9789752493438
483269
https://www.turkishbooks.com/books/kent-hakki-musterekler-ve-olasiliklar-p483269.html
Kent Hakkı, Müşterekler ve Olasılıklar
5.52
"Biz sosyal bilimciler hayatı adeta bir vakumun içinde ya da boşlukta yaşıyormuşçasına
kavramsallaştırıyoruz fakat her şey, bir mekânın içinde gerçekleşiyor. Kent de bu
mekânlardan biri; yurttaş, kenti bedeninden başlayarak deneyimliyor. Bedeninden
uzaklaştıkça tabaka tabaka farklılaşan ama çeşitlenen ilişkilerden bir ağ kuruyor. Yurttaş, bu
ilişkiler ağını sürdürürken 'burası' kavramından yola çıkıyor; yani ilişki ağını mekânsal bir
aidiyet üzerinden kurmaya koyuluyor. Mekânsal aidiyetin ve ilişkiler ağının kurulumu da
bireyin doğduğu andan itibaren başlıyor. Kendimizi 'burası' dediğimiz noktayı, yani
yaşadığımız evi, mahalleyi veya köyü, semti, kenti, kerteriz alarak deneyimliyoruz. 'Benim
mahallem', 'benim sokağım', 'bizim çarşı', 'yaşadığım şehir', 'yaşadığım ülke' diyerek,
katman katman kuruyoruz ilişkilerimizi çünkü aidiyetin ne kadar inşa olabildiği, ancak
mekânla, yani 'burası' ile kurulan ilişkinin gerçekliğine bağlı."
MELEK GÖREGENLİ
"Ortak zenginliklerimizi, bilgiyi ve mekânı ilişkisel biçim üzerinden yeniden düşünmeye,
tartışmaya açmamız lâzım. Ortak zenginliklerimiz HES'lerden, meralardan, ormanlardan veya
semt parklarından mı ibaret? Bizi bir araya getirip farklı kamusallıklar inşa etmeye
yönlendirecek, farklı ortaklıklar kurmamıza vesile olacak müştereklerin neler olabileceği
üzerine düşünmeyi bırakmamalıyız. Benim önerim, emeği ortak zenginliğimiz, baş
müştereğimiz olarak kabul etmek."
ALİ YALÇIN GÖYMEN
kavramsallaştırıyoruz fakat her şey, bir mekânın içinde gerçekleşiyor. Kent de bu
mekânlardan biri; yurttaş, kenti bedeninden başlayarak deneyimliyor. Bedeninden
uzaklaştıkça tabaka tabaka farklılaşan ama çeşitlenen ilişkilerden bir ağ kuruyor. Yurttaş, bu
ilişkiler ağını sürdürürken 'burası' kavramından yola çıkıyor; yani ilişki ağını mekânsal bir
aidiyet üzerinden kurmaya koyuluyor. Mekânsal aidiyetin ve ilişkiler ağının kurulumu da
bireyin doğduğu andan itibaren başlıyor. Kendimizi 'burası' dediğimiz noktayı, yani
yaşadığımız evi, mahalleyi veya köyü, semti, kenti, kerteriz alarak deneyimliyoruz. 'Benim
mahallem', 'benim sokağım', 'bizim çarşı', 'yaşadığım şehir', 'yaşadığım ülke' diyerek,
katman katman kuruyoruz ilişkilerimizi çünkü aidiyetin ne kadar inşa olabildiği, ancak
mekânla, yani 'burası' ile kurulan ilişkinin gerçekliğine bağlı."
MELEK GÖREGENLİ
"Ortak zenginliklerimizi, bilgiyi ve mekânı ilişkisel biçim üzerinden yeniden düşünmeye,
tartışmaya açmamız lâzım. Ortak zenginliklerimiz HES'lerden, meralardan, ormanlardan veya
semt parklarından mı ibaret? Bizi bir araya getirip farklı kamusallıklar inşa etmeye
yönlendirecek, farklı ortaklıklar kurmamıza vesile olacak müştereklerin neler olabileceği
üzerine düşünmeyi bırakmamalıyız. Benim önerim, emeği ortak zenginliğimiz, baş
müştereğimiz olarak kabul etmek."
