9789755484624
536235
https://www.turkishbooks.com/books/kuran-tilavetinin-esaslari-p536235.html
Kur'ân Tilâvetinin Esasları
9.6
Ehline malûm olduğu üzere Kur'ân-ı Kerîm başta "Ulûmu'l-Kur'ân" (Kur'ân ilimleri) olmak üzere pek çok ilmin
konusu olmuştur. Özellikle de bunlar içerisinde Kırâat ve Tecvid ilimlerinin oldukça önemli bir yeri olduğu
unutulmamalıdır. Çünkü bu ilimler, Kur'ân'ın Allah'ın inzâl buyurduğu ve Peygamberimizin de ebedî mûcizesi olup,
nüzûlünden günümüze ve kıyamete kadar kendisinde hiçbir şekilde değişiklik vaki olmayan bir ebedî mûcizeliğini
temin eden ilimlerdir.
Bu iki ilim (Kırâat ve Tecvid ilimleri), Kur'ân'ın kelâmî yönünü, kıraatını, nâzil olduğu şekliyle muhafazasını
konu edinmişlerdir. Kur'ân'ın kelâmî yapısının en küçük unsuru olan Arap harflerinden başlayıp Kur'ân'ın tümüne
şâmil kırâat edilen yapısı, bu Kırâat ve Tecvid ilimlerinin konusudur. Kur'ân'ın en küçük unsuru olan harflerin
mahreç ve sıfatlarından başlayıp, harflerin oluşturduğu kelimeler, kelime ve âyetler, okunan, tilâvet olunan bir kelâm
olması itibâriyle bu ilimlerin konusunu teşkil etmektedir.
Esasında müslümanların Kur'ân-ı Kerîm'i muhafaza ve koruma sorumluluğu bu ilimlere de önem vermeye
bağlıdır. Çünkü Kur'ân, okunan ilâhî bir kelâmdır. Yüce Peygamberimiz Kur'ân okumanın dinimizde en faziletli bir
ibâdet olduğunu bildirmiş, Allah Teâlâ da Kur'ân tilâvetinin gelişigüzel olmayıp âdâbına uygun bir şekilde
okunmasını emretmiştir. İşte Kur'ân'da geçen bu "tertil" tâbiri, tecvid ve kırâat ilimlerinin ihtiva ettiği usûl ve
kâidelere riâyet etmekle elde edilebilir.
Binâenaleyh bu ilimler Kur'ân-ı Kerîm'in Allah katından indirildiği ve Rasûl-i Zîşân'ın öğrettiği Kur'ân'ın,
bugüne kadar inzâl olduğu şekliyle okunmasını temin eden ilimlerdir. Hem ilmî hem de tatbîkî yönü olan bu ilimlerin,
her ne kadar ağızdan dolma olarak öğrenilmesi kısmen mümkün ise de en güzel ve ideal olanı bu ilimlerin tecvid
kitaplarında tesbit edildiği hem nazârî ve hem de amelî yönüyle okunmasıdır.
İşte nâçizâne gayemiz, önce Mevlâ'nın rızasına nâiliyet, Kur'ân-ı Kerîm'e hizmet, Resûl-i Zîşâna dehâlet ve şefâat
dilemektir.
konusu olmuştur. Özellikle de bunlar içerisinde Kırâat ve Tecvid ilimlerinin oldukça önemli bir yeri olduğu
unutulmamalıdır. Çünkü bu ilimler, Kur'ân'ın Allah'ın inzâl buyurduğu ve Peygamberimizin de ebedî mûcizesi olup,
nüzûlünden günümüze ve kıyamete kadar kendisinde hiçbir şekilde değişiklik vaki olmayan bir ebedî mûcizeliğini
temin eden ilimlerdir.
