9786054454488
147310
https://www.turkishbooks.com/books/kayzene-mektup-p147310.html
Kayzene Mektup
2.64
Sabaha karşı, biri sanki dürtmüş gibi, gözlerim açıldı. Yattığım yerde alışkanlıkla başka yöne döndüm. Yeniden uykunun o sağaltıcı yanına sığınmak için. Olmadı. Birden üç ay boyunca kapıldığım anaforu anımsadım. Her şeyden el ayak çekmiştim gene. Öykü yazmıyordum. Yazdıklarımın üstüne çalışmıyordum. İlk öykü kitabım yine gecikmişti. Yayınevinden ses çıkmıyordu. Olasılıkla 120. dosya olarak sıradaydı. Okunmayı, editörlerin o tansıklı ellerine değmeyi bekliyordu. Satırlar ışıkla buluşmayı, okurların gözlerine değmeyi bekliyorlardı. Sıkıntı. Bir de ilk kitabımın henüz gerçekleşmemiş ikinci baskısı sıra bekliyordu. Yayınevi ders kitaplarının basımını öne almıştı. Belki yüz elli dolayında satılması gereken kitap vardı. Ben de okur ellerinin, o kitaplara nasıl değeceğini kara kara düşünüyordum. Uyku yine de gelmiyordu. Yaşam Ayrıntıda Saklı kimin eline geçse beğeniyordu. Sema adlı öğrencim, "Yeni kitabınızı merak ediyoruz'" diyen bir ileti göndermişti. Yine de beni harekete geçiren bir etki yoktu bu sözlerde. Baskı gecikiyordu. Üstelik yeni baskıdan siparişler de gelmeye başlamıştı. Bende ise bir isteksizlik. Uyku gelmiyordu bir türlü. Düşünce bir başka düşüncenin eline değiyordu. Eller beni sarıyordu sonra. Birçok seminer düzenlemiştim. O seminerlerden de epeyce deneyim elde etmiştim. Genelde öğrenciler kitap okumuyordu. Kimi insanlar kitap okumuyordu. Ne sıkıcı. Şu günlerde en sıradan bir markete gitseniz, bir kitap parasını bulan şekerlemeleri almadan çıkamazsınız. Kitapların bizim insanların gözünde, şekerleme kadar olsun değeri yok muydu'
Sabaha karşı, biri sanki dürtmüş gibi, gözlerim açıldı. Yattığım yerde alışkanlıkla başka yöne döndüm. Yeniden uykunun o sağaltıcı yanına sığınmak için. Olmadı. Birden üç ay boyunca kapıldığım anaforu anımsadım. Her şeyden el ayak çekmiştim gene. Öykü yazmıyordum. Yazdıklarımın üstüne çalışmıyordum. İlk öykü kitabım yine gecikmişti. Yayınevinden ses çıkmıyordu. Olasılıkla 120. dosya olarak sıradaydı. Okunmayı, editörlerin o tansıklı ellerine değmeyi bekliyordu. Satırlar ışıkla buluşmayı, okurların gözlerine değmeyi bekliyorlardı. Sıkıntı. Bir de ilk kitabımın henüz gerçekleşmemiş ikinci baskısı sıra bekliyordu. Yayınevi ders kitaplarının basımını öne almıştı. Belki yüz elli dolayında satılması gereken kitap vardı. Ben de okur ellerinin, o kitaplara nasıl değeceğini kara kara düşünüyordum. Uyku yine de gelmiyordu. Yaşam Ayrıntıda Saklı kimin eline geçse beğeniyordu. Sema adlı öğrencim, "Yeni kitabınızı merak ediyoruz'" diyen bir ileti göndermişti. Yine de beni harekete geçiren bir etki yoktu bu sözlerde. Baskı gecikiyordu. Üstelik yeni baskıdan siparişler de gelmeye başlamıştı. Bende ise bir isteksizlik. Uyku gelmiyordu bir türlü. Düşünce bir başka düşüncenin eline değiyordu. Eller beni sarıyordu sonra. Birçok seminer düzenlemiştim. O seminerlerden de epeyce deneyim elde etmiştim. Genelde öğrenciler kitap okumuyordu. Kimi insanlar kitap okumuyordu. Ne sıkıcı. Şu günlerde en sıradan bir markete gitseniz, bir kitap parasını bulan şekerlemeleri almadan çıkamazsınız. Kitapların bizim insanların gözünde, şekerleme kadar olsun değeri yok muydu'
Yorumlar (0)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.