9789756797709
92352
https://www.turkishbooks.com/books/kurumsal-yonetim-p92352.html
Kurumsal Yönetim Hissedar Korunması Uygulamaları ve Türkiye Örneği
11.52
Kurumsal yönetim, İngilizce "Corporate Governance" kavramının Türkçe karşılığıdır. "Governance" kelimesi kontrol etmek, yöneltmek işlevlerini içerir ki bu aktiviteler doğal olarak kamu, özel, kar amacı güden ve gütmeyen tüm birimlerce yapılmaktadır. "Corporate" kavramı ise, başka birimlere ait değil, şirketlere ait uygulamalara referansta bulunulduğunu belirtir.
Aslında "corporate governance" kavramının karşılığı olarak "kurumsal yönetim" sadece şirketlerin yönetimi ve denetimine ilişkin kurallar bütününe işaret etmekten uzaktır. Ancak daha önceleri kullanılan "yönetişim" kavramı hiçbir şey ifade etmemektedir. Alternatif olarak, örneğin, Sak (2004: 19) "yönetim biçimi" kavramını da kullanmaktadır. Orbay da (2004: 204) "şirket yönetkesi" kavramını benimsemiştir. Ancak, özellikle Sermaye Piyasası Kurulunun bu konuda 2003 yılında yayımladığı ilkelere "Kurumsal Yönetim İlkeleri" adı verilmesi, artık kurumsal yönetim kavramının benimsendiğinin bir göstergesidir.
1997lerde Uzak Doğuda başlayıp dalgalar halinde tüm dünyaya yayılan kriz, Amerikada Enron ve Avrupada Parmalat skandalları ile simgeleşmiş oldu. "Kriz ve Yenilenme" adlı kitaında David Hurst (2000) krizlerin şirketlerin silkelenip hantal bünyelerinden kurtulmalarına ve bir lider öncülüğünde yeniden canlanmalarına neden olan faydalı bir süreç olarak belirtmektedir. İşte bu son kriz, tüm şirketler için "kurumsal yönetim" uygulamalarını bir lider kılmıştır. Nitekim bu krizlerden hemen sonra 2002de yürürlüğe giren Sarbanes-Oxley Yasası, kurumsal yönetimin yeni oluşumdaki liderlik gücünü pekiştiren bir düzenleme olmuştur.
Kurumsal yönetim şirketin fon sağlayıcılarının yatırımlarının korunmasına yönelik gerçekleştirilen uygulamalardır. Kurumsal yönetim uygulamalarının yerleştiği bir şirkette, yatırımcılar pasif bir şekilde şirket faaliyetlerini sadece dönemsel bazda incelemezler. Bilakis kendilerini sömürüye yeltenen yöneticileri kesintisiz olarak kontrol edecek şekilde donanımlı olurlar.
Kitabın birinci bölümü, kurumsal yönetim kavramının detaylı açıklanmasına yöneliktir. Bu bölümde, şirket faaliyetlerinin kontrolünde ortaya çıkan çıkar çatışmaları, ve bu çatışmaların çözümüne yönelik kurumsal yönetim yaklaşımları tarafların farklılığı açısından üç şekilde sınıflandırılmıştır: yöneticiler ile hissedarlar arasında çatışma, kontrol edici hissedarlar ile azınlık hissedarları arasında çatışma ve yarardaşlar ile yöneticiler arasında çatışma. Söz konusu çatışmaları çözmeye yönelik kurumsal yönetim mekanizmaları, geliştirilen çözüm kaynakları açısından şirket içi ve şirket dışı şeklinde ayrılmaktadırlar. Bir diğer yaygın ayrım da faaliyet gösterilen iş çevresi özellikleri açısından piyasa temelli (Anglo- Saxon) ve şirket grubu temelli (Kıta Avrupası) yaklaşımlardır. 1990lı yılların ikinci yarısında gündeme gelen bir diğer yaklaşım da, kurumsal yönetim mekanizmalarındaki farklılığı hukuksal sistemdeki farklılıklara vurgu yaparak açıklamıştır. Bu yaklaşım, kurumsal yönetim mekanizmalarını Kıta Avrupası Hukuk sistemi (Civil Law) ve Anglo-Saxon hukuk sistemi (Common Law) olarak ikiye ayırmaktadır. Temel sav şudur: hissedar koruması ya ortaklık yoğunlaşması ile ya da yasal korunma ile olur. Ülkeler bazında farklılıklar olsa da hissedarların yasal olarak korunması zayıf olduğu için, genel olarak hissedarlar ortaklık yoğunlaşması ile kendilerini korurlar. İşte ikinci bölüm, hissedar korunması sağlayan bu iki mekanizmanın analizini ele almıştır.
