9786056781254
432342
https://www.turkishbooks.com/books/madrabaz-seyh-p432342.html
Madrabaz Şeyh
2.667
Aziz Gülmüş Diyarbakır'ın Mardin kapısında sekiz çocuklu ailesinin altıncı çocuğu olarak doğdu. İlkokul, orta ve Ticaret Lisesi eğitiminden sonra Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü, ardından Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesinde Pedagoji okudu.
1980 Askeri darbesinde 27 ay cezaevinde yattı. Çeşitli kamu, kurum ve kuruluşlarında eğitimci olarak görev yaptı. Öyküleri çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlandı. Evli ve altı çocuk babası olan Aziz GÜLMÜŞ, yazılarında ağırlıklı olarak kendi yaşamından kesitler sunmakta ve tanık olduğu olaylara kendi bakış açısıyla yorum getirmektedir. Küçedeki Sesler ilk kitabı, 12 Eylül Diyarbakır Cezaevi Anıları cehennem kahkaları, Yaşanmış Qırık Hikayeleri Allahwekil Diyarekir yayınlanmış diğer kitaplarıdır.
"İnsan doğduğu yere benzer..." diyor Edip Cansever bir söyleşide... "Havasına, suyuna, taşına, toprağına..." bir başka söyleşide: "Kentleri ile özdeşleşen yazarlar vardır" diyordu. James Joyce'nin Dublin'le, Necip Mahfuz'un Kahire ile olduğu gibi... Aziz Gülmüş'ü de rahatlıkla Diyarbakır'la özdeşleştirebiliyoruz, onu Diyarbakır'ı yazan diğer yazarlardan ayıran en önemli özelliği ise, tepedekileri değil, Gülmüş, diptekileri hatta en diptekileri konu eder. Yazılarında göze çarpan tarz ise komik, trajik, dramatik ve didaktik...
Yazar bu kitabında da; Şeyh adıyla ortaya çıkan, dini kazanç kapısı haline getirerek istismar eden, bu yolla cahil ve yoksul halkı dolandıran madrabazları alaya alarak yerden yere vuruyor. Bizzat yaşanmış bu öyküleri derleyerek geçmişte yapılan dolandırma yöntemlerinin bugün farklı versiyonlarla karşımıza çıkarmaya çalıştıklarını unutmadan dinin bireylerin kazanç kapısı değil, bir inanış ve davranış bütünselliği içinde ele alınması gerçeğini önümüze koymaktadır.
1980 Askeri darbesinde 27 ay cezaevinde yattı. Çeşitli kamu, kurum ve kuruluşlarında eğitimci olarak görev yaptı. Öyküleri çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlandı. Evli ve altı çocuk babası olan Aziz GÜLMÜŞ, yazılarında ağırlıklı olarak kendi yaşamından kesitler sunmakta ve tanık olduğu olaylara kendi bakış açısıyla yorum getirmektedir. Küçedeki Sesler ilk kitabı, 12 Eylül Diyarbakır Cezaevi Anıları cehennem kahkaları, Yaşanmış Qırık Hikayeleri Allahwekil Diyarekir yayınlanmış diğer kitaplarıdır.
"İnsan doğduğu yere benzer..." diyor Edip Cansever bir söyleşide... "Havasına, suyuna, taşına, toprağına..." bir başka söyleşide: "Kentleri ile özdeşleşen yazarlar vardır" diyordu. James Joyce'nin Dublin'le, Necip Mahfuz'un Kahire ile olduğu gibi... Aziz Gülmüş'ü de rahatlıkla Diyarbakır'la özdeşleştirebiliyoruz, onu Diyarbakır'ı yazan diğer yazarlardan ayıran en önemli özelliği ise, tepedekileri değil, Gülmüş, diptekileri hatta en diptekileri konu eder. Yazılarında göze çarpan tarz ise komik, trajik, dramatik ve didaktik...
Yazar bu kitabında da; Şeyh adıyla ortaya çıkan, dini kazanç kapısı haline getirerek istismar eden, bu yolla cahil ve yoksul halkı dolandıran madrabazları alaya alarak yerden yere vuruyor. Bizzat yaşanmış bu öyküleri derleyerek geçmişte yapılan dolandırma yöntemlerinin bugün farklı versiyonlarla karşımıza çıkarmaya çalıştıklarını unutmadan dinin bireylerin kazanç kapısı değil, bir inanış ve davranış bütünselliği içinde ele alınması gerçeğini önümüze koymaktadır.
