9789751021984
35368
https://www.turkishbooks.com/books/kizisma-p35368.html
Kızışma
0.666
O, o yaz boyunca yörenin üzerinde incilenmiş yoğun bir bulut gibi asılı kaldı durdu. Güneşin ışıklarıyla yıkanan toz zerreleri altınımsı pırıltılarla sanki bize göz kırpıyordu ve bu göz kırpmalar yüreklerimizin derinliklerinde gizlenmiş köklü bir hasretin sancılarını başlatıyordu. Gül rengi bir hasret...
Mis kokulu ve büyülü...
Ona bir ad vermeye çalışan çiçek severler, başlarını yukarı kaldırıp derin derin havayı solurken, "Gardenya," "Frezya," "Itır," "Mimoza," diye mırıldandı. Yemek düşkünleriyse ağızları sulanarak bir bir saydı:
"Taze ekmek," "Erimiş çikolata," "Çiğ krema," "Olgun kavun," "Dağçileğ."
Ahlak budalalarına gelince, onlar burunlarını sıkıca tıkamış tiksintiyle "Şehvet," diyorlardı.
Baş rahibin düzenlediği özel bir dua için toplanmış Aziz Antonio Abata Manastırı´nın rahibelerine göre bu, "Ulvi bir tezahür"dü.
Çevre sağlık müfettişi, yüzünde kendinden emin bir ifadeyle dosyasına şöyle yazdı: "Lağım."
Hava durumu uzmanı, "Kurbağalar," diye kestirip attı. Titizlikle hastaları, "Temiz hava"; kötümserler "Ölüm"; entelektüeller "Palavra"; kıyısından köşesinden bile osla tıbba bulaşmışlar "Kolera," dedi.
Ama o, bunların hiçbiri değildi.
O, "Kızışma"ydı ve onu içine çeken herkes, ben de dahil olmak üzere darmaduman oldu.
(Arka Kapak)
O, o yaz boyunca yörenin üzerinde incilenmiş yoğun bir bulut gibi asılı kaldı durdu. Güneşin ışıklarıyla yıkanan toz zerreleri altınımsı pırıltılarla sanki bize göz kırpıyordu ve bu göz kırpmalar yüreklerimizin derinliklerinde gizlenmiş köklü bir hasretin sancılarını başlatıyordu. Gül rengi bir hasret...
Mis kokulu ve büyülü...
Ona bir ad vermeye çalışan çiçek severler, başlarını yukarı kaldırıp derin derin havayı solurken, "Gardenya," "Frezya," "Itır," "Mimoza," diye mırıldandı. Yemek düşkünleriyse ağızları sulanarak bir bir saydı:
"Taze ekmek," "Erimiş çikolata," "Çiğ krema," "Olgun kavun," "Dağçileğ."
Ahlak budalalarına gelince, onlar burunlarını sıkıca tıkamış tiksintiyle "Şehvet," diyorlardı.
Baş rahibin düzenlediği özel bir dua için toplanmış Aziz Antonio Abata Manastırı´nın rahibelerine göre bu, "Ulvi bir tezahür"dü.
Çevre sağlık müfettişi, yüzünde kendinden emin bir ifadeyle dosyasına şöyle yazdı: "Lağım."
Hava durumu uzmanı, "Kurbağalar," diye kestirip attı. Titizlikle hastaları, "Temiz hava"; kötümserler "Ölüm"; entelektüeller "Palavra"; kıyısından köşesinden bile osla tıbba bulaşmışlar "Kolera," dedi.
Ama o, bunların hiçbiri değildi.
O, "Kızışma"ydı ve onu içine çeken herkes, ben de dahil olmak üzere darmaduman oldu.
(Arka Kapak)
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.