Bu iki ilim (Kırâat ve Tecvid ilimleri), Kur'ân'ın kelâmî yönünü, kıraatını, nâzil olduğu şekliyle muhafazasını
konu edinmişlerdir. Kur'ân'ın kelâmî yapısının en küçük unsuru olan Arap harflerinden başlayıp Kur'ân'ın tümüne
şâmil kırâat edilen yapısı, bu Kırâat ve Tecvid ilimlerinin konusudur. Kur'ân'ın en küçük unsuru olan harflerin
mahreç ve sıfatlarından başlayıp, harflerin oluşturduğu kelimeler, kelime ve âyetler, okunan, tilâvet olunan bir kelâm
olması itibâriyle bu ilimlerin konusunu teşkil etmektedir.
Esasında müslümanların Kur'ân-ı Kerîm'i muhafaza ve koruma sorumluluğu bu ilimlere de önem vermeye
bağlıdır. Çünkü Kur'ân, okunan ilâhî bir kelâmdır. Yüce Peygamberimiz Kur'ân okumanın dinimizde en faziletli bir
ibâdet olduğunu bildirmiş, Allah Teâlâ da Kur'ân tilâvetinin gelişigüzel olmayıp âdâbına uygun bir şekilde
okunmasını emretmiştir. İşte Kur'ân'da geçen bu "tertil" tâbiri, tecvid ve kırâat ilimlerinin ihtiva ettiği usûl ve
kâidelere riâyet etmekle elde edilebilir.
Binâenaleyh bu ilimler Kur'ân-ı Kerîm'in Allah katından indirildiği ve Rasûl-i Zîşân'ın öğrettiği Kur'ân'ın,
bugüne kadar inzâl olduğu şekliyle okunmasını temin eden ilimlerdir. Hem ilmî hem de tatbîkî yönü olan bu ilimlerin,
her ne kadar ağızdan dolma olarak öğrenilmesi kısmen mümkün ise de en güzel ve ideal olanı bu ilimlerin tecvid
kitaplarında tesbit edildiği hem nazârî ve hem de amelî yönüyle okunmasıdır.
İşte nâçizâne gayemiz, önce Mevlâ'nın rızasına nâiliyet, Kur'ân-ı Kerîm'e hizmet, Resûl-i Zîşâna dehâlet ve şefâat
dilemektir.
Ehline malûm olduğu üzere Kur'ân-ı Kerîm başta "Ulûmu'l-Kur'ân" (Kur'ân ilimleri) olmak üzere pek çok ilmin
konusu olmuştur. Özellikle de bunlar içerisinde Kırâat ve Tecvid ilimlerinin oldukça önemli bir yeri olduğu
unutulmamalıdır. Çünkü bu ilimler, Kur'ân'ın Allah'ın inzâl buyurduğu ve Peygamberimizin de ebedî mûcizesi olup,
nüzûlünden günümüze ve kıyamete kadar kendisinde hiçbir şekilde değişiklik vaki olmayan bir ebedî mûcizeliğini
temin eden ilimlerdir.
Bu iki ilim (Kırâat ve Tecvid ilimleri), Kur'ân'ın kelâmî yönünü, kıraatını, nâzil olduğu şekliyle muhafazasını
konu edinmişlerdir. Kur'ân'ın kelâmî yapısının en küçük unsuru olan Arap harflerinden başlayıp Kur'ân'ın tümüne
şâmil kırâat edilen yapısı, bu Kırâat ve Tecvid ilimlerinin konusudur. Kur'ân'ın en küçük unsuru olan harflerin
mahreç ve sıfatlarından başlayıp, harflerin oluşturduğu kelimeler, kelime ve âyetler, okunan, tilâvet olunan bir kelâm
olması itibâriyle bu ilimlerin konusunu teşkil etmektedir.
Esasında müslümanların Kur'ân-ı Kerîm'i muhafaza ve koruma sorumluluğu bu ilimlere de önem vermeye
bağlıdır. Çünkü Kur'ân, okunan ilâhî bir kelâmdır. Yüce Peygamberimiz Kur'ân okumanın dinimizde en faziletli bir
ibâdet olduğunu bildirmiş, Allah Teâlâ da Kur'ân tilâvetinin gelişigüzel olmayıp âdâbına uygun bir şekilde
okunmasını emretmiştir. İşte Kur'ân'da geçen bu "tertil" tâbiri, tecvid ve kırâat ilimlerinin ihtiva ettiği usûl ve
kâidelere riâyet etmekle elde edilebilir.