Aziz Gülmüş Diyarbakır'ın Mardin kapısında sekiz çocuklu ailesinin altıncı çocuğu olarak doğdu. İlkokul, orta ve Ticaret Lisesi eğitiminden sonra Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü, ardından Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesinde Pedagoji okudu.
1980 Askeri darbesinde 27 ay cezaevinde yattı. Çeşitli kamu, kurum ve kuruluşlarında eğitimci olarak görev yaptı. Öyküleri çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlandı. Evli ve altı çocuk babası olan Aziz GÜLMÜŞ, yazılarında ağırlıklı olarak kendi yaşamından kesitler sunmakta ve tanık olduğu olaylara kendi bakış açısıyla yorum getirmektedir. Küçedeki Sesler ilk kitabı, 12 Eylül Diyarbakır Cezaevi Anıları cehennem kahkaları, Yaşanmış Qırık Hikayeleri Allahwekil Diyarekir yayınlanmış diğer kitaplarıdır.
"İnsan doğduğu yere benzer..." diyor Edip Cansever bir söyleşide... "Havasına, suyuna, taşına, toprağına..." bir başka söyleşide: "Kentleri ile özdeşleşen yazarlar vardır" diyordu. James Joyce'nin Dublin'le, Necip Mahfuz'un Kahire ile olduğu gibi... Aziz Gülmüş'ü de rahatlıkla Diyarbakır'la özdeşleştirebiliyoruz, onu Diyarbakır'ı yazan diğer yazarlardan ayıran en önemli özelliği ise, tepedekileri değil, Gülmüş, diptekileri hatta en diptekileri konu eder. Yazılarında göze çarpan tarz ise komik, trajik, dramatik ve didaktik...
Yazar bu kitabında da; Şeyh adıyla ortaya çıkan, dini kazanç kapısı haline getirerek istismar eden, bu yolla cahil ve yoksul halkı dolandıran madrabazları alaya alarak yerden yere vuruyor. Bizzat yaşanmış bu öyküleri derleyerek geçmişte yapılan dolandırma yöntemlerinin bugün farklı versiyonlarla karşımıza çıkarmaya çalıştıklarını unutmadan dinin bireylerin kazanç kapısı değil, bir inanış ve davranış bütünselliği içinde ele alınması gerçeğini önümüze koymaktadır.
1980 Askeri darbesinde 27 ay cezaevinde yattı. Çeşitli kamu, kurum ve kuruluşlarında eğitimci olarak görev yaptı. Öyküleri çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlandı. Evli ve altı çocuk babası olan Aziz GÜLMÜŞ, yazılarında ağırlıklı olarak kendi yaşamından kesitler sunmakta ve tanık olduğu olaylara kendi bakış açısıyla yorum getirmektedir. Küçedeki Sesler ilk kitabı, 12 Eylül Diyarbakır Cezaevi Anıları cehennem kahkaları, Yaşanmış Qırık Hikayeleri Allahwekil Diyarekir yayınlanmış diğer kitaplarıdır.
"İnsan doğduğu yere benzer..." diyor Edip Cansever bir söyleşide... "Havasına, suyuna, taşına, toprağına..." bir başka söyleşide: "Kentleri ile özdeşleşen yazarlar vardır" diyordu. James Joyce'nin Dublin'le, Necip Mahfuz'un Kahire ile olduğu gibi... Aziz Gülmüş'ü de rahatlıkla Diyarbakır'la özdeşleştirebiliyoruz, onu Diyarbakır'ı yazan diğer yazarlardan ayıran en önemli özelliği ise, tepedekileri değil, Gülmüş, diptekileri hatta en diptekileri konu eder. Yazılarında göze çarpan tarz ise komik, trajik, dramatik ve didaktik...
Yazar bu kitabında da; Şeyh adıyla ortaya çıkan, dini kazanç kapısı haline getirerek istismar eden, bu yolla cahil ve yoksul halkı dolandıran madrabazları alaya alarak yerden yere vuruyor. Bizzat yaşanmış bu öyküleri derleyerek geçmişte yapılan dolandırma yöntemlerinin bugün farklı versiyonlarla karşımıza çıkarmaya çalıştıklarını unutmadan dinin bireylerin kazanç kapısı değil, bir inanış ve davranış bütünselliği içinde ele alınması gerçeğini önümüze koymaktadır.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.