; Necip, Arif-i billah, Fadıl şahsiyet Birgivi (rahimehullah) nin gönüllere hitap eden, ruhları neşat eden güzide miras "makamat" adlı eserini, Ulumu Şeriyye ve Maneviye gönüllülerine hizmet sadedinde hazırlamaya çalıştık.
Rabbim çalışmamızı kabule şayan eyleyip, ruhaniyetinden istifadeye muvaffak eylesin.
Makamat Kelime Anlamı
Toplu Tercümesi ve Orjinal Arapça Metni bulunmaktadır.
Osmanlı devlet-i alisi dönemi boyunca adları sayılamayacak kadar çok ilim irfan sahibi yetişmiştir. Günümüzde matbu olan ve olmayan birçok eserler vücuda getirmişler, çok gayretli çalışmalarda bulunmuşlardır.
Daha sonradan gelen nesiller bu alanda yetersiz kalmış, maalesef bu açık yeterince kapatılamamıştır.
Ömrünü ilme irfana adamış nesiller mazide kalmış, yerini maddeci ve menfaatperest halefler işgal etmiş, Ulu çınarlar yerini cılız fidanlara bırakmıştır.
Örfün ve âdetin ilmi faaliyetler olduğu dönemden; oyun, eğlence ve zevki sefa dönemine geçilmiş, kadim medeniyetimiz mezar taşlarında ya da kütüphane raflarında çürümeye mahkûm bırakılmıştır.
Zihinler ve Mefkure'ler batıya göç etmiş, şer'i ilimlerin talimi, gayri İslami metotlu batı şarkiyat literatürel bilime dönüşmüştür.
Eşsiz kazanımlar değersiz görülmüş, üstelik eleştirilmiştir. Osmanlıca ve Arapça mirasımıza sahip çıkacak nesiller yetişmez olmuş, bu değerli mirasa sahip çıkma arzusundakiler her daim hakir görülmüştür,
Batılılaşmış sözde münevverler ve reformistler ümmete, Üsve-i hasene olarak lanse edilmiştir.
İlim irfandan çeşitli sebeplerle uzak kalan avam, haliyle bunlardan etkilenmiş, artık ilm-i şuur basit ve gayri dini dış mahfillere esir olmuştur.
Ne hazin bir durumdur ki; İslami algı, asli kaynağından olağanca uzaklaşmış ve örf 'ü am adı altında selefi Salih'inin giyim, kuşam, yaşantı tarzı vb. İslami miraslar neredeyse tamamı ile zihinlerden silinmiştir.
Bir misal sadedinde; Acaba (iki yüz yıl ve daha önceki dönemde) hangi Sahabe ve Âlim sakalsızdı? Acaba hangi Âlim batılı giyim-kuşam tarzı ile seyr-i alem yapardı?
İsmet GARİBULLAH (Kuddise sirruhu) nun veciz manidar ifadesiyle:
Ya şimdi bir fesat koptu cihanda, Hevayı nefse düştü nas bu anda,
Eğer Alim, eğer Abid bu şanda, Hadis, Tefsir, Fıkıh kaldı nihanda,
Bu Nas'tan ayrılıp HAKKA gidelim Cemali ba Kemale seyredelim.
Kadim ulemayı, medar-ı iftiharımız bilerek, onların yolundan gitmeyi yaşantı tarzı haline getirmeyi ahde vefa olarak telakki ederiz.
Bu bağlamda; Necip, Arif-i billah, Fadıl şahsiyet Birgivi (rahimehullah) nin gönüllere hitap eden, ruhları neşat eden güzide miras "makamat" adlı eserini, Ulumu Şeriyye ve Maneviye gönüllülerine hizmet sadedinde hazırlamaya çalıştık.
Rabbim çalışmamızı kabule şayan eyleyip, ruhaniyetinden istifadeye muvaffak eylesin.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.