9789755393841
23190
https://www.turkishbooks.com/books/kultur-kimlik-ve-siyaset-p23190.html
Kültür Kimlik ve Siyaset
1.11
20. Yüzyılın en önemli dönemeçlerinden biri Soğuk Savaş Dönemi´nin bitişi oldu. Ama yerine barış gelmedi. Küreselleşmenin dünya ölçeğindeki adaletsizliği derinleştiren, kültürü aynılaştıran boyutları kendine karşı tepkileri da kaçınılmaz olarak doğurdu; etnik, dini ve ulusal gruplar arası çatışmalar arttı. Ulus devletlerin hareket alanlarını giderek daralması da bu grupların seslerini yükseltmeleri ve varoluşları için yer açtı. İnsanlar kültürel farklılıklarının kabul edilmesi, siyasi temsil gibi taleplerde daha ısrarlı olmaya başladılar. Bu talepler, yıllardır ihmal edilmiş olan kültüre dair konuları siyasetin kalbine yerleştirdi, kültürü dikkate almayan siyaset yapma tarzlarını geçersiz kıldı.
Evet, içinde doğup büyüdüğümüz, bize değerlerimizin ve anlamlarımızın çoğunu veren kültürümüz kişisel kimliğimizin bir parçasıdır. Kültürün kimlikle ilişkisiyse değişmez ve durağan değildir. Kültür-siyaset ilişkisine içkin olan baskıcı unsurları özgür bireyler kabul ya da reddedebilirler. Yeter ki kamusal eğitim ve bilgi edinme mekanizmaları başka seçenekleri de barındıracak, bütün seçenekler, herkes için eşit ulaşılabilirlikte olacak biçimde düzenlensin. Kültür, Kimlik ve Siyaset, kültüre dair talepler, adalet, yurttaşlık ve siyasal toplum için yeni düşünceler içeriyor. Otonomi temelli yaklaşımlarla diyaloğa girip, bu diyalogdan kimlik temelli bir yaklaşımın olanaklarını araştırmaya soyunuyor. Önerdiği çokkültürlü adalet anlayışını, bireyi kuran temel bir unsur olarak kültürel gibi kategoriler açısından neler ifade ettiğini inceliyor; bazı hayali örneklerin yanı sıra gerçek dünyadan da pek çok örnek kullanarak ayakları yere basan bir çözümleme sunuyor. Çağdaş liberal siyaset felsefesinin temel kavramlarını tartışırken birey olmanın liberal rejimlerdeki açmazlarına, adalet ve saygı kavramları açısından işaret ediyor.
Anglosakson akademilerinde bir süredir hararetle tartışılan, kıta Avrupası siyaset teorisyenlerine de yavaş yavaş dert etmeye başladığı bu meseleye Türkiye´den önemli ve orijinal bir katkı olduğunu düşündüğümüz kitabın ülkemizdeki konuyla ilgili tartışmalara ve siyasi önerilere ilham vermesini ümit ediyoruz.
20. Yüzyılın en önemli dönemeçlerinden biri Soğuk Savaş Dönemi´nin bitişi oldu. Ama yerine barış gelmedi. Küreselleşmenin dünya ölçeğindeki adaletsizliği derinleştiren, kültürü aynılaştıran boyutları kendine karşı tepkileri da kaçınılmaz olarak doğurdu; etnik, dini ve ulusal gruplar arası çatışmalar arttı. Ulus devletlerin hareket alanlarını giderek daralması da bu grupların seslerini yükseltmeleri ve varoluşları için yer açtı. İnsanlar kültürel farklılıklarının kabul edilmesi, siyasi temsil gibi taleplerde daha ısrarlı olmaya başladılar. Bu talepler, yıllardır ihmal edilmiş olan kültüre dair konuları siyasetin kalbine yerleştirdi, kültürü dikkate almayan siyaset yapma tarzlarını geçersiz kıldı.
Evet, içinde doğup büyüdüğümüz, bize değerlerimizin ve anlamlarımızın çoğunu veren kültürümüz kişisel kimliğimizin bir parçasıdır. Kültürün kimlikle ilişkisiyse değişmez ve durağan değildir. Kültür-siyaset ilişkisine içkin olan baskıcı unsurları özgür bireyler kabul ya da reddedebilirler. Yeter ki kamusal eğitim ve bilgi edinme mekanizmaları başka seçenekleri de barındıracak, bütün seçenekler, herkes için eşit ulaşılabilirlikte olacak biçimde düzenlensin. Kültür, Kimlik ve Siyaset, kültüre dair talepler, adalet, yurttaşlık ve siyasal toplum için yeni düşünceler içeriyor. Otonomi temelli yaklaşımlarla diyaloğa girip, bu diyalogdan kimlik temelli bir yaklaşımın olanaklarını araştırmaya soyunuyor. Önerdiği çokkültürlü adalet anlayışını, bireyi kuran temel bir unsur olarak kültürel gibi kategoriler açısından neler ifade ettiğini inceliyor; bazı hayali örneklerin yanı sıra gerçek dünyadan da pek çok örnek kullanarak ayakları yere basan bir çözümleme sunuyor. Çağdaş liberal siyaset felsefesinin temel kavramlarını tartışırken birey olmanın liberal rejimlerdeki açmazlarına, adalet ve saygı kavramları açısından işaret ediyor.
Anglosakson akademilerinde bir süredir hararetle tartışılan, kıta Avrupası siyaset teorisyenlerine de yavaş yavaş dert etmeye başladığı bu meseleye Türkiye´den önemli ve orijinal bir katkı olduğunu düşündüğümüz kitabın ülkemizdeki konuyla ilgili tartışmalara ve siyasi önerilere ilham vermesini ümit ediyoruz.
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.