ALİ YALÇIN GÖYMEN
"Biz sosyal bilimciler hayatı adeta bir vakumun içinde ya da boşlukta yaşıyormuşçasına
kavramsallaştırıyoruz fakat her şey, bir mekânın içinde gerçekleşiyor. Kent de bu
mekânlardan biri; yurttaş, kenti bedeninden başlayarak deneyimliyor. Bedeninden
uzaklaştıkça tabaka tabaka farklılaşan ama çeşitlenen ilişkilerden bir ağ kuruyor. Yurttaş, bu
ilişkiler ağını sürdürürken 'burası' kavramından yola çıkıyor; yani ilişki ağını mekânsal bir
aidiyet üzerinden kurmaya koyuluyor. Mekânsal aidiyetin ve ilişkiler ağının kurulumu da
bireyin doğduğu andan itibaren başlıyor. Kendimizi 'burası' dediğimiz noktayı, yani
yaşadığımız evi, mahalleyi veya köyü, semti, kenti, kerteriz alarak deneyimliyoruz. 'Benim
mahallem', 'benim sokağım', 'bizim çarşı', 'yaşadığım şehir', 'yaşadığım ülke' diyerek,
katman katman kuruyoruz ilişkilerimizi çünkü aidiyetin ne kadar inşa olabildiği, ancak
mekânla, yani 'burası' ile kurulan ilişkinin gerçekliğine bağlı."
MELEK GÖREGENLİ
"Ortak zenginliklerimizi, bilgiyi ve mekânı ilişkisel biçim üzerinden yeniden düşünmeye,
tartışmaya açmamız lâzım. Ortak zenginliklerimiz HES'lerden, meralardan, ormanlardan veya
semt parklarından mı ibaret? Bizi bir araya getirip farklı kamusallıklar inşa etmeye
yönlendirecek, farklı ortaklıklar kurmamıza vesile olacak müştereklerin neler olabileceği
üzerine düşünmeyi bırakmamalıyız. Benim önerim, emeği ortak zenginliğimiz, baş
müştereğimiz olarak kabul etmek."
ALİ YALÇIN GÖYMEN
kavramsallaştırıyoruz fakat her şey, bir mekânın içinde gerçekleşiyor. Kent de bu
mekânlardan biri; yurttaş, kenti bedeninden başlayarak deneyimliyor. Bedeninden
uzaklaştıkça tabaka tabaka farklılaşan ama çeşitlenen ilişkilerden bir ağ kuruyor. Yurttaş, bu
ilişkiler ağını sürdürürken 'burası' kavramından yola çıkıyor; yani ilişki ağını mekânsal bir
aidiyet üzerinden kurmaya koyuluyor. Mekânsal aidiyetin ve ilişkiler ağının kurulumu da
bireyin doğduğu andan itibaren başlıyor. Kendimizi 'burası' dediğimiz noktayı, yani
yaşadığımız evi, mahalleyi veya köyü, semti, kenti, kerteriz alarak deneyimliyoruz. 'Benim
mahallem', 'benim sokağım', 'bizim çarşı', 'yaşadığım şehir', 'yaşadığım ülke' diyerek,
katman katman kuruyoruz ilişkilerimizi çünkü aidiyetin ne kadar inşa olabildiği, ancak
mekânla, yani 'burası' ile kurulan ilişkinin gerçekliğine bağlı."
MELEK GÖREGENLİ
"Ortak zenginliklerimizi, bilgiyi ve mekânı ilişkisel biçim üzerinden yeniden düşünmeye,
tartışmaya açmamız lâzım. Ortak zenginliklerimiz HES'lerden, meralardan, ormanlardan veya
semt parklarından mı ibaret? Bizi bir araya getirip farklı kamusallıklar inşa etmeye
yönlendirecek, farklı ortaklıklar kurmamıza vesile olacak müştereklerin neler olabileceği
üzerine düşünmeyi bırakmamalıyız. Benim önerim, emeği ortak zenginliğimiz, baş
müştereğimiz olarak kabul etmek."
ALİ YALÇIN GÖYMEN
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.