Kurumsal yönetim, İngilizce "Corporate Governance" kavramının Türkçe karşılığıdır. "Governance" kelimesi kontrol etmek, yöneltmek işlevlerini içerir ki bu aktiviteler doğal olarak kamu, özel, kar amacı güden ve gütmeyen tüm birimlerce yapılmaktadır. "Corporate" kavramı ise, başka birimlere ait değil, şirketlere ait uygulamalara referansta bulunulduğunu belirtir.
Aslında "corporate governance" kavramının karşılığı olarak "kurumsal yönetim" sadece şirketlerin yönetimi ve denetimine ilişkin kurallar bütününe işaret etmekten uzaktır. Ancak daha önceleri kullanılan "yönetişim" kavramı hiçbir şey ifade etmemektedir. Alternatif olarak, örneğin, Sak (2004: 19) "yönetim biçimi" kavramını da kullanmaktadır. Orbay da (2004: 204) "şirket yönetkesi" kavramını benimsemiştir. Ancak, özellikle Sermaye Piyasası Kurulunun bu konuda 2003 yılında yayımladığı ilkelere "Kurumsal Yönetim İlkeleri" adı verilmesi, artık kurumsal yönetim kavramının benimsendiğinin bir göstergesidir.
1997lerde Uzak Doğuda başlayıp dalgalar halinde tüm dünyaya yayılan kriz, Amerikada Enron ve Avrupada Parmalat skandalları ile simgeleşmiş oldu. "Kriz ve Yenilenme" adlı kitaında David Hurst (2000) krizlerin şirketlerin silkelenip hantal bünyelerinden kurtulmalarına ve bir lider öncülüğünde yeniden canlanmalarına neden olan faydalı bir süreç olarak belirtmektedir. İşte bu son kriz, tüm şirketler için "kurumsal yönetim" uygulamalarını bir lider kılmıştır. Nitekim bu krizlerden hemen sonra 2002de yürürlüğe giren Sarbanes-Oxley Yasası, kurumsal yönetimin yeni oluşumdaki liderlik gücünü pekiştiren bir düzenleme olmuştur.
Kurumsal yönetim şirketin fon sağlayıcılarının yatırımlarının korunmasına yönelik gerçekleştirilen uygulamalardır. Kurumsal yönetim uygulamalarının yerleştiği bir şirkette, yatırımcılar pasif bir şekilde şirket faaliyetlerini sadece dönemsel bazda incelemezler. Bilakis kendilerini sömürüye yeltenen yöneticileri kesintisiz olarak kontrol edecek şekilde donanımlı olurlar.
Kitabın birinci bölümü, kurumsal yönetim kavramının detaylı açıklanmasına yöneliktir. Bu bölümde, şirket faaliyetlerinin kontrolünde ortaya çıkan çıkar çatışmaları, ve bu çatışmaların çözümüne yönelik kurumsal yönetim yaklaşımları tarafların farklılığı açısından üç şekilde sınıflandırılmıştır: yöneticiler ile hissedarlar arasında çatışma, kontrol edici hissedarlar ile azınlık hissedarları arasında çatışma ve yarardaşlar ile yöneticiler arasında çatışma. Söz konusu çatışmaları çözmeye yönelik kurumsal yönetim mekanizmaları, geliştirilen çözüm kaynakları açısından şirket içi ve şirket dışı şeklinde ayrılmaktadırlar. Bir diğer yaygın ayrım da faaliyet gösterilen iş çevresi özellikleri açısından piyasa temelli (Anglo- Saxon) ve şirket grubu temelli (Kıta Avrupası) yaklaşımlardır. 1990lı yılların ikinci yarısında gündeme gelen bir diğer yaklaşım da, kurumsal yönetim mekanizmalarındaki farklılığı hukuksal sistemdeki farklılıklara vurgu yaparak açıklamıştır. Bu yaklaşım, kurumsal yönetim mekanizmalarını Kıta Avrupası Hukuk sistemi (Civil Law) ve Anglo-Saxon hukuk sistemi (Common Law) olarak ikiye ayırmaktadır. Temel sav şudur: hissedar koruması ya ortaklık yoğunlaşması ile ya da yasal korunma ile olur. Ülkeler bazında farklılıklar olsa da hissedarların yasal olarak korunması zayıf olduğu için, genel olarak hissedarlar ortaklık yoğunlaşması ile kendilerini korurlar. İşte ikinci bölüm, hissedar korunması sağlayan bu iki mekanizmanın analizini ele almıştır.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.