Binâenaleyh bu ilimler Kur'ân-ı Kerîm'in Allah katından indirildiği ve Rasûl-i Zîşân'ın öğrettiği Kur'ân'ın,
bugüne kadar inzâl olduğu şekliyle okunmasını temin eden ilimlerdir. Hem ilmî hem de tatbîkî yönü olan bu ilimlerin,
her ne kadar ağızdan dolma olarak öğrenilmesi kısmen mümkün ise de en güzel ve ideal olanı bu ilimlerin tecvid
kitaplarında tesbit edildiği hem nazârî ve hem de amelî yönüyle okunmasıdır.
İşte nâçizâne gayemiz, önce Mevlâ'nın rızasına nâiliyet, Kur'ân-ı Kerîm'e hizmet, Resûl-i Zîşâna dehâlet ve şefâat
dilemektir.
konusu olmuştur. Özellikle de bunlar içerisinde Kırâat ve Tecvid ilimlerinin oldukça önemli bir yeri olduğu
unutulmamalıdır. Çünkü bu ilimler, Kur'ân'ın Allah'ın inzâl buyurduğu ve Peygamberimizin de ebedî mûcizesi olup,
nüzûlünden günümüze ve kıyamete kadar kendisinde hiçbir şekilde değişiklik vaki olmayan bir ebedî mûcizeliğini
temin eden ilimlerdir.
Bu iki ilim (Kırâat ve Tecvid ilimleri), Kur'ân'ın kelâmî yönünü, kıraatını, nâzil olduğu şekliyle muhafazasını
konu edinmişlerdir. Kur'ân'ın kelâmî yapısının en küçük unsuru olan Arap harflerinden başlayıp Kur'ân'ın tümüne
şâmil kırâat edilen yapısı, bu Kırâat ve Tecvid ilimlerinin konusudur. Kur'ân'ın en küçük unsuru olan harflerin
mahreç ve sıfatlarından başlayıp, harflerin oluşturduğu kelimeler, kelime ve âyetler, okunan, tilâvet olunan bir kelâm
olması itibâriyle bu ilimlerin konusunu teşkil etmektedir.
Esasında müslümanların Kur'ân-ı Kerîm'i muhafaza ve koruma sorumluluğu bu ilimlere de önem vermeye
bağlıdır. Çünkü Kur'ân, okunan ilâhî bir kelâmdır. Yüce Peygamberimiz Kur'ân okumanın dinimizde en faziletli bir
ibâdet olduğunu bildirmiş, Allah Teâlâ da Kur'ân tilâvetinin gelişigüzel olmayıp âdâbına uygun bir şekilde
okunmasını emretmiştir. İşte Kur'ân'da geçen bu "tertil" tâbiri, tecvid ve kırâat ilimlerinin ihtiva ettiği usûl ve
kâidelere riâyet etmekle elde edilebilir.
Binâenaleyh bu ilimler Kur'ân-ı Kerîm'in Allah katından indirildiği ve Rasûl-i Zîşân'ın öğrettiği Kur'ân'ın,
bugüne kadar inzâl olduğu şekliyle okunmasını temin eden ilimlerdir. Hem ilmî hem de tatbîkî yönü olan bu ilimlerin,
her ne kadar ağızdan dolma olarak öğrenilmesi kısmen mümkün ise de en güzel ve ideal olanı bu ilimlerin tecvid
kitaplarında tesbit edildiği hem nazârî ve hem de amelî yönüyle okunmasıdır.
İşte nâçizâne gayemiz, önce Mevlâ'nın rızasına nâiliyet, Kur'ân-ı Kerîm'e hizmet, Resûl-i Zîşâna dehâlet ve şefâat
dilemektir.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.